Usta Öğretici hizmet tespit davasını hangi mahkemede açacak?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 17 Temmuz 2020 10:22, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Usta Öğretici hizmet tespit davasını hangi mahkemede açacak?

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Halk Eğitim Merkezi'nde 506 Sayılı Kanuna tabi sigortalı ''Usta Öğretici'' olarak 1994-2004 yılları arasında hizmet cetvelindeki giriş-çıkış tarihleri arasında ayda 30 gün çalıştığını ancak hizmetlerinin davalı SGK Başkanlığı'na ders saatleri esas alınarak eksik bildirildiğini ileri sürerek eksik bildirilen hizmet süresinin tespitini talep etmiştir.

Mahkemece davaya bakmaya adli yargı yeri değil, idari yargı yeri görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi ise bu kararı bozarak İŞ MAHKEMESİNİ işaret etmiştir.

T.C.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi

Esas No:2010/7600/

Karar No:2012/2773

K. Tarihi:1.3.2012

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmaların tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Davacı, davalı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Halk Eğitim Merkezi'nde 506 Sayılı Yasa'ya tabi sigortalı ''Usta Öğretici'' olarak 1994-2004 yılları arasında hizmet cetvelindeki giriş-çıkış tarihleri arasında ayda 30 gün çalıştığını ancak hizmetlerinin davalı SGK Başkanlığı'na ders saatleri esas alınarak eksik bildirildiğini ileri sürerek eksik bildirilen hizmet süresinin tespitini talep etmiştir.

Mahkemece davaya bakmaya adli yargı yeri değil, idari yargı yeri görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

5521 Sayılı Yasa'nın 1/2-B maddesinde İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara İş Mahkemelerinde bakılacağı bildirilmiştir.

Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Yasa'nın 2. ve 79. maddeleridir.

506 Sayılı Kanunun 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı, 79. maddesinde yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlamaları halinde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının nazara alınacağı 134. maddesinde ise bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların yetkili İş Mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği bildirilmiş, paralel düzenlemeye 5510 Sayılı Yasa'nın 201. Maddesinde de yer verilmiştir.

4587 sayılı İş Kanunu kapsamında ''işçi'' olmak kavramı ile 506 Sayılı Yasa kapsamında ''sigortalı'' olmak kavramı birbirinden farklı kavramlar olup bir kişinin tabi olacağı Sosyal Güvenlik Kuruluşu'nun yasal koşullara göre belirlenmesi gerektiği, kişinin çalışma ilişkisinin kimi kurumlarda Kamu Hukuku ilişkisi olmasına karşın 506 Sayılı Kanun kapsamında sigortalı olması mümkündür. Daha açık bir anlatımla bir çalışanın 4857 Sayılı Kanun kapsamında "işçi" olması 506 Sayılı Kanun kapsamında "sigortalı" sayılacağı anlamını taşımadığı gibi, bir çalışanın 506 Sayılı Yasa kapsamında "sigortalı" olması da 4857 Sayılı Kanun kapsamında "işçi" olacağı anlamına gelmemektedir.

Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı yönünden hizmet akdinin tüm koşullarının oluştuğu, davacı ile ilgili olarak 506 Sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi gereğince açılmış bir tespit davasının söz konusu olduğu görülmektedir.

506 Sayılı Kanunun 2., 79., 134. maddeleri ile 5510 Sayılı Yasa'nın 101. ve 5521 Sayılı Yasa'nın 1. maddesi bir arada değerlendirildiğinde davaya bakmaya İş Mahkemeleri'nin görevli olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 2004/13061 Esas, 2005/4433 Karar sayılı 28.04.2005 tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 2006/201 Esas, 2007/26 Karar sayılı 05.03.2007 tarihli kararı da bu yöndedir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilerek işin esasının incelenerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulanma olanağı bulunmayan bir başka Yargıtay Dairesi'nin işçilik alacakları ile ilgili olarak açılan bir davada "usta öğreticilerin" 657 Sayılı Kanun kapsamında "işçi" sayılamayacakları gerekçesiyle davaya bakmaya İş Mahkemelerinin değil, İdari yargı yerinin görevli olduğu şeklindeki içtihadı esas alınarak dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ

Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber