Bakan Pakdemirli: Memurlar bu uçaklara binmek istemiyor

Bakan Pakdemirli, "Biz her zaman en iyisini, en yenisini arıyoruz. THK'nın envanterindeki uçaklar maalesef uçmaya yeterli değil. 50 yaşında. Maalesef eskimiş. Orman yangınıyla savaşmak yeni teknoloji ve performansı yüksek ürünler gerektiriyor. Belki 20 sene belki 30 sene orman teşkilatı THK'yı sırtında taşımış. Ciddi bir şekilde THK tarafından muhalefet geldi. Biz 'memurlarımız bu uçaklara binmek istemiyor, yaşlanmış durumda bu uçaklar, bakımları iyi yapılmıyor'. O seneyi helikopterle geçirdik. Geçen sene ihaleye çıktık, THK'yı ihaleye davet ettik ve ihaleyi THK aldı. Bizim THK ile problemimiz yok. Mevcut envanterindeki uçakların uçabilirliği ve performansıyla problemimiz vardı. Şu an itibariyle Rusya'dan uçaklarımız geldi. Pandemi sebebiyle biraz gecikti. Kuraklığın etkisiyle yangın beklentisi ve müteyakkız olma durumu var" ifadelerini kullandı.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 30 Haziran 2021 23:32, Son Güncelleme : 30 Haziran 2021 23:34
Bakan Pakdemirli: Memurlar bu uçaklara binmek istemiyor

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Habertürk TV'de Serap Belet'in soruları yanıtladı. Yanan ormanların yerine otel yapılacağı spekülasyonlara cevap veren Bakan Pakdemirli şöyle konuştu:

"Görkem kardeşimize (orman yangını söndürme çalışmalarında hayatını kaybeden itfaiye eri) Allah'tan rahmet diliyorum. İnşallah Ekim-Kasım sezonunda Görkem kardeşimiz adına orayı hatıra ormanı haline getireceğiz. Babasına dün öğle namazı sonrasında tebliğ ettik. Anayasa'nın 169. maddesi orman alanlarını korur. Yansa dahi oranın tekrar ağaçlandırılması gerekir. Maalesef bu konular belki sadece iktidar karşıtlığı ve farklı sebeplerle ne yazık ki, medyada sürekli olarak söylenir ama asla doğrusu yoktur"

Bakan Bekir Pakdemirli konuşmasını şöyle sürdürdü:

"ADİCE BİR POLEMİK"

Şehidimizin olduğu günde bu tartışmaların olması adice bir polemik yapılması demektir. Bu şehidimiz boşuna mı öldü? Orada bir otel yapılması için mi öldü? Bugün iktidarda biz varız, yarın başkası, öbür gün başkası olacak. En iyi korunan alanlar orman alanlarıdır. Silahlı muhafızları vardır. Orman muhafızları ve 180 yıldır çok sıkı işleyen teşkilat vardır. Bu tarz dedikodular oradaki orman çalışanlarımızı kötü etkilediğini hatırlatmak isterim.

Toplamda 25 hektarlık bir yangın. Elbette küçümsemiyorum, Hatay yangını bunun neredeyse 100 misli veya daha fazlası. Biz teknik konuda dünyada en iyiler arasındayız. 'Akdeniz havzasında Türkler açık ara birinci' deniyor dünya kuruluşlarında. Şu an bize gelecek olan tavsiyelerin çok üst düzeyde olması lazım. Belki de uzaydan biz bu işe nasıl müdahale edebiliriz olması lazım. İHA'lar, apartman helikopterleri ile müdahale ediyoruz. İHA'lar gündüz vakti yangınları tespit eder. 750 tane orman kulelerimiz var. Çakmak dahi olsa İHA'larımız tespit eder. Ormanda mangal yapan adam 'Ben çok güzel saklanmıştım, nasıl buldunuz' demişti. Onu İHA'larla bulduk.

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"YA ABD BİRİNCİ YA DA BİZ"

Geceleri tüm dünyada hava araçları uçmaz. Söndürme ve yangını yönetmek için. Geceleri termal kameralarla sıcak noktaların tespiti ve yönlendirilmesi için kullanıyoruz. Bu da dünyada ya ABD birinci ya da biziz. Elbette teşkilatımız bazı şeyleri eksik yapabilir ama rakamlara baktığınızda teşkilatımız dünyada ya birinci ya ikinciyiz.

Böyle bir saldırı doğru değil. Biz polis ve askerden sonra en çok şehit veren kurumuz. Birçok zamanlar şehit veriyoruz. Bizim işimiz de düşmanla savaş gibi yangınla savaştır. Hiçbir farkı yok. Bu savaşta moral ve motivasyonu iyi tutmamız lazım. Hatay yangınında 4 gün boyunca oradan ayrılmadım.

"THK İLE PROBLEMİMİZ YOK"

Biz her zaman en iyisini, en yenisini arıyoruz. THK'nın envanterindeki uçaklar maalesef uçmaya yeterli değil. 50 yaşında. Maalesef eskimiş. Orman yangınıyla savaşmak yeni teknoloji ve performansı yüksek ürünler gerektiriyor. Belki 20 sene belki 30 sene orman teşkilatı THK'yı sırtında taşımış. Ciddi bir şekilde THK tarafından muhalefet geldi. Biz 'memurlarımız bu uçaklara binmek istemiyor, yaşlanmış durumda bu uçaklar, bakımları iyi yapılmıyor'. O seneyi helikopterle geçirdik. Geçen sene ihaleye çıktık, THK'yı ihaleye davet ettik ve ihaleyi THK aldı. Bizim THK ile problemimiz yok. Mevcut envanterindeki uçakların uçabilirliği ve performansıyla problemimiz vardı.

Şu an itibariyle Rusya'dan uçaklarımız geldi. Pandemi sebebiyle biraz gecikti. Kuraklığın etkisiyle yangın beklentisi ve müteyakkız olma durumu var. İşin açıkçası bu uçakları ihaleyi bizden alan THK biraz geç temin edebildi. Dünya nüfusu artıyor. Bugün 7,5 milyar olan nüfus 10 milyar olacak. Suya olan ihtiyacımız yüzde 50-60 artacak. Biz bir şekilde korumanın yolunu bulmamız lazım. Sudan ucuz deyimini unutmamız lazım. Her damladan nasıl faydalanabiliriz? Tarım ve hayvancılık suyun yüzde 70'ini kullanır. Hepimiz ciddi sorumlulukla su kaynakların doğru yönetilmesini, kirletilmemesi üzerinde sıkı bir şekilde çalışmamız lazım.

Kurak olmasa da su stresi yaşayan bir ülkeyiz. Son 1 yılda 1,5 derece sıcaklıklarımız artmış durumda. Bu yüzden su yatırımları hızlandırıyor olmamız lazım. Son 19 yılda 276 milyar yatırımla barajlar yaptık. Cumhuriyet tarihinde 275 baraj yapılmıştı, üzerine 600 baraj koyduk. Bu hakikaten eli sıkılacak bir performans.

"150 YERALTI BARAJI ÜRETECEĞİZ"

Konvansiyonel barajların haricinde kurak ülkelerde yeraltı barajları yapıldığını keşfettim. DSİ bu projeme sahip çıktı. 2023'e kadar 150 kadar yeraltı barajı üreteceğiz. Yeraltı barajı, aslında barajın kapalısını düşünün. Yer altında suyu hapsetmek. Bir daha buharlaşma olmuyor, kamulaştırma yok. Köylü bu işten memnun. Köyün bulunduğu yeri değiştirmiyorsunuz. Yeraltı barajlarında yeniden yerleşim yok. Sosyolojik probleme sebebiyet vermiyorsunuz. Doğayla ilgili değişim yok. Birçok yere paket üniteler halinde bunlar yapılmalıdır. Biz tohumu yere attık, 150 tane yapacağız. Ondan sonra gelenler inşallah daha da fazlasını yapar diye düşünüyorum.

Tarım Orman'dan sonra bu sene Su Şurası yakışır dedik. Ekim ayına kadar STK, üniversite, kamu kurumları bu konuyu çalışıyor. Damla sulama, yeraltı sulamaları konusunda ciddi çalışmalar yapıyoruz. Özellikle damla suyu yatırımına yönlendirmeye çalışıyoruz. Damla sulama yapmak isteyenlere hibe veriyoruz. 300 milyon lira gibi kaynak sağladık. Tarlaya kadar DSİ getiriyor, tarlada damla sulama yapılıyor. Bu kaynakları sürekli olarak ayırmamız lazım.

Çiftçi 'emeğimin karşılığını alamıyorum' diyor. Tüketici 'bana gelene kadar çok fazla aracı var, pahalı ve istediğim kalitede gelmiyor' diyor. Sonuç itibariyle bizim işimiz tarlada başlayıp, tarlada biter. Gıda güvenliğinden sorumlu bakanlık olduğu için bu işi takip etmemiz lazım. Verimsizlikler varsa ortadan kaldırmamız lazım. Babadan, atadan kalma metodlarla dağıtım, Antalya'da hale indir, halden kaldır, İstanbul'da hale getir, markete getir. Bu sırada meyve ve sebzeler hırpalanıyor ve maliyet oluşuyor. Bu da fiyatlara yansıyor. 1 liralık ürün 3 liraya tüketiciye ulaşıyor. Burada artık teknolojiyi kullanmamız lazım. Düğmeye dokunduğunuzda her şey, Edirne'den Kars'a satma şansınız var. Dijital tarım pazarı oluşturduk. Hem alım satım platformu hem de sözleşmeli üretimin başlangıç platformu.

"DİJİTAL TARIM PAZARI ÇOK CİDDİ BİR NOKTAYA GELECEK"

Antalya Kumluca'daki Ahmet amcamız, 200 metre ileride bu ürünü isteyen parekende zincirine, 500 metre ileride salça fabrikasına satma imkanı olacak. Şu anda 350 milyon lira ciroya ulaştı. Bu yere atılmış tohum. Büyüyecek ve çınar olacak. Türkiye'de dijital tarım pazarı çok ciddi bir noktaya gelecek. Bu planlamayı, sözleşmeli üretimi getirecek. Bugün çiftçi 'Ben ekerken masrafımı kimse ödemiyor, satıyorum sattığım fiyatı bilemiyorum' der. Bunların hepsi enflasyona ve dalgalanmalara yol açıyor. Genelde yazın düşen fiyatlar, kış döneminde tırmanan fiyatlar.

Pandemiye özel bazı şeyler yaşandı dünyada. Ayçiçek yağı 1700 dolarlara kadar çıktı. Biz dış ticaret tedbirleri ve diğer tedbirlerle üreticiyi korurken, tüketicinin de dünyadaki fırtınadan minimum etkilenme gayreti içinde olduk.

"TÜRKİYE İHRACATTA AVRUPA'NIN LİDERİ"

Ülkeler ithalat yapar. İthalat yapmayan ülke yoktur. Önemli olan stratejik olan ürünlerde kendi kendinize yeterli olmanız. Mümkünse, toprak kaynağınız yeterli ise ihracatçı bir ülke olmanız lazım. Türkiye 20,5 milyar dolar ihracat yapıyor. Avrupa'da 1, dünyada ilk 10'dayız. Türkiye toprak kaynakları açısından 15. sırada olmasına rağmen ilk 10'a giriyoruz.

GSMH Hollanda'nın üç misli, Hollanda kadar ithalatımız olduğu halde 'devamlı ithalat yapıyorsunuz' deniyor. Önemli olan Türkiye etrafındaki bütün komşuların zenginliklerini alıp burada tesislerinde işlemesi lazım. Üretimimizi artıralım ama bölgedeki üretimleri alalım, sanayi tesislerini de işleyelim.

Türkiye'nin ithalatla ilgili problemi ve gündemi yoktur. Besicilik ve kasaplık ithalatı 2018'de 1,5 milyona yakındı. Geçen ay 7 bindeydi. Bugün itibariyle Türkiye'nin ithal et gibi problemi yoktur. Üreticimiz üretiyor. 19-20 ayda etteki artış yüzde 11-12'dir. En iyi regüle edilen fiyatlardan bir tanesidir. Et üreticilerimiz para kazanmaya başladı. Kurbana doğru gidiyoruz. Kurban ve takip eden en az 2 ayda fiyatlarda yukarı yönlü yükseliş beklemiyoruz.

"TMO ÇİFTÇİYİ MEMNUN ETTİ"

Süt fiyatıyla ilgili ertelenmiş zam vardı, o yapıldı. Piyasaları regüle ettik TMO çiftçiyi memnun etti, şimdi tüketiciyi memnun edecek. Bütün emtialar arttı. TMO olarak ayda 200 bin ton başta yem üreticilerine olmak üzere mısır ve arpa vereceğiz. Bunu da sabitlenmiş fiyatlardan vereceğiz. Süte pozitif yansıyacak. Süt üreticileri de üç aşağı beş yukarı para kazanabileceği noktaya gelmiş olduk. Tüketici tarafıyla ilgili olarak tedbirleri TMO üzerinden alıyoruz.

Şu anda tohumda binin üzerinde firma var. Bunun 960'ı yerli, 40 tane yabancı ortaklı firma var. Türkiye tohum üreten ve ihracat eden bir ülke. Dünyada da ilk 10'a giren bir ülke. Eksiğimiz veya geliştirilmesi gereken ana hat tohumda kendimizi daha geliştirmemiz lazım. Biz onları alıp çoğaltmayı çok iyi yapıyoruz ama ana hatların geliştirilmesi konusunda çaba ve gayrete ihtiyacımız var. Bunu da tamamladığımızda dünyada ilk 5'e gireriz diye düşünüyorum.

"KANAL İSTANBUL'DA TARIM ARAZİLERİNDE KAYBEDİLECEK ALAN O KADAR UFAK Kİ"

Mega bir şehrin çeperinde olunca 'Buralar ne zaman arsa olacak bakanım' diyenler var. Kanal İstanbul'da burada tarım arazilerinde kaybedilecek alan o kadar ufak ki. Her yıl 120 bin hektarı tarım arazisinin dışına itmişiz. AK Parti döneminde 60 bin hektara düşmüş bu. 14-15 bin hektara kadar düşürdük senelik olarak. İnanılmaz derecede tarım arazilerine başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ciddi hassasiyet gösteriyoruz. Tüm dünyayı gezmiş, görmüş bir adamım. Türkiye son 20 senede mega projelere imza atmış. Bundan sonra atacağı adımlarda en güzel projeleri yapması lazım. Kanal İstanbul da bunlardan bir tanesi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul Havalimanı lojistik olarak çok büyük imkanları getirecek.

Orada önemli orman arazisi yok. Yeşil alan bir miktar var. Orası sosyal donatı, yatay mimarisiyle de bence İstanbul'a, yeni İstanbul'a örnek olabilecek bir yer olarak düşünüyorum. Projeyi heyecanla karşılıyorum. Bugün itibariyle yapılacak işlerde dünyanın en iddialı ülkelerindeniz. Yusufeli Barajı'nı dünya takip ediyor. Dünyanın en büyük barajlarından bir tanesi. Türkiye'nin en yüksek barajı. Türkiye imza attığı her işte en iyisini, en güzelini yapmaya başlıyor.

Anneannem savaş görmüş hanımefendiydi. Allah rahmet eylesin. I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı'nı görmüş. Dar kalıplara sığmayı bilen birisiydi. Ne zaman bir yerde ekmek görse yerde, alır, öper alnına koyar ve sonra bir duvarın üstüne koyardı ki, kuşlar yesin diye. Ecdadımız ekmeğe, aşa karşı son derece saygılı gelenek ve örften geliyoruz. Maalesef Türkiye diğer ülkelerdeki gibi gelir artışıyla birlikte ekmekte israfa gitti. Her üretilen gıda maddelerin üçte biri çöpe gidiyor. Büyük bir kampanya başlatalım dedik. Dedik ki, 'Toplumu bilinçlendirelim, doğru bir alışveriş yapsın ve bize söz versin, kendisine söz versin, sofrasına ve gıdasına sahip çıksın'. Yarın Emine Erdoğan hanımefendiyle birlikte bu konuyla alakalı bir toplantımız olacak.

Uzman eller projemiz var. Başvursunlar meslek sahibi yapalım. Kamu ihtiyaç oldukça kadroları açar. Mesleklerinde kendilerini geliştirmeye başlasınlar. Biz orada kendilerini ağırlayalım. Hepsini çok seviyoruz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber