Ekran yorgunu çocuklar: Dijital stresin bedeli

Sürekli uyarıcıya maruz kalan çocuk beyni artık dinlenemiyor. Uzmanlara göre "dijital yorgunluk sendromu", yeni çağın en görünmez risklerinden biri haline geldi. Peki gözden önce yıpranan aslında çocukların beyni mi?

Kaynak : TRT
Haber Giriş : 23 Ekim 2025 14:43, Son Güncelleme : 23 Ekim 2025 14:44
Ekran yorgunu çocuklar: Dijital stresin bedeli

Her sabah telefonun sesiyle uyanan bir çocuk. Kahvaltıda YouTube, derste tablet, akşam yemeğinde televizyon, uyumadan önce telefon ekranı. Artık ekranlar çocukların yalnızca boş zamanlarını değil, dikkatlerini, uyku düzenlerini ve hatta duygularını da yönetiyor. Ancak bu rutin, sessiz bir tehlikeyi beraberinde getiriyor: Ekran yorgunluğu.

Dijital yorgunluk, uzun süreli ekran maruziyetiyle birlikte gelişen zihinsel ve bedensel tükenmişlik olarak tanımlanıyor. Parlayan ekranlar sadece gözleri değil, beyni de yoruyor. Sürekli uyarıcıya maruz kalan sinir sistemi, dinlenme döngüsünü tamamlayamıyor.

Beyin dinlenemiyor, dikkat dağılma eşiği düşüyor

Çocukların beyni, sürekli gelen bildirimler, hareketli renkler ve hızlı içerik geçişleri nedeniyle "mini alarm" etkisine maruz kalıyor. Bu durum dopamin salınımını artırarak kısa süreli haz yaratsa da uzun vadede dikkat süresini kısaltıyor. Artık bir çocuk, bir kitabı okurken ya da derste dinlerken aynı ilgiyi sürdüremiyor.

2025'te yapılan araştırmalar, dijital yorgunluğun küresel ölçekte büyüyen bir sorun olduğunu gösteriyor:

ABD Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) verilerine göre, 12-17 yaş arası çocukların dört saatten fazla ekran başında geçirdiği her ek saat, fiziksel aktivitede azalma ve uyku kalitesinde bozulmayla ilişkilendiriliyor.

UNICEF raporları, ekran süresi beş saatin üzerine çıktığında çocuklarda uyku bozukluğu riskinin yüzde 55, duygusal dengesizlik oranının yüzde 40 arttığını ortaya koyuyor.

Ayrıca, her ek saatlik ekran kullanımının miyopi riskini de yüzde 21 oranında artırdığı tespit edildi.

Uykusuzluk duyguları etkiliyor

Ekranlardan yayılan mavi ışık, uykuya geçişi kolaylaştıran melatonin hormonunun salgılanmasını baskılıyor. Bu da uykusuzluk, sabah yorgunluğu ve odaklanma güçlüğüyle sonuçlanıyor.

Uyku kalitesi bozulan çocuklarda sinirlilik, kaygı ve duygusal dengesizlik oranları belirgin şekilde artıyor.

Birçok araştırma, yatmadan bir saat öncesinde ekrana bakan çocuklarda melatonin düzeylerinde ciddi oranda azalma yaşandığını bildiriyor.

Sadece göz değil, beyin de yoruluyor

Göz yorgunluğu dijital çağın en belirgin fiziksel şikayetlerinden biri haline geldi. Uzun süreli ekran teması, göz kuruluğu, baş ağrısı ve bulanık görme gibi belirtilere yol açıyor. Ancak uzmanlara göre asıl yorgunluk beyinde birikiyor.

Dikkat merkezlerinin sürekli çalışması, beyni adeta "aşırı mesaiye" zorluyor.

Uzmanlar, ekranı tamamen yasaklamak yerine "denge" kavramını öne çıkarıyor. Çünkü dijital dünya artık çocukların öğrenme ve sosyalleşme alanının bir parçası. Ancak denge kurulmadığında, yorgunluk ve dikkat sorunları kaçınılmaz hale geliyor.

Ebeveynlere ne yapmalı

Süreyi düzenleyin: Yaşa göre ekran süresi belirleyin, uzun oturumlar yerine kısa aralıklar tercih edin.

Dijital molalar verin: Her 30 dakikada bir 5 dakikalık mola, hem göz hem beyin için önemli.

Ekranı kapatın: Yatmadan en az bir saat önce ekran kullanımını sonlandırın.

Birlikte izleyin: İçeriği çocuğunuzla birlikte seçin, pasif izleme yerine aktif öğrenmeyi destekleyin.

Gerçek dünyayla temas kurun: Doğa yürüyüşü, resim, spor ve yüz yüze oyunlar, beynin doğal denge mekanizmasını yeniden kurmasına yardımcı olur.


Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber