Moğultay: 'Ben CHP'lileri işe almayacağım da MHP'lileri mi alacağım' dedim

Kaynak : Vatan
Haber Giriş : 08 Eylül 2010 08:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, ?Evet' cephesinin hedefi oldu; 1995 yılında söylediği iddia edile bir cümle Başbakan tarafından mitinglerde kullanıldı.

Moğultay, ?MHP'li faşistleri ve Refahlıları mı işe alacaktım? sözünü kendisinin kullanmadığı söyledi...

12 Eylül'de yapılacak referandumda en fazla tartışalan konuların başında ?Yargının bağımsızlığı' geliyor. Miting alanlarında ?Hayır' cephesi ?Anayasa değişikliği kabul edilirse, hükümet yargıyı ele geçirecek. Önce HSYK'yı sonra da Anaya Mahkemesi gücünü kaybedecek? tezini savunuyor. ?Evet' cephesi ise bu teze karşı çıkarken özellikle CHP'ye; 27 Temmuz 1994 ile 5 Ekim 1995 yılları arasında Adalet Bakanlığı yapan Mehmet Moğaltay'ın sözleriyle yükleniyor. Başbakan Erdoğan bazı mitinglerinde Moğultay'ın bir sözünü kullandı ve Adalet Bakanlığı'na CHP'lileri aldığını iddia etti. Moğultay, hakkındaki iddialara yanıt verdi. VATAN'a konuşan Moğultay'ın açıklamaları şöyle:

YALAN SÖYLÜYOR:

24 Ağustos Sivas mitinginde Başbakan, Adalet Bakanlığım dönemimde ?MHP'nin faşistlerini mi, Refah Partilileri mi işe alacaktım? dediğimi iddia etti. 5 Eylül İstanbul mitinginde de benim olduğunu iddia ettiği sözü abartarak kullandı. Ayrıca geçen yıl Meclis konuşmasında da bundan bahsetti. Bu konuya açıklık getireyim.Ben hiçbir zaman faşist kelimesini kullanmadım ve Refah Partililer'den bahsetmedim. 1995 İstanbul Kongresi'nde ?Ben CHP'lileri işe almayacağım da MHP'lileri mi alacağım? demiştim. Bu söz tamamen kongre ortamında söylenmiş bir sözdü. Bunu MHP'liler büyük bir olgunlukla karşılamışlardı. Başbakan MHP'lilelerin oylarını almak için Refah Partilileri de kıştırmak için yalan söylüyor. Ayrıca işe alınan elemanlar önce yazılı sonra da sözlü bir sınav sonucu işe alınıyordu.

O HAKİMİ BEN ATAMADIM:

1998 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ı mahkum eden hakimin benim bakanlık dönemimde atandığı iddia ediliyor. Aslında Erdoğan 1998'de mahkum olmuş. Oysa ki benim bakanlığım 1995'te sona erdi. Benimle hiç alakası olmayan bir olay. Şu anda Türkiye'deki her hükümlü kendisini mahkum eden hakime ve de onu atayan bakana kin ve hınç duyarsa bu insanların, bu ülkenin hali ne olacak. Başbakan bu davranışlarıyla topluma kin tutmayı öğretiyor, kargaşa yaratıyor. Kin insanları çıkmaz sokaklara götürür.

GÜÇ ADALETTİR:

Bir devletin temelini oluşturan esas güç ?Adalettir'. Yasama ve yürütmenin iş ve eylemleri de sonuçta adalete intikal edeceğinden son söz daima adaletindir. Yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsız olmalıdır. Yargı gücü, yasama ve yürütmeden ayrılmamışsa ülke otoriter rejime girer. Demokrasinin temelinde hukuk devleti, hukuk devletinin temelinde ise insan hakları vardır. Hukuk devleti Fransız Devriminin simgesi olan ?İnsan ve yurttaş hakları bildirgesinde? ilan edilen temel hak ve özgürlükleri sağlam güvencelere bağlama ihtiyacından doğmuştur. Bu anlayışta temeli bulan hukuk devletinin bir insan hakları devleti olduğunu söyleyebiliriz.

BAĞIMSIZ YARGI:

Bir hukuk devletinin olmazsa olmaz koşullarının başında bağımsız yargı gelir. Çağdaş devlette, yurttaş üzerinde ?yargı gücü' kadar doğrudan etkili başka güç yoktur. Bunun içindir ki bir ulusa bu yeryüzünde yüklebilecek en büyük ceza bağımsızlıktan yoksun adalet mekanizmasıdır. Bağımsız yargı ulus içindir. Bağımsız yargı zedelendiğide, bağımsız yargıdan ödün verildiğinde hukuk devletinden söz edilemez. Yargıya güven sarsılırsa, ülkede herkes etkilenir.

AMAÇ YARGIYI ELE GEÇİRMEK:

Bu hükümet ve Başbakan yargıya kızgın. Yargının bazı kararları hükümeti çıldırtıyor. Başbakan, mahrumiyeti ve Meclis'te bulunan fezlekeleri nedeniyle yargıya kızgın. Hükümet, bizzat Başbakan yargıyı denetim altına almak istiyor. Referandumun gerçek nedeni budur.

Referandumda ?yargı bağımlı mı olsun' diye bir soru sorulamayacağından bu soru örtülü olarak referandumda sorulmaktadır. Yargı denetimi ortadan kalkınca AKP iktidarı her türlü hukuksal sınırlamadan kurtulmuş olacak, ülkeyi keyfince yönetecektir.

ONURLU TÜRKİYE İÇİN:

Temiz ve onurlu bir Türkiye, yargıç bağımsızlığı ve yargı güvencesi ile sağlanır. Yargıç ve savcılaramız her türlü polemikten kaçınmalı, yerli yersiz yorumların etkisinde kalmamalı, kanuna uygun olarak karar vermelidir.

Duruşmaların aleniyeti var ama sanığın da kişik hakları olduğu unutulmamalı. Ergenekon davasında yargılanan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan gibi iyi gazeticiler, Mehmet Haberal gibi dünya çapında tıp doktoru uzun süredir cezaevlerinde bulunuyorlar. Ne ile suçlandıklarının söylenmemesi avukatları bile isyan ettiriyor. Adaletin gecikmesi en büyük adaletsizliktir. Yasalar eşit ve etkin biçimde duraksamadan uygulanmalı. İdari ölçüler bulunmalı, mağduriyetler önlenmelidir. Tutuklama, baskı altında tutulma cezaya dönüşürse; suç sayılır.

Neden ?Hayır' oyu vereceğim?

UZLAŞMA ile hazırlanmış bir Anayasa değişikliği değil ve toplumsal mutabakat bulunmuyor. Yapılan değişiklikler AKP iktidarına hezmet edecektir. Değişiklik yapılırken Venedik Kriterleri göz ardı edilmiştir. Vatandaşın mahkemeye başvurma hakkı elinden alınıyor. Emekli memurların kaderi hükümetin iki dudağı arasına bırakılıyor. Seçim barajı aşağıya çekilmiyor. HSYK'da yapılan değişiklikte bakan daha güçle hale getiriliyor. Bu durum AB raporlarına da aykırı. Yargı ile ilgili değişiklikler yargıyı siyasal iktidarın güdümüne sokar. Yargı ele geçirilirse hızla otoriter bir rejime ve Hitler dönemine doğru ülke sürüklenir. Milletvekili dokonulmazlıklarına Anayasal bir çözüm getirilmemiş. Bu Anayasa değişikliği 12 Eylül Anayasası'ndan daha geri hükümleri ihtiva etmektedir.

Kılıçdaroğlu CHP'yi iktidara taşır

MOĞULTAY, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili ilginç bilgiler verdi. Kendi döneminde Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel müdürü olduğunu söylerek şu bilgileri verdi: ?Kılıçdaroğlu 1991'de bakan olduğum zaman Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nde genel müdür yardımcısı olarak çalışıyordu. Çalışkan ve bayarılı olduğun uduydum. Bağkur Genel müdürlüğü'ne getirdim. SSK'da Genel Müdür'ün istifasından sonra Kılıçdaroğlu'nu SSK Genel Müdürlüğü'ne atadım. Dürüstlügü ile ilgili bir anım var. Bakanlığım döneminde SSK'da bir ihale yapıldı. İhaleden 2*3 gün sonra Kemal Bey bana geldi ve ?Bu ihaleyi ipta etmemiz gerekiyor? dedi. Nedenini sorduğumda ise ?İhaleyi alanlar benim akrabalarımmış? dedi. Biz de ihaleyi iptal ettik. Kendisi SSK'da önemli düzenlemeler eimza atmıştır. SSK'da işçi emeklilerinin yönetimde temsilini sağlayan düzenleme benim ve Kemil Kılıçdaroğlu'nun zamanında çıkmıştır. Kılıçdarolğu 2011 seçimlerinde CHP'yi iktidara taşıyacak yegane güçtür.?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber