Akademik teşvik ve etik ihlaller!

Akademik teşvik yönetmeliği öncesi (2014 ve 2015 tüm alanlarda) bu dergilerde yayınlanan makale sayısı 203 iken teşvik sistemin uygulandığı 2016 ve 2017 yıllarında ise toplam 1579 yayın yapıldığı görülmektedir. Yukarda görüldüğü üzere % 677 orağındaki artış açıklayabilecek teşvik ve doçentlik dışında aracı bir değişken mevcut olmadığı düşünülmektedir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 19 Ocak 2018 09:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Akademik teşvik ve etik ihlaller!

Akademik teşvik yönetmeliği öncesi (2014 ve 2015 tüm alanlarda) bu dergilerde yayınlanan makale sayısı 203 iken teşvik sistemin uygulandığı 2016 ve 2017 yıllarında ise toplam 1579 yayın yapıldığı görülmektedir. Yukarda görüldüğü üzere % 677 orağındaki artış açıklayabilecek teşvik ve doçentlik dışında aracı bir değişken mevcut olmadığı düşünülmektedir.

AKADEMİK TEŞVİK VE ETİK İHLALLER 1

Günümüzde bilimsel ilerlemenin temel kanyaklarından biri akademik çalışmalardır (Godin, 2002). Bu nedenle bir yandan bu çalışmaların niteliği ve niceliği sorgulanırken, diğer yandan ülkelerin yayın performansı ve dünya bilimine olan katkısı tartışılmaktadır. Ayrıca her ülkenin yayın performansını artırmak için geliştirdikleri politikalar gün geçtikçe daha fazla önem arz etmektedir.

Bu kapsamda şuan hem ekonomik büyüklük hem de ülke nüfusu bakımından Dünyada 18. sırada olan Türkiye'nin yayın performansı ve dünya bilimine olan katkısı tarihsel süreç içinde incelendiğinde; 1980 yılında SSCI, SCI ve AHCI indexlerde Türkiye adresli yayın sayısı 427 iken, 2005 yılında 16959, 2015 yılında ise 36238 olduğu görülmektedir (Web of Secince[WoS], 2017).

Türkiye'de 25 yıl içinde yayın sayısı değerlendirildiğinde 39,7 kat artış yaşanmıştır (WoS, 2017). Sadece bu indexlerde yapılan yayınlar dikkate alındığında Türkiye 1980 yılında dünya bilimine % 0,056 oranında katkıda bulunurken, 2005 yılında; % 1,181 ve 2015 yılında ise; % 1,710 katkı sağlamıştır (WoS, 2017). Dünyada yayın sayısı bakımından 16. sıradadır (WoS, 2017). Ancak yayın sayısındaki artışa, oranına veya dünyadaki sıralamaya bakılarak yapılan bir değerlendirme aslında yanıltıcı olacaktır.

SSCI, SCI, AHCI indexlerde yapılan yayınlar ülke nüfuslarını dikkate alarak yapılan sıralamada ise, Türkiye 1980 yılında 34.. 2005 yılında, 32 sırada, akademik teşvik yönetmeliğinin uygulamaya konulmaya başlanmadığı 2015 yılında ise 28 sıradadır (WoS, 2017). Aslında öğretim elemanı sayısı, araştırma için ayrılan mali kaynaklar ve öğretim elemanlarının ders görevi yükü dikkate almadan yapılan değerlendirme ise bir yönüyle eksik kalacaktır. Bu kapsamda 1980 yılında Türkiye'de toplam öğretim elemanı sayısı; 20.917 ve öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı 0,020 dır. 2005 yılı toplam öğretim elemanı sayısı 79.555'dir ve öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı 0,213'dir. 2015 yılında ise toplam 151164 öğretim elemanı bulunurken, öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı 0, 239'dur (Council of higer Educatin [CoHE], 2017; WoS, 2017).

Mali kaynaklar bağlamında yapılan değerlendirmede ise, 1980 yılında yüksek öğretimde araştırma için öğretim elemanı bazlı ayrılan bütçe 48$ iken, 2005 yılında 58$ ve 2015 yılında ise 66$'dır (OECD, 2017). Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı ise 1980 yılında 13,7 iken, 2005 yılında 16,7, 2015 yılında ise 25,4'dür (OECD, 2017). Bu rakam 2013 yılı OECD ortalaması olan 15,6 oranının üstündedir. (OECD, 2013) Ancak açık ve uzaktan öğretime katılan öğrenci sayısı hesaba katılmadığında, Türkiye'de öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 2005 yılı için 14,75 iken, 2015 yılı için 16,75'dir. (CoHE], 2017). Ayrıca yükseköğretimde fiziki, kültürel ve akademik unsurları barındıran okullaşma oranı 1980 yılında % 6,4 iken, son hesaplamanın yapıldığı 2012 yılı için % 74,9'dür (Cetinsaya, 2014).

Bu bağlamda yayın sayısında anlamlı bir artış olsa da, ülke nüfusu, öğretim elemanı başına ayrılan araştırma bütçesi ve okullaşma oranında, dikkate alınarak yapılan değerlendirmede Türkiye'nin yayın performansının anlamlı bir yükselişte olduğu söylenmek abartılı olacaktır. Ancak yukarda belirtilen parametreler dikkat alınmadan 1980 ile 2015 yılları arasında yayın sayısındaki artışın nedeniyle ilgili alanyazında bazı varsayımlar mevcuttur. Örneğin 2000 tarihinden itibaren tıp ve mühendislik alanlarında doçent olabilmek için SSCI, SCI, AHCI indexlerde yayın yapmanın şart koşulmasının yayın sayısındaki artışının bir nedeni olarak sunulmaktadır (Ak & Gulmez, 2006; Orer, 2011). Bu bağlamda 1980- 2015 yılları arasında tüm bilim alanlarında toplamda 39,71 kat artış varken, doçentlik için SCI veya SSCI, indexte yer alan bir dergide yayın şartı olan tıp ve mühendislik alanları için 94,3 kat artış olmuş olması bu varsayımın temel dayanağı olduğu düşünülmektedir.

Yayın sayısındaki artışın başka bir nedeni olarak Dünya sıralamasında ilk beş yüz içinde zaman zaman yer alan ODTÜ, Hacettepe, Bilkent gibi üniversitelerin personel seçiminde SCI, SSCI veya AHCI indexli dergilerde yayın şartı koşması da olduğu ileri sürülmektedir (Ak & Gulmez, 2006). Ayrıca TÜBİTAK, YOK ve TUBA gibi kurumlar tarafından araştırmacılara ve kurumlara verilen maddi ve manevi teşvik ödüllerin (Yuret, 2017) ve yurtdışında öğrenim gören araştırmacıların yurda dönmesi Türkiye'nin yayın sayısını artıran faktörler arasında olduğu belirtilmektedir.(Ak & Gulmez, 2006 Denkel, et al.,1999).

Yukarda ifade edilen mekanizmalar vasıtasıyla yayın sayısında bir değişme olduğu varsayılsa da 2015 yılı için Türkiye'de öğretim elemanı başına düşen 0,239 oranındaki yayın sayısı ve ülkenin % 1,710 oranındaki dünya bilimine katkısı sıkılıkla eleştirilmektedir. Son olarak değerlendirmelerde Türkiye'de son on yıl içinde yayın performansı açısından çoğu zaman hiçbir Türk üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversite arasında arasına yer almaması sıklıkla eleştiri konusu olmaktadır. Yukarda ifade edilen nedenlerden dolayı Yüksek Öğretim Kurulu tarafından ulusal ve uluslararası yayınları sayısını ve kalitesi artırmak, öğretim elemanlarının bilimsel üretkenliği ve Türkiye'nin dünya bilime daha fazla katkısını artırmak amacıyla 2015 yayınlanan Akademik Teşvik Yönetmeliği yürürlüğe koymuştur (CoHE, 2015). Bu teşvik politika ile 2016 yılından itibaren devlet üniversitelerinde görev yapan öğretim elemanlarının yaptıkları yayınlar maddi olarak ödüllendirilmeye başlanmıştır (CoHE, 2015; CoHE, 2016).

Türkiye'de Uygulanan Teşvik Sistemi Etik Sorunlara Neden Oluyor Mu?

Çalışmada Türkiye'ye uygulanan akademik teşvik sisteminin bazı etik sorunlara neden olduğu iddiası katılımcılar tarafından sıklıkla dile getirilmiştir. K4 dışındaki tüm katılımcılar akademik teşvik sistemin araştırmacıları, kısa zamanda, zahmetsiz para kazanmak arzusuyla hakemlik sürecinin sağlıklı işlemediği dergilerde veya yayıncılarda yayın yapma eğilimine yönlendirdiğini iddia etmişlerdir. Bu eğilimin oluşmasının temelinde teşvik sisteminden kaynaklandığını düşünen bu katılımcılar, yayın sayısını artırarak hızlı bir şekilde para kazanma arzusunu bir etik ihlal olarak değerlendirmişlerdir.

Mevcut yönetmeliğe göre SSCI/SCI indexli dergide bir yayın yerine dört SSCI/SCI dışındaki uluslar arası diğer indexlerde yayın yapılması durumunda aynı paranın kazandığını özellikle belirten K1, K5, K9 ve K12, SSCI/SCI indexli dergilere yayın yapma sürecinin zahmetli ve uzun vakit aldığını belirterek, yönetmeliğin bu indexler dışında diğer indexlerde taranan bazı dergilerde ki yayınlanan makalelere ücret ödemesini yaptığını ancak bu dergilerin bazılarında hakemlik sürecinin işlediğine inanmadıklarını belirmişlerdir Bu konuyu özetlemek için ise teşvikin neden etik ihlallere neden olduğuna dair örnekler sunmuşlardır.

Bu kapsamda K9, "yönetmelik sadece prestijli dergileri teşvik vermiyor. bu nedenle araştırmacıda kendini yormuyor, hakem incelemesinin dahi şaibeli olduğu dergilere gönderiyor ve makale iki- üç hafta içinde yayınlanıyor ama aynı süreç SSCI/SCI indexli indexlerde geçerli değil Bu dergilerde yayın yapmak için yoğun bir emek gerekir. Araştırmacı ne yorulacağım SSCI/SCI indexli bir dergide bir makale yayınlayacağıma .... dergisinde yayın yapar aynı parayı kazanırım düşüncesinde" diyerek durumu özetleme arzusu gütmüştür.

K1 ise K9 ile benzer ifadeler kullanarak, "az zamanda az emekle çok iş çok para" diyerek çevresindeki yönelimi vurgulama arzusu gütmüştür. K8 ise fake olarak tabir edilen dergilerin akademik dünyanın bir sorunu olduğunu, bu dergilerin SSCI/SCI indexli olmayan ancak bilim dünyasında kabul gören bazı indexlerde nasıl tarandığını dahi anlamadığını, ancak fake olan dergilerin maddi olarak ödüllendirilmesinin aslında kişileri nitelik değil niceliksel arayışlara ittiğini iddia etmesi önemlidir.

Yukarda elde edilen bulgu gerçekten nicel verilerle uyumlumu sorusuna cevap aranmak aramak için Jeffrey Beall tarafından yayınlanan "Potential predatory scholarly publishers ve "Potential predatory scholarly open-access journals (https://beallslist.weebly.com/) listesinden yer alan tüm dergiler SPSS aktarılmış 5 yıldan daha az yayın yapan dergiler elendikten sonra tesadüfi olarak 50 yayıncının çıkardığı 50 dergide teşvik öncesi ve sonrası Türkiye adresli makale sayıları incelenmiştir.

Akademik teşvik yönetmeliği öncesi (2014 ve 2015 tüm alanlarda) bu dergilerde yayınlanan makale sayısı 203 iken teşvik sistemin uygulandığı 2016 ve 2017 yıllarında ise toplam 1579 yayın yapıldığı görülmektedir. Yukarda görüldüğü üzere % 677 orağındaki artış açıklayabilecek teşvik ve doçentlik dışında aracı bir değişken mevcut olmadığı düşünülmektedir.

Dr. Selçuk Beşir DEMİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber