Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısında üst düzek kadrolara atamalara ilişkin olarak yer alan hükümlere ilişkin çelişkiler ve öneriler

Haber Giriş : 25 Eylül 2003 13:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısında üst düzek kadrolara atamalara ilişkin olarak yer alan hükümlere ilişkin çelişkiler ve öneriler

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı Taslağının İnsan kaynakları yönetimi başlıklı 45'inci maddesinde; "Kamu hizmetleri memurlar, tam zamanlı veya kısmi zamanlı çalışan diğer kamu görevlileri ve işçiler eliyle yürütülür.

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin işe alınmaları ve görevde yükselmeleri ehliyete dayalı seçme sınavı ve liyakat esasına göre yapılır.
Tam zamanlı veya kısmi zamanlı çalışan diğer kamu görevlileri ve işçiler kadro şartına bağlı olmaksızın sözleşmeye dayalı olarak istihdam edilir. Sözleşmede, ilgili personelin görevleri, hak ve yükümlülükleri ile performans ölçüleri yer alır.

Memurlar ve diğer kamu görevlileri, performans ölçülerine göre değerlendirilir ve ödüllendirilir.

Hükümetin görevi sona erdiğinde, müsteşarlar ile başkanlık ve genel müdürlük şeklinde kurulan bağlı ve ilgili kuruluşlarda başkan veya genel müdürlerin görevi kendiliğinden sona ermiş sayılır. Ancak bu görevlere yeni bir atama yada görevlendirme yapılıncaya kadar bu kişiler görevlerine devam ederler. Bu şekilde görevi sona erenler özlük hakları saklı kalmak üzere, kadro şartı aranmaksızın bakanlık müşaviri olarak atanırlar.

Merkezi idarede 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların atamaları bakan tarafından yapılır. Bakan u yetkisini alt kademelere devredebilir. Bakanlık bağlı ve ilgili kuruluşlarının kuruluş kanunlarındaki atamaya ilişkin özel hükümler saklıdır.

Merkezi idarenin kadro ihdas, iptal ve değişikliği ile kadrolara ilişkin diğer hususlar genel hükümlere tabidir."


Bu metne dikkatli bir şekilde bakıldığında bazı çelişkili ve eksik hususların olduğu göze çarpacaktır. Bunları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.

1- 16 ncı maddesinin (c) bendinde; "....Ancak birim ve personel sayısı dikkate alınarak bakanlıklarda ve müsteşarlık şeklinde kurulan bağlı kuruluşlarda en çok üç müsteşar yardımcılığı; başkanlık ve genel müdürlük şeklinde kurulan bağlı kuruluşlarda en çok üç başkan yardımcılığı ve genel müdür yardımcılığı kadrosu ihdas edilebilir."hükmüne yer verilmiştir. Müsteşar Yardımcıları hiyerarşik olarak Genel Müdürlerin üzerinde olmasına rağmen Hükümetin görevi sona erdiğinde Müsteşar Yardımcılarının kendiliğinden sona ermiş sayılıp sayılmayacağı yönünde bir hükme yer verilmemiştir.

2- Hükümetin görevi sona erdiğinde, müsteşarlar ile başkanlık ve genel müdürlük şeklinde kurulan bağlı ve ilgili kuruluşlarda başkan veya genel müdürlerin görevi kendiliğinden sona ermiş sayılacağı belirtilmesine rağmen bu kadrolara yapılacak atamaların 2451 sayılı Kanun çerçevesinde ortak kararname ile atanmasının öngörülmesinin kendi içerisinde çelişkili bir durum olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, bu kadroların hem siyasi olduğunu belirtip hem de ortak kararname ile atanmalarını sağlamak kendi içerisinde tutarlı değildir.Bunun yerine ilgili Bakanın önerisi ve Başbakanın onayı ile atamanın yapılmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz.

3- 32'nci maddesinde; "Bakanlık müşavirlerinin gerekli olup olmadığı ve yirmiyi geçmeyecek şekilde sayısı kuruluş kanunlarında gösterilir." hükmüne yer verilmiştir. Görevi sona erenlerin özlük hakları saklı kalmak üzere, kadro şartı aranmaksızın bakanlık müşaviri olarak atanmasının öngörülmesi, Bakan müşaviri kadrosunu aşırı bir şekilde şişireceği gibi , kötüye kullanılmaya da müsait bir durumdur. Çünkü, kısa bir süre belirtilen kadrolarda bulunanların müşavir kadrosuna atanmasıyla bu kadronun özlük haklarından aynen yararlanmaları kamu yararına uygun değildir ve kötüye kullanılmasının önüne geçilemez. Kadro şartı aranmadan bu işlemin yapılması da ayrı bir handikaptır.

4- Görevi sona erenlerin özlük haklarının aynen korunması da anlaşılır bir şey değildir. Bunun yerine görevden alınanların özlük haklarının belirli oranlarda korunmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz. Yani Müsteşarlık görevini yapan bir kişinin müşavir kadrosuna atanmasından sonra da Müsteşarın özlük haklarını aynen almaya devam etmesinin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber