Erdoğan: CHP dümeni kilitlenmiş gemi misali sürükleniyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Türkiye'nin ana muhalefet partisi şu an yönetilmiyor. Dümeni kilitlenmiş gemi misali sürükleniyor. Özgür Özel'in girdiği yol çıkmaz sokaktır" dedi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 02 Temmuz 2025 15:15, Son Güncelleme : 02 Temmuz 2025 16:27

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da "AK Parti Kadın Kolları Genel Merkez AR-GE Başkanlığı Teşkilat Akademisi Liderlik Okulu Kamp Programı"nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Sevgili dava ve yol arkadaşlarım, kıymetli hanım kardeşlerim, teşkilatımızın saygıdeğer mensupları, sevgili genç arkadaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. AK Parti Kadın Kolları Liderlik Akademisi vesilesiyle sizlerle bir arada olmanın memnuniyeti içindeyim. Sözlerimin hemen başında bu kıymetli programı düzenleyen Genel Merkez Kadın Kolları ile Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Başkanlıklarımıza teşekkür ediyorum. Tuğba Işık Ercan kardeşimi, çalışma arkadaşlarını, programa katkı sunan herkesi yürekten tebrik ediyorum.

Sizlerin şahsında partimize gönül veren, bizlerle yol yürüyen, bize inanan, ak kadroya güvenen her bir gencimize, Türkiye Yüzyılı'nın mimarlarına selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. İl ve ilçe başkanlıklarımızdan, kadın ve gençlik kollarımıza, genel merkezimizden köy ve mahalle teşkilatlarımıza, partimizin farklı kademelerinde görev yapan her bir kardeşime muhabbetlerimi iletiyorum. Gönül ve kültür coğrafyamızda, yeryüzünün dört bir yanında kalbini kalbimizle birleştiren, kaderini kaderimize ortak eden tüm dostlarımıza aynı şekilde selamlarımı yolluyorum.

Bilhassa tam 21 aydır İsrail'in vahşi saldırıları karşısında topraklarına, evlatlarına, izzetlerine cesaretle sahip çıkan Filistin'in, Gazze'nin yiğit kadınlarını partimiz adına, sizler adına kemal-i hürmetle selamlıyorum. O kadınlar ki, beyaz kefenlere sardıkları ciğerparelerinin arkasından gözyaşlarını sessizce içlerine akıtıyor. O kadınlar ki her türlü zorluğa, zorbalığa, zulme ve zahmete rağmen işgalcilere boyun eğmiyor. O kadınlar ki tam bir asırdır fedakarlığın, cesaretin, direnişin, muhteşem ve muazzam bir özgürlük mücadelesinin destanını yazıyor. 86 yıllık ömründe nice acıyı, işgali, katliamı, toprak gaspını gören Filistinli kadın şair merhum Fedva Tükan bu direniş ruhunu şöyle anlatıyordu: Gevşeklik, kızgınlık ve hiddet içimize asla geri dönmeyecek. Savaş meydanında alınlarımızda yorgunluk belirmeyecek. Dinlenmeyeceğiz. Karanlığı kovana dek dinlenmeyeceğiz.

Evet, sarsılmaz bir imanla, yıkılmaz bir iradeyle mücadele bayrağını hiç yere düşürmeyen Gazze'nin, Filistin'in kadınlarına bu kürsüden bir kez daha dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz. İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.

Liderlik Akademisi'nin kadın kollarımız başta olmak üzere partimiz, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Eğitimden medya ve iletişime, aile ve dijitalleşmeden diplomasi ve yapay zekaya birbirinden farklı alanlarda üç gün boyunca düzenlenecek atölyelerin, derslerin ve yan etkinliklerin verimli geçmesini diliyorum.

Şu hususu evvelemirde altını çizerek belirtmek istiyorum. Teşkilat akademilerini asla sıradan bir eğitim faaliyeti olarak görmüyoruz. Bu platformu, ülkemizin yarınlarını şekillendirecek, büyük ve güçlü Türkiye idealimizi hayata geçirecek genç kadroların yetiştiği bir dava mektebi olarak telakki ediyoruz. Bu formatı, milli ve manevi şuurun, mücadele bilincinin, fikri derinliğin ve aksiyon kabiliyetinin tahkim ve takviye edildiği programlar silsilesinin yeni bir halkası olarak değerlendiriyoruz.

Türkiye'yi asırlık hayalleriyle buluşturacak, önümüzdeki yüzyıla silinmez bir damga vuracak azimli, sabırlı, kararlı, özgüvenli kadroların yetiştiği Liderlik Akademisi bizim için hayati önemdedir. Üç gün boyunca bilgileriyle, deneyimleriyle, vizyonlarıyla katılımcılara yol gösterecek tüm bakanlarımıza, başkanlarımıza, parti mensuplarımızın tamamına bir kez daha teşekkür ediyorum. Mevla bizleri millete hizmet yolundan ayırmasın. Kavlimizi, kalbimizi ve gayemizi istikamet üzere kılsın diyorum.

Birçok kez ifade ettiğim şu gerçeği bugün sizlere tekrar hatırlatıyorum. Biz, milletin sinesinden doğan, bu aziz milletin duasıyla yola çıkan, alnı ak, başı dik, kalbi ülkeye hizmet aşkıyla dolu bir siyasi hareketiz. Geride hayırla yad edilecek eserler bırakmanın, gök kubbede hoş bir seda bırakmanın peşindeyiz. AK Parti davası, yıllarca kendi öz yurdunda, öz vatanında hor görülenlerin, ötelenen, örselenen, yok sayılanların davasıdır. Bu kutlu dava, bilgiyi erdemle, mücadeleyi hikmetle, kudreti tevazu ile harmanlayan hasbi ve harbi gönüllerin davasıdır. Hedefimiz büyük ve güçlü Türkiye'dir. Misyonumuz Türkiye Yüzyılı'nın tüm ihtişamıyla inşasıdır. Pusulamız bizi biz yapan kadim değerlerimizdir. Rehberimiz milletimizin, başımızın tacı olan muazzez iradesidir. Güç ve ilham kaynağımız ise siyasi parti, köken, inanç fark etmeksizin tüm fertleriyle 86 milyonun tamamıdır.

Evet, biz işte buyuz. Bunun için çalışıyoruz. Bunun için siyaset yapıyoruz. Atalar ne güzel söylemiş, "Sel ağzı yuva tutmaz." Sizler de fevkalade sağlam bir temel üzerinde yükselen, harcı bin bir emekle, alın teriyle, fikir çilesiyle yoğrulmuş Erdemliler Hareketi'nin mensuplarısınız. Biz partimizi böyle kurduk. Erdemliler Hareketi dedik. Yola da böyle çıktık. Bugün aramızda olan Kadın Kolları ilçe başkanlarımızın, il başkanlarımızın, teşkilat başkanlarımızın ve Merkez Karar Yönetim Kurulu üyelerimizin bu şuurla çalışmasını, milletimize bu bilinçle hizmet etmesini bekliyorum.

Liderlik önünü görmek değil, dağın arkasında neler bulunduğunu, hangi risklerin ve fırsatların sizi beklediğini öngörebilmektir. Ülkemizin son 23 yıldaki en büyük avantajı, AK Parti gibi vizyoner, çalışkan, dirayetli ve liyakatli kadrolara sahip olmasıdır. Muhalif veya muvafık fark etmeksizin, elini vicdanına koyan herkes şu gerçeği ikrar ediyor.

AK Parti olarak eserlerimizle, hizmetlerimizle, icraatlarımızla, proje, reform ve yatırımlarımızla Türkiye'ye, tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık. 783 bin kilometrekare büyüklüğündeki vatan topraklarının her bir karışına mührümüzü vurduk. Adımızı şanla, şerefle milletin gönlüne yazdırdık. Hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinden savunma sanayi atılımlarına, eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinden aile ve sosyal politikalara, Türkiye'yi çok yüksek bir seviyeye çıkardık. Yasakları kaldırdık, vesayet odaklarını dağıttık, kendilerini milletten üstün gören kibir abidelerine hep birlikte hadlerini bildirdik.

Elbette bu mücadele kolay olmadı. Dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik. Önümüzü kesmek için her yolu denediler. Gazete küpürleriyle partimizi kapatmaya çalıştılar. Gece yarısı bildirileriyle bizi sindirmeye kalktılar. Sokak terörüyle bize diz çöktürmek, milli iradeyi esir almak istediler. FETÖ gibi ihanet çeteleriyle önce 17-25 Aralık'ta, sonra 15 Temmuz'da üstümüze geldiler. Ama hiçbirinde muvaffak olamadılar. Her seferinde ya milletin çelikten iradesine ya da işte bu kadronun cesur, asil, vakur duruşuna tosladılar.

Baskılara boyun eğmedik. Tehditlere prim vermedik. Dik durduk ama hiçbir zaman diklenmedik. Milli iradeyi bu ülkede egemen kılmak, Türkiye'yi tarihine ve birikimine yakışır bir seviyeye ulaştırmak için ter döktük, emek verdik, mücadele ettik. İki günü eşit olan ziyandadır bilinciyle her günümüzü, her anımızı milletimize hizmet yolunda geçirmeye gayret ettik. Allah'a hamdolsun, her türlü engele, sabotaja, çelmeye rağmen pek çok alanda ülkemiz için tarihi kazanımlar elde ettik.

Kardeşlerim, bu başarılardaki en büyük pay hiç şüphesiz kadınların oldu. AK Partimizi hanım kardeşlerimizle birlikte kurmuştuk. Çizgisiyle, duruşuyla, değer ve ilkeleriyle Türk siyasetinde yepyeni bir sayfa açan AK Partimiz, yine kadınların gayretleriyle yükseldi. Şunu açık ve net ifade etmek isterim. Çeyrek asra yaklaşan iktidarımızın her aşamasında, elde ettiğimiz her başarıda sizlerin emeği, katkısı, imzası, mücadelesi var. Metropollerden en ücra köylere, tüm evlere, tüm hanelere, tüm gönüllere kadınların sayesinde girdik.

Bu ülkenin kadınlarını, birilerinin aksine asla dolgu malzemesi olarak görmedik. Siyasette, bürokraside, akademide, iş dünyası ve sivil toplumda, hayatın her alanında kadınların aktif bir şekilde rol almasını, güçlü bir biçimde var olmasını sağladık.

Bakınız, burada son 23 yılın panoramasını yansıtmak adına sadece birkaç rakamı sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. 2004'te Anayasa'da yaptığımız düzenlemeyle kadın-erkek eşitliğini teminat altına aldık. Üniversitelerimizdeki kız öğrencilerin oranını %13'ten %53'ün üzerine taşıdık. Kadınların iş gücüne katılım oranını %27,9'dan %36 buçuğa yükselttik. Kadın kooperatiflerini güçlendirdik. Kadın girişimcilere yeni destekler, yeni hibe ve teşvik paketleri sunduk. Kadın istihdamını %25,3'ten aldık, %33'e taşıdık. Kadın milletvekili oranını %4,4'ten %27 seviyelerine biz çıkardık.

Sıfır tolerans ilkesiyle kadına karşı şiddetle etkin biçimde mücadele ettik. Türk Ceza Kanunu'nda 2005, 2021, 2022 yıllarında yapılan kapsamlı reformlarla etkin, caydırıcı önlemleri biz hayata geçirdik. 6284 sayılı kanunla, başka hiçbir sözleşmeye gerek duyulmayacak şekilde kadınların hak ve hukukunu korumaya aldık. Şiddeti önleme ve izleme merkezlerimizde, kadın konukevlerimizde, KADES ve elektronik kelepçe gibi uygulamalarla kadınların yanında biz olduk. Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. İnşallah, bundan sonra da kadınla mümkün diyerek dayanışma ruhuyla Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa etmeye devam edeceğiz.

Şunu bir defa, bugün büyük bir kararlılıkla tekrar ifade etmek istiyorum. Bu can, bu tende olduğu müddetçe, Allah'ın izniyle milletimize hizmetten, milli iradeyi savunmaktan, hedeflerimize ulaşmak için çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Ekonomide, dış politikada, ticarette, diğer alanlarda Türkiye'yi büyütecek, daha ileri seviyelere taşıyacak faaliyetleri aynı tempoda sürdüreceğiz. Türkiye'nin onurunu, ülkemizin saygınlığını, milletimizin izzetini ve itibarını korumakta zafiyet göstermeyeceğiz. Herkes bilsin ki bu kadro, alkış almak için müstevliler karşısında eğilen bir kadro değildir. Bu kadro kendi ülkesini süklüm püklüm bir halde yabancılara ve yabancı basın kuruluşlarına şikayet eden bir kadro değildir. Özgür neredeydi? Almanya'da. Ne yapmaya gitti? AK Parti'yi şikayet etmeye. Bizim böyle bir derdimiz yok.

İstiklal Marşı'mızda gururla ne diyoruz? Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Evet, biz işte böyleyiz. Bu ruhu taşıyoruz. Bu ruhla yaşıyoruz.

Şunu da üzülerek söylemek durumundayım. Kuvayı milliyeciyiz deyip Batı'ya hoş görünmek için şekilden şekle girenler, elbette bizim özgüvenimizi anlayamaz. Çıkarları ve siyasi ikballeri için güç odaklarına bel bağlayanlar, bizim dik ve dirayetli duruşumuzu anlayamaz.

Bakın, onlar şu önemli telgrafın ne manaya geldiğini anlayamaz. Şu okuyacağım telgraf çok ama çok önemli. Bugün bilhassa güncel tartışmalara ışık tutması için Türkiye'nin nasıl kurulduğunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin nasıl açıldığını, bu ülkenin hangi temeller üzerine inşa edildiğini bilmeyenlere, 1920 tarihli şu telgrafı özetleyerek ve sadeleştirerek bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum.

"Telgraf. Çok ivedi. Ankara, 21 Nisan 1920.

Kerim olan Allah'ın izniyle Nisan'ın 23. günü, cuma günü, cuma namazını müteakip Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır. Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü cumaya denk getirmekle bu mübarek günün bereketinden istifade edilecektir. Açılıştan önce bütün mebuslarla Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde cuma namazı kılınarak Kur'an-ı Kerim'in nuru ve peygambere salavattan feyz alınacaktır. Namazdan sonra lihye-i saadet ve Sancak-ı Şerif taşınarak Meclis binasına gidilecektir.

Bugünden itibaren Ankara vilayet merkezinde Kur'an-ı Kerim hatmi ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanacak ve Kur'an hatminin son bölümü, hayırlı, uğurlu olması için cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır. Yaralı ve kutsal vatanımızın her köşesinde aynı şekilde bugünden itibaren Buhari ve Kur'an hatmi okunarak cuma günü ezan-ı Muhammedi'den evvel minarelerde salavat-ı şerife irad edilecektir.

Meclisin açılışından dolayı her tarafta, cuma namazından evvel münasip surette Mevlid-i şerif okunacaktır. Cenab-ı Hak'tan muvaffakiyet niyaz olunur.

Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal."

Kardeşlerim, evet, bu ülkeyi kuran esas irade budur. Türkiye, işte bu telgrafta vücut bulan hassasiyetleri korumak, yaşatmak, yüceltmek, her türlü saldırı karşısında bu değerleri muhafaza ve müdafaa etmek niyetinde de istikbale güçlü bir şekilde taşımak için kurulmuştur. İslam'la müşerref olduğumuz günden beri kurulan devletlerimizin üzerinde yükseldiği değerler manzumesi işte bunlardır. Elhamdülillah, Müslümanız, Muhammed ümmetindeniz. 1000 yıldır i'lay-i kelimetullah'ın sancaktarlığını yapan Türk milletindeniz.

Şimdi değerli kardeşlerim, CHP Genel Başkanı Özel'e, sözde karikatür üzerinden Peygamber Efendimize saygısızlık eden müptezellerin avukatlığını üstlenmeden önce bu telgrafı tekrar tekrar okumasını tavsiye ediyorum. Dün çıkmış, alçaklığı masum göstermek uğruna akla ziyan argümanlar öne sürüyor. Utanmadan, sıkılmadan gerçekleri çarpıtmak için 40 dereden su getiriyor. CHP Genel Başkanı'na sadece şunu söylüyorum. Milyonların gördüğü hakareti, rezilliği, provokasyonu sen göremiyorsan sorunu başkasında değil, kendinde ara.

Özgür, git bir göz doktoruna görün. Hadi yolsuzlukları, hırsızlıkları, sahtekarlıkları, belediyeleri saran rant ve rüşvet düzenini diyet borcundan dolayı savunuyorsun. Peki, bu küstahlığı niçin savunuyorsun? Haramilere canlı kalkan oluyorsun da hadsizlere niçin sahip çıkıyorsun? O saçma sapan cümleleri kurarken hiç mi yüzün kızarmadı? Böyle hassas bir konuda kendini rezil rüsva ederken hiç mi "Ben ne yapıyorum?" diye sormuyorsun? Allah aşkına sen ne zaman bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı gibi davranmayı öğreneceksin? Aslında bu izansızlığın, bu akıl tutulmasının sebebi bellidir. Maalesef bu zat siyasete, milletin baktığı yerden bakmıyor. Ne yaptığını, kime ve neye hizmet ettiğini hesap edemiyor. Dün de söyledim, CHP'nin çok ciddi bir siyasi kıble sorunu var.

CHP, sadece belediye soyguncularının değil, daha vahimi milletten kopuk marjinallerin, yüzü maskeli provokatörlerin, ağzı bozuk sokak eşkıyalarının da oyuncağı haline gelmiştir. CHP tek başına karar alma ehliyeti olmayan bir şahsın ve şürekasının elinde giderek marjinalleşmekte, Türk siyasetini enfekte eden söylemlerin merkez üssüne dönüşmektedir. Türkiye'nin ana muhalefet partisi şu an yönetilmiyor. Dümeni kilitlenmiş gemi misali sürükleniyor. Aklı başında olan herkes bu gerçeği görmekte.

Özgür Özel'in girdiği yol, çıkmaz sokaktır. Gerilim, nefret, hakaret ve kutuplaştırma siyasetiyle Türkiye'de acıdan ve pişmanlıktan başka varılacak hiçbir yer yoktur. Şundan hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmasın. Bu millet basiret ve feraset sahibi bir millettir. CHP'nin sorumsuz ve şuursuz yöneticilerin çekmek istediği tuzağa evvelallah düşmeyecektir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber