Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda eğitimle
ilgili iki eleştiri bulunduğunu ifade ederek, ''Bunlar YÖK'ün yapısı, yüksek
öğretim mevzuatı ve meslek liseleri aleyhindeki durumun düzeltilmesi gerektiğidir''
dedi.
Çelik, bu sorunların da ''gerginliklere yol açmadan'', uzlaşma kültürünü devreye
sokarak, konuşup anlaşarak çözülmesi gerektiğini belirterek, ''Hükümetimiz yeri
ve günü geldiği zaman bu problemlere de eğilecektir'' diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, Türkiye Cumhuriyeti ve AB Komisyonu tarafından yürütülen
Temel Eğitime Destek Programı'nın Bingöl'deki uygulamalarını incelemek ve tanıtımını
yapmak amacıyla AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Hans Jörg Kretschmer
ile birlikte Bingöl Fen Lisesi'nde basın toplantısı düzenledi.
Burada konuşan Büyükelçi Kretschmer, eğitimin Türkiye'nin en önemli meselelerinden
birisi olduğunu ifade ederek, bu konudaki sorunların aşılmasının AB'ye uyum
için büyük önem taşıdığını söyledi.
Eğitimde kendisinin gözüne çarpan en önemli sıkıntılardan birisinin derslik
açığı olduğunu dile getiren Kretschmer, bölgedeki temasları sırasında Şanlıurfa'daki
bir derslikte 120 öğrencinin eğitim gördüğünü öğrendiğini kaydederek, bu koşullarda
sağlıklı eğitim vermenin mümkün olmadığını anlattı.
Türkiye Cumhuriyeti ile AB Komisyonu tarafından 2002 yılından bu yana yürütülen
Temel Eğitime Destek Programı çerçevesinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgiler
veren Kretschmer, proje kapsamında 16 ilde okul, halk eğitim merkezi, öğrenci
yurdu, öğretmen lojmanları gibi 200 binanın inşasının öngörüldüğünü belirtti.
Projenin temel hedefinin, yatırım ve eğitim çalışmalarıyla birlikte eğitim kalitesini
yükseltmek ve eğitime erişimi artırmak olduğunu dile getiren Kretschmer, özellikle
kızların okuma-yazma bilmeyen kadınların ve sokak çocuklarının hedef alındığını
anlattı.
Kretschmer, proje çerçevesinde destekledikleri ilköğretim müfredat değişikliğine
de değinerek, bu konudaki çalışmaları yakından takip ettiklerini söyledi.
Çocukların eğitiminin önemini vurgulayan Kretschmer, bunun Türkiye'nin geleceği
ve AB üyeliği açısından taşıdığı öneminin altını çizdi.
AB KOMİSYONU İLERLEME RAPORU
Çelik, AB Komisyonu İlerleme Raporu'nda yaşam boyu eğitimin yaygınlaştırılması,
mesleki eğitimin desteklenmesi, eğitimin yerelleştirilmesi gibi konulara ağırlık
verilmesi gerektiğinin belirtildiğini kaydederek, Milli Eğitim Bakanlığı'nın
reform çalışmalarından, ''takdir ve övgüyle söz edildiğini'' ifade etti.
Raporda eleştirilen iki nokta bulunduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
''Bunlar, YÖK'ün yapısı, yüksek öğretim mevzuatı ve meslek liseleri aleyhindeki
durumun düzeltilmesi gerektiğidir. Bu meseleleri de gerginliklere yol açmadan,
uzlaşma kültürünü devreye sokarak birbirimizle konuşup anlaşarak çözmek zorundayız.
Hükümetimiz yeri ve günü geldiği zaman bu problemlere de eğilecektir. Sosyal
taraflar, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerimizle bu meseleleri masaya
yatırmak zorundayız.'' Çelik, reformların AB istediği için değil, ''aklın yolu
bir olduğu ve halk bunu hak ettiği için yapıldığını'' vurgulayarak, AB'ye üyelik
sürecinin bu konuda bir motivasyon sağladığını ifade etti.
AB'nin eğitim alanında verdiği desteğe de dikkati çeken Çelik, Türkiye'nin
Bologna Deklarasyonu'na 1999 yılında imza attığını ve bu çerçevede Avrupa'da
yüksek öğretim standardının tutturulabilmesi için performans değerlendirilmesi,
akreditasyon sistemi ve diploma eki gibi konularda üzerine düşeni yapması gerektiğini
belirtti.
Çelik, bu konuda muhatabın YÖK olduğunu ve çalışmaların bu kanalla yürütülmesi
gerektiğini anlattı.
Türkiye'nin 6. Çerçeve Programı'na da üye olduğuna işaret eden Çelik, bu programın
17.5 milyar euro bütçesi olduğunu, Türkiye'nin de 2003 yılında 48 milyon euro
yatırdığını ifade ederek, ''Ancak geri dönüşümüz çok düşük. Performans değerlendirme
toplantısına katıldım. Üzülerek belirteyim, en kötü durumdaki ülke Türkiye''
dedi.
Türkiye'deki üniversitelerden gelen projelerin, ''esastan değil, usulden reddedildiğini
kaydederek, Türk yüksek öğretim kurumlarının bu konuda daha çok çaba göstermesini
istedi.
ÖĞRETMEN AÇIĞI
Çelik, bazı kurumlarca belirlenen Türkiye'deki öğretmen açığının 6 saat çalışma
üzerinden hesaplandığını ve bu yüzden gerçekçi bir tablo ortaya koymadığını
ifade ederek, Türkiye'deki öğretmenlerin 9 saat mecburi çalışma süresi olduğunu
ve ihtiyaç halinde 30 saate kadar çalışmaları gerektiğini belirtti.
Çelik, Almanya'da öğretmenlerin asgari 24-25 saat çalıştıklarını ifade ederek,
''Biz Almanya'dan daha mı rahatız? Bu bolluk nereden?'' diye sordu.
Ülkede öğretmen açığı sorunu yaşandığını, ancak bunun doğru verilerle ortaya
konulması gerektiğini vurgulayan Çelik, açığı kapatmak için yürüttükleri çalışmaları
anlattı.
Çelik, daha sonra Temel Eğitimi Destekleme Projesi'nin uygulandığı illerin milli
eğitim müdürlerine birer plaket verdi.
Çelik, proje çerçevesinde düzenlenen iletişim kursunu tamamlayan öğretmenlere
de sertifikalarını dağıttı.
aa