Emeklilikte 61 Yaş Sınırı Yeniden Geliyor

Bakanlar Kurulu üyeleri tarafından imzalanıp TBMM'ye sevk edilen tasarıda, "hizmet süreleri ne olursa olsun 61 yaşını dolduranlar hakkında da kurumlarınca yaş haddinin uygulanabileceği" yönünde yeni bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemenin en önemli nedeni Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin daha önce verdiği iptal kararıdır. Bu kararda "sosyal güvenlik kurumunun aktüeryal dengelerinin" bozulmaması gerektiği belirtilmişti. Yapılan düzenleme ile mahkemenin gerekçesi dikkate alınarak bu konudaki yetki kurumlara bırakılmaktadır. Konuya ilişkin mevzuat hükümleri için başlığa tıklayın.

Haber Giriş : 12 Ocak 2005 00:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bakanlar Kurulu üyelerince imzalanan ve 07.01.2005 tarihinde TBMM'ye sevk edilen tasarıda konuya ilişkin olarak yer alan hüküm şu şekildedir:

"MADDE 2.? 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun;
a) 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile (b) ve (d) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
?İştirakçilerin görevleri ile ilişiklerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 65 yaşını doldurdukları tarihtir. 43 üncü maddede yazılı olanlar dışında, hizmet süreleri ne olursa olsun 61 yaşını dolduranlar hakkında da kurumlarınca yaş haddi uygulanabilir. 65 yaşını dolduranların açıktan veya naklen atamaları yapılamaz.?
?b) Üniversite öğretim üyelerinin görevleri ile ilişiklerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 67 yaşını doldurdukları tarihtir.?
?d) (b) fıkrasında belirtilen görevlere 67 yaşını, (ç) fıkrasında belirtilen görevlere ise hizalarında gösterilen yaş hadlerini doldurmuş bulunanlar açıktan veya naklen atanamazlar.?


Tasarı ile düzenleme yapılan ve çoğu kısmı iptal düzenlemeler ise şu şekildedir.

"Madde 40 - (Değişik fıkra: 08/07/2003 - 4919 S.K./1. md.)(**) İştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 61 yaşını doldurdukları tarihtir. 61 yaşını dolduranların açıktan ve naklen tayinleri yapılamaz. Ancak, personel kanunlarındaki yaş hadlerine ilişkin hükümler ile 43 üncü madde hükmü saklıdır.(***)
b) (Değişik bend: 08/07/2003 - 4919 S.K./1. md.)Üniversite öğretim üyelerinin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 67, hakim ve savcılar ile Dışişleri Bakanlığında görevli büyükelçi ve daimi temsilcilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 65 yaşını doldurdukları tarihtir.
d) (Değişik bend: 08/07/2003 - 4919 S.K./1. md.) (b) fıkrasında belirtilen görevlere fıkrada belirtilen yaş hadlerini ve (ç) fıkrasında belirtilen görevlere hizalarında gösterilen yaş hadlerini doldurmuş bulunanlar açıktan ve naklen tayin edilemezler."

(***)Fıkra, 65 yaşını doldurmayanlar yönünden, Anayasa Mah.nin 08/10/2003 tarihli ve E.2003/67, K.2003/88 sayılı Kararla iptal edildiğinden, 11/10/2003 tarih ve 25256 sayılı R.G.de yayımlanan 2003/67 Esas, 2003/13 (Yürürlüğü Durdurma) Karar Sayılı ve 08/10/2003 Karar Tarihli kararıyla; bu kuralın, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için, iptal kararının R.G.de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA karar verilmiştir. 28/02/2004 tarih ve 25387 sayılı R.G.de yayımlanan 2003/67 Esas, 2003/88 Karar Sayılı ve 08/10/2003 Karar Tarihli kararıyla iptal edilmiştir.


Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin iptal kararı

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI - E:2003/67 K:2003/88

IV-ESASIN İNCELENMESİ

Dava dosyası ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava dilekçesinde, sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk güvenliğini zedelemeyecek nitelikte olması gerektiği, kişilerin kanunla belirlenmiş bir statüye girdikten sonra statüde, haklı nedeni olmayan, makul bir geçiş öngörmeyen ölçüsüz kısıtlamalar yapılmasının hukuk güvenliğine ve kazanılmış hak ilkesine aykırı düştüğü, yeni kuralların ancak konuldukları tarihten sonra işe girecekler için uygulanması gerektiği, zorunlu emeklilik yaş sınırının düşürülmesinin Emekli Sandığının aktüeryal dengesini olumsuz etkileyeceği, temininde güçlük çekilen doktorlar, valiler, bürokratlar ve sanatçılar gibi çeşitli meslek mensuplarının emeklilik yaş sınırını düşürmenin kamu yararına olmayacağı, düzenlemenin siyasi amaçlı olduğu, uluslararası uygulamaların altında olan söz konusu yaş sınırı uygulamasının çalışma hak ve özgürlüğünü ölçüsüz bir şekilde sınırlandırdığı, emeklilik yaşının 61 olarak belirlenmesinin eşitlik ilkesini de ihlal ettiği savlarıyla Anayasa'nın 2., 5., 10., 11., 13., 48., 49. ve 60. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İptali istenilen 08/06/1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 40. maddesinin 08/07/2003 günlü, 4919 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değişik birinci fıkrasında, iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının 61 yaşını doldurdukları tarih olduğu, 61 yaşını dolduranların açıktan ve naklen tayinlerinin yapılamayacağı, ancak, personel kanunlarındaki yaş sınırlarına ilişkin hükümler ile 5434 sayılı Kanun'un 43. madde hükmünün saklı olduğu öngörülmüş, aynı Kanun'a 4919 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasında da, yeni yaş sınırının uygulanması bakımından 4919 sayılı Kanun'un yayımı tarihinde 61 ve daha yukarı yaşları doldurmuş olanlar ile 61 yaşını doldurmalarına kısa bir süre kalanlar yönünden kademeli bir geçiş sürecine yer verilmiştir.

Anayasa'nın 2. maddesinde, Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa'nın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Bu bağlamda, hukuk devletinde yasakoyucu, yasaların yalnız Anayasa'ya değil, evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür.

Anayasa'nın 5. maddesinde de, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.

08/06/1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun emeklilik yaş hadlerini düzenleyen 40. maddesinin birinci fıkrasında, iştirakçilerin görevleriyle ilgilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının 65 yaşını doldurdukları tarih olduğu belirtilmiş, diğer fıkralarında da hizmetlerin nitelik ve özelliklerine göre genel yaş sınırının üstünde ya da altında olan özel yaş sınırları öngörülmüştür. 40. maddede, 5434 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1949 yılından bu yana çeşitli değişiklikler yapılmasına karşın, maddenin ilk şeklinde yer alan iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren 65 yaş sınırı bu güne kadar korunmuştur.

Emeklilik için öngörülen 65 yaş sınırı ilk kez 16/03/2003 günlü, 4827 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değiştirilerek 61'e indirilmiş, ancak yapılan değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri gönderilmesi üzerine çıkarılan 03/04/2003 günlü, 4839 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle yaş sınırı yeniden 61'e indirilmiştir. 4839 sayılı Kanun'un çeşitli maddelerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle açılan iptal davasında, Anayasa Mahkemesi'nin 08/05/2003 günlü, E.2003/31, K.2003/3 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararıyla Kanun'un yaş sınırını 61'e indiren kuralını da içeren kimi maddelerinin yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu karardan sonra çıkarılan 08/07/2003 günlü, 4919 sayılı Kanun'un dava konusu 1. maddesiyle değiştirilen 5434 sayılı Yasa'nın 40. maddesiyle iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddinin 61 yaşını doldurdukları tarih olduğu belirlenmiş, ikinci maddesiyle aynı Kanun'a eklenen Geçici 215. maddeyle de bu kanunun yayımı tarihinde 61 ve daha yukarı yaşları doldurmuş olanlar ile 61 yaşını doldurmasına kısa bir süre kalanlar için 1 ila 6 ay arasında değişen süreleri kapsayan geçiş dönemi öngörülmüştür. Kanun'un yaş sınırının 61'e indirilmesine ilişkin gerekçesinde, genç ve yetenekli kişilere yükselme olanağı sağlanması ve kamu yönetiminde etkinliğin artırılmasının amaçlandığı belirtilmiştir.

Ülkemizde ortalama yaşam süresinin uzamasına paralel olarak 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 39. maddesindeki ?Kadın iştirakçilerden 20, erkek iştirakçilerden 25 fiili hizmet yılını dolduranların istekleri üzerine? emekli olabileceklerini öngören kural, 25/08/1999 günlü, 4447 sayılı Yasa ile değiştirilerek, isteğe bağlı emeklilik için 25 fiili hizmet yılını dolduran iştirakçilerden kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olma koşulu getirilmiştir. Bu düzenleme, yasakoyucunun isteğe bağlı emeklilikte bile yaş sınırını yükseltme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Dava konusu kuralın getirilmesindeki amaç, gerekçesinde belirtildiği gibi, gerçekten genç ve yetenekli kişilere yükselme olanağı sağlanması ve kamu yönetiminde etkinliğin artırılması ise bu amaca, hukuk güvenliği ilkesini zedelemeden ve finansman sorunu ile karşı karşıya olduğu bilinen ilgili sosyal güvenlik kurumunun aktüeryal dengelerini bozmadan ulaşılması gerektiğinde duraksanamaz.

Öte yandan, 61 ila 65 yaş arasında olup, devlet bürokrasisinin üst kademelerinde yer alan ve kamu hizmetinin başarı ile sürdürülebilmesi için gerekli bilgi, birikim ve deneyime sahip çok sayıdaki kişinin görevine, hukuk güvenliğini sarsmayacak biçimde makul ve ölçülü bir geçiş süreci öngörülmeksizin yasa ile son verilmesinin kamu hizmetinin görülmesini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır.

Geçici 215. maddenin birinci fıkrasıyla yeni uygulamaya intibak için basamaklar saptanırken daha uzun bir zaman dilimi yerine 1 ila 6 ay arasında değişen kısa bir geçiş sürecinin benimsenmesi, kişilerin yarınlarından kaygı duymamaları, bu bağlamda istikrarlı bir çalışma yaşamı sürdürebilmeleri için gerekli olan hukuk güvenliği ilkesini sarsıcı niteliktedir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu kurallar, hukuk güvenliği ile sosyal ve ekonomik hakları yaşama geçirmekle yükümlü sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığından Anayasa'nın 2. ve 5. maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.

Bu maddelere aykırı görülerek iptal edilen kuraların, Anayasa'nın dava dilekçesinde belirtilen diğer maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.

Bu görüşlere, Aysel PEKİNER değişik, Fulya KANTARCIOĞLU ve Fazıl SAĞLAM ek gerekçe ile katılmışlar, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ ve Sacit ADALI ise davanın reddi gerektiği düşüncesiyle katılmamışlardır.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI - E:2003/67 K:2003/88

VII-SONUÇ

08/07/2003 günlü, 4919 sayılı ?Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun?un;

A- 1. maddesiyle değiştirilen 08/06/1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 40. maddesinin birinci fıkrasının 65 yaşını doldurmayanlar yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B- 2. maddesiyle 5434 sayılı Yasa'ya eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C- 2. maddesiyle 5434 sayılı Yasa'ya eklenen Geçici 215. maddenin, birinci fıkrasının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

08/10/2003 gününde karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber