OKS sınavı ile başarı ölçülmez

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan OKS sisteminin kaldırılması ve Ortaöğretime Geçiş Sistemi'ne (OGES) ilişkin olarak önemli tespitlerde bulundu. Sisteme karşı çıkanlar için, "sağlam temelleri olan her hangi bir ?karşı tez? ortaya koymadan sadece ?dershanelere yönelmeye? dikkat çeken sıradanlaşmış bir söylemi tekrar etmeleri düşündürücüdür" dedi. Yeni sistemle birlikte, öğrencilerin başarısı ya da başarısızlığının, öncelikle akla öğretmenlerini ve okulunu getireceğini vurgulayan İrfan Erdoğan, gelecekte öğretmen performansının ölçülmesine ilişkin ipuçları verdi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 09 Aralık 2007 19:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

6, 7 ve 8. sınıfın başarısı iki saatlik bir sınavla ölçülemez. Ortaöğretime Geçiş Sistemi'nde (OGES) öğrencinin okuldaki başarısı kadar çevresiyle ilişkileri de artık birer kriter olacak

İRFAN ERDOĞAN

Ülkemizde, ilköğretimden ortaöğretim kurumlarına geçişte öğrenciler arasında 1970'li yıllara kadar herhangi bir yarış ve rekabet bulunmamaktaydı. Temel eğitimden sonra devam edilecek okul türü, öğrenciler için yaşamsal önem taşıyan ve hayatın en önemli dönüm noktalarından biri sayılan olay durumuna gelmemişti. Ancak özellikle üniversitelere duyulan talebin artmasıyla birlikte ortaöğretim kurumları üniversitelere öğrenci gönderme başarısına dayalı olarak ayrışmaya başladı. Bu durum, üniversitelere öğrenci yerleştirmede başarılı olduğu düşünülen ortaöğretim kurumlarına duyulan talebin artmasına neden oldu. Başlangıçta Fen ve Anadolu liseleri gibi okullara duyulan ilgi fazla olsa da bunların sayısı sınırlı olduğu için, diğer liseler olumsuz bir etiketlemeye maruz kalmaksızın öğrencilerinin mutlu bir şekilde eğitim ve öğretim gördüğü kurumlar olma özelliğini sürdürdü.

Sayıları az iken çok seçkin birer eğitim kurumu olan Fen ve Anadolu liseleri sayılarının çoğalmasıyla birlikte bu özelliklerini kaybettiler. İkinci olarak da ülkenin hangi ücra köşesinde olursa olsun, okulunu ve dersini önemseyen öğrencilerin iddialarını sürdürebildikleri ve gayret ettikleri zaman başarılı olabildikleri binlerce lise ve meslek lisesi de sıradanlaşarak ?iddiasız? okullar haline dönüştü. Üniversiteye uzanan yolda 1980'li yıllara kadar sadece İstanbul ve Ankara gibi büyük illerimizde az sayıda bulunan dersanelerin sayısı inanılmaz boyutlara ulaştı. Zamanla dershaneler okulların önüne geçmeye, ilköğretim kurumlarımızdaki eğitim-öğretim önemini yitirmeye, 8. sınıfın sonunda düzenlenen OKS'yi kazanmak da öğrencilerimizin tek hedefi hâline gelmeye başladı. Tüm bu sebeplerle de OKS varlığını sürdürürken eğitimi iyileştirme adına yapılan bütün çalışmaların kalıcı bir etkisinin olmadığı da açık bir şekilde ortaya çıktı.

Dolayısıyla ilköğretimden yükseköğretimin sonuna kadar 16 yıl süren eğitim öğretim sürecinin tam orta yerinde, 8'inci sınıfın sonunda yapılan, hem ilk sekiz yıllık temel eğitim dönemini bloke eden hem de sonraki ortaöğretim ve yüksek öğretimi de içeren dönem için belirleyici unsur ve eşik hâline gelen, OKS'nin masaya yatırılması bir zorunluluk olmuştu. İşte eğitim sistemimizi derinden etkileyen ve başta müfredat yenileme olmak üzere, eğitimi iyileştirme adına yapılan birçok çalışmayı da âdeta anlamsız kılan bu problematik çerçevesinde yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi geliştirildi.

BAŞARI NASIL ÖLÇÜLECEK?

Yeni sisteme göre Fen ve Anadolu liselerine girişte tek belirleyici kriter olan OKS kaldırılmıştır. Başarının, yaklaşık iki saat süren tek oturumluk bir sınavla belirlenmesi; ilköğretimin özellikle 6, 7 ve 8'inci sınıflarında gerçekleştirilen eğitim ve öğretimin ihmal edilmesine yol açmaktaydı. Yeni sistemle birlikte öğrencilerin ilköğretim sonundaki performansı; 6, 7 ve 8'inci sınıfların sonunda müfredat odaklı sınavlarla belirlenecek ve bu şekilde öğrencilerin bilhassa okuluna ve derslerine önem vermesi sağlanmış olacaktır. Ortaöğretime geçişte esas alınacak toplam puan hesaplanırken okuldaki bütün derslerden alınan başarı puanları yanında, ayrıca öğrencilerin okula uyumu, öz bakımı, kendini tanıması, etkili iletişimi, sosyal etkileşimi ve değer bilinci, sorun çözmesi, sosyal faaliyetlere katılımı, takım çalışması ve sorumluluk, verimli çalışma ve çevre duyarlılığı gibi davranış nitelikleri de dikkate alınacaktır.

Buna göre 6, 7 ve 8'inci sınıfların sonunda bu sınıflar için müfredat odaklı sınavlardan elde edilen puanların yüzde 70'i, öğrencilerin okuldaki yıl sonu başarı puanlarının yüzde 25'i ve belirlenen davranış ölçütlerine dayalı olarak elde edilen davranış puanının yüzde 5'i toplanarak öğrenci hakkında, sadece anlık bir performansa dayalı değil geniş bir zaman dilimine ve üretilen çok boyutlu bir performans göstergesine dayalı olarak her sınıf için puanı bulunacaktır. Ayrıca bu üç sınıftaki performansa dayalı olarak elde edilecek sınıf puanlarından 6'ncı sınıfın yüzde 25'i, 7'nci sınıfın yüzde 35'i ve 8' inci sınıfın da yüzde 40'ı alınarak Ortaöğretime Yerleştirme Puanı elde edilecektir. Bu şekilde oluşturulan yeni sistemde öğrencilerin, üç yıl boyunca motivasyonlarının devam etmesi ve temel eğitim niteliği taşıyan ilköğretim eğitiminin ruhuna uygun bir şekilde bütün derslerin önemsenmesi sağlanacaktır. Ayrıca 6, 7 ve 8'inci sınıfların sonunda düzenlenecek olan müfredat odaklı merkezî sınavlarda yabancı dilden de soru sorulması, ülkemizde hep eleştiri konusu olan yabancı dil eğitiminin niteliğinin yükseltilmesi adına başlı başına bir adım teşkil edecektir.

Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi, öncelikli olarak Fen ve Anadolu liselerine öğrenci seçmede daha doğru ve sağlıklı bir seçme modelini ortaya koyarken, eğitim ve öğretimin diğer boyutlarına da katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda yeni sistem sayesinde ilköğretimdeki eğitim ve öğretim durumunun sınıflara, derslere, öğretmenlere, okullara, il, ilçe ve bölgelere göre somut olarak değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Bugüne kadar, ilköğretim ile ilgili olarak genel değerlendirmelerin ötesinde fikir yürütebilecek ve yeni politikalar geliştirmeye zemin teşkil edecek nitelikte bir değerlendirme yapılamamıştır. Yeni sistemin hayata geçmesiyle birlikte ilköğretimin adeta röntgeni çekilmiş olacaktır. Böylece, ilköğretimde bundan sonra yapılacak bütün iyileştirme çalışmaları için, yeni sistem sayesinde çok yönlü ve ayrıntılı bir veri tabanı üretilmiş olacaktır. Yıllardan beri ölçmeden geliştirmeye çalışılan alanlarda, bundan böyle yapılacak iyileştirme çalışmaları, genellemelerle değil çok yönlü saptamalara dayalı olarak daha bilinçli bir şekilde yürütülecektir. Dolayısıyla yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi ile birlikte Bakanlık bir anlamda kendi kendini mercek altına alacak bir mekanizma geliştirmiş oldu.

Eğitim sistemimizin en sorunlu özelliklerinden biri de sistemin her boyutunda ?hesap verebilirlik? mekanizmasının düşük olması ve hatta bazı uygulamalar için bu durumun hiç söz konusu olmamasıdır. Örneğin verimi ve başarısı düşük bir öğretmenin ve okul yöneticisinin, bu eksikliklerinden dolayı her hangi bir yaptırım veya başka bir davranışla karşılaşması söz konusu değildir. Böyle bir işleyişin ve kültürün olmaması nedeniyle şimdiye kadar OKS gibi merkezi sınavlarda öğrencilerin yaşadıkları başarısızlık, genelde öğrencilerin devam ettikleri okulla veya doğrudan öğretmenleri ile ilişkilendirilmemiştir. Çünkü OKS başarısı gerçekten de öğretmenle ve okulla pek fazla ilişkili değildi. Yeni sistemle birlikte öğrencilerin başarısı ya da başarısızlığı, öncelikle akla öğretmenlerini ve okulunu getirecektir. Çünkü yeni sistemde öğrencinin başarısının değerlendirilmesinde temel ölçütler, okulda verilen müfredata dayalı eğitim-öğretimle ve öğretmenin niteliğiyle çok yakından ilgilidir.

SİSTEM KESİN ÖLÇÜLEBİLİR HEDEFLERE DAYANIYOR

Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi'ni, şartları iyileştirme anlamında şimdiye kadar yapılan okul, derslik ve öğretmen sayısındaki artış, bütçe ve teknolojik altyapıdaki iyileşme gibi çalışmalarla bir tutmamak gerekir. Yeni sistemin bir ruhu ve felsefesi bulunmaktadır. Sınırları ve çerçevesi çok açık olarak belirlenmiştir. Temennileri değil gerçekleşmesi kesin olan amaçları içeren bir yapıya sahiptir. Ayrıca yeni sistemle ortaya konan amaçların, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği test edilebilir niteliktedir. Bu nedenle yeni sistemi, başta eğitimciler olmak üzere kamuoyunun daha özenli bir şekilde ele alması gerekir. Bu arada yeni sistemin daha fazla anlatılmasına ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Ancak yeni sistem kamuoyuna yukarıda örnek verdiğimiz iyileştirme çalışmalarından birisini tanıtır gibi yüzeysel tanıtım odaklı bilgilendirmelerle değil daha derin, felsefi ve bilimsel temeli olan açıklamalarla anlatılmalıdır.

Mevcut OKS'nin eğitim sistemine, çocuklarımıza verdiği zarar herkesçe kabul edilen bir gerçek olmasına rağmen yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi'ne karşı gelenler OKS'nin yarattığı tahribattan kurtulabilmek için hiçbir açılım sunamamaktadır. Yapılan eleştiriler de dershaneye yönelmenin arttığına dikkat çekmekle sınırlıdır. OKS bağlamındaki şu ana kadar yaşanan sorunlar açık bir şekilde ortadayken hem bir çıkış yolu aramamak hem de bulunan yolu eleştirmek aslında eğitim sisteminin ?gemisini kurtaranı kaptan yapan? özelliğinin devamını istemektir. OKS'nin yol açtığı sorunlarla ve yeni geliştirilen sistemin mantığıyla ilgili ileri sürülen tezlere rağmen bazı eğitimcilerin ve bilhassa bazı eğitimbilimcilerin sağlam temelleri olan her hangi bir ?karşı tez? ortaya koymadan sadece ?dershanelere yönelmeye? dikkat çeken sıradanlaşmış bir söylemi tekrar etmeleri düşündürücüdür. Eğitimle dolaylı ilgili kişileri istisna tutulmak üzere bilhassa eğitimcilerin konuyu daha akılcı, bilimsel ve yöntemli olarak ele almaları gerekmektedir. Bunun için aşağıdaki iki soruya cevap vermek doğru bir çıkış yolu olabilir.

- OKS'nin, dershanelerin öğrencinin hayatında belirleyici unsur haline gelmesine yol açarak okullarımızı ikinci plana attığı, müfredatı bilhassa bazı boyutlarını tamamen yok sayarak bloke ettiği, sekiz yılın sonunda iki saatlik bir zaman dilimine sıkıştırıldığı için öğrenciler üzerinde müthiş bir stres yarattığı doğru değil midir!

- Yeni geliştirilen Ortaöğretime Geçiş Sisteminin öğrencilerin performansının çok boyutlu olarak sürece yayılmış bir şekilde değerlendirilmesini sağlayacağı, anlık değerlendirmenin yarattığı stresi parçalara bölerek azaltacağı, okulu öğrencinin nezdinde belirleyici unsur haline getireceği yanlış mıdır !

Sonuç olarak hem ilgili ve yetkili kişiler hem de kamuoyu bilmedir ki yaklaşık 30 yıl aradan sonra özellikle temel eğitimi bloke eden, okulun ve öğretmenin öğrencinin başarısında belirleyici rolünü azaltan OKS'nin kaldırılarak yeni Ortaöğretime Geçiş Sisteminin (OGES) getirilmesi, Türk eğitim sistemi açısından yeni bir dönüm noktasıdır.

Prof. Dr. İrfan Erdoğan: Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber