Danıştayın 'bozma' kararı işlemin 'iptali' anlamına gelir mi?

Danıştay, bozma kararının, idari işlemin 'iptali' anlamına gelip gelmeyeceğine dair önemli bir karar verdi

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 17 Mart 2021 00:01, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Danıştayın 'bozma' kararı işlemin 'iptali' anlamına gelir mi?

Dava; ortopedi asistanı olarak görev yapan davacının, gerçekte hasta olmayan kişiler adına sahte ilaç raporları düzenlediği, hastane otomasyon sistemini hastane dışından eczacıların kullanımına açtığı, bazı klinik doktorlarının ilaç raporu düzenlenebilmesi için gerekli otomasyon şifrelerini ve kaşelerinin basılı olduğu ilaç reçetelerini eczacılara verdiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-(g) maddesi uyarınca ''Devlet memurluğundan çıkarma cezası'' ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İlk derece mahkemesince dava reddedilmiştir.

Danıştay Onikinci Dairesinin 22.02.2017 tarihli ve E:2016/9257, K:2017/435 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Davalı idare tarafından Dairece verilen bozma kararının 2577 sayılı Yasanın 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi, davacı tarafından ise mahkeme kararının yürütmesinin durdurulması istenmiştir.

Danıştay 12. Dairesi, "bozma kararının" ne anlama geldiğini ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır:

Danıştay'ca verilen bozma kararındaki hüküm fıkrası, Mahkeme kararının bozulmasına yönelik olup, DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİ VEYA DAVANIN REDDİ SONUCUNU DOĞURMAMAKTADIR.

Ancak bozma kararlarının ilk derece yargı yerinin kararını (bu kararın hüküm fıkrasının doğurduğu etkiyi) ortadan kaldırdığı ve bozma üzerine ilk derece yargı yerince yeniden bir karar verileceği de açıktır. Bu nedenle davanın reddi yolundaki mahkeme kararlarının Danıştayca bozulması durumunda idarece herhangi bir işlem yapılmasına gerek bulunmayıp, mahkemenin yeni kararının beklenmesi gerekmektedir.

Bu durumda, bozma kararı ile ortadan kaldırılan bir mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması da hukuken mümkün olmadığından, davacının mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

T.C. DANIŞTAY ONİKİNCİ DAİRE

Esas : 2017/2145

Karar : 2018/304

Tarih : 30.01.2018

İstemin Özeti : Davalı idare tarafından Danıştay Onikinci Dairesince verilen 22.02.2017 tarihli ve E:2016/9257, K:2017/435 sayılı kararın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi ve davacı tarafından Kastamonu İdare Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve E:2013/581, K:2014/182 sayılı kararının yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Ayfer Dikme

Düşüncesi : Davalı idarenin karar düzeltme isteminin reddi ile mahkeme kararının onanmasına, davacının mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması isteminin ise incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince 25/08/2017 tarihli ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname'nin 203. maddesinde, belirlenen kanunlarda bulunan "Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu" ibareleri, yürürlükten kaldırılmış, diğer mevzuatta Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna yapılmış olan atıflar Sağlık Bakanlığına yapılmış sayılır. hükmüne yer verilmiş olduğundan, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı yerine, Sağlık Bakanlığı hasım mevkiine alınarak işin gereği görüşüldü:

Dava; Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ortopedi asistanı olarak görev yapan davacının, gerçekte hasta olmayan kişiler adına sahte ilaç raporları düzenlediği, hastane otomasyon sistemini hastane dışından eczacıların kullanımına açtığı, bazı klinik doktorlarının ilaç raporu düzenlenebilmesi için gerekli otomasyon şifrelerini ve kaşelerinin basılı olduğu ilaç reçetelerini eczacılara verdiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-(g) maddesi uyarınca ''Devlet memurluğundan çıkarma cezası'' ile cezalandırılmasına ilişkin 27.06.2013 tarihli ve 2013/II-10 sayılı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Yüksek Disiplin Kurulu Kararı'nın iptali istemiyle açılmıştır.

Kastamonu İdare Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve E:2013/581, K:2014/182 sayılı kararı ile, yapılan teknik inceleme sonucu hastane web otomasyon sistemine hastane dışında bir internet sağlayıcısı ile girilerek e-reçeteler düzenlendiğinin tespit edilmesi; hastane çalışanları, hastanede görevli hekimler, adına ilaç raporu düzenlenen şahıslar, davacı ile ilişkisi olduğu anlaşılan eczacı ve aynı eczanede çalışanların ifadeleri ile anılan eczacı tarafından elde edilen kimlik numaraları sahipleri adına davacının çalıştığı hastanede görevli hekimlere ait kaşeleri ve otomasyon şifreleri davacı tarafından elde edilerek gerçeğe aykırı rapor tanzim edilmesi, yine şikayete konu edilen ilaç raporunun silinmesinin temini fiillerinin davacının unvanı ve meslek alanı göz önünde bulundurulduğunda memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici nitelikte görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Danıştay Onikinci Dairesinin 22.02.2017 tarihli ve E:2016/9257, K:2017/435 sayılı kararıyla, uyuşmazlığa konu olayda dosya kapsamı ve soruşturma raporu içeriğinden, davacıya isnat edilen fiilin, gerçekte hasta olmayan kişiler adına sahte ilaç raporu düzenlenmesi ve hastane otomasyon sisteminin hastane dışından kullanımına aracılık etmesi suretiyle menfaat sağlaması şeklinde olduğu düşünüldüğünde, davacının bu eyleminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-(g) maddesinde yer alan suç tanımına uymadığı, diğer bir ifadeyle 657 sayılı Kanun'un 125/E-(g) maddesiyle örtüşmediği ve disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının anılan madde uyarınca Devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından Dairemizce verilen bozma kararının 2577 sayılı Yasanın 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi, davacı tarafından ise mahkeme kararının yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.

Davacının, mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması istemi incelendiğinde;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararların sonuçları" başlıklı 28. maddesinin 1. bendinde; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.", "Temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlem" başlıklı 50. maddesinin 1. bendinde, "Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosyayla birlikte kararı veren mercie gönderilir. Bu karar, dosyanın geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğe çıkarılır.'' , aynı maddenin 2. bendinde, ''Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir.'', "Temyiz ve istinaf istemlerinde yürütmenin durdurulması" 52 maddesinin 4. bendinde ise "Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur." hükümleri yer almıştır.

Yukarıda yazılı yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, İdare Mahkemelerince verilen nihai kararların temyizen incelenmesi sonucu Danıştay'ca verilen bozma kararındaki hüküm fıkrası, Mahkeme kararının bozulmasına yönelik olup, dava konusu işlemin iptali veya davanın reddi sonucunu doğurmamaktadır. Ancak bozma kararlarının ilk derece yargı yerinin kararını (bu kararın hüküm fıkrasının doğurduğu etkiyi) ortadan kaldırdığı ve bozma üzerine ilk derece yargı yerince yeniden bir karar verileceği de açıktır. Bu nedenle davanın reddi yolundaki mahkeme kararlarının Danıştayca bozulması durumunda idarece herhangi bir işlem yapılmasına gerek bulunmayıp, mahkemenin yeni kararının beklenmesi gerekmektedir.

Bu durumda, bozma kararı ile ortadan kaldırılan bir mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması da hukuken mümkün olmadığından, davacının mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Davalı idarenin karar düzeltme istemi incelendiğinde;

"2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 52. maddesinde; Danıştay Dava Daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı sebeplerden birinin varlığı ile mümkündür.

Davalı idarenin kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede ileri sürdüğü sebepler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca, Dairemiz kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunduğundan, kararın düzeltilmesi istemi kabul edilerek anılan kararın kaldırılmasından sonra uyuşmazlığın esası yeniden incelendi;

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, davacının mahkeme kararının yürütülmesi durdurulması isteminin incelenmeksizin reddine, kullanılmayan 51,70 TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesinde, 40,50 TL karar düzeltme giderinin davacıdan alınarak davalı idareye ödenmesine, 30.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber