OYAK'ta çalışanları davayı nerede açabilir?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi "Öte yandan, her ne kadar 205 sayılı Kanunda "Milli Savunma Bakanlığına bağlı" ifadesine yer verilse de, bu ifade ile idare hukuku açısından teknik anlamda bakanlık bağlı kuruluşu kastedilmemektedir. Asker kişi olmayan üyelerle, askeri hizmetten kaynaklanmayan kurum-üye arasındaki davalarda adli yargının görevli olduğu tartışmasızdır." dedi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 18 Şubat 2021 00:10, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
OYAK'ta çalışanları davayı nerede açabilir?

Dava, hizmet sürelerinin birleştirilmesi ve alacak istemine ilişkindir. Davalı OYAK'a bağlı bir şirkette çalışırken burası kapatılmış ve OYAK üyeliği gereğince kesilen paralar iade edilmiştir. Daha sonra OYAK Bank'ta işe başlamış ve tekrar OYAK'a üye olmuş ve prim ödemeye başlamıştır.

Hizmet birleştirmesi yapılarak emeklilik yardımında bulunulması için yaptığı başvuru reddedilmiştir.

Yerel Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

Yargıtay bu kararı aşağıdaki gerekçe ile bozmuştur.

OYAK'ın kuruluşundan itibaren bir ticari şirket gibi faaliyette bulunmasının amaçlandığını açıktır. Özel hukuk hükümlerine tabi diğer şirketlerle eşit koşullarda rekabet edebilmesi için de OYAK'ın bir özel hukuk tüzel kişisi olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, her ne kadar 205 sayılı Kanunda "Milli Savunma Bakanlığına bağlı" ifadesine yer verilse de, bu ifade ile idare hukuku açısından teknik anlamda bakanlık bağlı kuruluşu kastedilmemektedir. Zira davalı kurum, bağlı kuruluş olmanın önşartı olan bakanlığın asli görevlerini ifa etmediği gibi Milli Savunma Bakanlığı ile arasında hiyerarşik veya vesayet bağı da bulunmamaktadır.

Kaldı ki, OYAK'ın mali ve idari bakımdan özerk olduğunun belirtilmesi, başka bir idari makamın onayına ihtiyaç duymaksızın tek başına karar alıp bu kararları yürütebilme, kendi bütçesini oluşturabilme ve oluşturduğu bütçeyi kurumun amaçlarını gerçekleştirmek için kullanabilme yetkisine sahip olmasını ifade etmektedir. Bağlı kuruluş, tanımı ile idari ve mali özerklik kavramları birbiriyle örtüşmeyeceğinden idari ve mali özerkliğe sahip bir kuruluşun bağlı kuruluş olarak nitelendirilmesi hukuken de mümkün değildir.

Son olarak belirtilmelidir ki, davacı ne asker kişidir ne de askeri hizmete ilişkin bir uyuşmazlık söz konusudur. Davacı, kurumun sermayesinin % 50 sinden fazlasına sahip olduğu iştiraklerinde çalışan bir kişi olup isteğe bağlı üyelik statüsündedir.

Asker kişi olmayan üyelerle, askeri hizmetten kaynaklanmayan kurum-üye arasındaki davalarda adli yargının görevli olduğu tartışmasızdır.

T.C. YARGITAY DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2020/771

Karar : 2020/1990

Tarih : 17.06.2020

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/05/2014 gününde verilen dilekçe ile OYAK üyelik sürelerinin birleştirilmesi ve buna dayanılarak emeklilik yardımı yapılması/alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02/07/2018 günlü karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kabulü ile yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine dair verilen 19/12/2019 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, hizmet sürelerinin birleştirilmesi ve alacak istemine ilişkindir.

Davacı, 01/09/1996-31/12/2002 tarihleri arasında OYAK Genel Müdürlüğüne bağlı ... Pazarlarında mali işler bölümünde sivil memur olarak çalıştığını ve bu dönemde 205 sayılı Kanunun 17/b maddesi kapsamında OYAK üyeliğinin bulunduğunu, ... Pazarlarının kapatılması ile üyeliğinin sona erdiğini ve bu tarihe kadar OYAK üyeliği için aylığından yapılan kesintilerin kendisine iade edildiğini, 20/05/2003 tarihinde bu kez OYAK Bank'ta çalışmaya başladığını, yine 205 sayılı Kanunun 17/b maddesi kapsamında OYAK üyesi olma istemi ile kuruma başvurduğunu, davalının kendisine seçenekler sunduğunu, kendisine uygun olduğunu düşündüğü seçeneğin gereği olarak bir miktar para yatırdığını ve üyeliğinin yeniden başladığını, bu kapsamda aylığından kesintiler yapıldığını, aradan 3 yıl geçtikten sonra, OYAK Genel Müdürlüğü tarafından üyelik sürelerinin birleştirilmesi talebinin kabul edilmediğinin bildirildiğini, davalı kuruma bu işlemin düzeltilmesi için müracaat ettiğini, ancak sorunun çözülemediğini, 31/12/2007'de OYAK Bank'ın satılması ile üyeliğinin sona erdiğini, 10 yıldan fazla süredir üyeliğinin bulunduğu davalı kuruma emeklilik yardımında bulunulması için yaptığı başvurunun, davalı tarafça sürenin kesintisiz olması gerektiği gerekçesi ile reddedildiğini, halbuki 205 sayılı Kanunun 21. maddesinde kesintisiz olma şartının bulunmadığını belirterek 01/06/1996-31/12/2002 tarihleri ile 20/05/2003-31/12/2007 tarihleri arasında fiilen OYAK üyesi olarak geçen sürelerin birleştirilmesine, 205 sayılı Kanunun 21. Maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL OYAK emeklilik yardımının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

... Bölge Adliye Mahkemesince; ... Yardımlaşma Kurumunun kanunla kurulduğu, sosyal yardım amaçlı bir kuruluş olduğu, daimi ve geçici üyelerin iştirakinin iradelerine bağlı bırakılmadığı, üyeliğin zorunlu olduğu, üyelik aidatının devlet memuru olan tahakkuk memurlarınca aylık bordrolarda gösterildiği ve bu suretle re'sen tahsile imkan tanındığı, kuruma üyelik aidatlarının tahsili konusunda Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanununa göre cebren tahsil imkanı sağlandığı, faaliyet konularının kanunla tayin edildiği, idare ve denetleme sisteminin özel hukuk tüzel kişilerinin tabi olduğu statü dışında şekillendirildiği, kurumun malları ile gelir ve alacaklarına devlet malları hak ve rüçhanlığı kazandırıldığı, idari vesayet şeklinde bir kontrolle faaliyette bulunmasının öngörüldüğü, iştigal sahasının 205 sayılı Kanunla sınırlandırıldığı, kurumun temsilcilerinin, genel ve denetleme kurullarının devlet ajanlarından oluşturulduğu, dolayısıyla kamusal niteliğinin ağır bastığı gerekçesi ile davaya bakmakla görevli yargı yerinin idari yargı mercileri olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararına karşı davalı vekilince OYAK'ın kamu kurumu olmadığı, davaya bakmakla görevli yargı yerinin adli yargı olduğu gerekçesi ile temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

205 sayılı ... Yardımlaşma Kurumu Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrasında davalı Kurumun statüsünün "bu kanun ile hususi hukuk hükümlerine tabi olup, mali ve idari bakımdan muhtar ve hükmi şahsiyeti haiz bir teşekküldür." şeklinde düzenlendiği, aynı Kanun'un 17/b maddesinde ise "Uzman erbaşlar ile Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Kumandanlığı teşkilatında, ... Yardımlaşma Kurumu ve bu Kurumun sermayesinin % 50 sinden fazlasına sahip olacağı veya iştirak edeceği şirketlerde çalışan bilumum maaşlı ve ücretli memur ve müstahdemlerden arzu edenler Kuruma daimi üye olabilirler" denilerek kuruma isteğe bağlı üye olabileceklerin sayıldığı, davacının da anılan düzenlemeye dayanarak daimi üye olma istemi ile başvurduğu anlaşılmaktadır.

Hukuki statüsünün incelenmesinden; davalı OYAK'ın Milli Savunma Bakanlığı'nın ana hizmetlerine ilişkin bir görev üstlenmediği, 205 sayılı Kanun ile üyelerine kanunda düzenlenen sosyal yardımları ve hizmetleri sağlamak amacı ile kurulmuş, özel hukuka tabi bir kuruluş olduğu, bir bakanlık ile arasında hiyerarşik ilişki veya vesayet bağının olmadığı, 205 sayılı Kanun'un 5. maddesinde belirtildiği üzere yönetim kurulunun, Genel Kurulu tarafından ibra edildiği, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından denetlenmediği, denetimin kendi denetim organı tarafından gerçekleştirildiği, Milli Savunma Bakanlığının organlarının oluşumunda sınırlı bir yetkiye sahip olduğu, üyelerin atanması, azli gibi üstün yetkileri haiz olmadığı, asli ve sürekli hizmetlerini yürüten personelin kamu görevlisi statüsünde olmadığı, gelirlerinin; üyelerinin aylıklarından yapılan kesintilerden, kurum mevcutlarının işletilmesinden elde edilen kazançlardan ve yapılan bağışlardan oluştuğu, kamu kaynaklarını kullanmadığı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda kamu bütçesi içinde yer alan kurumların ekli cetvelde sayma sureti ile belirlendiği ve ekli cetvellerde belirtilen kurum ve kuruluşlar arasında davalı OYAK'ın yer almadığı, keza 205 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 2. fıkrasında açıkça OYAK'ın özel hukuk hükümlerine tabi olduğunun belirtildiği, aynı Kanun'un 33. maddesinde de OYAK'ın ticaret şirketi gibi faaliyette bulunmasına ilişkin düzenlemeye Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yer verildiği, OYAK'ın 26.07.1962 tarihinde ... Ticaret Odasına 11267 sicil numarası ile kayıt yaptırdığı anlaşılmaktadır. Buna göre, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu gereğince basiretli bir tacir (m 18) gibi hareket etme yükümlülüğü de bulunan OYAK'ın kuruluşundan itibaren bir ticari şirket gibi faaliyette bulunmasının amaçlandığını açıktır. Özel hukuk hükümlerine tabi diğer şirketlerle eşit koşullarda rekabet edebilmesi için de OYAK'ın bir özel hukuk tüzel kişisi olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, her ne kadar 205 sayılı Kanunda "Milli Savunma Bakanlığına bağlı"(m 1/1) ifadesine yer verilse de, bu ifade ile idare hukuku açısından teknik anlamda bakanlık bağlı kuruluşu kastedilmemektedir. Zira davalı kurum, bağlı kuruluş olmanın önşartı olan bakanlığın asli görevlerini ifa etmediği gibi Milli Savunma Bakanlığı ile arasında hiyerarşik veya vesayet bağı da bulunmamaktadır. Kaldı ki, OYAK'ın mali ve idari bakımdan özerk olduğunun belirtilmesi (205 SK 1), başka bir idari makamın onayına ihtiyaç duymaksızın tek başına karar alıp bu kararları yürütebilme, kendi bütçesini oluşturabilme ve oluşturduğu bütçeyi kurumun amaçlarını gerçekleştirmek için kullanabilme yetkisine sahip olmasını ifade etmektedir. Bağlı kuruluş, tanımı ile idari ve mali özerklik kavramları birbiriyle örtüşmeyeceğinden idari ve mali özerkliğe sahip bir kuruluşun bağlı kuruluş olarak nitelendirilmesi hukuken de mümkün değildir. Son olarak belirtilmelidir ki, davacı ne asker kişidir ne de askeri hizmete ilişkin bir uyuşmazlık söz konusudur. Davacı, yukarıda zikredilen 17/b madde uyarınca kurumun sermayesinin % 50 sinden fazlasına sahip olduğu iştiraklerinde çalışan bir kişi olup isteğe bağlı üyelik statüsündedir. Asker kişi olmayan üyelerle, askeri hizmetten kaynaklanmayan kurum-üye arasındaki davalarda adli yargının görevli olduğu tartışmasızdır.

Açıklanan tüm bu sebeplerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, dolayısıyla işin esasının incelenmesi gerektiği gözetilmeksizin, yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Temyiz olunan ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın anılan daireye GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber