Dava Dilekçesi İki Kez Reddedilen Sosyal Güvenlik Denetmenini İDDK Haklı Buldu
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, sosyal güvenlik denetmeni olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (b) alt bendi uyarınca "uyarma" cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, tekerrür hükümleri uyarınca "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlem ile bazı mevzuat hükümlerinin iptali için açtığı davaya ilişkin kararını verdi.

Dava dilekçesinin bazı koşullara aykırı olduğu gerekçesiyle ikinci kez reddeden Danıştay Daire kararını bozdu.
Davacının iddiaları nelerdi?
Sosyal Güvenlik Denetmenlerinin disiplin amirlerinin hatalı belirlendiği, kendilerinin taşra personeli olmadığı ve kadrolarının merkez teşkilat bünyesinde yer alması gerektiği, denetmenlik vazifesinin masa başı bir görev olmadığı, kurum dışında inceleme ve denetleme yapmanın asıl vazifeleri olduğu, mesai takibi yapılmasının salt bu nedenle dahi hukuka aykırı olduğu, mesai saatleri dışında da denetim görevini ifa edebilecekleri, mesai saatlerine yönelik belirlemelerin Genelge ile yapıldığı, hakkında verilen disiplin cezasının yetki unsuru yönünden sakat olduğu, kendisine taşra teşkilatında görevli disiplin amirlerince işlem tesis edilemeyeceği, hakkında tesis edilmiş olan disiplin cezasının hukuka uygun olmadığını iddia etmiştir.
İDDK: Davanın esasına girilmeliydi
Bahsi geçen iddialar kapsamında uyuşmazlık ele alındığında, düzenleyici işlemlerin bu doğrultuda hukukiliğinin incelenmesi, dava konusu uygulama işleminin hukuki denetimi açısından sonuç doğuracak niteliktedir.
Öte yandan, yenileme dilekçesi ile iki yeni düzenleyici işlemin iptalinin istenilmesi, davacının dava konusu ettiği uygulama işlemi ile sebep-sonuç ilişkisi doğurması şartıyla talebin genişletilmesi anlamına gelmeyeceği gibi, dilekçenin usule aykırılığı sonucunu da doğurmayacaktır. Bununla birlikte, yenileme dilekçesi sunularak açılan davada, davacının söz konusu düzenleyici işlemlerin iptalini istemekte menfaatinin bulunup bulunmadığı veya davanın süresinde açılıp açılmadığı ayrıca incelenebilecektir.
Dava dilekçesi ile dosya kapsamında davacı tarafından sunulan diğer dilekçelerin bir bütün halinde incelenmesinden, davacının disiplin cezası ile tecziyesine ilişkin uygulama işlemi ile bu işleme dayanak gösterdiği düzenleyici işlemler arasında davacının iddialarıyla sınırlı bir değerlendirme yapıldığında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi kurulmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, düzenleyici işlemlerin davacının ileri sürmüş olduğu hukuka aykırılık sebepleri ve uygulama işlemine konu hususlar doğrultusunda hukuki denetiminin yapılabileceği dikkate alındığında, davacının talebinin dilekçe ret usulü ile sınırlanmasının 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 5. fıkrasında hüküm altına alınan amaç ile uyumlu olmayacağı gibi hakkaniyete de uygun düşmeyeceği sonucuna varılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/2454
Karar No: 2025/514
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Onikinci Dairesinin 01/04/2024 tarih ve E:2024/1501, K:2024/1644 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
... Sosyal Güvenlik Müdürlüğü ... Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğünde sosyal güvenlik denetmeni olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (b) alt bendi uyarınca "uyarma" cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, tekerrür hükümleri uyarınca "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı işleme yaptığı itirazın reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Merkez Disiplin Kurulunun ... tarih ve...sayılı kararı ile ...Turnike Sisteminde, Fazla Mesai Ödemeleri ve İzin İşlemleri Genelgesi'nin 1. maddesinin, Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesinin, Sosyal Güvenlik Denetmenliği Yönetmeliği'nin 32. maddesinin birinci, ikinci, üçüncü fıkralarının, Sosyal Güvenlik Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliğine ekli Disiplin Amirleri Cetvelinin sosyal güvenlik denetmenlerine ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Onikinci Dairesinin 01/04/2024 tarih ve E:2024/1501, K:2024/1644 sayılı kararıyla; 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasında, birden fazla işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilmesinin, bu işlemler arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması şartına bağlandığı gibi 7. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, düzenleyici işlemlerin bireysel işlemlerle birlikte dava konusu edilebilmesi için, bireysel işlemin doğrudan düzenleyici işlemin uygulama işlemi niteliği taşıması gerektiğinin tartışmasız olduğu,
2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin beşinci fıkrasında ise, dava dilekçesinin reddedilmesi üzerine yeniden verilen dilekçede de aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin düzenlendiği,
Dava dilekçesi, Dairelerinin 20/09/2023 tarih ve E:2023/4756, K:2023/4220 sayılı kararıyla, "davacının, disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin bireysel işlem ile Sosyal Güvenlik Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliği'ne ekli Disiplin Amirleri Çizelgesinin, Sosyal Güvenlik Denetmenlerine karşılık gelen kısmına karşı aynı dilekçe ile dava açması mümkün olmakla birlikte, Sosyal Güvenlik Denetmenliği Yönetmeliği'nin iptali istenilen ve düzenleyici işlem olan "Çalışma yerleri" başlıklı 32. maddesi yönünden ayrı dilekçe ile dava açması gerektiğinden, tek dilekçeyle açılan davada 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesine uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle reddedilmiş ise de; 01/03/2024 tarihli yenileme dilekçesinde, yine Sosyal Güvenlik Denetmenliği Yönetmeliği'nin 32. maddesinin bir, iki ve üçüncü fıkralarının iptal istemine yer verilmek suretiyle aynı yanlışlığın tekrarlandığı, üstelik ilk dava dilekçesinde yer almayan iki yeni düzenleyici işlemin de iptali istenilmek suretiyle talebin de genişletildiğinin anlaşıldığı,
Bu durumda; Dairelerinin 20/09/2023 tarih ve E:2023/4756, K:2023/4220 sayılı dilekçe ret kararı üzerine, davacı tarafından yenilenen dava dilekçesinde 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesi yönünden aynı yanlışlıklar yapıldığı gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, dava konusu işlemlerin uluslararası sözleşmelere ve dayanağı mevzuata aykırı olduğu, Sosyal Güvenlik Denetmenlerinin disiplin amirlerinin hatalı belirlendiği, kendilerinin taşra personeli olmadığı ve kadrolarının merkez teşkilat bünyesinde yer alması gerektiği, denetmenlik vazifesinin masa başı bir görev olmadığı, kurum dışında inceleme ve denetleme yapmanın asıl vazifeleri olduğu, mesai takibi yapılmasının salt bu nedenle dahi hukuka aykırı olduğu, mesai saatleri dışında da denetim görevini ifa edebilecekleri, mesai saatlerine yönelik belirlemelerin Genelge ile yapıldığı, hakkında verilen disiplin cezasının yetki unsuru yönünden sakat olduğu, kendisine taşra teşkilatında görevli disiplin amirlerince işlem tesis edilemeyeceği, hakkında tesis edilmiş olan disiplin cezasının hukuka uygun olmadığı belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükümleri yer almıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesinde "Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir." denilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmış; 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin ve davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin gösterileceği; 14. maddesinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği; 15. maddesinde ise, anılan maddelere uygun olmayan dilekçelerin otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere reddedileceği, dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çeşitli kararlarında; mutlak bir açıklık veya net bir taleple ortaya konulmamış olsalar bile ulusal mahkemelerin, başvurucunun iddialarının esasına ilişkin meseleyi araştırmak için belirli bir tahkikatı yürütmeleri gerektiği, ortaya konulan davaya dair resen araştırma yapılmamasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğu yönünde gerekçelere yer verildiği görülmektedir. (Dattel (No.2)/ Lüksemburg).
Bununla birlikte, 2577 sayılı Kanun'un sistematiğinin pek çok düzenleme bakımından "dava konusunu" temel aldığı da (idari dava türleri, görev ve yetki kuralları, dava açma sürelerine ilişkin kurallar vb. gibi) dikkate alındığında, dava konusunun net olarak belirlenmesi, uyuşmazlığın çözümü için yapılması gereken ilk ve en önemli tespittir.
Bu tespit yapılırken, mahkemelerin bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınmaları gerekir.
Uyuşmazlık konusu olayda; ... Sosyal Güvenlik Müdürlüğü ... Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğünde sosyal güvenlik denetmeni olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (b) alt bendi uyarınca "uyarma" cezası ile cezalandırılması gerekmekteyken, tekerrür hükümleri uyarınca "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı işleme yaptığı ... tarihli itirazın reddine ilişkin... tarih ve ... karar numaralı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Merkez Disiplin Kurulu Kararı ile bu işlemin dayanağı olan Sosyal Güvenlik Denetmenliği Yönetmeliği'nin "Çalışma yerleri" başlıklı 32. maddesinin iptali ve Sosyal Güvenlik Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliğine ekli Disiplin Amirleri Çizelgesinin, Sosyal Güvenlik Denetmenlerine karşılık gelen kısmının iptali istemiyle dava açılmış; Dairenin 20/09/2023 tarih ve E:2023/4756, K:2023/4220 sayılı kararıyla, "(...) Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, dilekçenin "Konu" kısmında "uyarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ...tarih ve ... sayılı davalı idare işleminin iptali istenilmekte iken, "Sonuç ve İstek" kısmında ise, "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin... tarih ve... sayılı kararın iptali istemine yer verildiği görülmektedir. Buna göre, dava konusu edilen ve iptali istenilen bireysel işlem yönünden tereddüt oluştuğundan ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca dava dilekçesinde dava konusunun hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerektiğinden, dava dilekçesinin bu haliyle 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun olmadığı anlaşılmaktadır. (...) davacının, disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin bireysel işlem ile Sosyal Güvenlik Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliği'ne ekli Disiplin Amirleri Çizelgesinin, Sosyal Güvenlik Denetmenlerine karşılık gelen kısmına karşı aynı dilekçe ile dava açması mümkün olmakla birlikte, Sosyal Güvenlik Denetmenliği Yönetmeliği'nin iptali istenilen ve düzenleyici işlem olan "Çalışma yerleri" başlıklı 32. maddesi yönünden ayrı dilekçe ile dava açması gerektiğinden, tek dilekçeyle açılan davada 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesine uyarlık bulunmamaktadır" gerekçesiyle dilekçenin anılan Kanun'un 3. ve 5. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine, davacı tarafından sunulan 01/03/2024 tarihli yenileme dilekçesinde dilekçe ret kararında belirtilen 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine ilişkin aykırılık tekrarlanmamış olmakla birlikte; temyize konu kararla, davacı tarafından Sosyal Güvenlik Denetmenliği Yönetmeliği'nin 32. maddesinin bir, iki ve üçüncü fıkralarının iptal istemine yer verilmek suretiyle dilekçe ret kararında anılan Kanun'un 5. maddesine ilişkin belirtilen aynı yanlışlığın tekrarlandığı, üstelik ilk dava dilekçesinde yer almayan iki yeni düzenleyici işlemin de iptali istenilmek suretiyle talebin de genişletildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi incelendiğinde, dava konusu düzenlemelerde sosyal güvenlik denetmenlerinin disiplin ve idari amirlerinin hatalı belirlendiği, kendilerinin merkez teşkilatında görevlendirilmeleri gerektiği, haklarında mesai takibi yapılamayacağı ve söz konusu düzenlemelerin yetki ve şekil unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu gibi iddialara yer verildiği görülmektedir. Bahsi geçen iddialar kapsamında uyuşmazlık ele alındığında, düzenleyici işlemlerin bu doğrultuda hukukiliğinin incelenmesi, dava konusu uygulama işleminin hukuki denetimi açısından sonuç doğuracak niteliktedir.
Öte yandan, yenileme dilekçesi ile iki yeni düzenleyici işlemin iptalinin istenilmesi, davacının dava konusu ettiği uygulama işlemi ile sebep-sonuç ilişkisi doğurması şartıyla talebin genişletilmesi anlamına gelmeyeceği gibi, dilekçenin usule aykırılığı sonucunu da doğurmayacaktır. Bununla birlikte, yenileme dilekçesi sunularak açılan davada, davacının söz konusu düzenleyici işlemlerin iptalini istemekte menfaatinin bulunup bulunmadığı veya davanın süresinde açılıp açılmadığı ayrıca incelenebilecektir.
Dava dilekçesi ile dosya kapsamında davacı tarafından sunulan diğer dilekçelerin bir bütün halinde incelenmesinden, davacının disiplin cezası ile tecziyesine ilişkin uygulama işlemi ile bu işleme dayanak gösterdiği düzenleyici işlemler arasında davacının iddialarıyla sınırlı bir değerlendirme yapıldığında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi kurulmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, düzenleyici işlemlerin davacının ileri sürmüş olduğu hukuka aykırılık sebepleri ve uygulama işlemine konu hususlar doğrultusunda hukuki denetiminin yapılabileceği dikkate alındığında, davacının talebinin dilekçe ret usulü ile sınırlanmasının 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 5. fıkrasında hüküm altına alınan amaç ile uyumlu olmayacağı gibi hakkaniyete de uygun düşmeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinde ikinci kez aynı yanlışlıklar yapıldığı gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 01/04/2024 tarih ve E:2024/1501, K:2024/1644 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 05/03/2025 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.