'Artık hiçbir anne, Bayrağa sarılı bir tabutla karşılaşmasın!'
12 Mayıs 2025'te ilan edilen yeni barış sürecine ilişkin Genel Başkan Gök, yaptığı açıklamada, terörün Türkiye'ye yaşattığı derin travmalara dikkat çekerek, "Barış süreci, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla, açık ve şeffaf yürütülmelidir" dedi. Gök, artık silahların değil, sözlerin konuşması gerektiğini vurguladı.

Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) Genel Başkanı İsa Gök, devlet ile PKK arasında yaklaşık 50 yıldır süren çatışmaların sona erdirilmesi amacıyla başlatılan yeni barış sürecine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Gök, terörün Türkiye'ye yaşattığı acıları ve toplumsal travmaları hatırlatarak, barış sürecinin sağlıklı ve kalıcı bir çözümle sonuçlanabilmesi için şeffaf, kapsayıcı ve güven inşa eden bir yöntemle yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin Jeopolitik Sorumlulukları
Gök, Türkiye'nin jeopolitik yapısından kaynaklanan tarihsel sorumluluklara sahip olduğunu belirterek, ülkenin geçmişten bugüne sürekli olarak tehditlerle karşı karşıya kaldığını dile getirdi:
- "Türkiye, jeopolitik yapısından dolayı her dönem tehditlere açık olmuş, bu tehditlerle uzun yıllar boyunca mücadele etmek zorunda kalmıştır. İç güvenliğimizi tehdit eden terör olayları, onlarca yıl boyunca on binlerce canımızı yitirmemize neden olmuştur."
Gök, yaşanan terör saldırılarının sadece fiziksel değil, aynı zamanda psiko-sosyal bir yıkım ve toplumsal bir erozyon yarattığını söyledi. Türk ve Kürt toplumlarının ortak bir acıyı paylaştığını ve bu trajedinin her iki kesimin de vicdanında derin yaralar açtığını ifade etti.
Barışa Dair Toplumsal Beklentiler
İsa Gök, Türkiye toplumunun artık tek bir talebinin olduğunu belirtti: Ölmek istememek. Anaların evlatlarını askere güle oynaya gönderip sağ salim geri almak istediğini söyleyen Gök, insanların hayatlarını dağlarda değil, okul sıralarında, fabrikalarda, sanat atölyelerinde kurmak istediğini belirtti:
- "Artık insanlarımız televizyonlarda şehit haberlerini sayı gibi izliyor. Oysa her rakam bir insan, bir evlat, bir aile demek. Barış bazen birkaç gün süren sessizlikle gelir ama bir kurşunla darmadağın olur."
Acı Hatıralar ve Toplumsal Hafıza
Gök açıklamasında geçmişte yaşanan sivil kayıpları da hatırlattı. Ankara'daki canlı bomba saldırısında hayatını kaybeden bir babayı, servis aracında şehit düşen askerleri, kundaktaki bebeklerin öldüğü Pınarcık ve Başbağlar katliamlarını anımsattı:
- "Bu ülkenin evlatları; mesai bitiminde evlerine dönerken, çocuklarının maçını izlemek üzere otobüs beklerken, kundakta uyurken hayatını kaybetti. Toplum artık sadece barış değil, adaletli ve onurlu bir barış istiyor."
Barış Sürecinde Devlet Aklı ve Milli İrade
Gök, Türkiye'nin sıradan bir ülke olmadığını, tarih boyunca birçok medeniyete beşiklik ettiğini ve artık dünyada ciddi bir güç olduğunu belirterek barış sürecinin dış müdahalelere açık olmaması gerektiğini şu sözlerle vurguladı:
- "Türkiye artık masa başında sınırları çizilen bir ülke değildir. Emperyalist planlar Türkiye'nin gücünü test etmeden hayata geçirilemez hale gelmiştir. Bu nedenle barış süreci dış müdahalelere kapalı olmalı, iç manipülasyonlardan korunmalı ve tamamen milli bir akıl ile yürütülmelidir."
Gök, barış sürecinde "Devlet Aklı"na her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu vurgularken, sürecin gerekçelerinin de toplumdan gizlenmeden açık, şeffaf ve güvenilir biçimde anlatılması gerektiğinin altını çizdi.
İlk Düğmenin Doğru İliklenmesi Gerekiyor
12 Mayıs 2025 tarihi itibarıyla ilan edilen yeni barış sürecini "doğru ve kalıcı bir tedavi şansı" olarak nitelendiren Gök, sürecin daha önce olduğu gibi sekteye uğramaması için ilk düğmenin doğru iliklenmesi gerektiğini söyledi. Barış sürecinin insanlık onuru, şehit ailelerinin duygusal mirası ve Türkiye'nin geleceği açısından çok yönlü ve hassas bir konu olduğunu vurgulayan Gök, şöyle tamamladı:
- "Bir çocuğun gülüşünün bin top sesinden daha güçlü olduğunu unutmamalıyız. Bu topraklara barışı getirecek olanlar silahlar değil, vicdanlar ve akıllardır."