İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

'Yeni göç dalgasını tek başımıza göğüsleyemeyeceğiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kimse gücenmesin... Açık ve net söylüyorum; acaba Afrika'nın altını elması kimler tarafından sömürüldü? Katliamları kimler yaptı? Bunlar gizleniyor, bunlar konuşulmuyor.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 19 Şubat 2019 21:14, Son Güncelleme : 19 Şubat 2019 23:28
'Yeni göç dalgasını tek başımıza göğüsleyemeyeceğiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha yüksek duvarlar inşa etmenin, daha fazla dikenli tel çekmenin düzensiz göçü önlemek için çözüm olmadığı aşikardır." dedi.

Erdoğan, "Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 68 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci bulunuyor. Bu sayı, ekonomik nedenler yanında, açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlikler gibi sebeplerle gün geçtikçe artıyor." diye konuştu.

'FİLİSTİNLİ MÜLTECİLERE VERİLEN YARDIMLARI KESMEK..'

Erdoğan, "Göç, güvenlik boyutu da olan insani ve siyasi bir meseledir. Bu meselinin özünde adalet açığı ve empati eksikliği vardır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistinli mültecilere verilen yardımları kesmek, onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da insanlık dışıdır." şeklinde konuştu.

'ZENGİNLE FAKİR ARASINDAKİ UÇURUM GENİŞLEDİKÇE, GÖÇMENLER HER ZAMAN YENİ YOLLARA YÖNELECEK'

Erdoğan, "Dünyada hak ihlalleri, çatışmalar sürdükçe, zenginle fakir arasındaki uçurum genişledikçe, göçmenler her zaman yeni yollara yöneleceklerdir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sığınmacılar için kendi milli imkanlarımızla harcadığımız rakam, BM kriterlerine göre şu an itibarıyla 37 milyar doları aştı." bilgisini verdi.

'PROPAGANDALAR YAPILIYOR. BİZ DE DİYORUZ Kİ BU TARİHÇİLERİN İŞİDİR'

Erdoğan, "Dünyada şu anda, Batı'da özellikle sözde 'Ermeni soykırımı' adıyla bazı propagandalar yapılıyor. Biz de diyoruz ki bu tarihçilerin işidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayatımız boyunca, tarihimiz boyunca, bu millet hiçbir zaman, hiçbir etnik unsura karşı bir soykırımda bulunmamıştır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu AB Komiseri Dimitris Avramopoulos ile sohbet etti.

'YENİ BİR GÖÇ DALGASINI ARTIK TEK BAŞINA GÖĞÜSLEYEMEYECEĞİZ'

Düzensiz göç ve mülteci meselesinde yük olan değil, yük alan bir ülke olarak Türkiye'nin süreçte tek başına bırakıldığını aktaran Erdoğan, "İnsani değerlerin yerini çok kısa sürede ön yargılara terk ettiğini görüyoruz. Biz 8 yıldır 4 milyon insana sahip çıkarken, ekonomik imkanları bizden fazla olan ülkeler 100-150 göçmeni kabul etmemek için adeta birbirini yiyor. Irkçı partiler başta olmak üzere Avrupalı siyasetçiler, mülteci düşmanlığı üzerinden koltuk kapmanın hesabını yapıyor. Bugün dünyanın diğer devletlerine demokrasi ve insan hakkı dersi veren birçok ülkede, mülteci ve yabancılar en büyük tehdit olarak görülüyor. Zenofobi ve İslamofobi tıpkı zehirli bir sarmaşık gibi Avrupa toplumlarında günden güne yayılıyor. Her gün vatandaşlarımıza yönelik faşist saldırılara, sırf Türk ve Müslüman olmalarından dolayı haklarının gasbedildiğine dair haberler alıyoruz." diye konuştu.

- "İdlib mutabakatı büyük bir kitlesel göçün önüne geçmiştir"

Türkiye'nin bu tür olumsuzluklar karşısında elbette sessiz ve tepkisiz kalmasının mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz de ilgili birimlerimizle, muhataplarımız ve mahkemeler nezdinde gerekenleri yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz. Bunun yanında komşumuz Suriye'den ülkemize ve Avrupa'ya yönelen düzensiz göçün engellenmesi için de çaba sarf ediyoruz. Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolu, mültecilerin bizim sınırlarımız içinde tutulması olarak görülemez. Türkiye böyle bir yükü, böyle ağır bir sorumluluğu ilanihaye taşımak zorunda değildir. Ülkemiz son 8 senede insanlık adına, uluslararası toplum adına elini taşın altına fazlasıyla koşmuştur. Açık ve net söylüyorum, yeni bir göç dalgası yaşanması halinde artık biz bunu tek başına göğüsleyemeyeceğiz. İşte İdlib olayında, eğer İdlib'teki halk Türkiye'ye girseydi ki 300-400 bin insandır, bu olay çok daha farklı bir şekilde gelişirdi onu da buradan söylemek zorundayım.

Mültecileri, Suriye içinde tutacak, ülkemizde olanları da tekrar vatanlarına gönderecek formüllerin devreye alınması gerekiyor. Sayın Putin ile Soçi'de tesis ettiğimiz İdlib mutabakatı büyük bir kitlesel göçün önüne geçmiştir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları geri dönüşleri hızlandırmış, 12 bin mültecinin kendi topraklarına geri dönmesini sağlamıştır. Bugün ülkemizin terörden arındırdığı bölgeler, Suriye'nin en yaşanabilir ve huzurlu alanlarıdır. Krizin ilk yıllarında gündeme getirdiğim güvenli bölge formülü, Suriyeli mültecilerin geri dönüşleri için en pratik çözüm yoludur. Bu formülün işlerliği, güvenli bölgenin, Türkiye'nin kontrolünde olması, diğer ülkelerin ise bize maddi lojistik destek sağlamalarına bağlıdır. Bu formülü, çok yakında sahada uygulamaya koyacağız. Sınır hattımız boyunca gerekli hazırlıkları yaptık. Planlarımızı, stratejilerimizi belirledik. Geçtiğimiz hafta bu meseleyi Soçi'de Sayın Putin ve Sayın Ruhani ile de ayrıntılı bir biçimde ele aldık."

- "Göç olgusunun yönetilmesi önem taşıyor"

Erdoğan, Avrupalı dostların, güvenli bölge tesisinde Türkiye'ye gereken desteği vereceğine inandığını dile getirerek, "Türkiye olarak, topraklarımızda yaşayan milyonlarca Suriyeliyi, şayet bu şekilde kendi evlerine döndüremezsek eninde sonunda sorun, Avrupa kapılarına dayanacaktır. Bunu da özellikle bilmenizi istiyorum. Güvenli bölge konusunda ülkemize verilecek desteğin, mülteci akınının ve terör tehdidinin engellenmesi suretiyle aynı zamanda Avrupa ülkelerinin kendi milli güvenliklerine yapacakları bir katkı olacağının altını çizmek istiyorum." ifadelerini kullandı.

Düzensiz göçün özellikle de engellenmesi kadar, en geniş anlamıyla göç olgusunun yönetilmesinin de önem taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, "Bu yönde 2018 yılında önemli bir adım atarak, küresel göç mutabakatını kabul ettik. Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı Küresel Göç Mutabakatı'nın kabul edilmesinden bu yana göç alanında yapılan en önemli üst düzey etkinliktir. 2006 yılından beri Türkiye olarak başkanlığını yürüttüğümüz Budapeşte Süreci, göç üzerine kaynak ve hedef ülkeler arasında iş birliğini amaçlayan değerli bir platformdur. Sürecimiz, bugüne kadar 5 bakanlar konferansı, 26 kıdemli memurlar toplantısı gerçekleştirerek, rüşdünü ispat etmiştir. 6. Bakanlar Konferansı sırasında vereceğimiz mesajlar ve alınacak kararlar, tüm dünyada milyonlarca insanın hayatını etkileyecektir. Buradaki tüm dostlarımın, meseleye bu hassasiyetle baktığına inanıyorum." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber