'2023 hedefleri bizim için namus borcu haline dönüştü'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedeflerimiz, artık ülke ve millet olarak bizim için namus borcu haline dönüştü. Bizi bu yolda engellemek, mümkünse yoldan çıkarmak, değilse yavaşlatmak için yapılanları en iyi sizler görüyorsunuz.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Haziran 2016 15:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'2023 hedefleri bizim için namus borcu haline dönüştü'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim Ermeni meselesindeki tavrımız en başından beri nettir. Biz soykırımın ithamını asla kabul etmiyoruz." dedi.

Erdoğan, Grand Tarabya Otel'de düzenlenen TİM 23. Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları ödül törenindeki konuşmasında, yaklaşık 20 yıl geçmesine rağmen iş adamı Özdemir Sabancı'nın katiliyle ilgili henüz yeni adım atıldığını ancak konunun nasıl sonuçlanacağının da belli olmadığını dile getirerek, konuyu takip ettiklerini bildirdi.

"Şayet geçmişin muhasebesini yapacaksak, bu konuda en alnı ak, yüreği ferah ülke biz oluruz. Bu konuda pek çok ülkenin sicili çok karanlık ve kanlıdır. Şimdi biz de önümüze Batı ülkelerinin ve diğer devletlerin geçmişinde yaşanan suçların bir listesini koysak nasıl olur? Koyalım da onlar üzerinde bizi de bir çalışmaya başlayalım" diyen Erdoğan, Kıbrıs Rumlarının adada yaptıkları soykırımların şahitlerinin hala ayakta olduğunu, Ermenilerin Karabağ'da gerçekleştirdikleri vahşete maruz kalanlardan hakikatleri dinlemenin bugün de mümkün olduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın uyguladığı soykırımdan kaçanların bir kısmının Türkiye'de misafir edildiğini belirterek, "Ey Alman parlamentosu, bunlardan haberiniz var mı?" diye sordu.

Kırım Türklerinin başına gelenlerin bilindiğini, Kafkas kavmi, daha sonra Afganistan'da ve Çeçenistan'da yaşananların her birinin birer trajedi olduğunu ifade eden Erdoğan, "Özellikle son 150 yıldır ülkemizin dört bir yanında yaşanan zulümlerden kaçanların milyonlarcası ülkemizde hayatlarını sürdürüyor. Tabii bu zihniyet, milyonların ölümünü sadece bir istatistikten ibaret gördüğü için onlar kendilerine, yaptıkları vahşeti meşrulaştıracak bir yol mutlaka bulurlar. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum. Bizim geçmişimizle ilgili utanacağımız hiçbir meselemiz yoktur. Ama ülkemizi sık sık Ermeni soykırımı tasarılarıyla tehdit eden devletlerin her birinin arkasında milyonlarca masumun kanı ve vebali vardır." diye konuştu.

- "Varsa, siz de belgelerinizi ortaya koyun"

Tüm dünyaya seslendiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Beğenirler beğenmezler. Bizim Ermeni meselesindeki tavrımız en başından beri nettir. Biz soykırımın ithamını asla kabul etmiyoruz. Birinci Dünya Savaşı şartlarında, ülkemizin dört bir yandan kuşatma altına alındığı bir dönemde, elbette Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla birtakım tedbirler alınmıştır. Eğer bu meseleyi gündeme getirenlerin amacı, ki çocuk o, anlamaz o işlerden, çıkmış Alman Parlamentosu'na böyle bir metni gönderiyor. Senin bunlardan haberin var mı ya? Tarih bilincin nedir senin? Arşiv bilincin nedir senin? Acaba hangi arşive girdin? Bunları bunlara bir sormak lazım. Almanya'da doğmuş, Almanya'da büyümüş veya burada doğmuş ondan sonra Almanya'ya gitmiş. Nereye gidersen git. Tayyip Erdoğan'a küfür etmek sana bir şey kazandırmaz. Fakat ben bu kadar koskoca bir Alman Parlamentosu'nun bunların arkasına takılmasına hayret ediyorum. Eğer samimiyseniz, eğer dürüstseniz, ey Alman siyasileri sizlere sesleniyorum. Biz bütün arşivlerimizi açtık, açık tutuyoruz. Varsa sizin arşivleriniz siz de açın. Gelin çalıştıralım buradan karar verelim. Ama buna yüreğiniz yetmez. Çünkü böyle bir şeye girdiğiniz anda nasıl rezil olacağınızı biliyorsunuz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda milyonlarca belge bulunduğunu ve bunların birçoğunun tamamıyla kontrolden geçtiğini aktararak, "Biz bu konuda açığız, rahatız. Varsa, siz de belgelerinizi ortaya koyun. Koyamazlar. Çünkü biliyorlar ki burada böyle bir şey söz konusu değil. Kim kimi öldürmüş, kim kime saldırmış, kim kimi yerinden etmiş, kimin arkasında kim varmış, bunların hepsinin de cevabı oralarda ortaya çıkar. Biz bu araştırmanın sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırız. Asıl önemli olan bölgede faaliyet yürütmüş olan diğer ülkeler buna buna hazır mı? Mesela Ermenistan'da faaliyetine devam eden birtakım örgütler buna hazır mı? Mesela Almanya buna hazır mı? Batılı birtakım ülkeler bu sonuçlarla yüzleşmeyi gerçekten istiyorlar mı?" dedi.

- "Böyle bir karar almasının gerisindeki karın ağrısı, elbette başka"

Bir samimiyet sorunu gördüklerini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Hem sürekli Türkiye'nin önüne aynı ithamı getireceksiniz hem de bu meselenin aydınlığa kavuşmasını sağlayacak teklife sırtını döneceksiniz. Ülkemizde bu tür durumlar için 'Bu ne perhiz ne lahana turşusu' derler. Bir meselenin özellikle bu meselenin Ermenilerin hakkını, hukukunu korumak olmadığını, bunun sadece bir istismardan, bir araçtan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz. Umarım Ermeniler de bu gerçeğin farkına varırlar ve kendilerini kullandırmaktan vazgeçerler. Şu anda ülkemde 100 bine yakın Ermeni var. Bunların yarıya yakını bizim vatandaşımızdır. Şu anda bizim ülkemizde yaşıyorlar, burada çalışıyorlar ama bir de bizim vatandaşımız olmayan bir o kadar da şu anda Türkiye'de Ermeni var. Ya biz eğer bu noktada böyle bir hassasiyeti gözetmemiş olsak, şu anda bizim vatandaşımız olmayan Ermenileri biz niye ülkemizde tutalım? Şu anda Avrupalıların yaptığı gibi biz de onları Ermenistan'a geri göndeririz. Yaparız bunu. Şu anda mültecileri Avrupa alıyor mu kapısından içeri? Neler yaptıklarını görüyoruz, değil mi? Ama Türkiye şu anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bizim aramızda bu fark var. Almanya gibi dünyanın neresine giderseniz gidin 'soykırım' denilince ilk akla gelen bir ülkenin, Türkiye için böyle bir karar almasının gerisindeki karın ağrısı, elbette başka. Onu da biliyoruz. Buradan Almanya'ya ve tüm Avrupa'ya şu mesajı tekrar vermek istiyorum: Ya gündemimizdeki meseleleri hakkaniyetli bir şekilde çözüme kavuştururuz ya da Türkiye, Avrupa'nın sorunlarının önünde bir set olmaktan çıkar, sizi dertlerinizle başbaşa bırakırız."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman Meclisinin Ermeni iddialarına ilişkin kararını, "Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması, hukukçuların tabiriyle söylüyorum hayatın olağan akışına uygun değildir. Önce onlar Holokost'u yeniden bir tanımlasınlar. Onlar Namibya Katliamı'nı önce bir gözden geçirsinler. Sen hangi ülkeye neyi söylüyorsun?" dedi.

Erdoğan, Grand Tarabya Otel'de düzenlenen TİM 23. Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları ödül törenindeki konuşmasında, sadece ihracatın milli gelirin beşte birini oluşturmasının bile başlı başına ihracatçılar için iftihar, yöneticiler için de bir takdir sebebi olduğunu dile getirdi.

Dünyada üretim ve ticaret konusunda ciddi sıkıntıların yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin büyümesini sürdürmesinde en büyük paylardan birinin, ihracatçılara ait olduğunu, ihracat camiasının her türlü takdiri ve desteği hak ettiğini anlatan Erdoğan, "Onun için ülkenin yönetiminin sorumluluğunu üstlendiğimiz günden beri ihracatçılarımızı adeta ekibimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Yurt dışı gezilerimizde mutlaka birlikteyiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün gece 135 kadar iş adamıyla doğu Afrika seyahatinden döndüklerini, Uganda, Kenya'ya gittiklerini, daha sonra yönetici ekibin Somali'ye devam ettiğini ve üç ülkede nelerin olduğunu çok daha yakından görme fırsatı bulduklarını hatırlatarak, "Bunlar bizim için bakir alanlar. İnanıyorum ki Türk girişimcileri buralara girdiği andan itibaren Afrika'nın üstyapı, altyapı, ticaret, her türlü beklentisi, güven alanı Türkiye'dir. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

- "Kurulan tezgahları, oynanan oyunları hep birlikte takip ediyoruz"

Yurt içinde ihracata dönük tüm projelerde, tüm etkinliklerde özellikle yer almaya çalıştığına değinen Erdoğan, salondakilere şöyle seslendi:

"Bu bakımdan ihracatçılarımız, en çok görüştüğüm, en çok birlikte olduğum kesim durumunda. Ben sizlerden razıyım. İnşallah sizler de bizlerden razısınızdır. Bugüne kadar yapılanlar önemlidir. Ama Türkiye gibi dinamik ve büyük hedefleri olan bir ülke için asıl önemli olan bundan sonra yapılacak olanlardır. 2023 hedeflerimiz, artık ülke ve millet olarak bizim için namus borcu haline dönüştü. Bizi bu yolda engellemek, mümkünse yoldan çıkarmak, değilse yavaşlatmak için yapılanları en iyi sizler görüyorsunuz. Hem ülke içinde hem de iş bağlantıları için gittiğimiz diğer yerlerde Türkiye'yi yeniden eski sancılı günlerine döndürmek için kurulan tezgahları, oynanan oyunları hep birlikte takip ediyoruz. Hala Gezi olaylarına ağaç meselesi diye, 17-25 Aralık darbe girişimine hukuk operasyonu diye, bölücü terör örgütünün eylemlerine demokratik tepki diye bakanlar varsa, izanından şüphe ederim."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman Parlamentosunun Ermeni iddialarına ilişkin kararını "bu zincirin son bir halkası" şeklinde tanımlayarak, şunları söyledi:

"Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması, hukukçuların tabiriyle söylüyorum hayatın olağan akışına uygun değildir. Önce onlar Holokost'u yeniden bir tanımlasınlar. Onlar Namibya Katliamı'nı önce bir gözden geçirsinler. Sen hangi ülkeye neyi söylüyorsun? Buradaki meselenin Ermeniler olmadığını, onların sadece asıl oyuna alet edildiğini, istismar edildiğini gayet iyi biliyorum. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde Türkiye'ye karşı elverişli bir şantaj aracı, hatta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı. Şimdi paralel ihanet çetesi konusunda da benzer bir yaklaşım görüyoruz. Türkiye'den kaçan tüm çete elemanları, Almanya başta olmak üzere Batı ülkelerinde rahatça hayatlarını sürdürebiliyor. Ülkemizde cinayet işleyen nice katilleri, mensubu oldukları örgütten dolayı yıllarca himaye eden ülkeleri de biliyoruz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) ile Avrupa ülkeleriyle herhangi bir meselelerinin aslında olmadığını belirterek, "Ülkemiz kökenli veya vatandaşımız statüsündeki 5 milyona yakın kardeşimizin yaşadığı bir coğrafyaya husumet beslememiz, onu kendimizden ayrı görmemiz mümkün değildir. Biz coğrafya olarak nasıl Avrupa'nın bir parçasıysak, Avrupa'yı da kendimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz." dedi.

Erdoğan, TİM 23. Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları ödül törenindeki konuşmasında, çocukluğunda "Hem keser hem bağırır" diye bir bilmece olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunların ki de aynı hesap. Hem Türkiye'ye karşı her türlü haksızlığı, adaletsizliği, çifte standardı sergiliyorlar hem de bizi töhmet altında bırakmaya çalışıyorlar. Türkiye'den kendilerini rahatlatacak çok ciddi taleplerde bulunanların bunun karşılığında külfet paylaşımı bir yana bize yeni külfetler yüklemeye çalışmalarından artık usandık. Kardeşlerim yok öyle yağma. Önümüzdeki takvim ortada. Ya bu meseleyi adaletli bir çözüme kavuşturacağız ya da biz kendi yolumuzu kendimiz tayin edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Güneydoğu Anadolu'daki operasyonlarla Suriye meselesinin gidişatıyla ilgili konuşacakları ve soracakları olduğunu, Gümrük Birliği'nin yenilenmesi, AB, Amerika Birleşik Devletleri Serbest Ticaret Anlaşması meselesinin bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Nereden çıktı bu üçlü mesele. Biz Gümrük Birliği'nde sizinle beraberiz. Şimdi kalkıyorsun Amerika Birleşik Devletleriyle iş tutuyorsun. Peki Türkiye nerede? Koy bir kenara. Böyle adalet olur mu? Böyle anlaşma olur mu? Biz dürüstlük istiyoruz. Anlaşma dürüstlüğü gerektirir. Gündemimizdeki öncelikli meseleyi çözelim ki sıra bunlara gelsin. Buradan şu hususu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Bizim AB ile Avrupa ülkeleriyle herhangi bir meselemiz aslında yok. Ülkemiz kökenli veya vatandaşımız statüsündeki 5 milyona yakın kardeşimizin yaşadığı bir coğrafyaya husumet beslememiz, onu kendimizden ayrı görmemiz mümkün değildir. Biz coğrafya olarak nasıl Avrupa'nın bir parçasıysak, Avrupa'yı da kendimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz."

- "Pozitif ayrımcılık dahi istemiyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Avrupa ve Balkanlarla olan derin bağlar da buna eklendiğinde Avrupa'dan da kıtanın ekonomik ve siyasi birliği olan AB'den de vazgeçilmesinin söz konusu olamayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bizim istediğimiz sadece Türkiye'ye karşı adaletli davranılması, çifte standart uygulanmaması, herkes için hangi kurallar geçerliyse bizim için de aynısının geçerli olmasıdır. Biz bunu bekliyoruz. Kendi özel şartlarımızı ileri sürerek, pozitif ayrımcılık dahi istemiyoruz. Sadece adaletli ve ilkesel bir yaklaşım talep ediyoruz. AB müktesebatında ne varsa onu istiyoruz ama AB müktesebatının içindekileri sen kalk bazı ülkelere farklı uygula, Türkiye'ye gel farklı uygula. Olmaz böyle şey. Daha açıkçası biz riyakarlık yapılmasını özellikle istemiyoruz. Karşımıza Ermenileri sürmeyin, terör örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü operasyon birimlerinizi, medya görünümlü propaganda makinelerinizi sürmeyin. Yani siyasi, ekonomik ve medyatik bel altı vuruşlar yapmayın. Bakınız biz, bu kadar açık, şeffaf, net konuşuyoruz. Öyle de davranıyoruz. Siz de öyle yapın. Doğduğum büyüdüğüm yer Kasımpaşa'da dedikleri gibi; delikanlı olun, ciğerimi yiyin. Bizim anlayışımız budur."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu tür meselelerin kendileri için elbette çok önemli olduğunu, devletin tüm birimlerinin konuyu yakından takip ettiğini, gereken girişimlerin yapıldığını söyledi.

"Şahsen ne olduğu kadar, nasıl olduğu kadar, niçin olduğu olduğu konusuna da yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Sebebini çözdüğümüz zaman diğer sorunların cevapları çok daha anlamlı hale gelecektir." diyen Erdoğan, yaşanılan her hadisenin arkasından 2023 hedefleri konusundaki kararlılığa yaptıkları vurgunun, özellikle sebeplere verdikleri cevap olduğunu kaydetti.

- "Bu sıkıntılı dönemi geride bırakıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yılda kat edilen mesafenin kendileri için asıl hamlelerin alt yapısı mahiyetinde olduğunu dile getirerek, demokraside, hak ve özgürlüklerde, alt yapıda, ekonomide, temel hizmet alanlarında Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların katbekat üzerinde yatırımlara kavuştuğunu dile getirdi.

Son 3 yıldır yaşanılanlar sebebiyle 2014 yılı büyüme hızında bir yavaşlama olduysa da bu sıkıntının geride bırakılacağını ifade eden Erdoğan, ilgili bakanlara, kalan 6 ayın 2017'nin önemli bir sıçrama dönemi olarak ilan edilmesini söylediğini anlattı.

Erdoğan, 2017'nin çok önemli bir ivme yılı olmasını isteyerek, "Bunu başarabilir miyiz biz? İşte şurada gördünüz. Başarırız." dedi.

Geçen yıl yaşanan 2 seçime ve terör olaylarına rağmen büyüme hızında yüzde 4 büyüme sağlandığını vurgulayan Erdoğan, bu yıl çıtanın daha da yükseğe çıkarılması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnanın, azmedin tekeden süt çıkartırsınız. Ben buna inanıyorum. Koşacağız. Dünyayı fellik fellik dolaşacağız. Her yere gireceğiz. Ben de Başbakanımız da bakanlarımız da hep beraber dolaşacağız. Dolaşacağız ki nasibimizi bulalım. Bunun için ihracatı ve turizmi süratle toparlamamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Rusya örneğinin ihracat pazarlarını esnek tutmanın gerektiğini gösterdiğini, aynı şekilde turizmde de benzer bir çeşitlendirmeye gitmek mecburiyetinde olunduğunu belirterek, Doğu Afrika ülkelerinde Türkiye'ye yönelik çok farklı bir muhabbet olduğunu söyledi.

Alt yapıda ve üst yapıda özellikle Türk girişimcilerini beklediklerini ifade eden Erdoğan, Eximbank'ın da çok daha farklı fonksiyonlarıyla devrede olacağını, yeni bazı çalışmaların içerisinde yer alacaklarını ve bu adımları atacaklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönem kemiyet kadar keyfiyete de önem verecekleri bir dönem olacağını dile getirerek, bu bakımdan özellikle eğitimde ve kültürde kat edilmesi gereken mesafe bulunduğunu kaydetti.

- "Ağaçlarla uğraşırken ormanı asla gözden kaçırmayacağız"

Eğitim sistemindeki değer eksikliğinin derhal giderilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, aynı şekilde kendi değerlerimize, kendi tarihimize uygun bir kültür üretiminin teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen sembollerden bir haber, İstanbul'un fethini zulüm olarak gören, Çanakkale'nin, Kut'ül Amare'nin, hatta Kurtuluş Savaşı'nın ruhunu kavrayamamış nesiller yetişmesine göz yumamayacaklarını kaydetti.

Ekonomide bir kısmını Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin de dile getirdiği öneri olarak sunduğu yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi mecburiyetinde olunduğunu belirterek, üretimle birlikte tasarımı, özellikle de yüksek teknolojiyi, istihdamı, nitelikli eleman yetiştirilmesini, projelerin gerektiğinde işbirliğinde ama asıl olarak kimseye ihtiyaç duymadan hayata geçirebilecek bir yapının hep birlikte inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, "Ağaçlarla uğraşırken ormanı asla gözden kaçırmayacağız. Olayları mutlaka yakından takip edeceğiz. Ama asıl olgular üzerinde yoğunlaşacağız. Bunun için yeni anayasa çalışmalarına önem veriyoruz. Bunun için yönetim sistemimizi gözden geçirmemiz, başkanlık sistemi dahil daha etkin modelleri tartışmamız gerektiğini söylüyoruz. Bunun için ister paralel ihanet çetesi olsun, ister bölücü terör örgütü, tüm paralel devlet yapılarının üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini söylüyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim vatanımızın üzerinde kimse operasyona kalkışmasın. İşte kalkışanların akıbeti ortada ve biz şu anda devam eden bu operasyonları nihayete erdirene kadar sürdüreceğiz." dedi.

Erdoğan, Grand Tarabya Otel'de düzenlenen TİM 23. Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları ödül törenindeki konuşmasında, Rabia işareti yaparak, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet" şeklindeki söylemini yineledi.

Bunun çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Biz, Türk'üyle Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla velhasıl 79 milyon tek milletiz. Bizi ayıramayacaklar. Bizi bölemeyecekler." diye konuştu.

Bayrağın rengini şehitlerin kanından aldığını, hilalin, bağımsızlığın ifadesi olduğunu, yıldızın şehidi temsil ettiğini aktaran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ülkemizde sallandırdıkları bazı paçavralar var. Onlar asla bizim bayrağımızla mukayese edilemez ve eş koşulamaz. 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda varsa vatandır.' Onun için tek vatan. Bizim vatanımızın üzerinde kimse operasyona kalkışmasın. İşte kalkışanların akıbeti ortada ve biz şu anda devam eden bu operasyonları nihayete erdirene kadar sürdüreceğiz. Durmayacağız. Şüheda... Eyvallah. Şehitler olmadan bu topraklar bize kalmazdı. 780 bin kilometrekareye biz nereden geldik? 20 milyon kilometrekarelerden geldik ve şehitler vere vere geldik. Ancak bu kadarı bize kaldı. Şairin dediği gibi 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda/Canı cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda'... Evet... Bu tek vatan, işte o yoğurulduğu şehitlerle oluştu. Dolayısıyla birileri şurası bizimdir, yok burası şudur burası budur, yok öyle bir şey... Son ana kadar bunların hepsi ya silahları gömecek, betonu üzerine vuracak ve koordinatlarını teslim edecek veyahut da bu ülkeyi terk edip gidecekler bunun başka çıkışı yoktur. Devletin görevi bu değil mi? Devlet olmanın amacı nedir? Hedefi nedir? Önce bu vatan topraklarını dış saldırılara ve içerideki bu tür terör eylemlerine karşı savunmaktır. Şu anda yapılan da budur. Sonuna kadar bu yapılacak."

Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bir devlet asla kabul etmelerinin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da legal görünüm altında illegal faaliyet gösteren Fetullahçı Terör Örgütü'ne ilişkin tavsiye kararı aldıklarını belirtti.

"Şimdi hedef yeni Türkiye" diyen Erdoğan, 2023 hedeflerine ulaşmaları gerektiğini aktardı. Erdoğan, "Bu kutlu yolda birlikte yürüdüğümüz, yürüyeceğimiz herkese en başta siz ihracatçılarımıza milletim adına şükranlarımı sunuyorum" dedi ve ödül alanları tebrik etti.

- Muhammed Ali'nin ölümü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünü 74 yaşında hayatını kaybeden ABD'li efsanevi boksör Muhammed Ali'nin vefatına ayırdı.

Muhammed Ali'ye Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yaklaşık 50 yıl önce, bugün özgürlükler ülkesi olarak tüm dünyaya nizam vermeye çalışan Amerika'da siyahiler, sırf derilerinden dolayı ikinci sınıf insan muamelesi görüyorlardı. Muhammed Ali, işte böyle bir ülkede, bileğiyle ve yüreğiyle ayrımcılık zincirlerinin kırılmasına öncülük edenler arasında yer almıştır. Çok yönlü ve çok renkli bir kişilik olan Muhammed Ali'nin bokstaki başarısı ise bambaşka bir efsanedir. Genç yaşta, gece saatlerinde siyah-beyaz televizyonlarda onu izlerdik ve takip ederdik büyük bir heyecanla. Çocukluğumuzda, gençliğimizde normal şartlarda boksla çok ilgisi olmayanlar dahi Muhammed Ali'nin maçlarını seyretmek için sabahlara kadar ekran, -tabi herkesin evinde televizyon dahi yoktu- veya radyo başında beklerlerdi. Müslümanlığı kabul ettikten sonra sergilediği örnek tutumla ülkesinde pek çok kişinin ihtida etmesine, hidayete ermesine vesile olmuştur. Hele hele Vietnam Savaşı sırasında büyük bedeller ödeme, yıllarca bokstan uzak kalma, geçim sıkıntısı çekme pahasına ortaya koyduğu ilkeli tutum da ayrıca takdire şayandır. Vietnam'a gitmeyi biliyorsunuz kabul etmedi. Muhammed Ali'nin iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olarak ırkçılığa ve haksızlığa karşı verdiği mücadele hiçbir zaman unutulmayacaktır. Azmi cesareti duruşu ve kararlılığıyla Müslümanlara ve tüm insanlara ilham kaynağı olan Muhammed Ali'yi rahmetle yad ediyor, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum."

- Notlar

Programa Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ile İstanbul Valisi Vasip Şahin katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasından önce 2015'te en fazla ihracat yapan 10 firmaya, bakanlar ise sektörlerinde 2015 ihracat şampiyonu olan firmalara plaketlerini verdi.

Konuşmaların ardından TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uçak maketi hediye etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber