Üst dereceli akademik kadrolara atamalar tasarruf tedbirlerine aykırılık teşkil eder mi?

Akademik kadrolara atamalarda hizmet süresi şartı aranmadığı için öğretim elemanlarının üst dereceli kadrolara atanması Cumhurbaşkanlığının tasarruf tedbirlerine engel teşkil etmemektedir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 28 Şubat 2022 00:02, Son Güncelleme : 28 Şubat 2022 00:13
Üst dereceli akademik kadrolara atamalar tasarruf tedbirlerine aykırılık teşkil eder mi?

Bu yazımızda, üniversitelerde üst dereceli akademik kadrolara yapılan atamalarda hizmet süresi şartı aranıp aranmayacağı ve buna bağlı Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkartılan tasarruf tedbirlerinden istisna olup olmadığını ele alacağız.

Bilindiği üzere, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'nun "Öğretim Elemanlarının Sınıflandırılması" başlıklı 3 üncü maddesinde; "Bu Kanuna tabi öğretim elemanlarının sınıfları ile başlangıç dereceleri aşağıda gösterilmiştir.

A) Öğretim üyeleri sınıfı: Bu sınıf; profesörler, doçentler ve doktor öğretim üyelerinden oluşur.

a) Profesörler, profesör kadrosuna atandıkları tarihi izleyen aybaşından itibaren birinci derecenin,

b) Doçentler, doçent kadrosuna atandıkları tarihi izleyen aybaşından itibaren üçüncü derecenin,

c) Doktor öğretim üyeleri, doktor öğretim üyesi kadrosuna atandıkları tarihi izleyen aybaşından itibaren beşinci derecenin, ilk kademe aylığını alırlar.

Yukarıdaki (a), (b) ve (c) bentlerine göre üst dereceye atananlar, bu dereceleri kazanılmış hak olarak aldıktan sonra geçirecekleri her yıl için bir kademe ilerlemesinden yararlanırlar.

B) Öğretim görevlileri sınıfı: Bu sınıf, öğretim görevlilerinden oluşur.

C) Araştırma görevlileri sınıfı: Bu sınıf, araştırma görevlilerinden oluşur.

Öğretim görevlileri ve araştırma görevlilerinin giriş dereceleri (657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler"i ile getirilen kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleri hariç) Devlet Memurları Kanunu hükümleri uyarınca öğrenim niteliğine ve süresine göre tespit edilecek kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine iki derece eklenmek suretiyle belirlenir." ifadesi yer almaktadır.

Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde; "Öğretim elemanlarının bu Kanunun 3 üncü maddesine göre tespit edilen görev aylıkları kazanılmış hak teşkil etmeyip, aylık ödemelerine esas tutulur ve bu Kanun kapsamından çıkmaları halinde dikkate alınmaz. Öğretim üyelerinden 3 üncü maddenin (A) bendinde gösterilen kadrolara atandıkları tarihte kazanılmış hak aylık dereceleri; unvanları için öngörülen giriş derecelerinin üzerinde olanlar ile, bu kadrolara derece yükselmesi suretiyle ulaşanlar hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 161 inci maddesi uygulanır ve kazanılmış hak aylıkları başlangıç derecelerinin ileri kademelerine gelenlerin aylıkları, bu kademeler üzerinden ödenir. Bunların başarılı geçen hizmet süreleri, kazanılmış hak derecelerinde kademe ilerlemesi yapılmak suretiyle değerlendirilir." hükmü;

"Derece yükseltilmesi" başlıklı 7 nci maddesinde ise "Öğretim elemanları;

a) Yükselebilecekleri derecede aynı unvanla boş bir kadronun bulunması,

b) Derecesi içinde en az üç yıl bulunmuş ve bu derecenin üçüncü kademe aylığını bir yıl fiilen almış olmaları,

c) Bu süre içinde olumlu sicil almış bulunmaları, Şartıyla bir üst dereceye yükseltilebilirler." hükmü,

"Kademe ilerlemesi" başlıklı 8 inci maddesinde; "Öğretim elemanlarının kademe ilerlemesi, bulundukları kademede en az bir yıl çalışmış ve olumlu sicil almış olmalarına ve aynı derecede derlenebilecek bir kademenin bulunmasına bağlıdır. Kademe ilerlemesi, ilgililerin hak kazandıkları tarihten geçerli olmak üzere yapılır." hükmü, ayrıca "Uygulanacak diğer kanun hükümleri" başlıklı 20 nci maddesinde ise, "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır." açıklamaları yer almaktadır.

Öte yandan, kamu kaynaklarının maksadına uygun azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılması her kamu kurumu ve görevlisi için bir mecburiyettir ifadeleriyle yola çıkılarak 30 Haziran 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2021-14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin "Personel Giderleri" başlıklı bölümün beşinci paragrafında; "14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) bendine göre yapılacak atamalar sadece yönetici kadroları (şef dahil) ile sınırlı tutulacak, yönetici kadroları dışındaki kadrolara anılan bent çerçevesinde atama yapılmayacaktır" tedbiri yer almıştır.

Üniversitelerdeki öğretim elemanları kadrolarını atanma şartlarını düzenleyen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile buna dayanılarak hazırlanan "Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği" ile "Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav İle Giriş Sınavlarına İlişkin Yönetmelik"te akademik kadrolara atamalarda herhangi bir hizmet süresi şartı öngörülmemiştir.

Nitekim, lisansüstü eğitim yaparak bu süreçte tez, makale, proje gibi ürünler ortaya koymak suretiyle yeterlik ve yetkinlik kazanan kişilerin eş zamanlı olarak bir kamu veya özel kuruluşunda çalışmasını şart koşmak akademinin ruhuna aykırı bir durumdur.

Örneğin, lisans eğitiminin üstüne kamu veya özel kuruluşta çalışmayan bir kişi yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlar ve ilgili kanundaki şartları taşıması halinde doçentliğe müracaat edebilir. Bu kişinin doçentlik unvanını aldıktan beş yıl sonra ilgili bilim alanında özgün eserler yapmak suretiyle başvurduğu üniversitenin atama koşullarını taşıyan bir kişinin 1 inci derece Profesör kadrosuna atanmasında hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.

Bu çerçevede değerlendirdiğimizde; Üniversitelerdeki üst dereceli (1-4) akademik kadrolara 657 sayılı Kanunun 68-B atamalarda aranan hizmet süresi şartının uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı ve buna uygun olarak 2021-14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde torba kadrolara atamalara getirilen sınırlandırma kapsamında da değerlendirilemeyeceğini belirtmek isteriz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber