Türkiye'deki insanların yüzde 64'ü 3 ayda bir kitap okuyor

KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Bekir Ağırdır:- "Her şeyden önce Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019, bu topluma olan inancımızı, umudumuzu tazeledi diye düşünüyorum. Çünkü genel olumsuz kanaatlerin tersine konuları, içeriği tartışılabilir. Ama Türkiye'deki insanların yüzde 64'ü 3 ayda bir kitap okuyor"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Ocak 2021 23:41, Son Güncelleme : 12 Ocak 2021 23:43
Türkiye'deki insanların yüzde 64'ü 3 ayda bir kitap okuyor

KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü ve yazar Bekir Ağırdır, Türkiye Yayıncılar Birliği öncülüğünde hayata geçirilen OKUYAY Platformunun sonuç toplantısına konuk oldu.

Yeni tip koronavirüs salgını sebebiyle çevrim içi düzenlenen toplantıda Ağırdır, "Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019 ve Pandemi Sürecinin Toplumsal Etkileri" başlıklı bir konuşma yaptı.

Ağırdır, Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019'un oldukça kapsamlı bir araştırma olduğunu belirterek, 2 bin 929 kişiyle yüz yüze görüşüldüğünü söyledi.

- "Toplum aslında kitaba ve kültürel değişime yüzünü dönmüş"

Türkiye'de son 10 yıldır yaşanan siyasi gerilimlerden kaynaklı, toplumun entelektüel seviyesi noktasında negatif düşünüldüğünü aktaran Ağırdır, "Her şeyden önce Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019, bu topluma olan inancımızı, umudumuzu tazeledi diye düşünüyorum. Çünkü genel olumsuz kanaatlerin tersine konuları, içeriği tartışılabilir. Ama Türkiye'deki insanların yüzde 64'ü 3 ayda bir kitap okuyor." dedi.

Ağırdır, platform öncesinde KONDA olarak 2008'de yaptıkları "Hayat Tarzı Araştırmaları"nda Türkiye'deki okuma kültürünün yüzde 30 civarında olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Yani 2008'den 2019'a okuma alışkanlığı yüzde 60'a çıkmış. Doğrusunu isterseniz bu bulguya şaşırmadım. Araştırma bulgularından sonra bütün soruların cevaplarını ortaya koyduğumuzda, kitap okumayan ya da kitaba uzak kitle olarak tanımlayabileceğimiz, Türkiye'de aşağı yukarı yüzde 23'lük bir kesim var. Tahmin edileceği gibi bunların her şeyden önce eğitim seviyeleri düşük. Şunu da hatırlatmalıyız ki, ülkede hala yüzde 8 okuma yazma bilmeyen insan var. Bu yüzde 23'e ilaveten yüzde 16'lık bir küme daha var ki, bir biçimde 'eskiden okudum' diyenler. Muhtemelen 'öğrencilik yıllarında okudum' diye düşünerek cevap vermiş olabilir. Aşağı yukarı toplumun yüzde 39'luk kesimi de okuma kültüründen çok nasibini almamış. Ama buna karşılık yüzde 42 insan ki okuyanlar kümesi, bunların 3'te biri 24 yaş altında 4'te biri öğrenci. Yüzde 19'luk bir kısım daha var ki okumaya daha yakın duruyor. Ama iş yoğunluğu, gelir durumu gibi çeşitli nedenlerle kitap okumaya yeterince vakit ayıramadığını söylüyor. Genel olarak bizim KONDA olarak temel yorumumuz toplum aslında kitaba ve kültürel değişime yüzünü dönmüş."

- "Türkiye pandemide yeniden dayanışmayı keşfetti"

Türkiye'nin son dönemde gecikmiş bir modernlik yaşadığına dikkati çeken Bekir Ağırdır, "Yani Batı ülkelerinin, 1930'lardan 1980'lere kadar süreç içerisinde yaşadığı kentleşme, gündelik hayat pratikleri bakımından modernleşme, buna bağlı olarak değer dünyaları açısından bütün zihin referanslarını, Türkiye'deki insanlar son 10-20 yılda yaşıyor. Bu gecikmenin telaşıyla da son derece hızlı ve savruk yaşıyorlar. Belki içini doldurmadan, sığ bir yüzeyden yaşıyorlar ve belki kutuplaşmalar nedeniyle ayrı değer setlerine saplanarak yaşıyorlar. Yine de Türkiye toplumu son hızla metropolleşiyor ve kentli pratiklere yöneliyor. Bunun yanı sıra teknolojik sıçrama, benim 'sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüş' dediğim, çağ değişimine de hızla adapte olmaya çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Ağırdır, pandemi dönemine de değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Pandemi boyunca Türkiye toplumu ilk defa çok uzun süreden sonra kaybettiği dayanışma duygusunu yeniden keşfetti. Çünkü ilk defa siyasi gerilimlerden, kimlik sıkışmalarından, kutuplaşmalardan ya da metropolleşmenin ürettiği, mekansal değişimlerden dolayı giderek komşu ilişkilerimiz, sokakla, mahalleyle ilişkilerimiz kaybolmuştu. Ama pandemi, Türkiye'de yeniden Türk toplumunun DNA'larında olan ve çok güçlü bir biçimde deneyimlediği, yine çok güçlü bir şekilde toplumsal bellekte yer alan dayanışmayı yeniden keşfettirdi ve bunun ürettiği çok ciddi bir fırsat alanı var önümüzde. Yani giderek memleketimiz için, sokağımız için kaygılanmayı öğrendik. Dolayısıyla bu kaygı ve özenin sonucuyla karşı karşıyayız. Giderek toplum, bir bakıma yeniye dair bütün krizlerin, kutuplaşmaların geçeceği görüşünde ve yeni bir hayata dair her birimiz yeni düşüncelere ufuk açmış durumdayız. Toplumda geleceğe dair ciddi bir umutlanma ihtiyacı yeşermiş durumda ve umutlanma o ihtiyacını besleyenlerden birisi tam da OKUYAY Platformunun bahse konu olan kültürel gelişim, kitapla olan ilişkimiz, yeni bilgilere açık olmamıza teşne bir ruh halinin olduğunu sanıyorum. Nitekim bu anlamda pandemi döneminde yaptığımız araştırmalardan sadece 6 ayda kitap satışları 2 katına çıkmış durumda. 2020 ocak ayı ile 2020 mayıs arasında internetten kitap alanların sayısı 2'ye katlanmış."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber