Milli Eğitim bütçe görüşmelerinde gerginlik

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Kasım 2006 14:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçe sunuşuna başladığı sırada, CHP'li milletvekilleri komisyonu terk etti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2007 yılı bütçe görüşmeleri gergin başladı. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in, hakkındaki gensoru önergesine verdiği cevapları içeren "gensoruya cevaplar" isimli kitapçığın dağıtılmasına tepki gösterirken, bu kitabın masraflarının kim tarafından karşılandığını sordu. Çelik'in masrafları kendisinin karşılandığını söylemesi üzerine İnce, faturayı görmek istedi.

Bu arada CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Çelik'in konuşmasından önce söz almak isterken, Komisyon Başkanı Sait Açbaı buna izin vermedi. Kılıçdaroğlu'na söz verilmemesi üzerine CHP İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu, usul tartışması açılmasını, Bakan Çelik'in sunuşunu daha sonra yapmasını önerdi. Açba, buna da izin vermezken, şimdiye kadar bakanların sunuşundan önce kimseye söz verilmediğini kaydetti. Bu tartışmaların ardından Çelik'in sunuşuna başlaması üzerine CHP'li milletvekilleri komisyonu terk etti.

ÇELİK'İ DİNLEMEYE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK

Kemal Kılıçdaroğlu, komisyon çıkışında bir açıklama yaparak, Hüseyin Çelik'in bugüne kadar yaptığı eylem ve söylemlerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğu ilkesine ters düştüğünü savundu. Çelik, "Sayın Bakan, son Milli Eğitim Şurasıyla laik, demokratik, sosyal, hukuk devletine dinamit koyma girişiminde bulunmuştur. Bu söylemlerde ve bu niyetlerde olan bir bakanı, CHP'nin dinlemeye tahammülü yoktur. Çünkü CHP için ulusal değerler her şeyin üstündedir" diye konuştu.

KİMSEDEN LAİKLİK DERSİ ALMAYA İHTİYACIMIZ YOK

Hüseyin Çelik ise sunumundan önce CHP'lilerin toplantıyı terketmesine tepki gösterdi. Laik eğitim başta olmak üzere, bu konularda Hükümetin, bakanlığının herkesten fazla bir hassasiyet gösterdiğini dile getiren Çelik, "Laik eğitime zarar verecek hangi davranış olursa olsun öncelikle Milli Eğitim Bakanı olarak ben, Hükümet ve bütün bürokrat arkadaşlarım buna karşı duracaktır. Laiklik, kimsenin, şahısların Ahmet'in, Mehmet'in teminatında değildir" diye konuştu. Laikliğin anayasada devletin olmazsa olmaz dört vasfından birisi olarak ifade edildiğini anımsatan Çelik, "Biz, bunu söylemekle yetinmiyoruz, bunlara bizatihi sahibiz. Ama biz, laikliği halkımızı bölmek, kamplaşmalara yol açmak, gerginlik konusu yapmak üzere değil, bütünleştirici bir unsur olarak görüyoruz. Dindara dinini en iyi şekilde yaşamasına imkan veren, ateist, dinsiz olan insanların da birinci sınıf vatandaşlar olarak bu ülkede yaşamasına müsaade eden büyük bir avantaj olarak değerlendiriyoruz. Kimseden laiklik dersi almaya da bizim ihtiyacımız yoktur" diye konuştu.


Çelik: Kimseden ders almaya ihtiyacımız yok

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Laik eğitime zarar verecek hangi davranış olursa olsun öncelikle ben, hükümet ve bürokrat arkadaşlarım buna karşı duracaktır. Laiklik, kimsenin, şahısların Ahmet'in, Mehmet'in teminatında değildir" dedi.

Bakan Çelik, bakanlığının 2007 yılı bütçesini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sunmadan önce, CHP'li milletvekillerinin salonu terketmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin her zaman demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirttiğini ifade eden Çelik, Cumhuriyetin, Türkiye'nin binlerce yıllık tarihi içindeki en büyük kazançlarından birisi ve vazgeçilmez olduğunu söylediğini ve bundan sonra da bunları söylemeye devam edeceğini anlattı.

Hüseyin Çelik, "Sadece bunları söylemekle kalmıyoruz. Biz, bunlar üzerinden günlük küçük siyaset de yapmıyoruz. Bu ortak paydalarımızı, değerlerimizi günlük siyasetin polemik konusu yapmıyoruz, bundan sonra da yapmayacağız" diye konuştu.

Laik eğitim başta olmak üzere, bu konularda Hükümetin, bakanlığının herkesten fazla bir hassasiyet gösterdiğini belirten Bakan Çelik, şunları kaydetti:

"Laik eğitime zarar verecek hangi davranış olursa olsun öncelikle Milli Eğitim Bakanı olarak ben, Hükümet ve bütün bürokrat arkadaşlarım buna karşı duracaktır. Laiklik, kimsenin, şahısların Ahmet'in, Mehmet'in teminatında değildir. Laiklik anayasamızda devletin olmazsa olmaz 4 vasfından birisi olarak ifade edilmiştir. Biz, bunu söylemekle yetinmiyoruz, bunlara bizatihi sahibiz.

Ama biz, laikliği halkımızı bölmek, kamplaşmalara yol açmak, gerginlik konusu yapmak üzere değil, bütünleştirici bir unsur olarak görüyoruz. Dindara dinini en iyi şekilde yaşamasına imkan veren, ateist, dinsiz olan insanların da birinci sınıf vatandaşlar olarak bu ülkede yaşamasına müsaade eden büyük bir avantaj olarak değerlendiriyoruz. Kimseden laiklik dersi almaya da bizim ihtiyacımız yoktur."

"ULUSAL DEĞERLERE KARŞI OLDUĞUMU SÖYLEMEDİM"

Milli Eğitim Bakanı Çelik, hiç bir platformda ve yerde ulusal değerlere karşı olduğunu söylemediğini belirterek, "Aksine bizi biz yapan, bizi başkalarından farklı kılan özelliklerimiz ve güzelliklerimiz olduğunu her zaman beyan ettim, bunlara sahip çıkmamız gerektiğini söyledim" dedi.

Milli Eğitim Şurasının açılış konuşmasında da bunun özellikle altını çizdiğini kaydeden Hüseyin Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben şunu söyledim: Ulusalcılık denen bir ideoloji vardır. Ulusalcılık başkadır, bizim kendi milliyetimize has olan güzelliklere, vatanımıza, milletimize, devletimize sahip çıkmamız başkadır. Eğer siz milliyetçiliği; millete, milletin değerlerine, vatana, ülkeye bağlılığı o dar bir ideoloji haline getirilen -bu günlerde de adına ulusalcılık denen- ideolojinin içine sığdırırsanız, bu değerler o ideolojinin içine sığmaz. Benim karşı olduğum bu ideolojidir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk diyor ki: 'Ben size akıl, bilimden başka bir şey bırakmadım' Bütün ideolojiler yapıları itibariyle dogmatiktir. Ben Milli Eğitim Bakanı olarak çocuklarımıza dogmatizmi öğretemem, her türlü dogmatizme de karşıyız. Onun için Sayın Kılıçdaroğlu'nun, 'usul tartışması açacağım' diyerek, benim 'ulusal değerlere karşı olduğumu söylediğimi' ifade etmesinin gerçekle zerre kadar uygunluğu yoktur. Bu, beni tanımlayan bir ifade değildir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber