Bakan Çelik:'Burs kâbusunun' Meclis'te ele alınması gerekir
Milletvekilleri aramadı Bakan aradı!
Yurtdışında yaşayan öğrenci ve öğretim üyelerinin yaşadığı 'burs kâbusu' hâlâ
sürüyor. Konuyla ilgili milletvekilleri ne yazık ki hâlâ susuyor. Hatta bırakın
seçilmiş milletvekillerini, bu durumla direkt ilgisi olan Meclis Milli Eğitim
Komisyonu ve Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan bile ses soluk yok. Onlar susmayı
sürdürürken konunun bir başka muhatabı Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik aradı.
Adeta 'bir dokun bin ah işit' misali, işin en yetkili ismi bile burslu öğrencilere
reva görülen işlemlerden şikayetçi.
Bakan Çelik şöyle diyor: "Meclis'te geri çekilen o madde, bakanlık olarak
bizim hazırladığımız bir tasarı değil. Ancak malumunuz yurtdışına öğrenciler
YÖK ve bizim kanalımızla gönderiliyor. Yakında 1000 öğrenci daha göndereceğiz.
Oradaki iddialar kesinlikle haklı iddialar. Bazıları için 'şucudur bucudur'
yaklaşımı son derece sakat bir yaklaşım. Bir toplumda yanlış insanlar olabilir.
Yanlış bir uygulamadan dolayı insanlar mağdur edilmişse, o mağduriyeti gidermemiz
lazım." Ortada bir mağduriyet olduğunu Milli Eğitim Bakanı dahil herkes
kabul ediyor ama nedense çözüme gelince kimse adım atmıyor. Bu garip gerçeği
Bakan Çelik'e soruyoruz. İşte cevabı: "Adama 1 lira vermişsiniz, şimdi
100 lira istiyorsunuz. Böyle bir şey olmaz. Bununla ilgili bir düzenleme getirildi.
CHP bunu anayasa değişikliğindeki desteğe karşı pazarlık unsuru yaptı. Bunun
eninde sonunda bir şekilde gündeme gelmesi lazım. Bizden çok CHP'lilere bunu
sorun ." Milli Eğitim Bakanı Çelik, 'burs kâbusu' nun ancak Meclis'te ve
özellikle de 'Plan Bütçe Komisyonu' nda ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Bakanın yaşanan 'beyin göçü' sorununa yaklaşımı ise gerçekten çarpıcı:
Bakan Çelik şöyle diyor: "Hep beyin göçünden söz ediyoruz. Mesela ben 1000 öğrenci göndereceğim diyorum ya herkes diyor ki 'Göndereceksiniz geri gelmeyecek.' E kardeşim sen bu insanlara bu muameleyi yaparsan geri gelmez tabii. Nükleer enerji üzerine çalıştırdığın adama diyorsun ki 'git şu taşra üniversitesindeki makine mühendisliği bölümünde fizik dersi ver' bu olmaz." Türkiye'deki ortamın negatif olduğuna dikkat çeken Bakan Hüseyin Çelik, bir başka gerçeği daha vurguluyor: "İşin bir başka boyutu daha var: Mesela 1000 öğrenci gönderdik, 400'ü gelmedi. Ben onu da kayıp kabul etmiyorum. Bugün Harvard'da benim X kişim bölüm başkanıysa ben onunla gurur duyarım, o benim lobimdir orada. Bizim bir saplantımız var, 'gitti gelmedi.' Gelmesin kardeşim. Mesela Kalaycıoğlu orada dünya çapında bir adam. Benim için gurur kaynağı. Biz lobimizi sadece Almanya'daki işçilerimizden ibaret kabul edemeyiz. Dönmediği zaman size imzaladığı taahhüt kefalet senedinin karşılığı olarak parasını geri ödüyor. Yani devletin aslında bir kaybı yok. Yeter ki zorluk çıkarmayalım."
mahmut övür/sabah