Boşanmış kadın KEY'e dava açtı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Ağustos 2008 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eğitim-Sen, KEY ödemelerinde boşanmış kadınların pay alamamalarına yönelik düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay'da dava açtı. Dava, boşandığı için KEY ödemesi alamayan sendikanın Ankara 2 No'lu Şube üyesi adına açıldı.

Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Gülçin İsbert, ?Ataerkil zihniyetin ürünü? olarak hazırlanan düzenlemelerin, 1987-1995 yılları arasında çalıştıkları halde boşanmış kadınların KEY'den yoksun kalmalarına yol açtığını söyledi.

İsbert, bu işlemin dayanağı 3320 sayılı Kanun'un uygulama yönetmeliğinin ?Eşlere Yapılacak Yardım? başlıklı 5. maddesinde geçen ?aile reisine? ibaresinin iptalini istediklerini belirtti.

Dava dilekçesinde ayrıca, 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesinin dayandığı 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun'un 1. maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddia edildi.


DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA

?ANAYASAYA AYKIRILIK İDDİASI VARDIR?

?YÜRÜTMEYİ DURDURMA ve DURUŞMA İSTEMLİDİR?

DAVACI : Yasemin İbiş adına Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası

TC Kimlik No:

VEKİLİ : Av.Mahmut Nedim Eldem-Cinnah Cad. Willy Brant Sok. No: 13 Çankaya/ANKARA

DAVALILAR : 1-Başbakanlık-ANKARA

2-Maliye Bakanlığı-ANKARA

KONU : Davacının konut edindirme yardımı ödemelerinden yararlandırılmamasına ilişkin davalı yönetim işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 17 Ocak 1987 günlü, 19344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkındaki 3320 Sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin ?Eşlere Yapılacak Yardım? başlıklı 5.maddesinde geçen ?aile reisine? ibaresinin iptali, öncelikle yürütmenin durdurulması ve duruşma istemi ile anılan ibarenin dayanağı olan 30.5.2007 günlü, 26437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunun 1.maddesinin dayandığı mülga 3320 Sayılı Memurlar Ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanunun 1.maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresinin Anayasa'nın 2., 6., 7., 10., 50/2., 55/2 maddelerine aykırılığına ilişkin iddiamız doğrultusunda Anayasa Mahkemesi'ne yürürlüğün durdurulması istemli iptal başvurusunda bulunulmasına karar verilmesi istemidir.

BİLDİRİM GÜNÜ : 28.7.2008

O L A Y :

1. Davacı halen Ankara ili Yenimahalle ilçesi Türkan Azmi Köksoy İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görev yapmaktadır. 1987-1995 yılları arasında Mülga 3320 Sayılı Memurlar Ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun doğrultusunda çalışanların maaşlarına konut edindirme yardımı yapılmıştır. Söz konusu yıllarda davacı kendisi gibi adı geçen bakanlık bünyesinde öğretmen olan Kemal Ünal ile evlidir. Bu nedenle konut edindirme yardımı anılan yasanın ?Kapsam? başlıklı 1.maddesinin 3.bendi ve mülga 743 sayılı kanunun 152.maddesi uyarınca kocası Kemal Ünal adına yatırılmıştır. Davacı 2003 yılında Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.5.2003 gün ve E: 2003/247, K: 2003/363 sayılı kararıyla eşinden boşanmıştır(ek-1).

2. AKP hükümetinin konut edindirme yardımlarını çalışanlara ödeme kararı vermesi üzerine hazırlanan kanun tasarısı Meclis tarafından kabul edilmiş ve 5564 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun 30.5.2007 günlü, 26537 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan kanunun ?Amaç ve kapsam? başlıklı 1.maddesinde; ? Bu kanunun amacı, mülga 3320 Sayılı Memurlar Ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca hak sahibi olanlara nakit ve hisse senedi olarak ödeme yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.? denilmektedir. Dolayısıyla 5564 sayılı kanun konut edindirme yardımında hak sahiplerini belirlerken mülga 3320 sayılı kanunu esas almıştır. 3320 sayılı kanunun ?Kapsam? başlıklı 1.maddesinde ise, ?Eşlerden her ikisi de yardıma müstehak iseler bu yardım aile reisine yapılır. Ancak yardıma müstehak eşlerden her ikisine yardım yapılıp yapılmamasına karar vermeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Eşlerden her ikisine yardım yapılması halinde, bu yardım bir konut için kullanılır.? denilmektedir.

3. KEY ödemelerinin ne suretle ödeneceği konusunu da içeren 5787 Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 23.7.2008 günlü, 26945 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte bu ödemelerin ne zaman yapılacağı gündeme gelmiştir. Bu doğrultuda Emlak konut Yatırım Ortaklığı KEY ödeme takvimini açıklamış ve bu açıklamaya göre Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının son iki rakamı 00-08 olan kişilere 28 Temmuz 2008 tarihinde ödeneceği belirtilmiştir. Kimlik numarası 49534794702 olan davacı 28 Temmuz 2008 günü KEY ödemelerinin yer aldığı Resmi Gazete'de yayımlanan listeleri incelediğinde isminin yer almadığını görmüştür. Davacı dava konusu işlemden bu şekilde haberdar olmuştur.

4. Boşanma gerekçesiyle davacının da aralarında olduğu tahminen yüz bini aşkın kadın çalışan KEY ödemelerinden yararlanamamıştır. Böylece boşanma bir cezalandırma nedenine dönüşmüştür. Kamuoyunda haklı olarak tepkiyle karşılanan bu haksızlığı gidermek için 5787 sayılı yasanın Meclis görüşmeleri sırasında ?Konut edindirme yardımı hak sahiplerine iadesinde evlilik birliğinde eşlere eşit olarak, boşanma tarihleri göz önüne alınarak evlilik birliğinin devam ettiği süre değerlendirilip orantı kurularak eşlere iade edilir.? biçiminde bir değişiklik önergesi verilmiş, ancak bu önerge kabul edilmemiştir.

5. Yukarda yer alan açıklamalardan anlaşılacağı üzere dava konusu işlemin ve yönetmelik hükmünün dayanağı KEY ödemelerinde hak sahiplerini belirlerken 5564 sayılı kanunun esas aldığı mülga 3320 sayılı kanunun 1.maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresidir. Her ne kadar 3320 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmışsa da uygulanacak kural dava konusu işlem açısından bu kanun hükmü olduğundan anayasal denetime tabi olması gerekir. Anayasa mahkemesi'nin yerleşik kararları(2.3.1971 gün ve E: 1970/46, K:1971/24 sayılı kararı; AYKMD Sayı 9, s.340) da bu yöndedir. Kaldı ki 5564 sayılı kanunun 1.maddesiyle 3320 sayılı kanunu esas alarak ?aile reisine? ibaresini uygulanacak kural haline getirdiği kuşkusuzdur.

6. 3320 sayılı kanundaki ?Aile reisine? ibaresi Anayasa'nın 2.,6., 7,, 10., 50/2., 55/2. maddelerine ve iç hukuk hükmündeki uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğundan dava konusu işlem ve yönetmelik hükmü açıkça hukuka aykırıdır. Bu nedenle dava açma zorunluluğu doğmuştur.

Dava konusu olay budur.

HUKUKSAL DURUM:

1. Dava konusu işlemin dayanağı olan 3320 sayılı yasanın 1.maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresi anayasanın 2., 6., 7., 10., 50/2. ve 55/2 maddelerine aykırıdır.

a)Anayasa'nın 2.maddesi yönünden: Boşanmış olan bir kadın çalışanın KEY ödemelerinden yararlandırılmamasını anayasanın 2.maddesinde belirtilen adalet anlayışı ile hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmak olanaksızdır. Çalışanlara tanınan konut edindirme yardımının çalışan koca adına yatırılması, ödeme yapıldığında kadının bu yardımından yararlanmasını kocasının insafına bırakmış ve boşanma durumunda da hiçbir tasarruf yetkisi olmamasına yol açmıştır. Bırakın boşanmayı çalışan evliler bakımından bile çalışan kocaya tanınan bu ayrıcalık konut edindirme yardımını kadın çalışan açısından işlevsiz bir hale getirmiştir. Boşanma durumu ise 3320 sayılı yasa açısından hiç düşünülmeyen, düzenlenmeyen ve gündemde olmayan bir durumdur. Bu nedenle boşanma durumu ortaya çıktığında konut edindirme yardımının ne olacağı belirsiz hale gelmiş ve bu belirsizlik tümüyle boşanan kadın çalışanın aleyhine olmuştur. Bu durumun nedeni 3320 sayılı yasanın 1.maddesindeki ?aile reisine? ibaresi nedeniyle konut edindirme yardımlarının çalışan koca adına yatırılmasıdır. Bu, hak ve nesafet kurallarıyla ve adalet düşüncesiyle açıkça çelişen bir durum yarattığından ?aile reisine? ibaresi anayasanın 2.maddesine açıkça aykırıdır.

b) Anayasa'nın 6. ve 7.maddeleri yönünden: 3320 sayılı kanun konut edindirme yardımının aile reisi olarak koca adına yatırılacağını düzenlerken boşanma durumunda ne olacağı konusunda bir düzenleme getirmemiştir. Böylece evlilik durumunu kalıcı, değişmez ve tek bir durum olarak kabul etmiş ve boşanma durumunu hiç dikkate almamıştır. Her ne kadar Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkındaki 3320 Sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin 5.maddesinde konut edindirme yardımından yararlanma koşullarını etkileyecek değişikliklerin 15 gün içinde bildirileceği öngörülmüşse de evlik boyunca koca adına yatırılan yardımlardan boşanan kadının nasıl yararlanacağı düzenlenmemiştir. Bu, boşanan kadın çalışan aleyhine sonuç yaratığından anayasal eşitlik ilkesinin ihlaline yol açmıştır. Bu nedenle ortaya çıkan eksik düzenleme anayasal olarak düzenlenmesi zorunlu olan hususların eksik düzenlenmesidir. Bu durum yürütmenin kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi -yasama organının başka bir yasa kabul etmesine gerek olmadan- kullanması sonucunu doğurmaktadır. Bu bakımdan anılan ibare, düzenlediğini iddia ettiği konuda görünür amacına uygun olarak temel kuralları ve ilkeleri koymamakta, çerçeveyi çizmemekte, yasayla belirleme gereğine karşın, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı, hiçbir nesnel ve somut ölçü olmadan yönetimin düzenlemesine bırakmaktadır. Bu Bağlamda anılan ibareyle Anayasa'nın 6. ve 7.maddeleri ihlal edilmektedir.

c)Anayasa'nın 10. maddesi yönünden :

Yasa önünde eşitliğin güvencesini oluşturarak eylemli değil, hukuksal eşitliği düzenleyen Anayasa'nın ?kanun önünde eşitlik? başlıklı 10.maddesi, tüm yurttaşların her yönden aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu içermeyip hukuksal durumları arasında haklı bir nedene dayanmayan ayrımı önlemeyi amaçlamakta, haklı neden varsa kimi yurttaşların başka kurallara bağlı tutulmalarına olanak vermektedir.

Dava konusu işlemin ve yönetmelik hükmünün dayanağı olan ?aile reisine? ibaresi, konut edindirme yardımından yararlanma açısından boşanan kadın ve boşanan erkek arasında ayrımcılığa yol açmaktadır. Bu ayrımcılığı haklı kılacak bir hukuksal neden bulunmamaktadır. Evli çalışan çiftler için konut edindirme yardımının aile konutu ilkesinden yola çıkarak tek bir konut edindirme yardımı yapılması savunulabilirse de bu yardımın koca adına yapılması savunulamaz. Boşanma durumunda evlilik birliği boyunca elde edilen konut edindirme yardımlarından boşanmış kadın nasıl yararlanacağı düzenlenmemiştir. Bu, boşanan kadının evlilik birliği boyunca elde edilen konut edindirme yardımlarından yararlanmamasına yol açmıştır. Dolayısıyla ?aile reisine? ibaresi için evli çalışan çiftlere tek bir konut edindirme yardımı yapılması, aile konutu gerekçeleri haklı bir neden değildir.

Anılan ibare için ileri sürülen ikinci gerekçe mülga 743 sayılı kanunun 152.maddesindeki kocanın evlilik birliğinin reisi olduğu yönündeki kuralıdır. Öncelikle evli çalışan çiftlerin konut edindirme yardımından yararlanma ilişkileri konusunda ?aile reisi? kavramını esas almasını zorunlu kılan bir hukuksal neden yoktur. Yönetsel işlemlerin parçası olan bir konunun medeni kanun ilkelerine dayanarak kurallaştırılması anlaşılmaz bir noktadır. Kaldı ki anılan ibare açısından geçerli olduğu sonucuna ulaşılırsa bile 743 sayılı kanundaki ?aile reisi kocadır? kuralın da anayasaya aykırı olduğu kuşkusuzdur.

İç hukukumuzun parçası olan konuyla ilgili İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, 111 sayılı İLO Sözleşmesi ve diğer sözleşmeler Anayasa'nın 10.maddesi anlamında yönetimin takdir marjını belirleyen kurallardır. 22.12.1966 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ?İş ve Meslek Bakımından Ayrım Hakkında 111 Sayılı Sözleşme?nin 1/a maddesi; ırk, renk, cinsiyet, din, siyasal inanç, ulusal veya sosyal menşe bakımından yapılan ve iş veya meslek edinmede veya edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği yok edici veya bozucu etkisi olan her türlü ayrılık gözetme, ayrı tutma veya üstün tutmayı, 1/b maddesi de; meslek veya iş edinmede veya edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği yok edici veya bozucu etkisi olan bütün diğer ayrılık gözetme, ayrı tutma veya üstün tutmayı ayrım yapma olarak nitelendirmiştir. Sözleşmenin 2.maddesi ile 3/c maddesinde düzenlenen hükümler çerçevesinde de Türkiye Cumhuriyeti devlet organları bu sözleşmede ayrım kabul edilen hususlarda ayrımı ortadan kaldırmaya yönelik olan, iş ve meslekte tabi olunacak muamelelerde eşitliği hedef tutan politikalar gerçekleştirmeyi ve bu politika ile bağdaşmayan yasa hükümlerini kaldırmayı, idari talimat ve tahkikatı değiştirmeyi taahhüt etmiş bulunmaktadır. Aynı şekilde İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin ayrımcılık yasağını düzenleyen 14.maddesi de cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi de bu yönde hükümler içermektedir. Boşanmış kadın çalışan aleyhine ayrımcılık yaratan söz konusu ibare iç hukuk hükmündeki uluslar arası sözleşmelerle açıkça bağdaşmaz niteliktedir. Bu durum Anayasa'nın 90/son maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, ?aile reisine? ibaresiyle Anayasa'nın 10.maddesinin çizdiği sınır aşılmıştır. Bu bakımdan anılan ibare Anayasa'nın 10.maddesine açıkça aykırıdır.

c) Anayasa'nın 50/2 maddesi yönünden: Anayasa'nın 50/2 maddesinde küçükler ve kadınlar ile bedensel ve ruhsal yetersizliği olanların çalışma koşulları açısından özel olarak korunacağı kurala bağlanmıştır. Bu kural çalışma koşulları açısından devlete kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yükümlülüğü getirmektedir. Oysa ?aile reisine? ibaresi bırakın pozitif ayrımcılığı tam tersine boşanmayı bir cezalandırma nedenine dönüştürerek çalışan kadının aleyhine sonuçlar doğurmaktadır. Bu yönüyle söz konusu ibare anayasanın 50/2 maddesiyle tümüyle çelişmektedir.

d) Anayasa'nın 55/2 maddesi yönünden: Anayasa'nın 55/2 maddesinde devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir. Bu madde devlete bir yükümlülük getirmekte ve ?çalışanlar? sözcüğüyle kadın-erkek ayrımı yapmaksızın tüm çalışanların sosyal yardımlardan yararlanacağını kurala bağlamaktadır. Konut edindirme yardımının bir sosyal yardım olduğu dikkate alındığında anılan ibare nedeniyle boşanmış kadın çalışan evlilik birliği boyunca elde edilen konut edindirme yardımından yararlanamamıştır. Bu bakımdan anılan ibare Anayasa'nın 55/2 maddesine de açıkça aykırıdır.

2. Sonuç olarak; dava konusu işlemin ve yönetmelik hükmünün dayanağı olan 5564 sayılı kanunun esas aldığı mülga 3320 sayılı kanunun 1.maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresi Anayasa'nın 2., 6., 7., 10., 50/2 ve 55/2 maddelerine aykırılığı nedeniyle anayasaya aykırılığını iddia etme ve bu nedenle dava konusu işlemin ve yönetmelik hükmünün de yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini isteme zorunluluğu doğmuştur.

3. 5564 sayılı kanunun esas aldığı mülga 3320 sayılı kanunun 1.maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresi iç hukuk hükmündeki uluslar arası sözleşmelere aykırıdır. Anayasa'nın 90/son maddesiyle iç hukuk hükmündeki uluslar arası sözleşmelerle kanun hükümleri çeliştiğinde sözleşme hükümlerinin esas alınacağı kurala bağlanmıştır. Bu kural uyarınca dava konusu uyuşmazlık açısından yukarda belirtilen iç hukuk hükmündeki sözleşme hükümleri karşısında söz konusu ibarenin uygulama yeteneğinden söz edilemez. Bu yaklaşım doğrultusunda söz konusu ibarenin anayasaya aykırılığına gerek kalmaksızın dava konusu işlemin ve yönetmelik hükmünün hukuka aykırı olduğu sonucuna varılabilecektir.

4. Olayımızda yürütmenin durdurulmasının koşulları vardır. Yukarda yer alan açıklamalar dava konusu işlemi ile yönetmelik hükmünün ve dayanağı olan kanun hükmünün hukuka aykırılığını açıkça ortaya koymaktadır. Davacının da aralarında olduğu boşanmış kadın çalışanların konut edindirme yardımından yararlandırılmaması kamuoyunda haklı tepkilere yol açmış ve kadını ikinci sınıf insan gören ataerkil zihniyetin yansıması olarak değerlendirilmiştir. Davacı 1987-1995 yılları arasında boşandığı kocası gibi çalıştığı halde söz konusu yardımdan yoksun bırakılmıştır. Ortaya çıkan bu garabet davacının da içinde olduğu boşanmış kadın çalışanları maddi ve özellikle manevi olarak yıpratmıştır. Bu bakımdan kamu vicdanını yaralayan dava konusu işlem ve ayrımcı düzenleme giderilmesi güç ya da olanaksız zararlara yol açacaktır. Bu nedenle yürütmesinin durdurulması kararı verilebilmesinin koşulları vardır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarda açıklanan nedenlerle;

1-Davacının konut edindirme yardımı ödemelerinden yararlandırılmaması- na ilişkin davalı yönetim işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 17 Ocak 1987 günlü, 19344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkındaki 3320 Sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin ?Eşlere Yapılacak Yardım? başlıklı 5.madde sinde geçen ?aile reisine? ibaresinin iptaline,

2-Öncelikle yürütmenin durdurulmasına,

3- 30.5.2007 günlü, 26437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunun 1.maddesinin dayandığı mülga 3320 Sayılı Memurlar Ve İşçiler İle Bunların Emekli- lerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanunun 1.maddesinde yer alan ?aile reisine? ibaresinin Anayasa'nın 2., 6., 7., 10., 50/2., 55/2 maddelerine aykırılığına ilişkin iddi- amız doğrultusunda Anayasa Mahkemesi'ne yürürlüğün dur- durulması istemli iptal başvurusunda bulunulmasına karar verilmesi,

4-Duruşma isteminin kabulüne,

5-Yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı yönetimlere yükletilmesine,

karar verilmesini,

saygılarımla dilerim. 12.8.2008

Davacı Vekili

Av. Mahmut Nedim Eldem

Ekler :

1- Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.5.2003 gün ve E: 2003/247, K: 2003/363 sayılı kararının fotokopisi

2- Üyelik formunun ve yetki belgesinin fotokopisi

3- Onaylı vekaletname örneği

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber