Türkiye'de 63 milyon telefonun değişmesi gerekebilir!
5G ihalesi sonrası Türkiye'de 63 milyon telefonun değişmesi gerekebilir! Türkiye'nin 5G yolculuğunda beklenmedik bir kriz kapıda! 85 milyon telefondan sadece 22 milyonu uyumlu. Bu dev ithalat yükü, yatırımları tehdit ediyor. Uzmanlar, teknolojik hızın tek başına başarı getirmeyeceğini, doğru eğitim ve stratejik planlamanın şart olduğunu vurguluyor. Aksi halde, ekonomik kazançlar hayal olabilir!

Dünya Gazetesi yazarı Ferit Barış Parlak, dün gerçekleştirilen 5G ihalesini bir futbol benzetmesiyle analiz ederek, hızın tek başına yetmediği uyarısında bulundu.
Parlak, ihalenin, rekabetçi dünya ekonomisinde Türkiye için önemli bir adım olduğunu, yerli/milli ürün kullanım zorunluluğunun yüzde 52'den yüzde 60'a çıkarılmasının da umut verici olduğunu belirtti. Ancak asıl kritik noktanın, 5G yatırımının sonucunu alabilmek olduğunu, aksi takdirde "Okyanusu geçerken derede boğulma" riskiyle karşı karşıya kalınacağını ifade etti.
63 Milyon İthal Telefon Riski
Yazarın analizi, 5G'ye geçiş sürecindeki en büyük ve en somut engellerden birini ortaya koyuyor: Mevcut mobil cihaz altyapısı. Türkiye'de kullanılan 85 milyon cep telefonunun sadece 22 milyonunun 5G teknolojisine uyumlu olması, büyük bir ithalat ihtiyacını işaret ediyor.
Ferit Barış Parlak, bu durumun, acilen "63 milyon yeni/ithal telefon gerekiyor" anlamına geldiğini ve yatırımın getirisinin bu ithalat yükü karşısında eriyebileceği endişesini dile getirdi. Yazara göre bu, "auta, taca, dağa, taşa vurulan şut" gibi, dünyanın en sert şutu olsa da rakibe kazandıran, yatırımcıya ise kaybettiren bir duruma yol açabilir.
"Hızlı Olmak Yetmiyor: Kaleyi Tutturmak Şart"
Köşe yazısında, kalkınabilmek ve uluslararası rekabette başarılı olabilmek için sadece teknolojik hıza odaklanmanın yeterli olmadığı vurgulanıyor. 5G ihalesi gibi büyük adımlar atılırken, "en hızlı şutu çekebilme" yeteneğinin, ancak "kaleyi tutturabilme yeteneği" geliştirildiğinde anlam kazanacağını belirtiyor.
Parlak, bu yeteneğin kazanılmasının tek yolunun ise doğru eğitim olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin genel kalkınma yolculuğu için gerekli olan kültürel ve zihinsel yetenekleri sıralayan yazar; öncelikleri belirleyebilme, rasyonel bakabilme, analiz, sorgulama, sentezleyebilme, ölçebilme, sonuca gidebilme, marjinal faydayı sağlayabilme ve planlayabilme gibi becerilerin geliştirilmesinin hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi. Aksi takdirde, en hızlı teknolojilere sahip olunsa bile, istenen ekonomik kazanım ve verimliliğin sağlanamayacağı uyarısında bulundu.