Savcıların arasında Ferhat Sarıkaya'nın hayaleti dolaşıyor

Haber Giriş : 14 Mayıs 2009 08:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TESEV'in 52 savcı ve yargıçla yaptığı araştırmaya göre meslekten ihraç edilen Şemdinli Savcısı Sarıkaya gibi olma korkusu savcılar arasında büyük travma yarattı. ?Yargıda Algılar ve Zihniyet Yapıları? araştırmasında Sarıkaya'nın ihracının yarattığı travma, her görüşmede gölge gibi varlığını hissettirdi? dendi. Görüşülen savcılar ?dengelere' dikkat etmezlerse başlarınının belaya gireceğini ima etti. Sadece bir savcı adını vererek ?Ferhat Sarıkaya'ya yapılan haksızlıktı? dedi

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından yürütülen ?Yargıda Algılar ve Zihniyet Yapıları? başlıklı dört ayaklı projenin ilk iki araştırması tamamlanarak kitaplaştırıldı.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Taraf yazarı Mithat Sancar'ın aynı üniversiteden Eylem Ümit Atılgan ile birlikte hazırladığı ?Adalet Biraz Es Geçiliyor...?: Demokratikleşme Sürecinde Hâkimler ve Savcılar? ve yine Sancar'ın Hacettepe Üniversitesi'nden Suavi Aydın ile birlikte hazırladığı ?Biraz Adil, Biraz Değil...?: Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı? başlıklı araştırmalarda çarpıcı bölümler yer alıyor.

Dengelere dikkat etmek lazım

Dört farklı şehirde 52 hâkim ve savcı üzerinde yapılan ve daha önce kısa bir özeti kamuoyuna tanıtılan ?Adalet Biraz Es Geçiliyor? başlıklı araştırmanın 190 sayfalık kitaplaştırılmış raporu yargının üzerinde Şemdinli olayları ile ilgili hazırladığı iddianame nedeniyle meslekten men edilen savcı Ferhat Sarıkaya hayaletinin dolaştığını ortaya koydu.

?Ferhat Sarıkaya'nın meslekten ihracının yarattığı travma, her görüşmede gölge gibi varlığını hissettirdi? denen araştırmada, görüşülen savcıların mesleklerini yaparlarken eğer ?dengelere' dikkat etmezlerse başlarına her tür şeyin geleceğini? ima ettikleri ama sadece bir tek savcının açıkça Ferhat Sarıkaya adını ağzına almaya ?cesaret? ettiğinin altı çiziliyor.

90. maddeyi içime sindiremiyorum

Araştırmanın daha önce basına yansıyan yargıdaki devletçi ve ulusalcı zihniyeti ortaya koyan sonuçlarının da ayrıntıları kitapta dikkat çekiyor. En ilginç bölüm yargıç ve savcıların Avrupa Birliği uyum süreci, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa'nın uluslararası antlaşmaları mevcut yasaların üstünde gören 90. maddesinin uygulanması ilgili söyledikleri. Araştırmada insan haklarının önemini vurgulayan yargıç ve savcıların bile bu konulara milliyetçi, izolasyonist ve hatta ırkçı kalıplarla baktıkları tespiti yapılıyor.

Özellikle AB uyum sürecinde 90. maddede yapılan değişiklikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin mahkemelerde hâkimler tarafından dikkate alınıp alınmadığı konusunda verilen cevaplar dikkat çekici.

İşte adları verilmeyen üst düzey hâkimlerin verdiği cevaplardan örnekler:

- ?Bence yanlış. Niye yanlış? Türkiye Cumhuriyeti bu yetkiyi tanımakla Meclis'in egemenliğini hiçe saymıştır bence. O zaman nerede kaldı egemenlik.?

- ?Uluslararası antlaşmalarda ilk aklıma AB ile yaptığımız o absürd anlaşmalar geliyor. Tabii ki ben dünyada insanların eşit olmasından yanayım. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti savcısıyım benim iç hukuk kurallarım vardır.?

- ?Önce onuru gelir, ülkemin onuru, bağımsızlığı, saygınlığı, yani onurlu bir ulusun mensubu olmayalım. Ben biraz dışarıya kapalıyım herhalde. Ben bir ay maaş almam. Bir ay maaşımı ülkeme bağışlarım. Bağımlı yaşatmasın beni.?

- (AİHM kararıyla yargılanmanın yenilenmesi için) ?Çok çirkin buluyorum, yani Türkiye'de bir hukuk sistemi vardır. O kişi yargılanıyor, Yargıtay'a gidiyor, kesinleşiyor, gidiyor başka bir ülkeye ben beğenmedim diyor. Bir ülkeyi ülke yapan bağımsız yargısı.?

TARAF

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber