Gül'e göre tarihi hata!

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 03 Mayıs 2007 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Hasan Cemal

Abdullah Gül'le dün sabah Çankaya'daki Dışişleri Konutu'nda sohbet ettik.

Sakin ve güler yüzlüydü.

Ancak muhtıra gibi, Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı gibi konulardaki tepkilerini daha çok içine attığı, içine bastırdığı anlaşılıyordu.

Şöyle dedim:

"Bir arkadaşım geçen gün 'Bu memleketin ayarı yok!' diye yakınıyordu."

Gül'ün karşılığı şu oldu:

"Memlekete asıl ayarı seçim sandığında halk yapacak. En erken zamanda seçim bunun için işte..."

AKP'nin yol haritası neydi?

Abdullah Gül üç noktayı vurguladı. Daha doğrusu, yapıldığı takdirde tarihi nitelik taşıyacağını belirttiği üç yanlışı sıraladı ve bunlardan kaçınacaklarını söyledi:

(1) AKP, ordusuyla, askeriyle kavgalı olmayacak.

(2) AKP, demokrasiyi sonuna kadar savunmaya devam edecek.

(3) AKP, toplumun cepheleştirilmesine, kutuplara bölünmesine kesinlikle izin vermeyecek.

Abdullah Gül, Türkiye'nin kendi içinde kavga tuzağına düşmesinin tarihi bir hata olacağını özellikle belirtiyor.

Bu nedenle, karşı miting çağrılarına kulak tıkadıklarını, 1950'lerde Demokrat Parti iktidarının düştüğü Vatan Cephesi yanlışından kesin olarak uzak duracaklarını söylüyor.

Gece yarısı muhtırası ile ilgili olarak konuşmak istemiyor Gül. Hükümet olarak yaptıkları ve Türkiye'ye demokrasiyi hatırlatan ve savunan açıklamaya ek olarak bir şey söylemekten kaçınıyor. Tabii muhtırayı bir talihsizlik olarak görüyor.

Söylediklerinin özeti şöyle:

CEPHELEŞME

"Olan oldu. Bundan sonra artık damage control (zarar kontrolü) yapmak lazım. Tandoğan, Çağlayan mitinglerine gelince... Meydanlara çıkarak herkesin kendi düşüncelerini açıklaması, savunması güzel bir şey. Ama bu konuyu güreşe çevirmekten kaçınmak lazım. Bize teklifler yapıldı, karşı mitingler düzenlemek için. Bizim çok daha büyük kalabalıklar toplayabileceğimizi söylediler... Taraftar olmadık. 1950'lerdeki Vatan Cephesi olayını, bunun meydana getirdiği kutuplaşmaları biliyoruz çünkü... En tehlikeli şey Türkiye'yi cepheleştirmektir."

Bu bakımdan, yani cepheleşme konusunda Abdullah Gül açıkça söylemese de, muhtırayı talihsiz bir gelişme olarak değerlendiriyor.

ORDUYLA KAVGA

Şu sözler de Gül'ün:

"Bu millet, ordusuyla kavgalı olmaktan hoşlanmaz. Bunu görmek istemez. Evet, millet iradesiyle demokrasinin yanında dik durmak... Ama bunu yaparken kendi içinde kavga etmek olmaz. Belalı bir coğrafyada yaşıyoruz. Belalı günler yaşıyoruz. Böylesine bir ortamda içimizde kavgaya tutuşmak tarihi bir hata olur. Onun için halk içinde kutuplaşmalardan, sivil-asker diye kutuplaşmalardan kesinlikle kaçınmamız şart. Yoksa Türkiye olarak telafi edilemeyecek kayıplarımız olur."

Şöyle devam etti Gül:

"Bu belalı coğrafyada çok kritik gelişmeler yaşanıyor. Bu yüzden Türkiye'nin siyasetçisiyle, askeriyle, diplomatıyla bütün güç ve enerjisini bölgesel gelişmelerde toplaması, oralara konsantre olması gerekir. İçe dönük kavga bu yüzden hem tarihi bir hata, hem de sorumsuzluk anlamı taşır."

AB DAHA İLKELİ

Muhtıra konusunda Amerika ve Avrupa Birliği'nin tutumunu tartışmak istemiyor. AB'nin daha ilkeli bir tavır aldığını da görüyor. Ama konuşmaktan yana değil.

Üç noktayı vurguluyor:

"Tam demokrasi... Güçlü ekonomi... Güçlü, modern ordu... Türkiye bu yolda yürümek zorunda. Avrupa'da, bazı Avrupa ülkelerinde nasıl olduysa, bizim ülkemizde de hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, özgürlüklere dayalı demokrasi oturacaktır. Demokrasi mücadelesi sürecek! Türkiye demokrasiyi yakaladığı ölçüde, kalkınmada da şahlanacaktır. Bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın."

Şunu sordum:

"Partiniz bölünebilir mi?"

"Bunu hiç kimse başaramaz."

"Ya seçimler?.."

"Yine tek başımıza, bu defa daha büyük bir çoğunlukla geleceğiz. Bunun işaretlerini şimdiden alıyoruz. CHP'nin 367 manevrası, göreceksiniz, seçim sandığında fena halde ters tepecek."

İKİ SEÇİM ÜST ÜSTE

Abdullah Gül'le, cumhurbaşkanının halk tarafından iki turda ve 5'er yıl süreyle en çok iki dönem seçilmesini öngören anayasa değişikliğini de konuştuk. "Madem Meclis seçemiyor, o zaman halk seçsin" dedi.

Bunun için anayasa değişikliği konusunda (Çankaya'nın vetosu yüzünden) referandum gerekirse, buna da hazır olduklarını söyledi.

O zaman 24 Haziran ya da 1 Temmuz genel seçimlerinde meydanlara iki sandık konacak. Birinde milletvekilleri seçilirken, ötekinde sorulacak, "Cumhurbaşkanını halk mı seçsin? Evet mi, hayır mı?" diye...

Referandumdan cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören bir sonucun çıkacağı konusunda Gül'ün herhangi bir kuşkusu yok.

Bu durumda, milletvekili seçimlerinden hemen sonra bu kez cumhurbaşkanını seçmek için bir kez daha halk oyuna başvurulacak.

Böyle bir anayasa değişikliğine gidilirken, cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması, hükümetin, yani yürütmenin yetkilerinin artırılarak parlamenter sistemin ruhuna uygun bir adım atılmasının da gündeme gelebileceğini belirtti Gül...

Açık darbe olur mu?

Bu soruyu da sordum Abdullah Gül'e... Ama yerim bitti.

Yarın devam etmek üzere...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber