MEB Mevzuatı Nasıl Okunmalı?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 11 Şubat 2013 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MEB Mevzuatı Nasıl Okunmalı? (I)

Kurumlar, kendi iç bünyelerini ilgilendiren çalışma usullerini düzenlemek, kanunların ve tüzüklerin sağlıklı bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacı ile çeşitli yönetmelikler çıkarırlar. Amaç halisane olsa da, yönetmelikler yolu ile yapılan düzenlemeler, bazen işleri çığırından çıkartıp daha karışık bir hale getirebiliyor. Bu durumda ardı arkası kesilmeyen genelgelerle iş kotarılmaya çalışılıyor.

Adeta bir mevzuatlar bakanlığı olan Milli Eğitim Bakanlığının, o kadar fazla mevzuatı var ki, “eğitim-öğretim işleri” bu mevzuat içinde boğuluyor ve okulların asıl görevi olan bedenen, ahlaken, zihnen dengeli ve sağlıklı nesiller yetiştirmek görevi bunların içerisinde kayboluyor. Yönetici ve öğretmenlerin elleri kolları yönetmelik, genelge ve emirlerle öylesine bağlanmış, öylesine mevzuat doğrultusunda iş yapmaya alıştırılmışlar ki, kendi kendilerine karar verme yetileri söndürülmüş, risk almayan yönetici ve öğretmenler iş yapamaz hale getirilmiştir. Kendileri özgür olmayanlar, düşünen, üreten, sorumluluk, sahibi karar verme yetisine sahip bir nesli nasıl yetiştirip geleceğe hazırlayabilir? Yönetici ve öğretmenlerin haleti ruhiyesi Bakanlığımız (üstlerimiz) ne yapacağımızı bize bildirsin öyle yapalım şekline dönüşmüştür.

Her konuda bir yönetmelik çıkarmayı iş edinen Bakanlığımıza ait mevzuatı okurken öncelikle başınıza bir huni takmanız, mantığınızı ve zekanızın bir kısmını evinizin müsait bir yerine bıraktıktan sonra yüzünüze de mahallenizin delisinin yüz ifadesini andırır bir şekil vermeniz akıl sağlığınızı korumak adına elzem olacaktır.

Sayın Bakanımız Ömer Dinçer bu durumun farkına varmış olacak ki, ilk icraatlarından birisi işlevini yitirmiş yüzlerce genelgeyi iptal ettirmek olmuştur. Yönetmeliklerin ise yazım çalışmaları devam ettiğini dağınık halde duran yönetmeliklerin derlenip toparlandığını görüyoruz. Bu anlattıklarımıza, bir süre önce çıkarılan, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğini örnek olarak verebiliriz. Bu yönetmelik ile özel öğretim kurumlarını ilgilendiren bir çok yönetmelik kaldırmıştır. Bu tür adımları takdirle karşılamak ve devamını istemek gerekir. Anca k bu konuda atılması gereken daha çok adım var.

Bir konu hakkında mevzuat hazırlamanın kolay bir iş olmadığını kabul etmek gerekir. Bu iş uzmanlık, tecrübe, çok boyutlu düşünme becerisi vb. ister. En iyi mevzuat uygulama imkanı olan mevzuattır. Bu sebeple bir konuda mevzuat hazırlama ile görevlendirilenlerin hazırladıkları yönetmelik, yönerge ve genelgelerin basit, sade, anlaşılabilir olmasına, hayatın gerçeklerine uymasına, her şeyden çık da yapılabilirlik durumuna dikkat etmeleri gerekir.

Ne demek istediğimizi örneklerle açıklayalım:

Farz edelim taşıma merkezi bir okuldasınız. Bu durumda diğer meslektaşlarınızdan farklı olarak adınız gibi bilmeniz gereken iki yönetmelik daha olacaktır. Bunlardan biri MEB Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği, diğeri ise Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliğidir. Bu yönetmelikler anlaşılabilirdik ve sadelik açısından en iyiler arasındadır. Ama gerçek hayata uygun mu bir bakalım.

MEB Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği, taşıma merkezi okullara çeşitli vasıtalarla taşınma işlerini düzenlemektedir. Bu yönetmelikte taşıma merkezi okulun müdürünün görevlerinden bazıları şöyle;

1) Taşınan öğrencilerin öğle yemeklerini düzenli şekilde yiyebilmeleri için gerekli tedbirleri almak, yüklenicinin sözleşme hükümlerine uyup uymadığını günlük olarak kontrol etmek ve giderilemeyen aksaklıkları rapor hâlinde millî eğitim müdürlüğüne bildirmek.” İhaleyi yapan okul müdürlüğü değil ki muayenesini ve kabulünü yapsın. Diyelim ki müdür aksaklıkları milli eğitime bildirdi, ne olacak, ihale iptal mi edilecek veya yükleniciye ceza mı kesilecek?

2) Servis araçları ile taşınan öğrencileri, isim listelerine göre kontrol etmek. Bu görev Nasrettin merhumun Timur’a söylediği vecizeyi hatırlatıyor bana “ya sen sayı saymasını bilmiyorsun ya da hayatında hiç dayak yememişsin.” Okulunuza 20 araç ile öğrenci taşıması yapılıyor diyelim. Her aracın içinde de ortalama 14 öğrenci var. Ve siz elinizde liste okul müdürü olarak işi gücü bırakıp şimşek hızı ile birbirinden farklı zamanlarda gelen minibüslerden öğrencileri kontrol ederek dışarı çıkarıyorsunuz. Çocukların bir kısmı sırada bekliyor bir kısmı minibüslerde.

Taşıma işini yüklenenlerin ve taşıt sürücülerinin, 28/8/2007 tarihli ve 26627 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliğine ve sözleşme hükümlerine uyup uymadığını günlük olarak denetlemek, aksaklıkları önlemek ve gidermek üzere gerekli tedbirleri almak ve giderilemeyen aksaklıkları rapor hâlinde millî eğitim müdürlüğüne bildirmek. Büyük bir cesaret örneği göstererek Okul Servis Araçlarındaki eksiklikleri belirlediniz, tamamlatmak için şoförlerle cebelleştiniz, olmadı milli eğitime bildirdiniz. Bu durumda ya şoförlerin medeni! tepkisine maruz kalacaksınız ya da” ben taşımıyorum bu öğrencileri cesareti olan benim köyümden gelsin taşısın, kendi çocuğumu da okula göndermiyorum.” şeklindeki ölçülü tepkisine muhatap olacaksınız.

Bu şekilde konuyu daha da uzatabiliriz ve her yönetmeliği bu şekilde irdeleyebiliriz. Buraya kadar yazdıklarımızdan çıkarabileceğimiz sonuç, gerçeklerle bağlantısını koparmış her yönetmelik kağıt üstünde kalmaya mahkumdur.

MEB Mevzuatı Nasıl Okunmalı? (II)

Eğitim mevzuatı yazıcılarının gözden kaçırdıkları hususlardan biri de, mevzuatı icra edecek kişilerin, o mevzuatta yazandan başka işleri yokmuş gibi davranmalardır.

Sıradan bir İlköğretim okulunda bile oluşturmanız gereken ortalama 36 kurul ve komisyon, bu kurul ve komisyonların her birinin ayrı ayrı mevzuatları var. Bu durumda işi gücü bırakıp o toplantıdan bu toplantıya gitmek ya da gidiyormuş gibi yaparak işleri durumuna uydurmak zorunda kalmanız işten bile değil. Bu sebepledir ki, okullarımızdaki kurul ve komisyonlar çalışmıyor, çalışırmış gibi gösteriliyor. Her şey yaptırılmaya çalışılırken, hiçbir şey yapamaz duruma düşürülüyor. Şu da bir gerçek ki, birçok okulun bu kadar kurul ve komisyon oluşturmaya ne kadrosu yeter ne de zamanı. Okul gelişim yönetim ekibi, satın alma komisyonu, törenler ve kutlama komisyonu, bireyselleşmiş eğitim programı geliştirme birimi, taşınır sayım kurulu, sosyal etkinlikler kurulu ve daha onlarcası.

Bu durumu, Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği üzerinde somutlaştırmaya çalışalım. Bu yönetmelikte, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde, eğitim-öğretim kurumlarındaki özel eğitim hizmetlerini düzenlemek, bu hizmetlerin eş güdümünü sağlamak, izlemek ve değerlendirmek amacı ile özel eğitim hizmetleri kurullarının oluşturulacağı belirtilir. Bu kurul, millî eğitim müdürünün görevlendireceği müdür yardımcısı veya şube müdürünün başkanlığında; özel eğitim değerlendirme kurulu başkanı, bir özel eğitim okul veya kurum müdürü, bir rehber öğretmen, görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenlerinden bir öğretmen, bulunması hâlinde gezerek özel eğitim görevi yapan bir öğretmenden oluşur. İnanamayacaksınız ama bu kurul haftada bir toplanıyor. Bu kurulda görev alanlara baktığımızda hepsi de son derece meşgul kimseler. Bir toplantı yapmak demek toplantı yapılan günkü bütün çalışmaları askıya almak demektir. Bu kurulun görevlerine baktığınızda açıkça şunu görürsünüz: “Bu adamların bundan başka görevi olamaz.” Öğrencilerin resmî okul veya kuruma yerleştirilmesine karar vermek, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tespitine yönelik tarama çalışmaları ve tespit edilen bireylerle ilgili eğitim hizmetlerini planlamak, gezerek özel eğitim görevi yapan öğretmenlerin görev dağılımını ve görev yerleri ile ilgili düzenlemeleri yapmak vb. tam 14 görevi olan bu kurul acaba bu görevlerinin kaç tanesini hakkıyla yapabilir. Bu görevleri ancak, yapacak başka bir işi olmayan ve sadece bu amaca hizmet etmesi için oluşturulan bir kurul yapabilir. Teorisyenlerden oluşturulan mevzuat yazım kurulların en sık yaptıkları hatadır bu.

Çıkarılan mevzuatın normlar hiyerarşine uyması da ayrı bir sorun olarak karşımızda durur. Bu kavram, kanunun anayasa ile; yönetmeliğin kanun ile çelişmemesi, birbirleri ile uyumlu olması anlamına gelir. Birçok yönetmeliğin çeşitli maddelerinin, bu hiyerarşiye uymaması sebebi ile Danıştay tarafından iptal edildiğini, yürütmesinin durdurulduğunu medyadan duyarsınız. Birçok yönetmelik, kanuni dayanağı olmayan yönetmelik maddeleri ile doludur. İnsanımız idari işlemlerin dayanak teşkil eden yönetmelikleri incelemediğinden veya ne yapacağını bilmediğinden bu tür meddeler halen yürürlüktedir. İl Eğitim Denetmenleri bu tür maddelerden birinin Anayasa Mahkemesine götürerek iptalini sağlamıştır. Anayasa'nın 128. Maddesinde, Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir dendiği halde 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda ilköğretim müfettişlerinin ve yardımcılarının görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlemesi herhangi bir çerçeve çizilmeksizin, temel ilke ve esaslar konulmaksızın, yönetmeliğe bırakılmıştı. Bu da yönetmeliğin 53. Maddesinin son cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptaline neden olmuştu.

Buna benzer bir hatada Özel Öğretim Kurumları Kanunun 4. Maddesinde vardır. Bu maddede: “Kurum açacak veya açılmış bir kurumu devralacak olan gerçek kişilerle tüzel kişilerin temsilcilerinde; affa uğramış olsalar bile yüz kızartıcı bir suçtan yahut kasdî bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla hapis cezası ile mahkûm edilmemiş olma şartı aranır.” hükmüne yer verildiği halde; Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 5. Maddesinde, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, ............…. mahkûm edilmemiş olduğuna dair yazılı beyanı.” Şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu durumda kurum açacak kimseden hangi süreyi baz almasını isteyeceğiz.

Şimdi hepsini bir kenara bırakın başınızdaki huniyi çıkarın ve karar verme yetisini devre dışı bırakmadan yönetecek kadar mevzuat kalması için Allah’a dua edin.

Mustafa AYGÜN

Eğitim Denetmeni

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber