Akademisyenden idareci olur mu/ olmalı mı?

Üniversitelerde idari teşkilat artık unvanlı akademisyenler tarafından yönetiliyor.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 06 Şubat 2017 10:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Akademisyenden idareci olur mu/ olmalı mı?

ÜNİVERSİTELERDE GENEL SEKRETERLİK GÖREVİ ÖNEMLİDİR

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 51 inci maddesinin (a) fıkrasında; "Yükseköğretim üst kuruluşlarında başkana, üniversitelerde rektöre bağlı, merkez yönetim örgütünün başında bir genel sekreter ve hizmetlerin gerekli kıldığı daire başkanları, müdürler, danışmanlar, hukuk müşavirleri, uzmanlar ile büro ve iç hizmet görevlerini yapmak üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlar ve diğer görevliler bulunur." hükmü yer almaktadır.

124 sayılı Yükseköğretim Üst Kuruluşları İle Yükseköğretim Kurumlarının İdari Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 27 nci maddesinin 2 nci fıkrasında; "Genel Sekreter, üniversite idari teşkilatının başıdır ve bu teşkilatın çalışmasından Rektöre karşı sorumludur." hükmü ile Genel Sekreterin üniversite yönetimin "İdari Açıdan" sorumlusu olduğu görülmektedir.

Yapacağı çalışmalardan birinci derecede Rektöre karşı sorumlu olan Genel Sekreter, üniversite idari teşkilatında bulunan birimlerin verimli, düzenli ve uyumlu şekilde çalışmasını sağlamak ve üniversite idari teşkilatında görevlendirilecek personel hakkında rektöre öneride bulunmak gibi önemli görevlere sahiptir.

Ayrıca, Genel Sekreter kendisine bağlı bulunan idari birimlerde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna tabi personelin birinci derecede disiplin amiridir.

GENEL SEKRETER OLMAK İÇİN ŞARTLAR NELERDİR ?

2547 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin (b) fıkrası ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68/B maddesine göre Genel Sekreter olarak atanabilmek için iki şart bulunmaktadır. Bunlar :

- En az 10 yıl hizmetin bulunmasıdır.

- En az Lisans diplomasına sahip olmaktır.

ÜNİVERSİTELERİ ARTIK UNVANLI ÖĞRETİM ÜYELERİ YÖNETİYOR !

Yukarıda belirttiğimiz gibi her ne kadar Genel Sekreter olabilmek için en az lisans mezunu olmak şart olsa da, artık çoğu devlet üniversitesinde Yardımcı Doçentler, Doçentler ve hatta Profesörler Genel Sekreterlik görevini yürütüyor.

Bugün itibarıyla baktığımızda, faaliyette olan 108 devlet üniversitesinden 40'nda Genel Sekreterlik görevi öğretim üyeleri tarafından yürütülmektedir. Bunlar arasında 10 Profesör, 19 Doçent ve 11 Yardımcı Doçent bulunuyor. Bizler gibi meraklılar burayı TIKLAYARAK kimler olduklarına bakabilir.

Hatta, bir küçük not daha verelim. Yıldız Teknik Üniversitesinde ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Genel Sekreter Yardımcıları da öğretim üyesi...

ÖĞRETİM ÜYELERİ NEDEN İDARECİ OLMAK İSTİYOR ?

Bu soruyu sorduktan sonra yanlış anlaşılmaması gereken bir hususu baştan ifade edelim. Akademisyenlerden idari anlamda deneyimli, ihale, öğrenci, bütçe ve personel mevzuatına hakim olanların Genel Sekreterlik görevine getirilmesinde bizce sakınca bulunmamaktadır.

Ancak, kişisel olarak hiçbir idari görev deneyimi olmayan, yıllarca kendini bilime adamış, yayınlar yapmış, projeler üretmiş, kitaplar yazmış, yani gerçek manada tam bir bilim adamının Genel Sekreterlik görevine getirilmesi ne derece doğrudur! Yüzlerce evrakı sevk etmek, yönetim kurulu ve senato toplantılarında raportörlük yapmak Profesörlerin işi midir? Bu tartışılır !

Peki bu görev neden üniversitelerde cazip hale geldi. Şimdi bunun bazı sebeplerini irdeleyelim :

1. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 nci maddesinin (f) bendine göre; Rektör, rektör yardımcısı ve genel sekreterlere gelir getirici katkılarına bakılmaksızın, üniversite yönetim kurulunun uygun gördüğü birimin döner sermaye hesabından "YÖNETİCİ PAYI" olarak ayrılan tutardan ek ödeme yapılmaktadır.

Bu açıdan, özellikle döner sermayenin iyi döndüğü üniversitelerde Genel Sekreterlere güzel miktarda yönetici payı verilmektedir. Burada rakam ifade etmeyelim ama bu görevi akademisyenlere cazip hale getiren en önemli nokta budur.

2. Rektörlük seçimlerinin olduğu dönemde rektör adayları öğretim üyelerine çeşitli idari görevler vaat ediyordu. Rektör Yardımcılığı, Dekanlık, Enstitü/Yüksekokul Müdürlüğü gibi görevlerde yer kalmayınca bazı öğretim üyelerine Genel Sekreterlik teklif edilmiş olabilir.

3. Bazı akademisyenler idari görevlerden nefret eder. Kendilerini projeye, yayına yani bilimsel çalışmalarına adamışlardır. Ancak, bazıları da idari görevlere hiçbir şey bilmedikleri halde çok meraklıdırlar. Bu kadar meraklı olunca Rektörler tarafından bu akademisyenler Genel Sekreter olarak değerlendirilebilir. Ancak, Genel Sekreterlik görevi bilgi ve deneyim istediğinden yetersiz kalırlar ve kısa sürede görevleri sona erdirilir.

4. Rektörlerin en yakın çalıştığı kişi üniversitelerde Genel Sekreterdir. Bu bakımdan, Rektörler yakinen iyi tanıdıkları ve güvendikleri akademisyenleri bu görevlere getirebilir.

HER GÖREVDE AKADEMİSYEN OLUNCA İDARİ PERSONELİN DERDİNİ DİNLEYEN YOK !

Yazıda detaylı olarak paylaştığımız gibi, şu an devlet üniversitelerinin neredeyse %50'sinin Genel Sekreterlik görevinde öğretim üyeleri bulunuyor. Üniversitelerde akademisyenlerin gün geçtikçe hem akademik hem de idari yönetim anlamında kuvvetlendiği net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Hal böyle olunca, üniversitelerde sayfalarca mevzuatın içinden başarıyla çıkmaya çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi idari personelin sorunları kimsenin derdi olmuyor.

Üniversitelerde yer değiştirme atamalarında yaşanan sorunlar, yönetici kadrolarına yapılan hülle atamalar ve idari personele geliştirme ödeneği verilmemesi gibi durumlara herkes sağır ve dilsiz kalıyor...

İnşallah önümüzdeki günlerde başka sorunları da dilimiz döndüğünce buradan paylaşacağız...

Üstad Fuzulinin dediği gibi, "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil..."

Yavuz Selim KAPLAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber