İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Görevde Yükselmeye İlişkin Önemli Karar

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 15 Nisan 2003 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Danıştay Beşinci Dairesi, yeni bir dönem başlatacak nitelikte sayılabilecek çok önemli bir karar verdi. Karar tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan mühendisleri yakınen ilgilendirmektedir. Danıştay Beşinci Dairesinin vermiş olduğu bu karar hakkındaki ayrıntı için tıklayın.

Bilindiği üzere 2000 yılında uygulamaya konulan Görevde Yükselme Yönetmelikleri nedeniyle unvanlar arasındaki geçişler, görevde yükselme eğitimine ve bu eğitim sonunda ÖSYM veya MEB Ölçme ve Değerlendirme Merkezi tarafından yapılacak sınavdan başarılı olma şartına bağlanmıştır. Bu çerçevede 3 genel çerçeve yönetmelik çıkarılmıştır. Bunlardan birisi de mahalli idarelerde çalışan personeli kapsamaktadır.


Bu genel çerçeve yönetmeliklere göre, memur kadrosundan mühendis kadrosuna atanabilmek için görevde yükselme eğitimi almak ve bu eğitim sonrasında yapılan sınavdan başarılı olmak gerekmektedir.

Ancak, Çankaya Belediyesinde Raportör olarak görev yapan bir memurun mühendislik kadrosuna atanmak için yaptığı başvuruya Çankaya Belediyesinin ?İl Özel İdareleri, Belediyeler Ve İl Özel İdareleri Ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese Ve İşletmeler İle Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik?in 5/f maddesini gerekçe göstererek verdiği olumsuz cevaba karşı dava açılmış ve bu dava sonunda Danıştay 5. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Danıştay'ın verdiği yürütmenin durdurulması kararının tam metnini açıklıyoruz.

Kararın tam metni


2.2.2000 gün ve 23952 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ?İl Özel İdareleri, Belediyeler Ve İl Özel İdareleri Ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese Ve İşletmeler İle Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik?in Hizmet Grupları başlıklı 5. maddesinde, bu Yönetmeliğe tabi personelin 12 hizmet grubuna ayrıldığı belirtilmiş; anılan maddenin (f) bendinde Teknik Hizmetler Grubu arasında ?mühendis? unvanına yer verilmiştir. Ancak, dava konusu Yönetmeliğin tamamı incelendiğinde hizmet grupları arasındaki sınıf ve unvan değişikliğine ilişkin düzenlemelere yer verilmediği görülmektedir. Bu nedenle, dava konusu Yönetmelik hükmünde uyuşmazlığın niteliğine göre 2577 sayılı Yasanın 27. Maddesinde öngörülen yürütmenin durdurulması için gerekli koşullar gerçekleşmemiştir.

Davacının mühendis kadrosuna atanmak için yaptığı başvurunun, dava konusu Yönetmelik gereğince işlem yapılmadığı gerekçesiyle reddi yolundaki 7.11.2001 gün ve ... sayılı işleme gelince;

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Mühendisliği Bölümü mezunu olan ve mühendis unvanını gördüğü öğrenim sonucu olarak kazanan fakat memur olarak çalışmakta olan davacının, mühendis kadrosuna atanması, sadece sınıfı ve unvan değişikliği niteliğinde olup, görevde yükselme niteliği taşımamaktadır. Dolaysıyla, davacının mühendis kadrosuna atanma talebini görevde yükselme niteliğinde gören davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2.2.2000 gün ve 23952 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ?İl Özel İdareleri, Belediyeler Ve İl Özel İdareleri Ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese Ve İşletmeler İle Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik?in 5. maddesinin (f) bendinin yürütülmesinin durdurulması isteminin reddine, 7.11.2001 gün ve ..... sayılı işlemin yürütmesinin durdurulmasına, 9.7.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kararın Yorumu


3795 sayılı Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanunun 3'üncü maddesinde, ?Gördükleri mesleki teknik öğretim alanlarına göre;
a) Endüstri meslek lisesi, kız meslek lisesi, teknik lise ve kız teknik lisesi mezunlarına, "teknisyen",
b) Lise üstü iki yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere, "tekniker",
c) Lise üstü üç yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere, "yüksek tekniker",
d) Lise üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim gören erkek teknik öğretmen okulu, erkek teknik yüksek öğretmen okulu, yüksek teknik öğretmen okulu ve teknik eğitim fakültesi mezunları ile kız teknik öğretmen okulu, kız teknik yüksek öğretmen okulunun ve mesleki eğitim fakültesinin teknik eğitim veren bölümlerinden mezun olanlara "teknik öğretmen",
e) Teknik öğretmen unvanını kazananlar için ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında "mühendis",
Unvanı verilir.
Bu unvanlar, eğitim görülen dalın ismi ile birlikte kullanılır?
hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm çerçevesinde gördükleri mesleki teknik öğretim alanlarına göre kişiler unvanlar ihraz etmektedir ve bu unvanlar kişilerin okulları bitirmeleriyle kazanılmaktadır.

Ancak, Devlet Memurlarının Görevde Yükselme Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra (6 aylık geçiş süresi hariç) görevde yükselme niteliğinde atama yapılabilmesi için görevde yükselme eğitimine ve sınavına tabi tutulmak gerekmektedir. Bu çerçevede 3795 sayılı Kanun gereğince belirli unvanları kazananlar eğer bu unvanlı kadrolarda görev yapmıyorlarsa bu unvanlı kadrolara atanabilmeleri için görevde yükselme sınavlarına katılmalarının zorunlu olduğu Devlet Personel Başkanlığının vermiş olduğu görüşler doğrultusunda istikrar kazanmıştı. Örneğin mühendis unvanını ihraz etmiş bir memur eğer memur unvanlı bir kadroda çalışmaya başlamışsa mühendis unvanlı kadroya atanmak için görevde yükselme sınavına girmesi gerekmekteydi.

Danıştay 5.Dairesinin vermiş olduğu bu kararla birlikte yeni bir dönem başlayacaktır. Danıştay vermiş olduğu kararda memur kadrosunda görev yapan ancak, mühendis unvanı olan bir kişi için sınıf ve unvan değişikliğinde ayrı bir sınav yapılması gerektiğini belirtmiştir. Danıştay kararında bu sınavın hem mühendislik mesleği ile ilgili hem de ilk defa mühendis alımları için yapılan sınavla eşdeğer olması gerektiğini belirtmiştir.


Danıştayın vermiş olduğu bu karar çok önemli bir hususu belirtmiş olduğu için yeni bir düzenleme yapılması kaçınılmazdır. Aksi takdirde yeni davaların açılmasının önüne geçilemez. Bu da Devletin sürekli dava masrafı ödemesi anlamına gelecektir. Ümidimiz odur ki yanlışta ısrar edilmez.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber