Sayıştay'dan Vekil Dekanlarla İlgili Farklı Kararlar Devam Ediyor!

Sayıştay Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından vekaleten yapılan Dekanlık görevlendirmelerinde mali ödemelere dair farklı kararlar vermeye devam ediyor!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Aralık 2025 14:00, Son Güncelleme : 19 Aralık 2025 11:37
Sayıştay'dan Vekil Dekanlarla İlgili Farklı  Kararlar Devam Ediyor!

Bilindiği üzere, 2547 sayılı Kanunun "Dekan" başlıklı 16 ncı maddesinde; "Atanması: Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir. .... Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder. Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır." hükmü yer almaktadır.

Bu çerçevede, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından asaleten atamalarda yukarıda yer alan mevzuat hükümleri izlenirken; asil atanan kişilerin herhangi bir sebeple görevden ayrılmalarında yapılacak işlemlere yönelik hüküm yer almamaktadır.

Hal böyle olunca, asaleten atanan kişinin görevinden istifa etmesi halinde yeni bir asaleten atamanın arşiv araştırması gibi aşamaları uzun süreceğinden, üniversite rektörünün teklifi üzerine Yükseköğretim Kurulu Başkanının onayıyla vekaleten görevlendirme yapılmaktadır.

Bu durum idari işlerin devamlılığı için kritik önem arz ederken, görevlendirilen vekil dekanların mali haklarıyla ilgili tartışma uzun süredir devam etmektedir.

Sayıştay Başkanlığına bağlı daire kararları, vekil dekanların ek ders muafiyeti ve idari görev ödeneğinden yararlanmalarının mümkün olmadığına dair kararlar vermekte iken, Temyiz Kurulu ise tam tersi bir yorum getirmek suretiyle mali süreçlerden yararlanmaları yönünde değerlendirme yapmıştır.

31 Temmuz 2021 tarihli Sayıştay Daire Kararına ulaşmak için TIKLAYINIZ.

20 Temmuz 2023 tarihli Sayıştay Temyiz Kurulu Kararına ulaşmak için TIKLAYINIZ.

Aradan geçen iki yıla aşkın süre sonrası Temyiz Kurulunun esastan bozma kararı sonrası bu konuda içtihat oluşmasını beklerken Sayıştay Daireleri ne yazık ki farklı kararlar vermeye devam etmektedir.

Sayıştay Dördüncü Dairesi 1 Temmuz 2025 tarihli kararında, "Her ne kadar Temyiz Kurulu Kararında, ne 2547 sayılı Kanun'da ne de 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'nda boşalan dekanlık kadrosuna 657 sayılı Kanun'da olduğu gibi vekaleten atanma usulünün düzenlenmediği, ancak somut olayda kamu hizmetlerinin sürekliliği ilkesi çerçevesinde atamaya yetkili makam tarafından dekanlık görevine vekaleten görevlendirme yapıldığı, ayrıca dekan vekilinin, asilde aranan akademik koşulları taşıdığının da görüldüğü, Kanun'da belirtilen normal atama usulüne göre bazı eksiklikler olmasının (Dekanın rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından seçilmesi kuralına uyulmamasının) vekaleten görevlendirilen kişiye 2914 sayılı Kanun'da dekanlık görevine ait maaş unsurlarının ödenmesine engel teşkil etmeyeceği, bu nedenlerle, dekan vekili ataması mevzuatına uygun olduğundan, ilgili Kanun'da dekana ait maaş unsurlarının (ek gösterge aylığı, idari görev ödeneği, üniversite ödeneğinin) vekaleten atanan kişiye ödenmesiyle herhangi bir kamu zararına sebebiyet verilmediği belirtilmiş ise de öğretim üyesinin "yeni dekan ataması yapılıncaya kadar Yükseköğretim Kurulu'nun onayıyla dekanlık görevini vekaleten yürütmesi", 2547 sayılı Kanun'da belirtilen usul dışında bir görevlendirme olduğundan ilgili kişiye bu görevinden dolayı dekanlık görevine ait maaş unsurlarının (ek gösterge aylığı, idari görev ödeneği ve üniversite ödeneğinin) ödenmesi mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla vekilin asilde bulunan şartları taşıması ve mükerrer ödeme yapılmamış olması yapılan ödemeye hukuki bir geçerlilik kazandırmamaktadır." ifadeleri yer almıştır.

Sayıştay Sekizinci Dairesi ise 15 Temmuz 2025 tarihli kararında; "Her ne kadar Rektör tarafından dekanlık için YÖK'e üç aday önerilmesi gerekirken, sadece bir kişi olarak adı geçen kişi önerilmiş ise de; 2547 sayılı Kanun'un Ek 1'inci maddesinde yer alan; "Üniversite rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile bunların yardımcıları ve bölüm başkanları, gerektiğinde bu Kanunda belirtilen süreleri dolmadan tayinlerindeki usule uygun olarak görevlerinden alınabilirler." hükmü uyarınca Kanun'da belirtilen süre dolmadan atamadaki usule uygun olarak görevden alma yetkisine sahip olan atamaya yetkili amirin, asaleten atamadaki usule uygun olarak vekaleten dekan atama yetkisine de sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığından; söz konusu işlemdeki usul eksikliği ilgilinin Dekan Vekili olarak atanmasına engel teşkil etmemektedir. Dekan atamasında asil olarak atanma ile vekaleten atanma arasında 3 yıllık atamanın getirdiği güvence dışında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de aynı görev aynı sorumluluk ve yetki çerçevesinde yapılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıdaki maddeye göre ilgili süre dolmadan da yetkili makamca görevden alınabileceğinden; asil olarak atanma ile vekil olarak atanma arasında bu açıdan da fark bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Tüm bu açıklamalar bağlamında, asaleten atanma şartlarını haiz olan ve dekanlık görevini Kanunda belirtilen usuller dahilinde vekaleten yürüten öğretim üyesine vekalet görevi süresince, asaleten atanacak dekana yapılması mümkün olan mali hakların ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gibi; dekanlık görevini vekaleten yürüten akademik personele asil dekan gibi yapılan ödemelerin, ilgili personelin asaleten atanması da mümkün iken idari tercih olarak vekaleten atanması nedeniyle harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri açısından kasıt, kusur ve ihmal kriterleri ile değerlendirilmesi ve kamu zararı olarak kabul edilmesi de mümkün değildir." açıklamalarına yer verilmiştir.

Sonuç olarak, Sayıştay kararları üzerinden gördüğünüz üzere, vekaleten görevlendirilen Dekanların mali haklardan yararlanıp yararlanamayacağı hususundaki karmaşa devam etmektedir. Bu meseleyi her yıl olağan denetimlerde konu etmek yerine Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından yapılacak çok basit bir yasal düzenlemeyle çözüme kavuşturmak elzemdir.


Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber