Trafik sigortasında yüzde 9'luk düşüş gerçekleşti

Başbakan Yardımcısı Şimşek: "Kanuni düzenlemelerin ardından bu yılın mayıs ayından ekim ayı sonuna kadar trafik sigortası primlerinde tüm araç gruplarında ortalama yaklaşık yüzde 7'lik ve otomobil araç grubunda ise yaklaşık yüzde 9'luk düşüş gerçekleşti"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 07 Kasım 2016 22:24, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00
Trafik sigortasında yüzde 9'luk düşüş gerçekleşti

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Tüm şokların bir arada gerçekleştiği oldukça kötümser bir senaryoda dahi AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı program dönemi sonunda yüzde 38'in altında kalmaktadır. Bu analiz kamu maliyemizin ve kamu borç yapımızın ne derece sağlam olduğuna işaret etmektedir." dedi.

Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine Müsteşarlığının 2017 bütçesine ilişkin sunum yaptı.

Hükümetin öncelikli hedeflerinden birinin makro-finansal istikrarın korunması olduğunu vurgulayan Şimşek, bu çerçevede mali disiplininin korunmasının büyük önem taşıdığını bildirdi.

Türkiye ekonomisinin iç ve dış şoklara karşı direncinin artmasını sağlayan mali duruşun, içeride ve dışarıda takdirle karşılandığına işaret eden Şimşek, 2000'li yılların başında GSYH'ya oranla yüzde 10'ların üzerine çıkan genel devlet bütçe açığının, geçen sene neredeyse sıfır düzeyine gerilediğini söyledi.

Genel devlet bütçe açığının 2016'da GSYH'ye oran olarak yüzde 1,9 seviyesi olmasını öngördüklerini belirten Şimşek, bu açığın gelişmekte olan ülkelerde yüzde 4,5 olduğu dikkate alındığında, iyi ve güçlü bir performansın ortaya konulduğu ifade etti. Kamu maliyesindeki bu güçlü duruşun Türkiye'ye çok şey kazandırdığına dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti:

"2000'li yılların başında GSYH'nin yüzde 15 civarı bir faiz harcaması söz konusuyken, bu sene yaklaşık yüzde 2,4'e gerilemesi beklenmektedir. Buradan tasarruf edilen imkanlarla başta eğitim, sağlık, altyapı ve diğer alanlara ciddi destekler sağlanmıştır. Ülkemizin geleceği daha iyi bir şekilde inşa edilmiştir. Mali disiplinin diğer önemli bir sonucu da kamu borç sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin ortadan kalkmış olmasıdır. Bu dönemde gerek iç borçlanmanın vadesi neredeyse 70 ay civarına yükseltilmiş, borçlanma maliyetleri de yüzde 60'lardan yüzde 10'lara kadar çekilmiştir. Küresel kriz sonrası döneme bakıldığında 2010-2015 döneminde reel faiz ortalaması yüzde 1'in altında gerçekleşmiştir, bu da Türkiye için tarihi düşük seviyelerdir, küresel olarak da faizler son derece düşük bir dönemi geçiriyor."

Bu yıl AB tanımlı borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 32,8'e olarak tahmin edildiğini belirten Şimşek, program dönemi sonunda bu oranın yüzde 30'un altına düşmesini beklediklerini ifade etti.

Şimşek, bunun gelişmekte olan ülkeler, avro bölgesi ve OECD ortalamasıyla karşılaştırıldığında oldukça iyi bir oran olduğunu söyledi.

-"Borç yükünü azalttık, borcun yapısını iyileştirdik"

AK Parti hükümetleri döneminde sadece borç yükünü azaltmakla kalmadıklarını aynı zamanda borcun yapısını da önemli ölçüde iyileştirdiklerini vurgulayan Şimşek, borçlanmaları ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla gerçekleştirirken, piyasa koşullarının elverdiği ölçüde vadeleri uzattıklarına işaret etti.

Şimşek, 2002 yılında merkezi yönetim borç stokunun yaklaşık yüzde 58'i döviz cinsinden iken, bu oranın bu yılın eylül ayı itibarıyla yüzde 35'e düştüğünü belirterek, "Benzer şekilde borç stokumuzun yüzde 55'i değişken faizli senetlerden oluşurken, bu oran bugün yüzde 31 düzeyine gerilemiştir." dedi.

Stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası sayesinde borç stokunun faiz, kur ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığını da önemli ölçüde azalttıklarını anlatan Şimşek, şu bilgileri paylaştı:

"2003 yılından bu yana ağırlıklı olarak sabit faizli borçlanma yaparak borç stokunun faize duyarlılığında önemli iyileşmeler sağladık. Duyarlılık analizi çalışmalarına göre TL faizlerdeki 500 baz puanlık bir artış, 2001 yılı stok yapısı çerçevesinde borç stokunu 1,7 puan artırırken, 2015 yılı itibarıyla yalnızca 1,0 puan artırmaktadır. GSYH büyümesindeki 2 puanlık azalış yine borç stok oranını önceden 1,2 puan artırırken, 2015 yılı itibarıyla yalnızca 0,6 puan artırmaktadır. Diğer taraftan TL cinsi borçlanmaya ağırlık vererek, borç stokunun yapısını döviz kuru şoklarına karşı da daha dayanıklı hale getirdik. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı, liranın yüzde 10 değer kaybı, borç stokunun milli gelir oranının 4,4 puan artmasına sebep olacakken, 2015 yılında bu etki sadece 1,2 puandır. Faiz dışı fazladaki değişimin etkisi değişmemiştir."

Tüm şokların bir arada gerçekleştiği oldukça kötümser bir senaryoda dahi AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının program dönemi sonunda yüzde 38'in altında kaldığını belirten Şimşek, bu analizin, Türkiye'nin kamu maliyesinin ve kamu borç yapısının ne derece sağlam olduğuna işaret ettiğini bildirdi.

- 2017'de 133,1 milyar liralık borç servisi öngörülüyor

Hazine Müsteşarlığının, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile gerçekleştirilen belirli kamu altyapı projeleri için borç üstlenim taahhüdü sağladığını hatırlatan Şimşek, bugüne kadar Avrasya Tüneli projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesi için yaklaşık 5 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi 3. Köprü kesimi için ise yaklaşık 2,7 milyar dolar tutarında olmak üzere Müsteşarlık tarafından toplamda 8,7 milyar dolar borç üstlenim anlaşmasının imzalandığını ifade etti.

Hazine garantili dış borç stokunun 2016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla 12 milyar dolar olarak gerçekleştiğini vurgulayan Şimşek, "Hazine garantili borçlardan üstlenim oranı yüzde 2,9 oranındadır, 2002 yılında bu oran yüzde 52 civarındaydı. Hazine alacak stoku eylül sonu itibarıyla 17,4 milyar lira düzeyindedir. Bu tutarın 4,2 milyar lirası vadesi geçmiş, 13,2 milyar lirası vadesi gelecek Hazine alacaklarından oluşmaktadır." dedi.

Şimşek, Hazine finansman programına da değinerek, 2017 yılında, 80,5 milyar lira ana para ve 52,7 milyar lira faiz olmak üzere toplam 133,1 milyar lira tutarında borç servisinin programlandığını, borç servisinin 98,1 milyar lirasının iç borç, 35,0 milyar lirasının ise dış borç servisi olduğuna işaret etti.

Şimşek, geleneksel eurobond, Japon yeni ve kira sertifikası ihraçları yoluyla uluslararası sermaye piyasalarından 6 milyar dolar finansman sağlanmasının ve 96,2 milyar lira tutarında iç borçlanma yapılmasının öngörüldüğünü belirterek, 2017 yılı iç borç çevirme oranının da yaklaşık yüzde 98 seviyesinde gerçekleşmesinin planlandığını kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bankacılıkta olduğu gibi veli ve vasileri aracılığı ile Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) katılabilmesini sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi noktasında çalıştıklarını bildirdi.

Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine Müsteşarlığının 2017 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.

Şimşek burada yaptığı konuşmada, Hazine Müsteşarlığının 2017 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarının 77,4 milyar lira olduğunu, bunun 57,5 milyar liralık kısmının faiz ödemeleri için kullanılmasının öngörüldüğünü belirtti.

Gelecek yıl bütçe teklifinde yer alan yaklaşık 12 milyar liralık cari transferler ödeneğinin 6,5 milyar lirasının KİT'lere yapılacak görev zararı ödemelerinden ve kamu sermayeli bankalara yapılacak gelir kaybı ödemelerinden oluştuğunu vurgulayan Şimşek, 3,8 milyar lirasının BES devlet katkısı ödemelerinden, 894 milyon lirasının Ulusal Fona yapılacak ödemelerden ve 572 milyon lirasının da yurt dışına yapılan transferlerden teşekkül ettiğini söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) nezdindeki kotasının 1,46 milyar (özel çekme hakları) SDR'den 4,66 milyar SDR'ye, oy gücünün ise yüzde 0,61'den yüzde 0,95'e yükseldiğini ifade etti. Bu kota artışı için gerekli ödemeyi 2016 yılı bütçesinden yaptıklarını anlatan Şimşek, "Böylece IMF'nin en yüksek kotaya sahip 20 üyesinden biri haline geldik. Geçtiğimiz yıl G-20 Dönem Başkanlığını başarılı bir şekilde tamamladık. Ülkemiz 3 yıl süreyle aktif görev aldığı G-20 troyka üyeliği pozisyonunu bu yıl 1 Aralık tarihi itibarıyla tamamlayacak." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasıyla olan ilişkilerin güçlendiğini vurgulayan Şimşek, iki yıldır bankadan en çok kredi kullanan ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çekti.

Şimşek, "Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası diğer Orta Asya operasyonlarını Türkiye'den yürütüyor. 2012-2016 dönemini kapsayan çerçeve anlaşması kapsamında Dünya Bankasından yaklaşık 4,3 milyar dolar tutarında bir finansman sağlandı. Banka ile 2017-2021 dönemini kapsayacak 5 yıllık bir çerçeve anlaşması çalışmalarına başlandı. 2016 yılında faaliyete başlayan Asya Altyapı Yatırım Bankasının 12 üyeli Direktörler Kurulunda ülkemiz de yer alıyor." ifadesini kullandı.

- Reel ekonomi destekleri

Başbakan Yardımcısı Şimşek, çiftçilere yüzde 0 ile yüzde 8,25 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırdıklarını belirterek, "Bu yılın ekim ayı itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 30,1 milyar liraya, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise 3,5 milyar liraya ulaştı. 2004 yılında 205 bin üretici uygulamadan faydalanırken bu yılın ekim ayı itibarıyla söz konusu uygulamadan yaklaşık 887 bin üretici faydalandı." diye konuştu.

Dönemlerinde esnaf ve sanatkara da önemli destekler verdiklerini anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Esnaf ve sanatkarlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından halen yüzde 0 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılıyor. Bu yılın ekim ayı itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesi 20 milyar lirayı aştı. Kredi Garanti Fonu (KGF) aracılığıyla 11 bini aşkın firmaya Hazine destekli kredi kefaletleri sağlanıyor. Temmuz 2009-Mayıs 2016 döneminde sağlanan toplam kredi tutarı 9,7 milyar liraya, kefalet tutarı ise 6,8 milyar liraya ulaştı.

KGF'nin Hazine destekli kefalet kullandırmasını etkin hale getirerek daha çok KOBİ ve ihracatçının ihtiyaçlarına cevap verilmesini sağlıyoruz. Bu çerçevede yüksek hacimli kredi kefalet taleplerinde kredi onay süreçlerindeki verimliliği artırmak üzere kredi derecelendirme sistemine geçilecek.

İhracatçılar için getirilen yeni imkan ile kefalet oranı Eximbank'ın doğrudan sağladığı kredilerde yüzde 100'e kadar, diğer bankalar tarafından ihracatçılara sağlanan kredilerde ise yüzde 85'e kadar çıkarılacak. Ayrıca, Portföy Garanti Sistemi ile her bankaya ayrı ayrı kredi tazmin üst limiti belirlenecek. Bu sayede KGF'ye herhangi bir başvuru yapılmaksızın küçük ölçekli krediler doğrudan bankalar tarafından KOBİ'lere verilecek. Uygulamayla Kredi Garanti Fonunun ve bankaların kredi verme süreci birkaç güne inebilecek."

Şimşek, yeni düzenlemelerin faaliyete alınmasıyla 3 milyar lira olan kefalet bakiyesinin, kısa vadede 10 milyar liraya çıkacağını, girişimcilik eko sistemini desteklemek amacıyla 500 milyon lira tutarında bir kaynağı fonların fonu bağlamında kullandıracaklarını belirtti.

-Trafik sigortası primlerindeki düşüş

Şimşek, bu yılın eylül ayı itibarıyla 400 yatırımcı melek yatırımcının lisans aldığını ve 14 Melek Yatırım Ağının da akredite edildiğini, 2013 yılında 14,7 milyon avro olan melek yatırım tutarının 2015 yılında 31 milyon avroya ulaştığını ifade etti.

Türkiye sigortacılık sektöründe, 59 sigorta şirketi, 2 reasürans şirketi, 130 broker, 15 bin 804 acente, 36 bin 480 bireysel emeklilik aracısı, 3 bin 616 sigorta eksperi ve 128 sicile kayıtlı aktüerin faaliyet gösterdiğini belirten Şimşek, sektörün 2016 yılı sonundaki prim üretiminin 42,1 milyar liraya ulaşmasının tahmin edildiğini bildirdi.

Şimşek, trafik sigortası primlerine de değinerek, yapılan kanuni düzenlemelerin ardından bu yılın mayıs ayından ekim ayı sonuna kadar trafik sigortası primlerinde tüm araç grupları için ortalama yaklaşık yüzde 7'lik ve otomobil araç grubu için ise yaklaşık yüzde 9'luk düşüş gerçekleştiğini belirtti.

- "BES fonunda 10 yılda 100 milyar lira birikecek"

Şimşek, bireysel emekliliğe getirilen yeni sistemin tasarrufların artırılması noktasında büyük önem taşıdığına değinerek, şunları kaydetti:

"BES'te katılımcı sayısı 2013 yılı başında 3 milyon seviyesinden, 28 Ekim 2016 itibarıyla 6,5 milyon kişiye, fon büyüklüğü ise yaklaşık 20 milyar liradan devlet katkısı dahil 58,6 milyar liraya yükseldi. Sistemin daha da iyileştirilmesi ve ekonomimize sağlanan uzun vadeli kaynağın çok daha yüksek düzeylere taşınabilmesini teminen temel olarak birkaç çalışmamız bulunuyor.

Bunlardan biri olan otomatik katılım uygulamasına ilişkin kanuni düzenleme 1 Ocak 2017 itibarıyla yürürlüğe girecek. Otomatik katılım ile ilgili alt düzenleme çalışmalarımızda da son aşamaya geldik. Bu çerçevede, önümüzdeki 10 yıllık süreç sonunda yaklaşık 100 milyar liralık bir fonun burada birikmesini öngörüyoruz. Diğer bir çalışmamız ise fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bankacılıkta olduğu gibi veli ve vasileri aracılığı ile BES'e katılabilmesini sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesidir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber