İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

'Kes yapıştır karar' Yargıtay'dan döndü

Büyükşehir Belediye Başkanı ile Milletvekilinin karşılıklı taraf olduğu, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olarak açılan bir davada Yargıtay Başkanlığı verilen kararın "gerekçe" kısmına ilişkin önemli saptamalarda bulundu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 25 Temmuz 2020 00:04, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
'Kes yapıştır karar' Yargıtay'dan döndü

"Şu durumda, 15 sayfa olarak yazılan gerekçeli kararda dava dilekçesinin, cevap dilekçesinin, bilirkişi raporunun olduğu gibi aktarılarak deliller tartışılmadan ve değerlendirilmeden, hangi ifadenin tazminata dayanak gösterildiği açıklanmadan, ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülerek manevi zarardan sorumlu tutulduğu, kararın gerekçesinde olması gereken unsurların bulunmadığı, ilgisiz olan kısımların çıkartılmadığı, kes yapıştır şeklinde gereksiz tekrarlara yer verildiği, gerekçelendirilmeden hüküm kurulmuş bulunması isabetli olmamış, kararın gösterilen bu nedenle de bozulması gerekmiştir."

T.C.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/6272/

Karar No:2016/6229

K. Tarihi:9.1.2014

MAHKEMESİ: Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/01/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/02/2015 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı kendisinin... Büyükşehir Belediye Başkanı, davalının da ... Milletvekili olduğunu, davalının ...Meclisinde 16/11/2013 tarihli basın toplantısında yaptığı açıklamaların kişilik haklarına saldırı içerdiğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.

Davalı, dava konusu basın toplantısında bir mahkeme dosyasının kamuoyu ile paylaşıldığını, gerçeği yansıttığını, davacının kişilik haklarına saldırı içermediğini davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının... Büyükşehir Belediye Başkanı olan davacı hakkında yaptığı basın açıklamasında gerçekle ilgisi olmayan beyanlarda bulunduğu, davalının beyanlarının davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu eleştiri sınırının aşıldığı gerekçesi ile, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Anayasamızın 25. maddesi uyarınca "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz." Anayasamızın 90. maddesine göre usulüne uygun şekilde yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de kanun hükmünde sayılmaktadır. .... nin 10. maddesinde "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir..." hükmü bulunmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru no'lu kararında "İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya konulması gerektiğini,..." ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 başvuru no'lu ve 16354/06 başvuru no'lu kararlarında da tekrar etmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre; siyasetçilere yönelik eleştirinin sınırı özel kişiler için olandan daha geniştir ve siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere de katlanması gerekir. Çünkü siyasetçi zorunlu ve bilinçli olarak eylem ve davranışlarını gazetecilerin ve vatandaşların kontrolüne açık bırakmakta, kamuoyuna mal olmuş kişiler haline gelmeyi bilerek tercih etmektedir.

Somut olaya gelince; Davacı,... Büyükşehir Belediye Başkanı'dır. Davalı ise ... ...Milletvekili'dir. Davalı, ...Meclisi'nde 16/11/2013 tarihli basın toplantısında... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/262 esas sayılı dosyasının sanığı ve... Büyükşehir Belediyesinde ...Başkanı olan .... hakkındaki yargılamanın zamanaşımına uğramasını ve davacı hakkında kamu davası açılmamasını yaptığı açıklamalar ile eleştirmiştir.

Şu durumda, taraflar siyasi kimlikleri olan şahıslar olup, davalı basın toplantısında davacının Belediye Başkanı olduğu döneme ait işlemlerle ilgili eleştirilerini dile getirmiştir. Davacının siyasi kimliği nedeniyle normal koşullardan daha ağır eleştiriye açık olması gerektiği gibi bu şartlar altında ifade özgürlüğüne sınırlama getirilmesini gerektirecek demokratik bir toplum için gereklilik bulunmadığı, davacının kişilik değerlerinin ihlal edilmediği sonucuna varılarak, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de; davalının basın açıklamasındaki beyanlarının davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; Anayasa'nın 141/3. maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olmak zorundadır. 6100 sayılı HMK 297. maddesi uyarınca hükmün "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Şu durumda, 15 sayfa olarak yazılan gerekçeli kararda dava dilekçesinin, cevap dilekçesinin, bilirkişi raporunun olduğu gibi aktarılarak deliller tartışılmadan ve değerlendirilmeden, hangi ifadenin tazminata dayanak gösterildiği açıklanmadan, ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülerek manevi zarardan sorumlu tutulduğu, kararın gerekçesinde olması gereken unsurların bulunmadığı, ilgisiz olan kısımların çıkartılmadığı, kes yapıştır şeklinde gereksiz tekrarlara yer verildiği, gerekçelendirilmeden hüküm kurulmuş bulunması isabetli olmamış, kararın gösterilen bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber