PKK'nın göçe sürüklediği hayatlar

Diyarbakır'ın Sur, Şırnak'ın Cizre ve Silopi, Mardin'in Nusaybin ve Derik ilçelerinde binlerce kişi, PKK'lı teröristlerin saldırıları sonucu göçe sürüklendi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 15 Aralık 2015 17:34, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
PKK'nın göçe sürüklediği hayatlar

Diyarbakır'ın Sur, Şırnak'ın Cizre ve Silopi, Mardin'in Nusaybin ve Derik ilçelerinde binlerce kişi, PKK'lı teröristlerin saldırıları sonucu göçe sürüklendi.

Kırsaldaki saldırılarını şehirlere taşıyan terör örgütü PKK mensuplarının kazdığı hendekler, kurduğu barikatlar ve yollara tuzakladığı patlayıcılar nedeniyle can güvenliği endişesi taşıyan vatandaşların göçü sürüyor.

Teröristlerin yaşamı hiçe sayan saldırılarından duydukları endişeyle soğuk havaya rağmen yanlarına aldıkları yatak, yorgan, halı ve bazı beyaz eşyalarıyla evlerini terk etmek zorunda kalan, aralarında düşük gelirlilerin de olduğu binlerce kişi ya yakınlarının yanına yerleşiyor ya da 2-3 aileyle ortaklaşa kiraladıkları evlere taşınıyor.

Baskı ve tehditle evlerinden ayrılmak zorunda kalarak yakınlarının yanına sığınan veya ev sahibiyken kiracı olan vatandaşlar, büyük mağduriyet yaşıyor.

- "Bize yaptıkları Allah'tan reva mıdır?"

Sur ilçesindeki terör saldırılarının ardından yakınlarının yanına yerleşen M.G, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 gün önce evini terk etmek zorunda kaldığını söyledi.

Örgüt mensuplarının hendek kazıp, barikat kurmasına anlam veremediklerini ifade eden M.G, "Hendek kazılmaya başlandığından bu yana evimizde korkuyla yaşadık. Her gün silah sesleriyle uyanıyorduk. Evimiz, yerimiz, yurdumuz yok. Ayağımızda ayakkabı, sırtımızda elbise yok. Bize yaptıkları Allah'tan reva mıdır?" diye konuştu.

Saldırılar nedeniyle her gün çocuklarının can güvenliğinden endişe duyduğunu dile getiren M.G, teröristlerin çocuklarına da zarar vermesinden korktuklarını belirtti.

M.G, hendekler nedeniyle bölgede kimsenin huzurunun kalmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Allah razı olsun, yakınımız bize kapısını açmasaydı nereye giderdik? Sokaklarda kalırdık. Çocuklarım olaylardan dolayı okula gidemedi. Teröristlerin Sur ilçesine girdiği günden bu yana birçok camiden ezan sesi gelmez oldu. Bir gün evimize dönebilmenin hayalini kuruyorum. Oğlum 10 aylık evli ve 15 gün önce baba oldu ancak bebeğinin yüzünü göremedi. Bu, din, namus için olsa canımız feda ama sebep nedir? Onların derdi bizim gibi insanlardı."

- "İmkanımız yok. 4 aydır aç, susuz kaldık"

Terör saldırılarından duyduğu rahatsızlıkla Sur ilçesinden göç eden Ağahan Ün de gidecek yeri olmadığı için hastaneye sığındıklarını söyledi.

Ün, yaklaşık 20 yıl önce İzmir'den Diyarbakır'a göç ettiklerini dile getirerek, ilçede hurdacılıkla ailesinin geçimini sağladığını aktardı.

Savaş Mahallesi'ndeki evlerinin çatışmaların ortasında kalması nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıklarını kaydeden Ün, 5 çocuğuyla yaşam mücadelesi verdiğini anlattı.

"Çatışmalardan canımızı kurtarmak için sabah erkenden kaçıp Selahaddin Eyyubi Hastanesine sığındık. İmkanımız yok. 4 aydır aç, susuz kaldık" diyen Ün, yanlarına eşyalarını alamadan ilçeden kaçtıklarını belirtti.

Ün, hastane yönetiminin kendilerine sahip çıktığını vurgulayarak, şunları ifade etti:

"Başhekimle görüştük, bize hastanenin kapısını açtı. 6 kişilik bir oda verdiler ve orada barındık. Hastanedeki personelden başhekimine kadar herkesten destek gördük. Daha sonra bir dernek başkanı bizi dernek binasına getirdi. Allah razı olsun ancak çatışmalardan dolayı çocuklarım okula gidemedi, psikolojileri bozuldu. Evimiz zarar gördü. Tek isteğimiz barış."

- "İş yerimin ve evimin önüne bomba döşediler"

Silopi'de yaşayan esnaf M.A da terör saldırıları yüzünden Mersin'deki yakınlarının yanına gideceklerini anlattı.

Tek sermayesinin iş yeri olduğunu vurgulayan M.A, her şeylerini geride bırakacakları için ailece perişan olduklarını dile getirdi.

M.A, "İş yerimin ve evimin önüne bomba döşediler. Ailece evimizi terk etmek zorunda kaldık. İnşallah terör olayları son bulur da rahat bir şekilde evimize döneriz" dedi.

- "Çocuklarımın psikolojileri bozuldu"

Nusaybin'den 2 ay önce göç ederek, Mardin'deki yakınlarının yanına yerleşen Ş.A (32) da mağdur olduklarını söyledi.

Evlerinin ne durumda olduğunu bilmediklerini aktaran Ş.A, saldırılar nedeniyle okula gidemeyen çocuklarının da mağdur olduğunu belirtti.

Ş.A, teröristlerce evlerinin çevresine hendek kazıldığını, barikatlar kurulduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Her gün silah sesinden evde duramaz hale gelmiştik. Çocuklarımın psikolojileri bozuldu. Şu anda en küçük bir ses duyduklarında ürküyor, yere yatıyorlar. Yaşadığımız şeyler gerçekten zordu. Devletimizin buna bir çözüm bulmasını istiyoruz."

- "Haftalarca ölüm korkusuyla dışarı çıkamadık"

Cizre'de esnaflık yapan ve terör olayları nedeniyle ailesiyle Siirt'e göçen A.K. (38) de 6 çocuk babası olduğunu, saldırılar yüzünden maddi ve manevi büyük sıkıntı yaşadıklarını vurguladı.

"Günlerce evimize ekmek girmedi. Haftalarca ölüm korkusuyla dışarı çıkamadık. 6 çocuğumla evimizde mahsur kaldık. Çözüm Süreci'nde böyle günlerin yaşanacağını aklımızdan bile geçirmezdik. Şimdi bambaşka bir dünyada yaşıyoruz" diyen A.K, kendileri ile tüm yakınlarının da yollara düştüğünü kaydetti.

A.K, hayata nereden başlayacaklarını bilmediklerini dile getirerek, "Evimiz, iş yerim, hepsi tahrip oldu. Şiddetin şehirlere taşınmasına karşıyız. Ne için bu kadar insanın canı yandı?" dedi.

A.K'nin eşi Y.K. da 6 çocuğuyla ortada kaldıklarını söyledi.

"Nereye kadar yakınlarımızın yanında yaşayacağız? Allah buna sebep olanların yanına bırakmasın. Çocuklarımın eğitimi yarıda kaldı" ifadelerini kullanan Y.K, olayların son bulmasını istediklerini anlattı.

Kurtulmuş, buradaki esas amacın vatandaşlar ile

teröristleri ayırt ederek, sivil vatandaşlara hiçbir şekilde zarar

gelmemesini sağlamak olduğunu, söz konusu ilçelerde gerçekten son derece

vahim bir durumla karşı karşıya kalındığını bildirdi.

Kısa aralıklarla kazılan

hendeklerin içlerine patlayıcı yerleştirildiğini ve dar

sokaklarda en iyi silahlarla donatılmış keskin nişancıların olduğunu

aktaran Kurtulmuş, "Zaman zaman güvenlik kuvvetleri, zaman zaman

sivil vatandaşlara ateş açan terör grupları var. Biz isteriz ki hiçbir

vatandaşımız ölmesin. Hiçbir vatandaşımız bundan zarar görmesin.

Hatta teröristler de ölmesin. Hendek siyasetinden artık vazgeçin. Hendek

siyasetiyle hiçbir terör grubunun başarılı olması mümkün değildir.

Hiçbir demokratik ülke, birtakım terör grupları hendekler kazarak

şehirleri yaşanmaz hale getirdiler diye 'iyi o zaman siz burada

istediğiniz gibi at koşturun' demez" ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, bu ilçelerdeki mücadelenin uzamasıyla ilgili de

mümkün olduğunca vatandaşın bu işten zarar görmemesi için azami gayret

gösterildiğini ancak şehirlere girildikçe çok komplike

bir durumla karşı karşıya kalındığını dile getirdi.

Terör örgütünden temizlenen sokak ve mahallelere kalıcı

karakollar konduğunu anlatan Kurtulmuş, "Örgütün kırsaldaki mücadelesi

epeydir şehirlere indirilmiş vaziyette. Kırsaldaki mücadele önce bitirildi.

Kamplara operasyon yapıldı. Arkasından şimdi şehirlerde terör

faaliyetlerinin bitirilmesi için her türlü tedbir alınarak bu mücadele

yapılıyor" dedi.

- Sokağa çıkma yasakları

Sokağa çıkma yasağının bir tedbir olarak uygulandığına dikkati

çeken Kurtulmuş, sivil vatandaşların bu yasağa büyük oranda riayet

ettiğini vurguladı.

Kurtulmuş, kimin sivil, kimin terörist olduğunun tespitinin

çok zor olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Kararlılıkla sokağa çıkma yasağı dahil

her türlü tedbir alınarak mücadele devam ediyor. Uygulanacak, yapılacak

iş belli. Türkiye'nin bütün sokaklarından bu hendekler temizlenene kadar,

ellerinde silahlarla, bombalarla bu şehirleri yaşanmaz hale getiren bu

teröristlerden buralar temizlenene kadar bu mücadele devam edecek. Gönlümüz

arzu eder ki bu hendek siyasetinden vazgeçsinler. Yol yakınken, geri dönsünler.

Bu bizim de istemediğimiz bir tablodur. Bu tablo 2015 yılına yakışmayan

bir tablodur. Çok özenli, milim milim hareket ederek bu operasyonlar

yapılıyor. Sonuç almak da emniyet kuvvetlerinin

vazifesi."

Kurtulmuş, "Bölgedeki operasyonlar nedeniyle mağdur olan

esnaf için bir iyileştirme, erteleme, bir yardım söz konusu mu?" sorusuna,

"Burada vatandaşın esnafımızın bir ölçüde mağdur olduğunu

görüyoruz. Yurttaşlardan talepler geldikçe hükümet olarak bunları dikkate

alacağız. Mağduriyetlerin giderilmesi için üzerimize düşen sorumluluk varsa

bunları yerine getirmeye gayret edeceğiz" karşılığını verdi.

"Hendek kazılmasına 'hayır' diyen HDP'liler

de var. HDP muhatap alınarak hendek meselesinde bir işbirliğine gitme

gibi, bir çözüme gitme projeniz var mı?" sorusuna karşılık

Kurtulmuş, HDP'nin içinde

de hendek siyasetinin çıkmaz sokak olduğunu gören makul insanların

olduğunu gördüklerini dile getirdi.

- "Hendek siyaseti gayri meşru bir siyaset"

Türkiye içinmakul görüşü olan herkesin

sesinin biraz daha kuvvetli çıkmasını isteyen Kurtulmuş, şunları ifade

etti:

"HDP de vatandaşlarımızın oyunu almış, Meclise

gelmiş, temsil edilen Türkiye'nin meşru siyasi partilerinden birisi. Hendek siyaseti ise gayri meşru bir siyaset. Meşru bir

siyasi partinin hendek siyaseti, bomba siyaseti üzerinden şehirleri baskı

altına alma üzerinden yürüyebileceği bir alan yok. Bu alan aynı zamanda HDP'nin de siyasi limitlerini son derece kısıtlıyor. Burada

makul olan demokrasi ve barıştan yana olan HDP'nin

içindeki siyasetçilerin de sesini yükseltmesi. Yeter artık. Bölge halkı

illallah diyor terör örgütünden yaka silkiyor. Bunlarla nasıl yaşayacağız

diye eleştiriyor. Sonuçta biz de isteriz ki yarın sabahtan itibaren demokratik

yollarla bu işlerin çözülmesi için adım atalım. Bölgedeki

bütün unsurların, bütün siyasi partilerin, görüşü, fikri olan Türkiye'de

barışı sağlamayı niyet eden bütün siyasi unsurların sözünü söylemesi

lazım.

Terör örgütünün bu şımarık ve saldırgan tavrına karşı herkesin

yeter demesi lazım. Nasıl CHP'nin, MHP'nin ve iktidar partisi olarak AK

Parti'nin yeter demesi önemliyse, özellikle bölgeden çok oy almış bir parti

olarak HDP'nin de terör örgütüne yeter demesi

son derece anlamlıdır ve doğrudur. Devletin yaptığı bu operasyonlara karşı

Türkiye'de çok büyük oranda bir destek var. Bunun bir an evvel bitirilmesini

millet istiyor, çünkü bu anormal bir durumdur, normal bir durum

değildir. Bölgedeki halkın barışçıl bir çözüme destek verdiği aşikardır. Terör örgütünü tasfiye edecek esas şey siyasi

kararlılıktır. Bu anlamda bütün partilerin bu siyasi

kararlılığa destek olması lazım."

- Tahir Elçi'nin öldürülmesi

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Tahir Elçi'nin

öldürülmesiyle ilgili soruya, "Hala meçhul. Cinayetten sonra günlerce

deliller toplanamadı. Delillerin bir kısmı toplandı ve inanın ki bildiğim

kadarıyla savcılık tarafından özel bir soruşturma ekibi görevlendirildi.

Olayın nasıl gerçekleştiği konusunda dört mülkiye başmüfettişi görevlendirildi.

Bütün bu soruşturmalar belli bir noktaya kadar geldi. En ince detaya kadar

deliller toplandı ve analizleri yapılıyor. Orada görev yapan polislerin

silahları toplandı. Bulunan başka kovanlar üzerinden farklı silahların neler

olduğu tespit edildi. Tahir Elçi'nin ölümüne neden olan silahın hangi silah

olduğu tespit edilir ve olayın gerçeği aydınlatılmış olur" yanıtını

verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber