'25 Aralık'ı amacı, secilmemislerin yonetebilecegi yeni Turkiye kurma projesidir'

FETÖ/PDY'nin takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurarak darbeye teşebbüs ettiği iddiasıyla 71 sanığın yargılandığı ve karara bağlanan davanın bin 100 sayfadan oluşan gerekçeli kararı açıklandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Ocak 2019 17:22, Son Güncelleme : 17 Ocak 2019 18:52
'25 Aralık'ı amacı, secilmemislerin yonetebilecegi yeni Turkiye kurma projesidir'

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurarak darbeye teşebbüs ettiği iddiasıyla 71 sanığın yargılandığı ve karara bağlanan davanın gerekçeli kararında, "Sanıkların amaclarının yolsuzlukları ortaya cıkarmak degil, bir algı operasyonu kapsamında hukümeti devirmek oldugu cok acıktır. Senaryo; secilmis bir hukumeti itibarsızlastırarak yok etmeye yonelik ve secilmemislerin yonetebilecegi yeni bir Turkiye kurma projesidir." değerlendirmesinde bulunuldu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen ve 24 Aralık 2018'de karara bağlanan "25 Aralık darbeye teşebbüs davası"nın gerekçeli kararı tamamlandı. Bin 100 sayfalık gerekçeli kararda, FETÖ'nün stratejisi, amacı ve aşamaları tek tek anlatıldı.

Kararda, 17-25 Aralık darbe girisiminin, FETO/PDY'nin amacına ulasmada, orgut elebaşısı Fetullah Gulen'in kendi soylemleri incelendiginde, ulasmak istedigi ucuncu asama olduğu vurgulanarak, bu üç aşamaya detaylı şekilde yer verildi.

Gerekçeli kararda, Gülen'in, orgutunun guce sahip olmadıgı kurulus doneminden, guce sahip olacagı ve hayalindeki siyasal duzeni gerceklestirmek uzere adım atacagı donem aralıgında buyuk bir gizlilik icerisinde hareket edilerek yurutulecek faaliyetlerin belli etaplardan olusacagına ilişkin olarak "Neticeye merhale merhale varılacak, zirveye merdiven merdiven tırmanılacaktır. Acele etmek hatadır." şeklinde söyleminin bulunduğu kaydedildi.

Bir yandan orgut ideolojisiyle devsirdigi insanlarla yapılanmasını surekli buyuten, ''uniteleri'' birer birer ele geçiren, bir yandan da belirledigi politikaları devlete dayatarak toplumu istedigi kıvamda sekillendirmeye teşebbüs eden FETO/PDY'nin ideolojisiyle ilgili ilk etapta devlete karsı savas vererek hedeflere ulasmanın yıpratıcı olacagını musahede ettiği vurgulanan gerekçeli kararda, örgütün mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tum kurumlarını ele gecirmeyi hedeflediği anlatıldı. Gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:

''Yani klasik teror orgutleri gibi hedeflere ulasma amacıyla bir stratejiye baglı olarak silahlı teror dilinin kullanıldıgı, alan kazanma mucadelesi yerine bizatihi tum alanların egemeni olan devletin ele gecirilmesi amacı soz konusudur. Ancak klasik teror orgutlerinin kullandıgı silahlı teror dili; korkutma, sindirme, caydırma ve yıldırma yoluyla toplumun istenilen dogrultuda donusumunu saglayarak dolaylı yollardan toplumun devletine baskı yapmasını saglayarak orgutsel hedeflere ulasmayı amaclarken, FETO/PDY ise benzer amaclara ekonomik, askeri, bilimsel-teknolojik, siyasi, burokratik ve sosyo-kulturel alanlarda kendisinden olmayanları orgutun medya yapılanması vasıtasıyla algı operasyonları yapılarak itibarsızlastırma, usulsuz sorusturma ve kovusturmalarla tasfiye etme, usulsuz dinlemeler ve fislemeler ile santaj ve tehdit ederek is adamlarını, siyasileri, burokratları, sivil toplum ve medyayı kontrol altına alma, toplumun tum kesimlerinde hissedilmesini saglamaya calıstıgı korku imparatorlugunu gerceklestirmek icin her turlu yolu mubah gorerek yaptıgı baskılarla, hukumeti is yapamaz hale getirerek kaostan kaynaklanan duzen yontemi ile amacına ulasmak istemistir.''

- Sanıkların eylemi ve söylemleri

Gerekçeli kararda, sanıklar tarafından yürütülen 25 Aralık dosyasına ilişkin 5 başlık altında fezleke hazırlandığı, bu baslıklardan birinin konusunun, Etiler Polis Okulu arazisinin ihaleye cıkarılması olduğu, butun dosyanın temel suclamasının bu ihale uzerine kurulduğu anlatıldı.

Yasin El-Kadı, Usame Kutup, Ilker Aycı, Cengiz Akturk, Muaz Kadı, Mustafa Latif Topbas ve o dönem Basbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan'ın bu muhtemel ihale nedeniyle dinlenildiği belirtilen gerekçeli kararda, sorusturmayı yuruten gorevlilerin dosyanın ana omurgasını olusturan suclamayla ilgili ihalenin yapılmasını beklemediği, normal sartlar altında, sucun ''ihaleye fesat karıstırma'' sucuysa ihalesinin yapılmasının beklenilmesi gerektiği kaydedildi. Gerekçeli kararda, ''Sanıkların amaclarının yolsuzlukları ortaya cıkarmak degil, bir algı operasyonu kapsamında hukümeti devirmek oldugu cok acıktır. Senaryo; secilmis bir hukumeti itibarsızlastırarak yok etmeye yonelik ve secilmemislerin yonetebilecegi yeni bir Turkiye kurma projesidir. Her saat bası servis edilen telefon dinlemeleriyle, paralel medya ve destekcilerinin de gayretiyle bir kamuoyu olusturulmus; operasyon icin psikolojik bir zemin hazırlanmıstır.'' denildi.

Gerekçeli kararda, iş adamı Mustafa Latif Topbaş'ın da sanıklar tarafından 25 Aralık soruşturmasından dinlenildiği anımsatılarak, söz konusu yapılan dinlemelerde, Topbaş'a ait İzmir'deki arazi ile Urla ilçesindeki villaya ilişkin konuşmaların geçtiği, bu konuşmalar da suç unsuruna rastlanılmadığı vurgulandı.

Sanıklar savunmalarında ısrarla hedef sahsın Basbakan olmadıgını, siyasileri dinlemediklerini, ihale yolsuzlugu sorusturması yuruttuklerini, bu sorusturma kapsamında dinleme kararı aldıklarını, hedef sahısları dinlerken siyasi dokunulmazlıgı olan kisilerin tapelere takıldıgını beyan ettikleri anlatılan gerekçeli kararda, sanıklar hakkındaki suçlamalar şöyle anlatıldı:

''Sanıklara Istanbul'da yurutulen ve suphelisi farklı olan ihaleye fesat karıstırma dosyası ile Urla'daki arazinin imar planının usulsuz olarak degistirilmesi iddiası arasında ne tur bir baglantı oldugu ve aynı dosya kapsamında sorusturmaya dahil edildigi, Istanbul mali suclar mudurlugunun Urla'daki bu arazi uzerinde yapılan imar degisikliginde nasıl bir yetkisi oldugu, hangi yetkiyi kullanarak sorusturmaya basladıkları, arazinin bulundugu ve iddia ettikleri sucun islendigi yerdeki savcılıga haber verip vermedikleri soruldugunda mantıklı cevap verememisler ve aksini iddia etmelerine ragmen gercek hedefin Basbakan ve hukumet oldugunu acıkca ortaya koymuslardır.

Telefon dinlemelerinde suc olan gorusmeler tape yapılmaktadır. Suc olmayan veya tanıklıktan cekilmesi gereken kisiler arasında gecen konusmalar tape yapılmamaktadır. Ancak sanıklar suc unsuru tasımayan siyasi dokunulmazlıga sahip kisilerin ve Bilal Erdogan'ın tum konusmalarını tape haline getirmislerdir. Bu durum soruldugunda kendilerinin degerlendirme makamı olmadıgını tapeleri savcının degerlendirecegini beyan etmislerdir. Sanıklar ortada hicbir suc yokken acaba suc islenebilir mi diye devletin enerji politikalarıyla ilgili girisimleri takip etmis, bir suc unsuruna rastlamadıkları halde Basbakanı, Enerji Bakanını ve Devlet Bakanını suc orgutuyle irtibatlı gostermislerdir. Sanıklar varsayımlardan ve acaba bu buyuk ihalede suc islenebilir mi dusuncesinden hareketle sorusturma baslatmıs, teknik ve fiziki takip kararları almıslardır.''

Sanıklar tarafından hazırlanan fezlekeye de değinilen gerekçeli kararda, fezlekede kopyala yapıstır yontemiyle aynı iddiaların bircok yerde yinelendiği, suc unsuru tasıdıgı soylenen ''tapelerden'' bahsedilmesine ragmen iddia edilen suc unsuru iceren konusmaların ibraz edilemediği ancak normal ve suc icermeyen konusmaların carpıtılarak fezlekeye aktarıldıgının anlaşıldığı belirtildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber