İmamoğlu'nun 'sahte diploma' davası ertelendi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu'nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Duruşma öncesi avukatların duruşma salonuna geç alınması nedeniyle Ekrem İmamoğlu'nun avukatları durumu protesto ederek duruşma salonunu terk etti. Savunması sorulan Ekrem İmamoğlu "İçeriye giremeyen birçok avukatımız oldu. Giremeyen müdafilerim olmadan benim burada savunma yapmam mümkün değildi. Müdafim olmadan savunma yapmak istemiyorum" dedi. Duruşma 8 Aralık'a ertelendi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu'nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu'nun zincirleme şekilde 'resmi belgede sahtecilik' suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu'nun yargılanmasına İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki duruşma salonunda devam edildi.
Duruşmada, başka suçtan tutuklu sanık Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu, babası Hasan İmamoğlu, taraf avukatları ve çok sayıda izleyici hazır bulundu.
Duruşma öncesi arbede yaşanması ve avukatların duruşma salonuna geç girmesi nedeniyle Ekrem İmamoğlu'nun avukatları hakime İmamoğlu'nun duruşmaya çıkmak istemediğini söylediğini iletti. Hakim ise sanığın duruşma salonuna getirileceğini söyledi. Öte yandan sanık avukatları ve İmamoğlu'nun ailesi duruşma salonunu protesto amacıyla terk etti.
Duruşmada Ekrem İmamoğlu "Avukatların bu sürece dahil olamaması ile alakalı yüksek seviyede şikayetler ve mağdur edilmiş insanlar var. 8 aya yakındır hukuksuz bir şekilde tutukluyum. Suçsuz olan insanların masumiyet karinelerinin çiğnenerek yapılan işlemlerden dolayı zor bir dönemden geçmekteyiz. İçeriye giremeyen birçok avukatımız oldu. Giremeyen müdafilerim olmadan benim burada savunma yapmam mümkün değildi. Müdafim olmadan savunma yapmak istemiyorum" dedi.
Hakim ise "Avukatları duruşmaya davet ettik ancak duruşmaya katılmak istemediklerini söyleyerek ayrılmışlar. Mahkeme bu konuda ısrarcı oldu. Ama içeri alınmama gibi bir durum olmadı" ifadelerini kullandı.
"Burada dünyanın her yerinden insanın ilgisini çeken yargılama silsilesi ile karşı karşıyayız"
Ekrem İmamoğlu "Ben tutuklu yargılanıyorum. Sükünetimi sağlamak adına saygıyla hassasiyet ile konuşmamı yapmaya gayret ediyorum. Kapıda süren olaylardan ben 2 saat üzerine haberdar oldum. Ben 10.30 civarı buraya geldim. 12.30 sıralarında salon değişikliği olduğunu öğrendim. O kargaşalar sürerken avukatlarımın buradan ayrılmış olduklarını öğrendim. Benim 35 yıl önce yapmış olduğum geçişin tek bir evrakının dahi sahte olmadığı çok belli iken, 18 yaşındaki bir kişiyi yargılamaya dönen absürt mahkeme ile karşı karşıyayız. Zor bir ortamdayız daha hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum. Tüm Türkiye'nin takip ettiği davanın müdafilerinin daha önceden bilgilendirilmesi gerekirdi. Dışardaki kargaşa yaşanmazdı, hatta bayılan avukatlar olduğu tarafıma iletildi. İnsanların o duruma düşmesine gerek olmazdı diye düşünüyorum. Avukatlarım olmadan bu yargılamanın ertelenmesi gerektiği konusunda talebimi iletiyorum. Yaklaşık 10'a yakın mahkeme ile muhatap halindeyim. Yine soruşturmalar var muhatap olduğum. Bunların her birisinin birçok çelişkiler ile yürütüldükleri nettir. Burada dünyanın her yerinden insanın ilgisini çeken yargılama silsilesi ile karşı karşıyayız. Yargılamanın ertelenmesini istiyorum" dedi.
Mahkeme hakimi bunun üzerine "Tutumunuzu makul bulmuyorum. Duruşmanın deliller tartışılarak devam etmesi yapılacak olan. Sizi bir şey söylemeye zorlayamayız. Ama bu duruşmanın ertelenmesi demek uzaması demek. Avukatların beni çok şaşırtan tutumları oldu" dedi.
Ara kararını açıklayan hakim sanık avukatlarına gelecek celseye kadar savunma yapması için süre verilmesine hükmederek duruşmayı 8 Aralık saat 11.00'a erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus'ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, Ekrem İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus'ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC'de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurtdışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurtdışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin 'rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri' gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin'in KKTC'ye akademik izinle gittiği dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin yurtdışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus'de (UCNC) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kayıt edildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın 'bilgi sahibi' sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi'nin bilmesine rağmen İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de Ekrem İmamoğlu'nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde İmamoğlu'nun denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus'a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi'ne ait olmadığı açıkça anlaşılmasına karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından imamoğlu'nun kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu'nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB'nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, Ekrem İmamoğlu'nun Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği , bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçiş kaydı sırasında, İmamoğlu'nun Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu'nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak Ekrem İmamoğlu'nun söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi'ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı'na ve Yüksek Seçim Kurulu'na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu'nun zincirleme şekilde 'resmi belgede sahtecilik' suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.