Küçük işletmeler tarımsal üretimde denge unsuru olabilir mi?

Küçük işletmeler tarımsal yerli üretimde denge unsuru olabilir mi? Büyük tarım firmalarının hepsi kendi öz kaynakları ile mi büyüyor? Tarım sektörünün küçük işletmelere bakışı doğru mu?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 12 Şubat 2020 10:10, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00
Küçük işletmeler tarımsal üretimde denge unsuru olabilir mi?

Ülkesel tarım tarihimiz ve istihdam sorunumuz küçük işletmelerin korunması gerektiğini bize anlatmaktadır


Tarım sektörünün GSMH'daki payı, 80'li yıllardan sonra uygulanmaya başlanan serbest piyasa ekonomisine geçiş, sanayi, inşaat sektörlerindeki hızlı ve dışa bağımlı artışla birlikte gerilemeye başlamıştır. O yıllarda %25 civarında olan tarımın GSMH'daki payı 2000'li yıllarla birlikte %7-10 düzeyinde seyreder olmuştur. Doğal olarak bu durum, tarımın ihracattaki ve istihdamdaki payında da ciddi düşüşler yaşanmasını beraberinde getirmiştir. Bunun nedenleri çok yönlü irdelenebilir ancak en önemli nedenlerden biri küçük tarım işletmelerinin ihmal edilmesidir.

Son yıllarda farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin tarıma ilgi duyması ve katılmasıyla birlikte tarım sektörüne yeni bir perspektif gelmiştir. Bu durumun şüphesiz tarım sektörüne avantajları vardır. Ancak bu büyük firmaların (yerli ölçekte büyük) birçoğunun tarımsal üretimden çok, tarımsal ithalatı tercih etmeleri, tarımsal üretimimiz açısından dezavantajlı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Büyük şirketlerin/işletmelerin tarımsal alanda sayısal olarak çoğalması, ithalat ağırlıklı çalışması ve baskınlığı, tarımın belkemiği olan küçük aile işletmelerinin varlığını olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurlardan biri olmuştur. Buna diğer sosyal etkenler ve derinliksiz ülkesel tarım stratejileri de eklenince her geçen gün küçük tarım işletmelerinin sayısı azalmıştır/azalmaktadır.

Küçük işletmelerin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor

Tarımda büyük işletmelerin varlığı ve gereği elbetteki önemlidir. Ancak ülkemizin sosyal ve tarımsal yapısı ile istihdam sorunları dikkate alındığında küçük işletmelerinde, en az büyük işletmeler kadar önemli olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Küçük tarım işletmeleri gereği gibi desteklenmediği için (eğitim, ulaşım, tarımsal girdiler, sosyal yaşam, pazar ve diğer destekler) kırsaldan göç önlenememiştir/önlenememektedir, bunun yanında gençlerin tarıma yönelişi de sağlanamamıştır.

90'lı yıllarda devlet stratejisi olarak kentlere göç olumlu karşılanır ve desteklenirken bugün gelinen noktada özellikle tarım, sosyal yaşam ve istihdam açısından bunun zararımıza olduğu ortaya çıkmıştır.

Son 30-40 yıl içinde yapılan araştırmalarda; tarımın istihdamdaki payı %45'lerden bugün %20'lere düşmüştür. Çeşitli nedenlerle tarımdan kopan her 100 kişiden 30'u başka alanda iş bulabilmiş, 70'i iş bulamamıştır. Bu bakımdan küçük tarım işletmelerinin işsizliğe belli bir düzeyde katkı sağlaması mümkündür.

Kırsalda küçük işletmelerde kadın nüfusu ciddi bir emek ve istihdam oluştururken, bugün bu küçük işletmelerin azalması ve ötelenmesi ile kadın istihdamında da ciddi eksilmeler olmuştur.

Küçük işletmeler doğal seyrinde ve desteklenerek devam etseydi yerli tohum veya ata tohumu sorunumuzda belki bugünkü kadar sorun olmayacaktı. Hatta biyolojik çeşitliliğimizin korunmasında da önemli rolleri olurdu.

Küçük işletmeler bazen hiç kar etmeden veya çok az kar ederek de üretirler. Çünkü "bu yıl kar etmesem bir daha ki yıl kar ederim"diye düşünerek üretmeye devam ederler. Tarımsal faaliyette son ana kadar ısrarcıdırlar. Ama büyük işletmeler hedeflerine koydukları kar marjını yakalamak zorunda olduklarını düşündükleri için, istediği karı elde edemezlerse dümeni bir başka alana kırabilirler.

Küçük tarım işletmelerindeki örgütsüzlük ve kopukluk her dönemde sorun olmuş, onlar adına ortaya çıkan sivil toplum kuruluşları da yeterli desteği sağlayamadığı gibi onlara yük olmuşlardır. Onları daha ciddiye alan sivil toplum kuruluşları oluşturulmalıdır. Bu manada tarımsal STK'ların güncellenmesi, devlete ve çiftçiye yük olmak yerine daha işlevsel ve üretken yapı ve anlayış kazandırılmasının yanında daha demokratik bir şekilde yapılandırılması gerekmektedir.

Küçük tarım işletmelerin varlığını sürdürmesi konusunda resmi makamların, bu işletmelerin bizzat kendileriyle ve sorunlarıyla muhatap olarak, bunların tarımımızdaki yerine karşılık gelecek şekilde kararlar vermesi, tarımımızda daha gerçekçi ve uygulanabilir stratejiler ortaya çıkaracaktır.

Küçük işletmelerin önündeki engeller kaldırılıp belli bir ivme kazandırılarak ve bir araya gelerek veya getirilerek, birlikte üretme modelleri geliştirilecek şekilde organize edilmeleri mümkündür.
Büyük işletmeler devletten istediği imkan ve desteği fazlasıyla alabilmektedir

Büyüme potasında olan firmalar ve onları temsil ettiği kabul edilen tarımsal sivil toplum kuruluşları, devletten aldıkları çok yönlü desteğe ve mevzuatsal imkanlara rağmen beklenen büyümeyi ve ülke tarımını geliştirmeyi, hala istenen seviyeye çıkaramamışlardır. Bu manada, belki de sorun öncelikle tarım sektörünü temsil eden tarımsal STK'larda aranmalıdır.

Yabancı büyük firmaların ülkemiz tarımındaki varlığı ülke tarımına belli oranda fayda sağlamış ve belli oranda örneklik teşkil etmiştir. Ancak bu fayda ve örneklik yerleşik hal aldığında ülkemizin yerli tarımını geliştirmek yerine durağanlaşmasına ve tembelleşmesine neden olmaktadır.

Ülkemizde tarım sektöründe üretimin %50'si yabancı sektör tarafından sağlanmaktadır. Bu büyük yabancı firmaların amacı sadece kardır. Daha fazla ürün için kimyasal içerikli gübre kullanma, su tüketme, ucuz işgücü ve enerji kullanma gibi olanaklar için ülkemizdedirler. Bu olanaklar azalınca ülkemizdeki faaliyetlerini sonlandırabileceklerdir. Bu durum ise bize yerli üretimi, yerli üretimde de küçük tarım işletmelerinin önemini hatırlatmalıdır.

AR-GE çalışmalarında devlet büyük firmaları, küçük işletmelerden daha fazla desteklemektedir. Büyük firmaların birçoğu hamallığını devlet kuruluşlarına yükleyerek, hemen hemen ücret ödemeden birçok AR-GE çalışmaları yürütmektedirler. Acaba bunun yerine, devlet yıllar içerisinde, bu çalışmaları ve destekleri küçük işletmeler lehine yapsaydı tarımımız açısından daha iyi olabilir miydi?

Türkiye'deki küçük tarım işletmeleri; kurallara uymada, kanaatkarlıkta, tarımsal değerlere göre vaziyet almada özel sektör ve büyük firmalardan daha hassas davranmaktadırlar. Bu yönleri ile ülkemizde faaliyet gösteren büyük tarım firmalarının bir kısmının tarımsal davranışları diğer ülkelerdekinden negatif yönde farklılık göstermektedir.

Ülkesel tarımın yapısından ve tarihi gelişiminden kopuk stratejiler tarımsal sorunları çözmede yetersiz kalmaktadır

Ülkesel tarımı, yerli usul ve üslupla yorumlamak, ihtiyaçlarımıza göre yön vermek önceliğimiz olmalıdır. Henüz yardımcı aktörlüğüne bile kabul edilmediğimiz "küresel tarım" ağzıyla yorumlar yapmak ve karar almak, her zaman küresel tarımın baş aktörlerinin işine yarayacaktır.

Büyük işletmelerin var olacağı alanlar olduğu gibi küçük işletmelerinde var olması gereken alanlar vardır ve var olmalıdır. Bizim tarımımızın bel kemiği öteden beri küçük tarım işletmeleridir. Bu doğal gelişim bozulmamalı ve desteklenmelidir. Bu doğal durumun gelişmesine engel çıkarılarak büyük tarım işletmelerinin oluşturulması veya büyük tarım işletmelerine, küçük tarım işletmelerinin yem edilmesi tarımımızda giderek derinleşen ve doldurulamayan boşluklar oluşturmaktadır. Bunun için gençlerin, kırsalın ve Ziraat Fakültelerinin küçük tarım işletmeleri ile ilgili projelere gerçekçi bir şekilde dahil edilmesi tarımımıza ciddi katkı sağlayabilir.

Eğer 80'li ve 90'lı yıllarda tarımsal küçük işletmeler unutulmasaydı/unutturulmasaydı, 2000'li ve 2010'lu yıllarda bu unutkanlık devam etmeseydi/ettirilmeseydi, küçük tarım işletmeleri; yerel tarım, istihdam, kırsalda yaşama gibi konularda bugün bir nebze can simidi olabilirdi. Bütün bunlara rağmen gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alan bizim gibi ülkelerin tarımında her zaman önemli yeri olan küçük işletmelerin varlığını sürdürmesi tarımımızın geleceği açısından büyük önem arz etmektedir.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber