Devlet daireleri gücü hâlâ personel çokluğunda görüyor

Haber Giriş : 11 Haziran 2006 10:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Çok eleman istihdam edip az iş yapmakla suçlanan kamu kuruluşları, kötü imajdan kurtulmak için verimlilik testinden geçti. Ancak sonuçlar istedikleri gibi çıkmadı. Milli Prodüktivite Merkezi'nin tespit ettiği en büyük sorun istihdamla ilgili. Personelin verimsiz kullanılması, çalışmadan maaş alma, zaman kaybı ve kaynak israfı kamunun en temel problemleri. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve bazı bakanlıkların da aralarında bulunduğu 83 kuruluşun verimliliğini ölçen merkezin kıdemli uzmanı Orhan Pazarcık, kamudaki yönetim anlayışını eleştiriyor. Zaman'ın sorularını cevaplayan Pazarcık'a göre, bazı bürokratlar ?ne kadar çok personel çalıştırırsak o kadar büyük görünürüz' düşüncesinde. Bu sebeple her gelen yönetici, yeni personel almayı planlıyor. Pazarcık'ın gözlemleri, ?devlet dairesi'nin durumunu gözler önüne seriyor: ?Özel sektör ?sorunlarımızı çözeriz', kamuyu yönetenler ise ?hükümet çözer' diyor.? Milli Prodüktivite Merkezi Genel Sekreteri Kerim Ünal da, ekonomik geri kalmışlığın en önemli sebebinin verim düşüklüğü olduğunu belirtiyor. ?Çok eleman istihdam etmek verimlilik anlamına gelmiyor.? diyen Ünal, harcanan emeğin karşılığının alınıp alınamadığına bakmak gerektiğini vurguluyor.

Verimliliği ölçülen kuruluşlar arasında bir dönem ismi yolsuzlukla anılan Kızılay Derneği ile üreticiye borcunu ödeyemediği için sıkça eleştirilen Fiskobirlik de yer alıyor. En son verimlilik denetimine tabi tutulan kurum ise Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü. Milli Prodüktivite Merkezi Genel Sekreteri Kerim Ünal, yaptırım güçleri bulunmadığını ve sonuçları ölçümü yaptıran kuruma bildirdiklerini söylüyor. Ünal, denetimlerde sıklıkla fazla personel istihdamıyla karşılaştıklarını vurguluyor. Kamu kurumlarının yanı sıra birçok özel kuruluş da verimlilik ölçümü için bu alanda görev yapan tek kamu kurumu olan MPM'ye başvuruyor.

Halihazırda 150'ye yakın kurumu verimlilik denetiminden geçiren Milli Prodüktivite, personel sayısı sınırlı olduğu için bütün taleplere anında cevap veremiyor. Ünal'ın verdiği bilgiye göre, kamu kuruluşlarında en fazla rastlanan verimlilik sorunu atıl istihdam. Hemen hepsinde yüzde 20'lere varan atıl personel istihdamına rastlandı. Bazı kurumlarda ise bir yandan personel yetersizliği söz konusuyken diğer yandan mevcut personelin verimsiz kullanıldığı dikkat çekiyor. Verimsiz kullanılan personelin oranı da toplam istihdamın yüzde 15'i civarında. Zaman kaybı ve gereksiz bürokrasi de başta gelen sorunlardan. Kıdemli verimlilik uzmanı Orhan Pazarcık, kamu kurumlarındaki sorunların çözümü için 4 öneride bulunuyor: Yeniden yapılanma, ideal işe ideal adam, eğitim, motivasyon.

Milli Prodüktivite Merkezi, özellikle Güneydoğu Anadolu'da verimlilik çalışmalarına ağırlık veriyor. Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa'da başlattığı verimliliği artırma projelerini sürdüren merkez, işletmelerin dış pazarda rekabet edebilmelerinin altyapısını hazırlamak üzere verimliliklerinin artırılması, kaynakların etkin kullanımının sağlanması, maliyetleri düşürecek iş sistemlerinin tasarlanması ve işletmeler arası rekabetin olumlu yönde kanalize edilmesi için çalışıyor. Merkez, söz konusu 4 ilde danışmanlık hizmetinin yanı sıra genel katılımlı eğitimler düzenliyor. Ödüllü yarışma ve bilinçlendirme toplantılarıyla çeşitli kesimlerde verimlilik bilinci oluşturmayı hedefliyor. Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri de özürlü istihdamı. Yasal olarak 50 işçi çalıştıran kuruluşlarda bir özürlü istihdamı zorunlu. Ancak birçok işletme, ceza ödemeyi göze alarak özürlü istihdamına yanaşmıyor. Özürlülerin iş hayatına katılımını sağlamak için harekete geçen Milli Prodüktivite, işletmeler üzerinde araştırma yapıyor. İşverenlere, hangi işi yapacak engelliye ihtiyaçları olduğunu soruyor. İstihdam ihtiyaçlarına göre engellilere eğitim verdiklerini anlatan Ünal, ?İhtiyaç duyulan pozisyonlar için engellileri eğitip, o yönde beceri kazandırıyoruz. Örneğin şu anda görme engelliler için bir programımız var. Klavyelerini sesli hale getirip bilgisayar eğitimi veriyoruz. Bu eğitimin ardından bilgisayarı istediği gibi kullanarak işletmelerin ihtiyacına cevap verebilecek şekilde donanıma sahip oluyorlar.? şeklinde konuşuyor.

Bize ?kamu ajanısınız' dediler

Milli Prodüktivite Merkezi, işini yaparken çeşitli sorunlar yaşıyor. Verimlilik denetimlerinin özel sektör tarafından yapıldığı bir ortamda kamu kuruluşu olarak hizmet vermenin zorluğuna işaret eden Genel Sekreter Ünal, statülerinin belirsizliğini ise şöyle anlatıyor: ?Ne deveyiz, ne kuş ne de devekuşu. Tanım belirsizliği olan bir kurum.? Çeşitli sosyal taraflardan yönetici barındıran kurumun çalışanları SSK'ya bağlı. Ancak İş Kanunu hükümlerine tabi değil. Kurumun, çalışanlarının statüsünün işçi mi, memur mu olduğunu öğrenmek için yazdığı yazıya, ?kamu ajanı'sınız cevabı verilmiş. Ünal, bu cevabın, ?kamu adına görev yapan denetim elemanı' anlamına geldiğini söylüyor. Ancak denetim görevleri olmadığının da altını çiziyor. ?Burası kavramların fazla karmaşa halinde olduğu bir kurum.? diyor.

Anneme ?Prodüktivite'yi bir türlü anlatamadım

1965 yılında kurulan Milli Prodüktivite Merkezi'nin en büyük sorunu telaffuzu zor olan ismi. Kerim Ünal, merkeze genel sekreter olarak atandığında prodüktivitenin zor telaffuzu sebebiyle yaşadığı sıkıntıyı şu cümlelerle özetliyor: ?Ben Anadolu çocuğuyum. Annem köylü kadını. Arayıp yeni çalışmaya başladığım kurumu söyledim. Ancak annemin anlaması imkansız. Nerede çalıştığımı ve bu kurumun ne iş yaptığını bir türlü anlatamadım.? Spikerlerin dahi telaffuzda zorlandığı Milli Prodüktivite Merkezi'nin ismini Türkiye Verimlilik Merkezi olarak değiştirmek isteyen kurum, bunun için bir yasa tasarısı taslağı hazırladı. Merkezin yönetiminde TİSK, TOBB, Türk-İş, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, YÖK ve hükümetten temsilci bulunuyor. Bu durumu ?yedi kocalı Hürmüz gibiyiz' diye niteleyen Ünal, ?Yedi ayrı sosyal tarafın yönetiminde bulunduğu yerde kararları hızlı almak ve uygulamaya geçirmek hayli zor. İyi koordine edilebilirse yediveren gül de olur. Ancak yönetimdeki sosyal taraflar doğası gereği birbirine muhalif kuruluşlar. Birinin menfaati diğerinin aleyhine. TOBB ile Türk-İş'i aynı noktada buluşturmakta epeyce zorlanıyoruz.? diyor.

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber