'Çocuk mahkumların posta giderleri kaldırılacak'

Bakan Bozdağ, cezaevindeki çocukların posta giderlerinin tahsilinin doğru olmadığını kaydederek, bunu kaldırmak yönünde adım atılması için talimat verdiğini bildirdi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 15 Şubat 2016 22:54, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Çocuk mahkumların posta giderleri kaldırılacak'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı İmralı'da ziyaret etmek isteyen milletvekillerine izin vermediğini belirterek, "20 Temmuz'dan sonra başlayan terör saldırıları nedeniyle, terör örgütü mensupları ile ilgili vekillerin görüşmesine dair izin taleplerine olumlu yanıt vermedim" dedi.

Bozdağ, TBMM Plan Bütçe Komisyonunda görüşülen Adalet Bakanlığı bütçesiyle ilgili milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Yüksek yargı bütçelerinin, Adalet Bakanlığı bütçesiyle görüşülüyor olmasının yasadan kaynaklanan bir zorunluluk olduğunu belirten Bozdağ, bunun yasalar değiştirilerek kaldırılabileceğini, bu konuda bir çalışma yapılırsa faydalı olacağına inandığını dile getirdi.

Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın bütçelerini kendilerinin hazırladığını, önerdiğini, Parlamento tarafından kabul edilen bütçenin de tamamen kendileri tarafından kullanıldığını hatırlatan Bozdağ, "Bakanlıktan herhangi bir ödenek talepleri, harcamaların onaylanması gibi bir şey söz konusu değildir" dedi.

Bakan Bozdağ, Yargıtay hizmet binasının ihalesinin önümüzdeki günlerde yapılacağını, Anayasa Mahkemesinin bulunduğu alan içindeki binanın projesinin tamamlandığını kaydetti.

Bekir Bozdağ, kuvvetler ayrılığı konusunda ifade edilen görüşlere katıldığını dile getirerek, şunları söyledi:

"Yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı olması, birbirini dengelemesi ve işlevlerini Anayasa ve yasalara uygun yerine getirmesi hepimizin temel arzusudur. Tartışmaların ana nedeni de burada yatıyor. Çünkü şu andaki sistem yasama ve yürütmenin birbirinden tam ayrı, tam bağımsız olduğu bir sistem değil. Cumhuriyetin kurulduğu güden beri yasama, yürütme ilişkisinde yürütmeyi güçlü tutan, yasamayı yürütmeyle beraber hareket etmeye, daha da ileri yürütmenin emrine vermeye zorlayan bir Anayasa ve iç tüzük uygulaması var. Komisyonlarda, genel kurulda çoğunluk kimde, iktidar grubunda. Peki buralardan iktidara rağmen bir konunun çıkma imkanı var mı? Yok. Onun için biz diyoruz ki, yasama ve yürütmenin birbirine karşı tam bağımsız, birbirinden tam ayrı olması için Türkiye'nin parlamenter sistem uygulamasını ciddi manada tartışması lazım."

"Bugün parlamentoda iktidara rağmen bir yasama ve denetimin etkin şekilde yapılabilmesinin imkanı, Anayasamıza göre de iç tüzüğümüze göre de yok" diyen Bozdağ, şunları kaydetti:

"Onun için diyoruz ki, gelin tartışalım. Tam bağımsız olsun, yasama yürütmeye karşı, yürütme yasamaya karşı tam bağımsız olsun ve güçlü bir siyasi istikrar tesis edilsin, güçlü iktidar olsun ama güçlü de bir iktidar olsun. Liderlerin iki dudağı arasında milletvekilliği bekleyen değil, alın teriyle halkla kurduğu güzel diyalogla oradan güç alıp gelen bir parlamento olsun. Onun için de başkanlık sistemi, şu anda şikayet ettiğimiz bütün problemlerin de bana göre panzehiri olan bir sistemdir. Onu iyi tartışmamız lazım. Fakat ideolojik veya siyasi mülahazalarla bu sistemi sanki sayın Cumhurbaşkanımızın şahsının arzu ettiği bir sistem gibi takdir edilerek, kamuoyunda layıkı veçhile tartışılmadığı kanaatindeyim. Şu an da iktidar için daha güçlü bir yapı yasama elinde yürütme elinde, ama başkan olduğu zaman yasamaya gelemiyor. Yasamada herhangi bir şey yok, ayrı işliyor. Şimdi daha güçlü bir yapı. Bunu biz Türkiye'nin geleceği için istiyoruz. Türkiyemizin geleceğinde siyasi istikrar olsun, güçlü iktidar olsun, yasama yürütme tam bağımsız, ayrı olsun ve Türkiye'de kuvvetler birbiriyle rekabet içinde değil, uyum içinde, denge ve fren mekanizmaları da olmak suretiyle çalışsın arzu ediyoruz. Onun için de yeni anayasa tartışmaları sırasında bunun değerlendirilmesinde fayda var."

-Açık cezaevine ayrılma koşulları

Bakan Bozdağ, açık cezaevine ayrılma koşullarının belli olduğunu, terör suçundan hükümlülerin açık cezaevine gitmek için öncelikle örgütten ayrılmaları gerektiğini belirtti. Bozdağ, örgütle bağı devam edenlerin açık cezaevine ayrılma imkanları bulunmadığını, terör ve örgütlü suçlardan hüküm giyenlerin, pişman olup örgütten ayrıldıktan sonra denetimli serbestlikten yararlanabileceklerini söyledi.

Uzun tutukluluk eleştirilerine de değinen Bozdağ, şu anda cezaevlerinde 5 yıldan fazla tutuklu kimse bulunmadığını, 26 bin tutuklunun 22 bininin 0-1 yıl arası, 4-5 yıl arası tutuklu kişi sayısının da 123 olduğunu kaydetti.

Hasta tutuklularla ilgili de bilgi veren Bozdağ, bu konudaki düzenlemenin yapıldığı 2013'ten bugüne kadar adli suçlardan 5 bin 856, terör suçlarında ise 756 başvuru ve bunlarla ilgili rapor bulunduğunu bildirdi.

Hastalığı nedeniyle ceza tehirinden, adli suçlarda 521 hükümlü, 38 tutuklunun, terör suçlarından 29 hükümlü, 6 tutuklunun yararlandığını kaydeden Bozdağ, "Süreç başladığı zaman iki hafta içinde tamamlanabilmektedir, Adli Tıp ile ilgili aşama biraz zaman almaktadır" dedi.

Bakan Bozdağ, bir başka soruya yanıt olarak da haksız tutuklama gerekçesiyle hakim ve savcılarla ilgili 36 dosya açıldığını, 130 hakim 29 savcı hakkında işlem yapıldığını bildirdi.

- Tahir Elçi'nin öldürülmesi

Bekir Bozdağ, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesi olayıyla ilgili soruşturmanın gizliliğine dair alınmış bir karar bulunmadığını, soruşturmanın başından beri açık yürütüldüğünü kaydetti.

Diyarbakır Baro Başkan vekili, aile avukatları, baro temsilcilerinin soruşturmanın her aşamasından bilgi sahibi olduklarını söyleyen Bozdağ, olayın ardından olay yeri incelemesinin, terör örgütlerinin saldırıları nedeniyle yapılamadığını anlattı.

Bozdağ, olay yerinde kameraların incelenmesinin ve diğer tüm işlemlerin devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Şu ana kadar bir kişiyle doğrudan irtibat kurulabilecek veriler elde edilemediği tutuklama dosyada yok, elde verilerin olması gerekiyor, onlarla ilgili çalışmalar devam ediyor. Hükümet olarak bu olayın ardının, önünün her tarafının aydınlatılmasını arzu ediyoruz. Çünkü bu hadise üzerinden hükümetimizi ve devletimizi bölücü terör örgütü tarafından suçlayan iftira kampanyaları yürütülüyor. 'Katil devlet' falan propagandaları yapılıyor. Biz, terör örgütünün bu olayın aydınlatılmasını istemediğini, çünkü bu propagandanın yapılabilmesi için bu olayın karanlıkta kalması gerektiğine dair inancı olduğu tahmininde bulunuyoruz. Devlet bütün tedbirleri almak ve bu konuyu aydınlatmak için elindeki tüm imkanları seferber etmiştir, etmeye de devam edecektir."

HDP Genel Merkezine saldırı olayına ilişkin yargılanan kişilere kısa süreli verilen hapis cezalarının ertelendiğinin görüleceğini aktaran Bozdağ, "Bu mahkemenin takdiri. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesinin uygulanması tamamen hakimin takdirindedir" dedi.

- İmralı'ya ziyaret

Milletvekillerinin cezaevlerine ziyaretleriyle ilgili sorulara da yanıt veren Bozdağ, ziyaretlerin, ilgili yönetmelik uyarınca yerine getirildiğini, bu konudaki izinlerin Adalet Bakanı tarafından verildiğini söyledi.

Bozdağ, "(İmralı'ya ziyaretler) Bugüne kadar bu konudaki izinleri Temmuz ayına kadar verdik ama Temmuz ayından sonra ülkemizde artan terör olayları nedeniyle bu konudaki takdir hakkı Adalet Bakanına aittir, Adalet Bakanı takdir hakkını kullanmıştır" dedi.

HDP'li milletvekillerinin "İzin vermeme hakkınızı kullandınız, yasal bir dayanağı var mı?" demesi üzerine Bozdağ, "Evet öyle kullandım. Yetki bana ait, ben kullanıyorum. Oluk oluk her tarafta kan akarken, askere polise saldırırken, takdir hakkı bakan olarak bana ait, ben de vermedim" diye konuştu.

Milletvekillerinin ısrarla "Neden vermediniz" demesine karşılık Bozdağ, "Söylüyorum, 20 Temmuz'dan sonra başlayan terör saldırıları nedeniyle, terör örgütü mensupları ile ilgili vekillerin görüşmesine dair izin taleplerine olumlu yanıt vermedim. HDP'li vekillere. Ben takdir hakkımı böyle kullanıyorum. Ben kamunun menfaatini de böylece gözettiğimi düşünüyorum" dedi.

"UYAP ve SEÇSİS" arasındaki bağlantının sorulmasına karşılık da Bozdağ, UYAP'ın Adalet Bakanlığı'na bağlı çalıştığını ancak SEÇSİS'in güvenliğinin, tamamen Yüksek Seçim Kurulu personeli tarafından sağlandığını ve bu sistem üzerinden Adalet Bakanlığının en ufak bir denetimi, etkisi, yetkisinin bulunmadığını söyledi.

"Veri girişi nasıl yapılıyor. Neyin üzerinden yapılıyor?" denilmesine karşılık Bozdağ, "UYAP'ı kullanıyorlar ama her sandığın tutanakları, orijinal haliyle yükleniyor bütün partilerin denetimine veriliyor" şeklinde cevap verdi.

- Terör örgütü elebaşı Öcalan'ın infazı

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a 10 aydır tecrit uygulandığı" iddialarını da yanıtlayan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Öcalan bir siyasi lider değildir. Bölücü terör örgütünün kurucusu ve yöneticisidir. Bu nedenle de yargılanmış, ceza almış, cezası kesinleşmiş, şu anda da bir hükümlüdür. Cezasının infazı devam etmektedir. Yanında bulunan iki isim, yanına nasıl daha önce Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderilmişlerse şimdi de onların başka cezaevine nakline karar vermiştir. Gönderirken de yasalar çerçevesinde takdir hakkını kullanmış, şimdi de aynı şekilde kullanmıştır. Görüşmelerle ilgili, milletvekillerini görüşmesini söyledim. Yakınlarının, avukatlarının görüşme hakkı var. Onların da ulaşımla ilgili sorunlar nedeniyle görüşme imkanı olmamıştır."

HDP'li milletvekillerinin "Ailesi neden ziyaret edemiyor, 4.5 yıldır avukat gitmedi, 10 aydır ailesi gidemiyor, 2.5 yıl boyunca devlet yetkilileri nasıl gitti" diyerek itiraz etmeleri üzerine Bozdağ, "Ulaşımla ilgili sorunlar var dediler, bunu paylaşıyorum" dedi.

- Cizre'deki otopsi işlemleri

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cizre'deki otopsi işlemleri hakkında bilgi verdi. Otopsilerin, cumhuriyet savcısı huzurunda, adli tıp ve diğer uzmanlardan birisi veya pratisyen iki hekim tarafından yapılabildiğini anlattı.

Bozdağ, "Müdafi ve vekil tarafından getirilen hekim otopside hazır bulunabiliyor. Şu ana kadar müdafi olan varsa veya vekil tarafından hekim getirilmişse onlar hazır bulunuyor ancak kimlik tespiti konusunda sıkıntılar yaşanan konularda, ailelerden teşhis için DNA verileri alınıyor. Bunların İstanbul'da incelenip değerlendirilmesi gerekiyor. Uzaması biraz buradan kaynaklanıyor. Ailelere cenazeleri doğru tespit ederek, teslim etmek için yapılmaktadır" diye konuştu.

Cizre'deki çıplak ceset fotoğrafıyla ilgili de Şırnak Valiliğinin açıklama yaptığını hatırlatan Bozdağ, "Valiliğin açıklamasını söylüyorum, 'Sosyal medyada yayınlanan fotoğrafın ilimiz Cizre ilçesiyle hiçbir alakası bulunmamaktadır' diye bunu çok açık net ifade etmiştir" dedi.

- Bireysel başvurular

Bir başka soruya yanıt olarak da Bakan Bozdağ, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurunun işlemesinde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin yasal değişiklik yapılması için talepte bulunduğunu söyledi.

Bozdağ, "Herkes doğrudan Anayasa Mahkemesine müracaat ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giden başvuruların bir kısmının bizim tazminat komisyonuna gönderip, orada karara bağlatılması gibi, Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların bir kısmının da bu tazminat komisyonuna gönderilerek karar bağlanması ve gelen yükün azaltılması konusunda bir talep var. Esas amaç, sistemin daha güçlü işlemesini sağlamak" şeklinde konuştu.

Cezaevleriyle ilgili şikayetleri değerlendiren Bakan Bozdağ, bu konuların tespiti için talimat verdiğini belirterek, "Cezaevlerinde eksiklikler, aksamalar, insan haklarına aykırı uygulamalar varsa bunun birinci derecede takipçisi ben olacağım. Hepsini tek tek gözden geçirteceğim" dedi.

Cezaevindeki çıplak aramanın İdari Gözlem Kurulu'nun talebi üzerine yapılabildiğini kaydeden Bozdağ, "İçeriye birtakım örgütsel birtakım şeylerin, uyuşturucu olabilir, başka bir şey olabilir, bu durumda tamamen çıplak arama değil, ameliyat olurken giyilen şeylerden giydiriliyor, çok çok istisnai durumlarda olan bir şey" diye konuştu.

Batı ülkelerinde de bu tür aramaların yapıldığını ifade eden Bozdağ, cezaevlerindeki x-ray cihazından herkesin geçtiğini, bakan olarak kendisinin de gittiğinde cihazdan geçtiğini anlattı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, sulh ceza hakimliklerinin kuruluşunun "talihsiz bir döneme rastladığı için çok haksız eleştirilere neden olduğunu" belirterek, "Ama Türkiye'nin geneline baktığınız zaman, vatandaşların soruşturma evresinde haklarının daha iyi korunması ve aleyhine sonuçların gelişmemesi bakımından önemli bir teminat olduğunu ifade etmek isterim" dedi.

Bakan Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Adalet Bakanlığı bütçesiyle ilgili milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Bozdağ, komisyonda milletvekillerinin yargıdan memnuniyet konusunda ciddi eleştirilerde bulunduğunu belirtti.

Yargıya işi düşenlerin tamamının memnuniyetini sağlamanın zor göründüğünü ifade eden Bozdağ, "Yargıya işi düşenlerin yarısı kaybediyor, yarısı kazanıyor, kazanan da istediği gibi kazanamıyor" dedi.

TÜİK'in, adalet hizmetlerinden memnuniyete ilişkin verilerine göre, 2014'te memnuniyet oranının 50.8 civarında olduğuna işaret eden Bozdağ, "Anketlerdeki durumumuz iyi gözükmüyor. OECD verilerine göre yargı sistemine güvenen vatandaşların yüzdesi 2014'te yüzde 48. Türkiye olarak olumsuz bir noktada olduğumuzu ifade etmek isterim. Amacımız bunu olumlu noktaya çevirmektir" diye konuştu.

Yargıya güveni sadece bakanlığın değil, bakanlıkla birlikte yargı çalışanların adaletli kararlarıyla tesis edebileceklerini vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Yasalarımız önünü ilikledi, kravat taktı, boynunu büktü, 'Sen buna iyi hal indirimi yap' demiyor. Ama maalesef, çok da az olsa bazı hakimler bunu uygulayabiliyor. O zaman sanki bütün hakimler bunu uyguluyormuş gibi yapıyorlar. Zaman zaman çıkan bazı olumsuz örnekler nedeniyle herkes aynı uygulamayı yapıyormuş gibi hava oluşuyor. Bu noktada yargıda görev yapanların daha da dikkat etmesi bizim de temel arzumuz."

Bozdağ, Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan 2014'te çıkan dosyanın bin 125, gelenin 2 bin 541; Ceza Genel Kuruluna gelen dosyanın 855, çıkanın 554 olduğunu bildirdi.

- Sulh ceza hakimlikleri

Sulh ceza hakimlikleriyle ilgili aslında çok eskiden beri Türkiye'de çalışıldığını belirten Bozdağ, sulh ceza hakimlikleriyle, soruşturma evresindeki hakim kararı gerektiren durumlarda uzmanlaşmanın sağlanmasının hedeflendiğini, konuya, daha önceki HSYK ile Yargıtay ve AB'nin olumlu görüş verdiğini anlattı.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"Sulh ceza hakimlikleri 17-25 Aralık sonrasında yapıldığı için büyük eleştiriye uğramıştır. Şu anda sulh ceza hakimlikleri yargılama yapıp, mahkumiyet kararı vermiyor. Sadece soruşturma aşamasında hakim kararı gerektiren konularda karar veriyor. Amaç, uzmanlaşmayı sağlamak. Çünkü soruşturma evresinde eskiden sulh ceza mahkemesi vardı, o bazı kararları veriyordu. Ama aynı zamanda yargılama yapıyor, soruşturma işlemlerine yeteri kadar vakit ayıramıyordu."

Anayasa Mahkemesinin, sulh ceza hakimliklerini hukuk devleti ilkesini ve adil yargılanma hakkını zedelemediği yönünde karar verdiğine dikkati çeken Bozdağ, "Ama dediğim gibi bu talihsiz bir döneme rastladığı için çok haksız eleştirilere neden oldu. Bazı kamuoyunun gündemine gelen soruşturmalar nedeniyle çok eleştiriliyor. Ama Türkiye'nin geneline baktığınız zaman, vatandaşların soruşturma evresinde haklarının daha iyi korunması ve aleyhine sonuçların gelişmemesi bakımından önemli bir teminat olduğunu ifade etmek isterim" diye konuştu.

Bozdağ, Çocuk Adalet Projesi kapsamında 25 ağır ceza merkezinde 31 görüşme odası kurulduğunu ve çocukların görüşmesi için uygun düzen sağlandığını bildirerek, ihtiyaç olan yerlere yenilerinin yapılacağını ifade etti.

Bakan Bozdağ, 278 idari hakimle ilgili medyada haberler yer aldığını belirterek, İçişleri Bakanlığının, bazı idari yargı mahkemelerinin açıkça anayasa ve kanunlara aykırı karar verdiği gerekçesiyle bu kişilerle ilgili HSYK'ya şikayette bulunduğunu anlattı.

Şikayet üzerine HSYK 3. Dairesinin, bunlardan bazılarıyla ilgili inceleme kararı verdiğini aktaran Bozdağ, "HSYK'nın ilke kararı gereği inceleme izni verildiği zaman terfi işlemleri yapılamıyor. Bu karar 22 kişi hakkında veriliyor. Bunlardan 10'u itiraz ediyor, itiraz üzerine kaldırılıyor. 12 kişi ise itiraz etmiyor. Şu anda konuyla ilgili inceleme devam ediyor. Yani bu tamamıyla ilke kararıyla ilgili konu. Yoksa birilerini cezalandırmak falan değil. Herkese eşit uygulanıyor, kim olursa olsun. Objektif bir durum. Takdir hakkı falan da yok. Ama biraz da siyasi nedenlerle kamuoyuna biraz da farklı yansıtıldı."

- Uyuşturucu suçları

Uyuşturucuyla ilgili cezaların ve bu cezaların infazının ciddi oranda artırıldığını anlatan Bozdağ, denetimli serbestliğin de Türkiye'de başarıyla uygulandığını ifade etti.

Denetimli serbestliğin süresinin artırılması konusunun çok sorulduğunu aktaran Bozdağ, şöyle konuştu:

"Tabii çok beklenti var. Bana da pek çok mesaj geliyor. Şu anda 18 ay hapis cezası alan bir vatandaşımız, denetimli serbestlik yoluyla içeri giriş işlemleri yapılıyor, birtakım usul işlemleri var, onlar bir günde iki günde, en geç bir haftada bitiyor, adeta içeri girmeden dışarı çıkmış oluyor. Denetimli serbestliği 2 yıla çıkardığımızda o zaman 36 ay hapis cezası alan bir vatandaşımız, cezası kesinleştikten sonra, gelecek cezaevine, birtakım işlemler yapılacak, işinin bitişine göre tekrar oradan çıkacak. Ben bunu komisyonun takdirine sunuyorum. 36 aya kadar ceza almış kişilerle ilgili cezasızlık uygulaması getirelim mi getirmeyelim mi? Bizim değerlendirmemizde bu cezasızlık uygulamasının toplumu daha çok rahatsız edeceği, kamu düzeni bakımından da olumsuz sonuçlar doğuracağı yönündedir."

Halen, yargı sürecinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi, paraya çevirme, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi müesseseler bulunduğunu hatırlatan Bozdağ, bütün bu müesseselerle beraber değerlendirildiğinde denetimli serbestliğin artırılması halinde pek çok suçla ilgili cezasızlık halinin ortaya çıkacağını ifade etti.

Bozdağ, "Biz de herkesi mutlu edecek adım atalım, arzu ediyoruz. Ama işin gerçeğini incelediğimizde böyle bir sorunla karşı karşıyayız. Kamuoyuna hep şunu söyledik, 'Bu konuda çalışmamız yoktur', dedik. İkincisi afla ilgili bir çalışmamız yoktur, böyle bir düşünce de söz konusu değil" diye konuştu.

- Yargı verilerindeki artış

Bakan Bozdağ, Türkiye'de suç, suçlu ve cezaevindeki kişi sayısının arttığını, bunun rakamsal olarak doğru olduğunu kaydetti. Türkiye'de 2008'e kadar suçların dosyaya göre değerlendirildiğini, dosya kadar suç olduğunun kabul edildiğini anlatan Bozdağ, 2008'den itibaren, bir dosyada kaç sanık varsa, onların hepsinin ayrı ayrı suç sayıldığını anlattı. Yine, bir kişinin dosyadaki birden fazla suçunun ayrı ayrı suç sayıldığını kaydeden Bozdağ, "Öyle olunca, rakamlar birden bire büyük artış gösteriyor" dedi.

Daha önce olmayan bilişim suçlarının da çok ciddi artış getirdiğini ifade eden Bozdağ, ayrıca hakim, savcı, mahkeme, Yargıtaydaki daire ve üye sayısını artırdıklarını, bunun, kararların hızla kesinleşmesini sağladığını belirtti.

Bozdağ, "Cezası kesinleşenler de infaz aşamasında cezaevlerine geldi. Ayrıca eskiden cezanın 5'te 2'si infaz ediliyordu, 2004'ten itibaren cezanın 3'te 2'si infaz ediliyor. İnfaz süresi arttı, ceza miktarları arttı, zaman aşımı arttı. Bütün bunların hepsi esasında sayı artışına neden oldu. Yoksa sadece suçların artmasıyla yani insanlar çok suç işlediğinden bu hale gelmedi. Cezadaki, infazdaki, Yargıtaydaki, hakim ve savcı sayısındaki değişiklikler nedeniyle de bu artış oldu" diye konuştu.

Bakan Bozdağ, cezaevindeki çocukların posta giderlerinin tahsilinin doğru olmadığını kaydederek, bunu kaldırmak yönünde adım atılması için talimat verdiğini bildirdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber