Artan çalışma süreleri işsizliği artırıyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 29 Nisan 2010 20:56, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'de son yıllarda giderek uzayan çalışma saatleri işsizlik sorununun daha da büyümesine neden oluyor.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, DİSK'e bağlı Sosyal-İş Sendikası, 1 Mayıs'ın doğuş nedeni olan ''8 saatlik iş günü'' mücadelesi ekseninde, Türkiye'de fiili çalışma sürelerinin uzaması, nedenleri ve sonuçlarını içeren bir rapor hazırladı.

Raporda, Türkiye'de çalışma sürelerinin yasal düzenlemelerle sınırlandırılmasının uzun bir tarihsel döneme yayıldığı ancak yasal düzenlemelere rağmen çalışma sürelerinin aşılmasının sık sık yaşanan bir uygulama olduğu ifade edildi.

Türkiye'de emekçilerin fiili çalışma sürelerinin son 20 yıldır arttığına dikkatin çekildiği raporda, iş kanunlarında haftalık çalışma süresinin 45 saat olarak tanımlandığı, bir yılda yapılacak fazla çalışmaların toplam süresinin ise 270 saat ile sınırlandırıldığı belirtildi.

Fazla çalışmaların üst sınırı olan 270 saatin haftada ortalama 5,2 saate karşılık geldiğine yer verilen raporda, dolayısıyla işçilerin bir yıl içinde haftalık ortalama çalışma süresinin en fazla 50,2 saat olabildiğine işaret edildi. Raporda, kamu personelinin haftalık çalışma süresinin ise 40 saat olduğu kaydedildi.

Çalışma süresi ve fazla çalışma sürelerinin sınırlandırılmasının, işçilerin sağlığının korunması, işçilerin dinlenmeye ve çalışma dışı yaşama makul bir süre ayırabilmesi ve genel olarak istihdam olanaklarının korunması açısından önem taşıdığı vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi:

''Oysa Türkiye'de fiili çalışma süreleri, özellikle de özel sektör işçileri açısından yasal üst sınırın çok daha üstünde gerçekleşebilmektedir. Son 20 yılda haftalık fiili çalışma sürelerinde ciddi bir artış yaşanmıştır. 50 saatten fazla çalışanların ücretliler içindeki payı giderek artmıştır. Öyle ki 1988'de haftada ortalama 50 saatten fazla çalışanların tüm ücretliler içindeki payı yüzde 28,9 iken bu oran 1999'a gelindiğinde yüzde 37,6'ya, 2008'e gelindiğinde ise yüzde 46,6'ya yükselmiştir. Yani bugün itibarıyla Türkiye'de yaklaşık olarak her iki emekçiden biri yasal üst sınırın üzerinde haftalık çalışma süreleri ile çalıştırılmaktadır.

1989'dan 2008'e gelindiğinde, haftada 50 ila 59 saat arasında çalışanların oranı yüzde 13,4'den yüzde 17,7'ye, haftada 60 ila 71 saat arasında çalışanların oranı yüzde 10,5'den yüzde 19,3'e, haftada 72 saatten fazla çalışanların oranı ise yüzde 5'den yüzde 9,6'ya yükselmiştir. Böylece son 20 yılda emekçilerin çalışma süreleri kayda değer oranda artmış, uzun çalışma süreleri adeta bir kural haline gelmiş, emekçilerin dinlenmeye ve çalışma dışı yaşama ayırdıkları süre kısalmıştır.''

Rapora göre, ücret ya da yevmiye karşılığı çalışanlardan haftada 50 ve daha fazla çalışanların yıllar itibarıyla dağılım oranları şöyle:

Yıllar Haftada 50-59 Saat Çalışan Haftada 60-71 Saat Çalışan Haftada 72 ve Daha Fazla Saat Çalışan 50 Saatten Fazla Çalışan (toplam)

1988 13,4 10,5 5 28,9

1990 14 11,9 5,5 31,4

1993 14,6 13,6 4,8 33

1996 16,5 15,4 7 38,9

1999 14,2 16,6 6,8 37,6

2002 15 19,3 8,2 42,5

2005 16,7 20,5 12,1 49,3

2006 16 21,5 12,5 50

2007 16,4 19,3 9,7 45,4

2008 17,7 19,3 9,6 46,6

-''ÇALIŞMA SÜRESİNDEKİ ARTIŞ ÜCRETLERE YANSIMIYOR''-

Raporda, Türkiye'de fiili çalışma sürelerinde yaşanan artışın temel nedeninin 12 Eylül'den bu yana uygulamaya konulan yeni-liberal politikalar olduğu ifade edildi.

Raporda, ''özelleştirmeler, kamunun işçi istihdamındaki payının gerilemesi, taşeronlaştırma uygulamaları, özel sektör teşvik edilirken özel sektördeki hukuka aykırı çalışma düzenlemelerine göz yumulması, çalışma yaşamının fiilen kuralsızlaştırılması, esnek çalışma ve istihdamın hızla yaygınlaşması, işsizlik ve yoksullukta yaşanan artış, gerçek ücretlerin gerilemesi, özel sektörde çalışan her üç işçiden birinin hala kayıt dışı olması, sendikalaşma oranının son 20 yılda yüzde 22,2'den yüzde 5,8'e kadar düşmesi, iş denetim ve teftiş sisteminin yeterli, etkili ve caydırıcı olmaması'' filli çalışma sürelerinde yaşanan artışın belli başlı nedenleri olarak sıralandı.

Çalışma sürelerindeki artışın emekçilerin gelirine yansımadığı, çalışma sürelerinin artmasının işverenlere yaradığı belirtilen raporda, 2006'da brüt asgari ücret 531 lira iken emekçilerin yüzde 50'sinin aylık brüt ücretinin 698 liranın altında olmasının, Türkiye'de ücretlerin düşük olma nedenlerinin en açık göstergelerinden biri olduğuna yer verildi.

Genellikle fazla mesailerin ücretlendirilmediğine ya da fazla mesai ücretinin yüzde 50 zamlı ödenmesi gerekirken standart saatlik ücret üzerinden ödeme yapıldığına işaret edilen raporda, çalışma sürelerinin yasal sınırlar içinde kaldığı, fazla mesailerin zamlı ödendiği iş yerlerinin azınlıkta olduğuna dikkat çekildi. Raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

''Dolayısıyla haftada kaç saat çalışırsa çalışsın aynı ücreti alan emekçiler açısından fazla çalışmalar gelirde bir artışa değil daha fazla sömürüye ve yoksulluğa yol açmaktadır. Fazla mesaileri standart saat ücreti üzerinden ödenen emekçiler ise ancak gerçek ücretlerindeki gerilemeyi kısmen telafi edebilmektedir, bir başka deyişle emekçiler aynı miktarda ücreti, daha çok çalışarak kazanmak durumunda kalmaktadır. Bu durumda çalışma sürelerindeki artış, emekçilere daha fazla sömürü ve yaşamaya ayrılan daha az zaman olarak geri dönmektedir. Çoğu zaman emekçiler, gönüllü olarak değil zorunlu olarak yasal üst sınırın üzerinde çalışmak durumunda kalmaktadır.

Her iki durumda da kazançlı çıkanlar işverenler olmaktadır. Fazla mesai ücreti ödemeyen, işçiler ne kadar süre çalışırsa çalışsın aynı ücreti ödeyen işverenler, yasal sınırı aşan çalışmaları bedavaya getirmektedir. Örneğin işçilerini haftada 60 saat çalıştıran ancak işçilerine sadece asgari ücret ödeyen bir işveren, bir işçiyi haftada 15 saat ücretsiz çalıştırmakta, çalıştırdığı her üç işçi başına haftada 45 saat ücretsiz çalışma elde etmektedir. 45 saat ise İş Kanunu'na göre haftalık çalışma süresine eşit olduğu için, bu işveren üç işçisine dört işçinin yapacağı işi yaptırmakta ve her üç işçide bir işçi 'kara' geçmektedir. Böylece işveren işçilerini yasaya uygun çalıştırması durumunda çalıştırmak zorunda kalacağı dördüncü işçiye ödeyeceği ücret, sigorta primi ve benzeri harcamalardan, üç işçiyi dört işçilik çalıştırarak tasarruf etmektedir.''

-''HÜKÜMET DE DURUMUN FARKINDA''-

Haftalık fazla çalışma sürelerinin toplamda 80 milyon 30 bin saate karşılık geldiği vurgulanan raporda, ''Eğer yasal üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışmalar yaptırılmasa ve bunun yerine tam zamanlı (haftada 45 saat çalışan) işçi istihdam edilse 1 milyon 778 bin 444 işçi daha istihdam edilebilirdi. 2009'da işsiz sayısı 3 milyon 471 bin, işsizlik oranı ise yüzde 14'tü. Eğer istihdam edilen işçiler haftada en fazla 50 saat çalıştırılsaydı, yasal üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışmalar yaptırılmasaydı ve bunun yerine işçi istihdam edilseydi, 1 milyon 778 bin 444 kişi daha istihdam edilmiş olacaktı, işsiz sayısı 1 milyon 692 bin 556 kişiye düşecekti ve işsizlik oranı yüzde 14'den yüzde 6,4'e gerileyecekti'' denildi.

Raporun sonuç bölümünde şunlar kaydedildi:

''-Günlük en fazla sekiz saat çalışma hakkı gasp edilmekte ve günlük çalışma sürelerinin tespiti işverenlerin inisiyatifine terk edilmektedir.

-Türkiye'de fiili çalışma süreleri hızla artmaktadır. İş Yasası gereği haftalık ortalama çalışma süresi en fazla 50,2 saat iken Türkiye'de emekçilerin yaklaşık yarısı bu sürenin üzerinde çalışmaktadır. Bu durum emekçilerin çalışma dışı yaşama ve dinlenmeye daha az zaman ayırmasına, emekçilerin sağlığının bozulmasına ve işçilerin daha fazla sömürülmesine yol açtığı gibi işsizliği de artırmaktadır.

-Türkiye, çalışma sürelerinin hızla artmasıyla adeta 19. yüzyılın vahşi çalışma koşullarına geri dönmekte, işçilerin güneşin doğuşundan batışına kadar çalıştırılmasına müsaade eden mecelle hükümleri uygulamada vücut bulmaktadır.

-Esasında hükümet de bu durumun farkındadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Türkiye'deki emek sömürüsünün varlığını bizzat dile getirmiş, TOBB üyelerine 'birer işçi istihdam edin' telkininde bulunmuştur. Hükümet, işverenlerden 'işçi istihdam edin' diye ricacı olmak yerine, işverenlerin yasal çalışma sürelerine uymasını sağladığı takdirde işverenler zaten yeni işçi istihdam etmek zorunda kalacaktır.

-Türkiye'de haftalık çalışma süresinin üst sınırını aşan toplam çalışma süresi 80 milyon 30 bin saattir ve bu süre 1 milyon 778 bin işçinin daha istihdam edilmesini engellemektedir.

-Hükümetin yasal sorumluluğunu acilen yerine getirmesi, yasal çalışma sürelerine riayet edilmesi için tutarlı ve zorlayıcı bir politika izlemesi, etkin denetim ve cezalar yoluyla çalışma sürelerinin yasal sınırlar içinde kalmasını sağlaması gerekmektedir.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber