Hakime çatınca cezayı da yedi
İsmiye Güzel, adliyede avukat ararken yanlışlıkla hakim odasına girdi. İddiaya göre 'Baro odasına git' yanıtını alınca sinirlendi ve 'Sen Allah değilsin' diyerek tepki gösterdi. Açılan hakaret davasında 7 bin 300 lira para cezasına çarptırıldı
Ercan ÖZTÜRK / İSTANBUL
Boşanmak isteyen bir kadının adliyede yanlışlıkla hakim odasına girmesi pahalıya mal oldu!
İsmiye Güzel, 2008'de boşanmak üzere bir avukata fikir danışmak üzere Büyükçekmece Adliyesi'ne gitti. Ancak baro odası yerine yanlışlıkla 1. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Şule Şenda Oto'nun odasına girdi. 'Bir avukatla görüşmek istiyorum' diyen Güzel'e Hakim Oto, 'Burası hakim odası. Avukat arıyorsan baroya git' karşılığını verdi. Bunun üzerine sinirlenen Güzel, iddiaya göre 'Sen kendini ne zannediyorsun? Benim verdiğim vergilerle maaş alıyorsun. Bana cevap vermek zorundasın. Sen Allah değilsin' diyerek tepki gösterdi.
SUÇLAMAYI REDDETTİ
Adliye polisi tarafından gözaltına alınan Güzel hakkında Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Hakaret' suçundan dava açıdı. Güzel ifadesinde, 'Ben hakimi herhangi bir görevli zannettim. Kendisine boşanmak istediğimi, avukatla görüşmek isteğimi ilettim. O da kendisinin hakim olduğunu, odasından çıkmamı söyledi. Ancak bahsedildiği gibi hakaret etmedim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum' dedi. Hakim Şule Şenda Oto ise şikayetinden vazgeçmediğini beyan etti.
CEZA TAKSİTE BAĞLANDI
Güzel'in yargılandığı dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Büyükçekmece 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi, Güzel'e önce 1 yıl hapis cezası verdi. Ardından bu cezayı sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumunu dikkate alarak 365 tam gün karşılığı adli para cezasına çevrirdi. Güzel'i, günlüğü 20 liradan hesap edilmek üzere 7 bin 300 lira para cezasına çarptırdı. Ceza, 10 eşit taksite bölündü. Temyiz hakkını, belirlenen sürede kullanmayan ve bir ay içerisinde ilk taksiti ödemek zorunda olan İsmiye Güzel isyan etti: 'Şimdi ben bu parayı nasıl ödeyeceğim? Zaten eşimle sorunlarım var. Gelirim yok. Şimdiye kadar hiç çalışmadım ama gerekirse bulaşıkçılık bile yapmaya hazırım. Vatandaşa verilen değer bu mu?'