Savcı kürsüde nereye otursun?

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Temmuz 2005 11:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhuriyet savcılarının mahkeme kürsüsünde hakimli yan yana oturması konusunda gelen eleştirilere cevap veren Ankara Cumhuriyet Savcısı Polatkan, "Çok fazla ABD dizileri izliyorlar" yanıtını verdi.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Vahdet Polatkan, Türk yargılama sisteminde cumhuriyet savcısı ve savunmanın, eşit makamlar olmadığını ve olamayacaklarını belirterek, bu savların, ''Amerikan filmlerinin fazla izlenmesinden'' kaynaklandığını bildirdi.

Savcı Polatkan, Ankara Adliyesi Bülteni'nin 8. sayısında, ''Cumhuriyet savcısının kürsüdeki yeri'' konulu bir yazı kaleme aldı. Türkiye'de, Cumhuriyet savcısının kürsüdeki yerinin bazı hukukçularca tartışma konusu yapıldığını, bu konunun belli aralıklarla gündeme getirildiğini ve adaletin tecellisinde bir sorunmuş gibi gösterildiğini ifade eden Polatkan, bu konuyu, özellikle avukatlar ve onların meslek örgütleri olan baroların sorun olarak dile getirdiğini belirtti. Savcı Polatkan, bu tezin, yargılamada savunma ile iddia makamının eşit olması gerektiği üzerine kurulduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

''Bu silahların eşitliği şeklinde dile getirilmektedir. Peki silahlar eşit olmalı mıdır? Evet olmalıdır. Kimlerin silahları eşit olmalıdır? Tabii ki eşit makamların ve/veya eşit kurumların. Cumhuriyet Savcısı ve savunma avukatı eşit kurumlar mıdır? Hayır. Türk yargılama sisteminde Cumhuriyet savcısı ve savunma, eşit makamlar değildir ve olamaz. Ancak böyle söylemek bunlardan birinin yargılamada diğerinden daha önemli veya önemsiz olduğu anlamına gelmez, gelemez. Çünkü hukuk sistemimizde savunmanın karşıtı müşteki-müdahil ve/veya vekilleridir.

Biz bu savların, Amerikan filmlerinin fazla izlenmesinden ve bu nedenle ülkemizde de yargılamanın böyle olduğu ve yargılama makamlarının da mahkemede fiziki olarak böyle yer alması gerektiği gözlemlerinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Fakat bu Türk hukuk sisteminin ve bu sistemde Cumhuriyet savcısının yerinin bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Dikkatli bakarsak Amerikan filmlerinde savcı, sanık ve vekili ile mağdur ve/veya vekilini mahkemede üç ayrı kurum olarak göremeyiz. Savcı, sanığın beraatını isterken hangi Amerikan filminde mahkemenin buna uymadan mahkumiyet kararı verdiği görülmüştür? Hangi Amerikan filminde, savcı beraat istediğinde mahkumiyet kararı veren mahkemenin kararını temyiz ettiğini görebiliriz? Bunlar izlediğimiz Amerikan filmlerinde görmediğimiz ve göremeyeceğimiz, ancak Türk hukuk sisteminde çok sık karşılaştığımız sahnelerdir.''

''TEK AMACI, MADDİ GERÇEK''

Türk hukukunda, Cumhuriyet savcılığının, sanığın mahkumiyetini değil, maddi gerçeğe ulaşılmasını amaç edinen bir kurum olduğunu ifade eden Polatkan, bu görevle donatılan Cumhuriyet savcısının dosyadaki mevcut delil durumuna göre sanık lehine ve aleyhine taleplerde bulunduğunu kaydetti. ''Tek amacı, sadece gerçektir'' diyen Polatkan, şunları kaydetti:

''Cumhuriyet savcısının taleplerinden bir kısmı sanık ve vekilini memnun ederken, mağdur ve/veya müdahili memnun etmeyebilir. Zira onlardan biri en ağır şekilde ceza isterken, diğeri sadece beraat ister.

Cumhuriyet Savcısı toplumun savunucusu olduğu için her ikisi de bu toplumun bir parçası ve zıt taraflar olan sanık veya mağdurdan birinin yanında olamaz. Bu toplumun içerisinde mağdur bulunduğu gibi, sanığın ailesi ve hatta sanık da vardır. Zira Cumhuriyet Savcısı ceza talep ederken dahi, sanığın sadece suçu kadar cezalandırılmasını ister. Bu nedenle esas hakkındaki görüşünde ceza istese dahi -var ise- tahrik dahil olmak üzere sanık lehine tüm maddelerin uygulanmasını da talep eder. Cumhuriyet Savcısı, kamu davasını açtıktan sonra yargılama aşamasına geçildiğinde, delilleri takdir edecek ve kendi açtığı davada beraat isteyebilecektir. Onun görevi, toplum adına gerçeğe ulaşılmasını talep ve takip etmektir.''

''KİŞİSEL SORUN DEĞİL'

''Kürsüde olmak veya olmamak Cumhuriyet savcısı için kişisel bir sorun değildir'' diyen Polatkan, şöyle devam etti: ''Ancak hukuk sistemimiz içinde bu görevle donatılan bir Cumhuriyet savcısının yeri başka bir yerde olamaz. Cumhuriyet savcısının bu görevi devam ettiği sürece, Cumhuriyet savcısının yeri kürsüden başka yer olamaz. Ancak hakimle irtibatı kesilmek isteniyorsa, kürsü tek parça olmaktan çıkarılarak iki parçalı hale getirilir ve böylece marangoz hatası da giderilmiş olur. Cumhuriyet savcısı, toplum olan kamunun çıkarlarını savunur. Devlet olan kamunun çıkarlarını savunan Hazine avukatlarıdır. Onlar da silahların eşitliği prensibi gereği savunmanın tam hizasında ve karşısındadır. Kişileri değil toplumu, adaleti savunduğu sürece Cumhuriyet savcısının yeri kürsüdür, kürsü olmalıdır ve kürsü olacaktır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber