Merkez Bankası Başkanı: Sicil affının çıkması bir şey ifade etmiyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 07 Eylül 2007 09:15, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Kredi kartı kullanıcılarından istirhamım şu; eğer kredi kartı borcunuzu taksitlendiriyorsanız o zaman piyasaya çıkın kredi kartı taksitlendirme fiyatına bir bakın'' dedi.

Yılmaz, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen ''Para Politikaları'' isimli toplantıda, katılımcıların Türkiye'deki ekonomik durum ve Merkez Bankasının politikaları ile ilgili sorularını yanıtladı.

Türkiye'deki makro ekonomik temellerde problem olmadığını belirten Yılmaz, ''Temellerimizde problem yok. Siyasi istikrarımızda problem yok. Evet cari açığımız var. Fakat cari açığımızda da bu dakika itibarıyla bir sorun yok'' dedi.

SİCİL AFFI

Yılmaz, sicil affı ile ilgili bir soru üzerine ise, ''Sicil affının kanunla affedilmesi bir şey ifade etmiyor'' dedi.

Bu konuda Merkez Bankasına çok sayıda mektup geldiğinin altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:

''Bundan önce bir yasa çıkarıldı. Sicil affı getirildi. Sicil affının kanunla affedilmesi bir şey ifade etmiyor. Örneğin ben Osman Beyi tanıyorum. Mesela Osman Beyin geçmişinde 5 çeki karşılıksız çıktı. 3 kere senedi şöyle oldu, böyle oldu diyoruz. Sonra kanun çıkıyor. Deniyor ki Osman Beyin bu kaydını sil. Merkez Bankası olarak ben bu kaydı siliyorum. Bende böyle bir kayıt bulunmuyor. Ama sistem uygulaması gereği olarak, bu bilgileri geri bildirimle bankalara bildiriyoruz. Dolayısıyla bu bilgiler bankaların kayıtlarında var ve bunu silip atmıyorlar. Bankaya gidiyorsunuz. Kredi istiyorsunuz. Banka bunu uygun görmüyor. Banka diyor ki Merkez Bankasında kaydın var. İnsanlar da bizi arıyor. Bizde kaydın silindi diye yazı geçiyoruz. Ama kayıt hala orada duruyor. Dolayısıyla bu sicil affı falan bir şeye yaramaz. Vatandaşlarımızın bankalarla olan ilişkisini geliştirilmesi lazımdır.''

KREDİ KARTI BORÇLARI

Yılmaz, Türkiye'deki kredi kartı kullanımı ile ilgili bir soru üzerine ise, şunları söyledi:

''Serbest piyasa ekonomisi içinde kredi kartı alan ve veren bir araya gelerek anlaşıyor. Diğer ülkelerde bizdeki gibi uzun taksiti olanlar da var. Kısa olanlar da var. Benim kredi kartı kullanıcılarından istirhamım şu; eğer kredi kartı borcunuzu taksitlendiriyorsanız o zaman piyasaya çıkın kredi kartı taksitlendirme fiyatına bir bakın. Kredi kartı kullanan aldanmasın. Türkiye'de seçim tüketiciye bırakılmıştır. Tüketici tercihini yüksek faiz, uzun vadeden yana kullanıyorsa bu onun tercihidir. Kamu otoritesinin bir görevi var. Kamu otoritesi tüketiciyi korumak zorunda. Ama tüketici de kendi kendisini korumayı bilmelidir. İnsanlar teşvik tercihi yüzünden yüksek faize razı oluyorlar. Düşük faizli kredi kartını kullanma tercihi de var.'' Yılmaz ayrıca, ''Bu ay içinde tekrar para politikası kurulu toplanacak. Orada en son veriler masaya yatırılacak. Orta vadede enflasyonun yeriyle ilgili bize ne tür bilgi veriliyorsa, biz o çerçevede politikamızı oluşturacağız'' diye konuştu.

''AK PARTİ HÜKÜMETİ NE YAPTI DA ENFLASYON DÜŞTÜ?''

Bir katılımcının ''AK Parti hükümeti ne yaptı da enflasyon düştü?'' şeklindeki bir sorusuna ise Yılmaz, ''Enflasyonun düşürülmesi siyasi iradenin (enflasyon düşecek, düş) demesiyle düşecek gibi algılanıyorsa bu yanlıştır. Siyasi iradeden kasıt, enflasyonun düşmesi için gerekenin yapılması ve sıkı bir maliye politikası uygulanması olarak anlaşılıyor ise disiplin ise siyasi irade buna uyuyor ise bu doğrudur'' dedi.

Hükümetler önemli olmadığını önemli olanın siyasi iradenin ortaya konan politikaya uyması olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

''2002 yılında uygulamaya konulan programdan önce Türkiye'de 35 yılda yaşananları biliyoruz. Hükümetler bütçede konulan ödenekleri yılın ortasında bitiriyorlardı. İkinci bir bütçe yapıyorlar ve daha sonra gelip Merkez Bankasından yüzde 15 oranında kredi alıyorlardı. Biz onun için yüksek enflasyonla yaşadık. Bunun AK Parti'si CHP'si olmaz. Burada siyasi irade uygulanan programa sadık kaldı. Bütçeyi düzgün uyguladı. Sıkı maliye politikası uygulandı. Önemli olan ortaya konan programa harfiyen uyulması ve mali disiplinin sağlanmasıdır. 1970'den bu yana ortalama enflasyonumuz yüzde 70, büyümemiz yüzde 3'tü. Nüfusumuz her yıl artıyordu. Hem enflasyonu düşürdük hem büyümeyi sağladık.''

OPERASYONEL BAĞIMSIZLIK

Yılmaz, Merkez Bankasının operasyonel bağımsızlığı yönündeki bir soruyu ise şöyle yanıtladı:

''Merkez Bankasının operasyonel bağımsızlığı var. Ayrıca Merkez Bankasının idari ve bütçe bağımsızlığı var. Ama ekonomi politikalarının uygulanması açısından en ön plana çıkan operasyonel bağımsızlıktır. Yani hükümetle, Merkez Bankası bir araya geliyor. Diyor ki Türkiye için biz dalgalı kur rejimini seçtik. Bu hükümetle, Merkez Bankasının birlikte karar aldığı ve elini taşın altına koyduğu bir kur rejimidir. Bu karar alındıktan sonra kur rejiminin uygulaması yalnız ve yalnız Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının görev ve sorumluluğudur. Merkez Bankası burada istediği şekilde davranmakta serbesttir. Diğer yandan hükümetle Merkez Bankası bir araya geliyor diyorlar ki 2006 yılında biz bütçe büyüklüklerini şöyle şöyle görüyoruz. Hükümetle, Merkez Bankası enflasyon rakamını belirledikten sonra Merkez Bankasının yapacağı çalışmalar serbesttir. Operasyonel bağımsızlık budur. Merkez Bankası faizleri hangi tarihte hangi oranda yapacak? Sık mı artıracak? Bunlar Merkez Bankasının operasyonel bağımsızlığıdır.'' Merkez Bankasının siyasi otoriteden ne kadar bağımsız olduğuna da değinen Yılmaz, ''Merkez Bankasının bağımsızlığını objektif koşullar alır. Objektif koşullar yasayla olur. Bağımsızlığın güvence altına alınmasıyla olur. Bu yetmiyor. Uygulamada ortaya çıkacak durumla pekiştirilip geliştirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla siyasi otoriteden biz ne kadar bağımsısız sorusuna, bizim uygulamalarımıza bakın derim. Biz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nden bağımsız bir Merkez Bankası değiliz. Biz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir kurumuyuz. Bizim hareket alanımız kanunlarla çizilmiştir. Biz görevimizi yaptığımız sürece de siyasiler bize saygı duyacaktır'' diye konuştu.

''LÜTFEN HEP BİRLİKTE KURUŞA SAHİP ÇIKALIM''

Yılmaz son olarak, 1 YKr'nin öneminin anlaşılması konusunda Merkez Bankasının bir politikasının bulunup, bulunmadığı yönündeki bir soruya da, şu yanıtı verdi:

''Bu bizim kanayan yaramız. Çok önemli bir konu. Biz TL'den YTL'ye geçerken bir kampanya yaptık. Bununla ilgili olarak, okullara iş yerlerine yazılar gönderdik. Fakat 30-35 yıllık alışkanlığımızı sürdürüyoruz. Alış veriş yapıyoruz mesela. 10 kuruşumuzu istemiyoruz. Bunun ayıp olan bir tarafı yok. Son derece önemli. 30 kuruş olan bir mal, 32 kuruşa çıktığında 32 olmuyor 35 kuruş yapılıyor. Bu önemli bir artış enflasyona da önemli bir yansıması oluyor. Merkez Bankası olarak bizlerin kamu oyunu bu konuda bilgilendirmesi görevimizdir. Lütfen hep birlikte kuruşa sahip çıkalım.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber