İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Batı Sinemasında Müslüman: Tehlikeli veya yok

Oscar'a aday gösterilen Riz Ahmed'in "Ekranda Müslüman karakterlerin olumsuz gösterilmesinden bıktım. Sektör değişmeli" sözleri sinemadaki Müslüman algısını yeniden gündeme getirdi. Southern California Üniversitesi'nin 2017-2019 arasında ABD, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'da incelediği 200 filmin sadece 19'unda Müslüman karakter yer alıyor. Bu karakterlerin de genel olarak 'tehlike oluşturma potansiyeli' var.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 19 Haziran 2021 06:15, Son Güncelleme : 19 Haziran 2021 06:41
Batı Sinemasında Müslüman: Tehlikeli veya yok

Bütün güncel araçlarda olduğu gibi sinemada da sık sık gündeme gelen konular var. Etkili bir kitle iletişim aracı olmasının yanında sanat unsuru da barındıran sinema söz konusu olduğunda Batılı gözle yapılan üretimler ve Doğuluların buradaki yeri liste başı konulardan olur. 'Biz Doğulular' düzenli olarak haykırırız. "Dünya bizi görmüyor" deriz. Fekat söylediklerimiz hamasi slogan olarak algılanmaktan öteye geçmez. Bırakın Batılıların inanmasını, 'içimizdeki İrlandalılar' bile ikna olmaz. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırmaysa Batılıları, Batılılar eliyle yalanlıyor ve Hollywood'un başı çektiği sinema endüstrisinin Müslümanlara nasıl yaklaştığını gözler önüne seriyor.

ÇOK İZLENEN FİLMLER MÜSLÜMANLARA YER VERMİYOR

  • Southern California Üniversitesi'nin araştırmasına göre son yıllarda gösterime giren, gişe başarısı yüksek filmlerde Müslüman karakterlere neredeyse hiç yer verilmedi. 2017-2019 arasında ABD, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'da (Yani ABD ve Kraliçe'nin ülkelerinde) çekilen 200 film incelendi. Bunların sadece 19'unda Müslüman karakter yer alırken, bir kelimeden fazla repliği bulunan Müslüman karakter sayısı, filmlerde yer alan 8 bin 500 karakterin yüzde 2'sinden az...

Başrol konusu ise manzarayı resmediyor. Müslüman bir erkeğin başrolü veya yardımcı oyuncu rolünü üstlendiği sadece 5 film var. Müslüman kadın başrol oyuncusuna sahip tek film ise 2018 yapımı Hotel Mumbai.

MÜSLÜMAN = TEHLİKELİ

Bir de şu açıdan bakalım...

ABD nüfusu 330 milyon civarı. Müslümanların oranı yüzde 1 kadar... Yahudilerin oranı ise yüzde 2 bandında... Hollywood filmlerinde Yahudi karakterlere ne kadar yer verildiğini anlamak için özel araştırmaya gerek yok. Yarıdan fazla olduğu kesin. Nüfusa oranla bakınca Müslümanların görmezden gelindiği aşikar.

  • Peki, görülen Müslümanların profili nasıl? Bu durum da şaşırtıcı değil. 200 film arasında yer alabilen karakterlerin genel olarak 'tehlike oluşturma potansiyeli' var. Çok da uzak olduğumuz bir mesele değil bu. Büyük oranda 'Ortadoğulu' olan karakterler, bugün Ortadoğu denen bölge ile özdeşleşen şiddet, terör ve savaş sarmalının yansıması olarak nitelendiriliyor. Batılı filmlerin çoğuna göre Müslümanlar bu şiddet sarmalının sonucu olduğu kadar sebebi de... Sanki bu coğrafyalarda Batılıların işgali ve postalı yok. Katliamlar yaşanmıyor ve savaş endistrisini son 2 asırdır Batılılar ayakta tutumuyor!

OSCAR'A ADAY OLAN RIZ AHMED İSYAN ETTİ

Konuya dair yakın zamanda daha 'içeriden' bir eleştiri de geldi. Son Oscar töreninde en iyi erkek oyuncu dalında aday olan (bence alması gerekirdi ama Hopkins'in popülerliğini aşamadı) Riz Ahmed, Müslümanlara ekranda ve beyaz perdede yer verilmediğini ya da olumsuz gösterildiğini, bunun da normalleştiğini, mevcut manzaranın kabul edilemez olduğunu söyledi. Pakistan asıllı İngiliz (bildiğiniz Pakistanlı işte, asıllı ne demekse!) olan Riz Ahmed, Oscar'da en iyi erkek oyuncu dalında aday gösterilen ilk Müslüman olmuştu (Sound of Metal filminde oynadı. Filmi mutlaka izleyin, özellikle ses tasarımı ve kurgu konusunda derslik niteliğinde). Sosyal medyadan isyan eden Ahmed, "Ekranda Müslüman karakterlerin olumsuz gösterilmesinden ya da hiç olmamasından bıktım. Sektör değişmeli" ifadelerini kullandı.

ABD ASKERİ NEREDE, TEHLİKELİ MÜSLÜMANLAR ORADA!

  • Hollywood'un Müslümanlara ve ülkelerine bakışındaki olumsuzluk yeni bir mesele değil. Yakın tarihin bütün kritik aşamalarında Hollywood, dünya kamuoyunun Müslümanlar hakkındaki kanaatini olumsuz yönde değiştirmek için elinden geleni yaptı. Bunda, Hollywood'un ABD'yi aklama projesi olma işlevi (şahsi kanaatim) etkili elbet. Dikkat ederseniz ABD nereye asker gönderdiyse ya da gönderecekse, Hollywood oraya dair film yaptı ve Müslümanların, coğrafyanın tehlikesi vurgulandı.

HOLLYWOOD'DAN YAKIN DÖNEM ÖRNEKLER

Gelin bazı örneklere bakalım...

2001 yapımı Kara Şahin Düştü filmi, 1993'te Somali'de yaşananları anlatır. BM Barış Gücü askerleri bölgeye gönderilir ve başlarına gelmeyen kalmaz. Çünkü Somali Afrika'dır, Müslümandır ve tehlikelidir!

  • 2009 yapımı Ölümcül Tuzak, Irak'taki ABD askerlerinin 'teröristler'e karşı verdiği mücadele, 2012 yapımı Zero Dark Thirty'de ise Usame Bin Ladin'in öldürülmesi anlatılır. Her iki filmin yönetmeni de Kathryn Bigelow'dur. En iyi yönetmen Oscar'ını alan ilk kadın yönetmen olan Bigelow, son dönem ABD milliyetçiliğinin önemli temsilcilerindendir. Filmlerindeyse Müslümanlar tehlikeli yerlerdedir ve haliyle kendileri de tehlikelidir!

2014 yapımı Keskin Nişancı da adından anlaşılacağı üzere bir ABD askerinin Irak'ta yaşadıklarına odaklanıyor. Clint Eastwood'un yönettiği filme göre tahmin edin Irak nasıl bir yer? Ve yine filmde olmayan şeyi de düşünelim; Irak'ı o hale kim getirdi? Film özeleştiri yapsa da "yetmez ama evet" mesabesinde...

  • 2003'teki Irak işgali sonrası Hollywood askeri yapımlarının buraya kayması anlaşılabilir. Sonuçta sinema, hayatın içinde. Hayatta ne varsa onu anlatır. ABD askeri neredeyse Hollywood da orada olmalıdır! Tıpkı 1980'lerde Rambo'nun Vietnam ve Afganistan'a gitmesi gibi... Çünkü dünyanın jandarması oradadır. Rambo da gidip kanaat oluşturmalıdır. İlginçtir ki, 11 Eylül saldırıları sonrası terörist yaftası yiyen Afganistan halkı, Rambo oraya gittiği dönem (1988 yapımı Rambo 3) mücahittir. Filmde Afganlar'a 'mücahit' diye hitap edilir. Çünkü Ruslarla (yani ABD'nin düşmanıyla) savaşıyorlardır.

TÜRKİYE DE ZAMAN ZAMAN HEDEF OLDU

Türkiye de zaman zaman bu tür manipülasyonlara maruz kalıyor. Gece Yarısı Ekspresi (1978) filmi yapıldığında dünya, Anadolu insanını filmde resmedildiği şekilde tanıdı. Yakın zamana kadar da öyleydi. Hatta tam bir karalama kampanyası olan filmin senaristi Oliver Stone, 2004'te Türkiye'ye geldiğinde film için özür dilemişti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber