İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Danıştay: Kadroya bağlı olmayan 'görev unvanı' ihdas edilemez

>Danıştay 2. Dairesi, Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinde düzenlenen ve herhangi bir kadroya bağlı olmaksızın oluşturulan "servis yetkilisinin görev, yetki ve sorumlulukları" düzenlemesinin hukuka aykırı olduğuna karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 21 Eylül 2022 15:46, Son Güncelleme : 21 Eylül 2022 15:47
Danıştay: Kadroya bağlı olmayan 'görev unvanı' ihdas edilemez

Memur hukukunda asıl olan 'kadro'dur

Memurların unvan, görev ve sorumluluklarının temelinde yasalarla oluşturulan kadrolar bulunmakta ya da bunlar doğrudan yasalarla düzenlenmektedir.

Dava konusu Yönetmelik kuralıyla, memur hukukumuzun sistemine uygun olmayan bir şekilde, kadroya bağlı olmayan ve yasalarda düzenlenmeyen "servis yetkilisi" görev unvanı ihdas edilmiş ve bu görevi yürütecek kişiye görevde yükselme mevzuatı kapsamında atanabilme imkanı bulunan "şef" kadrosunun görev ve yetkileri verilmiştir.

Kurumun "şef unvanlı personel ihtiyacı" savunması kabul görmedi: İhtiyacın varsa ihdas et

"Şef" unvanlı personele ihtiyaç duyulması halinde, uygun kadro yok ise kadro ihdası sağlanarak, uygun kadro bulunması halinde de görevde yükselme mevzuatına uygun şekilde şef kadrosuna atama yapılması, görevde yükselme sonucu atama yapılıncaya kadar söz konusu görevin vekalet ile gördürülmesi mümkün ve hukuka uygun olan durumdur.

T.C.

DANIŞTAY

İKİNCİ DAİRE

Esas No: 2021/17917

Karar No: 2022/2074

DAVACI : ... Sendikası

VEKİLİ : Av. ...

DAVALI : ... Başkanlığı

VEKİLİ : Av. ...

DAVANIN KONUSU:

Dava, 01/10/2010 günlü, 27716 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 2. fıkrasındaki "sağlık sosyal güvenlik merkezi" ibaresinin, aynı maddenin 3. fıkrasının (c) bendinin tamamı ile bu maddenin 9. ve 10. fıkralarının, 7. maddesinin 4. fıkrasının; 8. maddesinin 3. fıkrasının; 9. maddesinin tamamının; 35. maddesinin 1/d bendi ile 36. maddesinin 1/ç bendinde yer alan "ödüllendirilmesini sağlamak" ibaresinin; "sağlık ödemeleri inceleme komisyonu" başlıklı 63. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinin; "servis yetkilisinin görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 68. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

DAVACININ İDDİALARI:

Davacı Sendika tarafından; "sağlık sosyal güvenlik merkezi" ibaresiyle ilgili olarak, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 27. Maddesi ve EK (I) sayılı cetvelinde Sosyal Güvenlik Kurumunun taşra teşkilatı düzenlendiği ancak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Merkezi dışında bir yapıdan bahsedilmediği, 5502 sayılı Kanunun 7.maddesinin (c) bendi uyarınca taşrada yönetim kurulu kararları ile Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri açıldığı, Yönetmelikte Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri idari işlemler açısından iki kategoriye ayrılsa devredilen SSK Sağlık İşleri İl Müdürlükleri tarafından yürütülen faaliyetlerin tamamının Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezlerine devredilmekle aslında Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri dışında ayrı bir taşra teşkilat yapısının oluşturulduğu; dava konusu Yönetmeliğin; 35. maddesinin 1/(d) bendi ile ve 36. maddenin 1/(ç) bendinde yer alan "ödüllendirilmesini sağlamak" ibaresiyle ilgili olarak, 5502 sayılı Kanunda kurum amirine maiyetinde görev yapan personele takdirname ya da ödül verme yetkisinin tanımadığı, yasada olmayan bir düzenlemeye yönetmelikte yer verildiği, takdirname ve ödüllerin görevde yükselme sınavına katılan adayların değerlendirme puanlarının tespitinde dikkate alındığı, ödüllendirme ile kastın ne olduğunun belirsiz olduğu, bu tip tasarrufların amirin takdir yetkisine bağlı olduğundan eşitsizliğe yol açabileceği; servis yetkisinin düzenlendiği Yönetmeliğin 68. maddesinin ise, İl müdürlüğü ve Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri kurulan servislerde çalışmaların organize edilmesi, eşgüdüm ve koordinasyon sağlanması için 5502 sayılı Kanunda yer almayan yeni bir kadro yaratıldığı, Yönetmeliğin 42.maddesinde "şef"in görev ve sorumluğunun zaten düzenlendiği, idarenin şefin görev ve sorumluluklarını yerine getirecek personele ihtiyacı var ise görevde yükselme sınavı açarak boş şeflik kadrolarına uygun atama yapması gerektiği iddia edilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ:

Sosyal Güvenlik Kurumu taşra teşkilatının, 5502 sayılı Yasa uyarınca hizmetin gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırıldığı, bu kapsamda yönetmelikle yapılan düzenlemenin üst hukuk normlarına uygun olduğu öne sürülmekte ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrası uyarınca Danıştay İdari ve Vergi Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur, bu itibarla; 2577 sayılı Kanun uyarınca Dairemizce verilen ilk kararda ısrar edilemeyeceğinden bozma kararına uyulması gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ:

Dava, 01.10.2010 günlü, 27716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "sağlık sosyal güvenlik merkezi" ibaresinin, aynı maddenin 3. fıkrasının (c) bendi ile 9. ve 10. fıkralarının, 7. maddesinin 4. fıkrasının, 8. maddesinin 3. fıkrasının, 9. maddesinin, 35. maddesinin 1/d bendi ile 36. maddesinin 1/ç bentlerinde yer alan "ödüllendirilmesini sağlamak" ibarelerinin ve 63. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi ile 68. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

TC Anayasası'nın 124. maddesinin 1. fıkrasında; "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." kuralı düzenlenmiştir.

16.5.2006 tarihli, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 27. maddesinde; "Başkanlığın taşra teşkilatı; her ilde kurulan sosyal güvenlik il müdürlükleri ile sosyal güvenlik il müdürlüklerine bağlı olarak kurulacak sosyal güvenlik merkezlerinden oluşur.

İl ve ilçelerde nüfus, sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayısı, işyeri sayısı, işlem yoğunluğu ve belirlenecek diğer kriterler doğrultusunda yeteri kadar sosyal güvenlik merkezi kurulabilir veya kaldırılabilir.

Sosyal güvenlik il müdürlükleri ve sosyal güvenlik merkezleri, ikinci fıkrada belirtilen kriterlere uygun olarak teşkilatlanma usul ve esasları yönetmelikle belirlenmek üzere idari iş ve işlemler açısından dört kategoriye ayrılabilir." hükmü ile 41. maddesinde; "Başkanlık merkez ve taşra teşkilatının görev ve yetkileri, çalışma usul ve esasları ile Kurum personelinin işe alınma, atanma, yükselme, yer değiştirme, görev, yetki ve sorumlulukları Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikler ile düzenlenir.

Bu Kanun gereği çıkarılması gereken yönetmelikler, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde yürürlüğe konulur.

Kurum, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetlerin uygulanmasına ilişkin hususları duyurmak amacıyla tebliğ çıkarmaya yetkilidir. Kurum dışındaki gerçek ve tüzel kişileri ilgilendiren tebliğler, Resmi Gazetede yayımlanır." hükmü yer almıştır.

5502 sayılı Kanunun yukarıda değinilen 27 ve 41. maddelerine dayalı olarak hazırlanan ve 01/10/2010 günlü, 27716 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinde;

"(1) Sosyal güvenlik merkezleri, il müdürlüğüne bağlı olarak kurulur.

(2) Sosyal güvenlik merkezleri idari işlemler açısından, sosyal güvenlik merkezi ile sağlık sosyal güvenlik merkezi olarak iki kategoriye ayrılır." kuralına yer verilmiş ve bu maddenin devamındaki fıkralarda; sosyal güvenlik merkezlerinin, sanayi bölgeleri ile sanayi ve ticaret merkezlerinde sigortalı sayısı esas alınarak veya ilçelerde yine sigortalı sayısı ve nüfus esas alınarak sayısının belirleneceği, aynı maddenin 3. fıkrası (c) bendinde ise, İllerde hangi sayıda sağlık sosyal güvenlik merkezi kurulacağının nüfusa göre belirleneceği kurala bağlanmıştır.

Dava konusu edilen Yönetmeliğin iptali istenillen 6. maddesinin 2. fıkrası, bu maddenin 3. fıkrasının (c) bendi ile aynı maddenin 9. ve 10. fıkraları, 7. maddesinin 4. fıkrası, 8. maddesinin 3. fıkrası ve 9. maddesinin; sağlık sosyal güvenlik merkezleri ile ilgili düzenlemeler getirmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğu yolundaki davacı iddiaları irdelendiğinde; Sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına alacak, sosyal sigortacılık ilkelerine dayalı, etkin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve mali açıdan sürdürülebilir, çağdaş standartlarda bir sosyal güvenlik sisteminin gerçekleştirilmesi amacıyla kurulmuş olan Sosyal Güvenlik Kurumu; Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğünü aynı çatı altında toplamıştır.

Yukarıda sözü edilen 5502 sayılı Kanunun 27. maddesinde yer verilen kriterler doğrultusunda sosyal güvenlik il müdürlükleri ile sosyal güvenlik merkezlerinin idari iş ve işlemler açısından dört kategoriye ayrılabileceği hükme bağlandığından, amaçları doğrultusunda Kuruma yüklenen görevlerin yürütülmesinin, hizmetin kalitesinin arttırılmasının, hizmetin sunumu esnasında bu hizmetten yararlanacak olanların haklarını kullanmasının ve yükümlülüklerini yerine getirmesinin kolaylaştırılmasını ve sosyal güvenlik alanında, kamu idareleri arasında koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması bakımından, teşkilat yapısı içinde sosyal güvenlik merkezlerinin yanısıra sağlık sosyal güvenlik merkezlerinin de bu işleyişe dahil edilmesinin, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek hukuka ve üst hukuk normlarına aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

TC Anayasasının 60. maddesi gereğince, herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.

Bu durumda, sağlık sosyal güvenlik merkezlerinin 5502 sayılı Kanun ekindeki listede sayılmamasının, bir takım hizmetlerin işleyişine dair unsurlar yönünden sağlık sosyal güvenlik merkezlerinin kurulmasına engel teşkil ettiğinden söz edilmesine olanak bulunmamaktadır. Dava konusu Yönetmeliğin 35. maddesinin, 1. fıkrasının (d) bendi ile 36. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "ödüllendirilmesini sağlamak" ibarelerine gelince;

657 sayılı Kanunun 123. maddesinde; "Bağlı bulundukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen Devlet memurlarına bağlı veya ilgili Bakanın uygun görmesi üzerine bir mali yıl içinde bir aylıkları tutarını, ... aşmamak üzere ödül verilebilir. Bunlardan uygun görülenlere ilgili Bakanın teklifi ve Başbakanın tasvibi ile bir aylıkları tutarında daha ödeme yapılabilir." hükmüyle 5442 sayılı İl İdaresi Kanunun'nun 20, 31 ve 42. maddelerinde; mülki idare amirlerine maiyetlerindeki memurlara takdirname verme yetkisi tanınması yolunda düzenlemelere yer verilmiştir.

İlgili Yönetmeliğin yukarıda belirtilen maddelerinde ise, il müdürleriyle il müdür yardımcılarına personelin performansını izlemek ve geliştirmek üzere önlemler almak, yetkisi dahilinde ödüllendirilmesini sağlamak ve disiplin işlerini yürütmek şeklinde verilen görev, yetki ve sorumluluğun kapsamı tartışıldığında; bu düzenlemelerle personele doğrudan ödül veya takdirname verilmesinin öngörülmediği, "22.1.2010 tarih ve 9 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Ek Ödeme Usul ve Esasları"nda; Yönetim Kurulu kararı ile taşra teşkilatında (sosyal güvenlik il müdürlüklerinde ve bağlı sosyal güvenlik merkezlerinde) çalışan personel için performans ek ödemesi verme yetkisinin il müdürlerine ait olduğu kurala bağlanmış olup, 657 ve 5442 sayılı Kanunlarda tanımlanan takdirname ve ödül niteliğinde olmayan, personelin performansını arttırmaya yönelik olarak ek ödeme verilmesi konusunda il müdürü veya il müdür yardımcılarına tanınan yetkinin hukuka aykırı olduğundan söz edilmesine olanak bulunmamaktadır.

Yönetmeliğin "hemşire"ye yer vermemesi nedeniyle eksik düzenleme yapıldığından bahisle iptali istenilen 63. maddesine gelince; 63. maddenin 1. fıkrasında yer alan; Sağlık Ödemeleri İnceleme Komisyonu'nun il müdürlüğünde veya sağlık sosyal güvenlik merkezlerinde kurulabileceği, ilgililere ödemesi yapılacak sağlık giderlerinin incelenmesi konusunda giderin özelliğine göre Komisyonun tabip, uzman tabip, diş tabibi ve eczacıdan müteşekkil en az 3 üyeden oluşacağı yolundaki düzenlemeye bakıldığında; hemşire'nin Komisyon üyesi olarak yer almasını gerektirecek nitelikte bir uzmanlığının bulunduğundan söz edilemeyeceği sonucuna varılmış olup, hemşireye yer vermeyen bu maddede eksik düzenleme nedeniyle hukuka aykırı bir yön bulunduğundan söz edilmesi olanaklı değildir.

Yönetmeliğin 68. maddesi açısından; servis yetkilisi ibaresinin, yeni bir unvan veya kadro ihdası olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, zira kamu hizmetinin daha iyi yürütülmesinin temini bakımından il müdürlüğü ve sosyal güvenlik merkezlerinde kurulan servislerdeki çalışmaların organize edilmesi, işgüdüm ve koordinasyonun sağlanması amacıyla idari işleyişe katkı sağlayacak nitelikte servis yetkilisi görevlendirilmesi yönteminin benimsenmesinde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Dairemizin dava konusu düzenleyici işlemin kısmen karar verilmesine yer olmadığı, kısmen de reddi yolundaki 25/12/2014 günlü, E:2010/6414, K:2014/13980 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/12/2017 günlü, E:2015/2653, K:2017/4284 sayılı kararı ile bozulması üzerine, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, idari dava daireleri tarafından ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı hükme bağlandığı bu nedenle Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen bozulması halinde, Danıştay Dava Dairelerine ısrar olanağı tanınmadığı dikkate alınarak, bozma kararına uyularak, Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin bozulan 68. madde kısım yönünden yapılan incelemede, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:

Davacı Sendika tarafından, 01/10/2010 günlü, 27716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasındaki "sağlık sosyal güvenlik merkezi" ibaresinin, aynı maddenin 3. fıkrasının (c) bendi ile bu maddenin 9. ve 10. fıkralarının, 7. maddesinin 4. fıkrasının, 8. maddesinin 3. fıkrasının, 9. maddesinin, 5502 sayılı Kanun ekinde belirlenen Kurumun Taşra Teşkilatı içinde sağlık sosyal güvenlik merkezlerine yer verilmediğinden, anılan düzenlemelerin üst hukuk normuna aykırı olduğu, 35. maddesinin 1/d bendi ile 36. maddesinin 1/ç bendinde yer alan "ödüllendirilmesini sağlamak" ibaresinin; 5502 sayılı Kanunda Kurum amirine maiyetindeki personele takdirname veya ödül verme yetkisi tanınmadığı halde, İl müdürü ve İl müdür yardımcıları yönünden bu yetkinin genişletilmesinin hukuka aykırı olduğu, 63. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinin, Sağlık Ödemeleri İnceleme Komisyonunda "hemşire"nin de yer alması gerekirken hemşirelere yer verilmeyerek noksan düzenleme yapıldığı ve 68. maddesinin ise; Yönetmeliğin 42. maddesinde "şef"in görev ve sorumluğu düzenlenmiş olmasına rağmen İl Müdürlüğü ve Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri kurulan servislerde çalışmaların organize edilmesi, eşgüdüm ve koordinasyon sağlanması için 5502 sayılı Kanunda yer almayan servis yetkilisi adında yeni bir kadro yaratıldığı gerekçesiyle iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

Danıştay İkinci Dairesinin 25/12/2014 günlü, E:2010/6414, K:2014/13980 sayılı kararıyla; "sağlık sosyal güvenlik merkezi" ibaresinin iptali istemiyle ilgili olarak dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrası, aynı maddenin 3. fıkrasının (c) bendi ile bu maddenin 9. ve 10. fıkralarının ve 7. maddesinin 4. fıkrası, 8. maddesinin 3. fıkrası ve 9. maddesi; "ödüllendirilmesini sağlamak" ibaresiyle ilgili olarak Yönetmeliğin 35. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 36. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi; "servis yetkilisinin görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 68. maddesi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu bu kısımlar yönünden davanın reddine, Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi yönünde ise, söz konusu madde hükmünün 28/12/2011 günlü, 28156 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 36. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı gerekçesiyle, dava konusu Yönetmeliğin 63. maddesi yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Anılan kararın davacı ve davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/12/2017 günlü, E:2015/2653, K:2017/4284 sayılı kararıyla; Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 68. maddesi yönünden, memurların unvan, görev ve sorumluluklarının temelinde yasalarla oluşturulan kadrolar bulunduğu ya da bunların doğrudan yasalarla düzenlendiği, "Şef" unvanlı personele ihtiyaç duyulması halinde, uygun kadro yok ise kadro ihdası sağlanabileceği, uygun kadro bulunması halinde ise görevde yükselme mevzuatına uygun şekilde şef kadrosuna atama yapılabileceği, görevde yükselme sonucu atama yapılıncaya kadar söz konusu görevin vekalet yoluyla gördürülmesi mümkün ve hukuka uygun olduğu, bu nedenle dava konusu Yönetmelik kuralıyla, memur hukukumuzun sistemine uygun olmayan bir şekilde, kadroya bağlı olmayan ve yasalarda düzenlenmeyen "servis yetkilisi" görev unvanı ihdas edildiği ve bu görevi yürütecek kişiye görevde yükselme mevzuatı kapsamında atanabilme imkanı bulunan "şef" kadrosunun görev ve yetkileri verildiğinden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bu kısım yönünden bozulmuş, iptali istenilen diğer maddeler yönünden Daire kararı onanmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin kapsam başlıklı 2. maddesinde, Yönetmeliğin, özel kanunlardaki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelere ait memur kadrolarında, düzenleyici ve denetleyici kurumlara ait memur kadrolarında, özelleştirme kapsam ve programında bulunan kuruluşlar da dahil olmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarına ait memur kadroları ile sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilen personelin, müdür ve daha alt görevlere yapılacak görevde yükselme mahiyetindeki asaleten atamaları ile en az ortaöğretim düzeyinde mesleki veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin unvan değişikliği mahiyetindeki asaleten atamaları hakkında uygulanacağı kurala bağlanmış, gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan gerekse sonradan yürürlüğe konulan Sosyal Güvenlik Kurumu Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliklerinde, "şef" kadrosunun görevde yükselmeye tabi bir kadro olduğu düzenlemelerine yer verilmiştir.

Dava konusu Yönetmeliğin 68. maddesinde ise; "(1) İl müdürlüğü ve sosyal güvenlik merkezlerinde kurulan servislerde çalışmaların organize edilmesi, eşgüdüm ve koordinasyonun sağlanması için personelden biri il müdürlüğünde il müdürü, sosyal güvenlik merkezlerinde merkez müdürü tarafından servis yetkilisi olarak görevlendirilebilir. Ancak, servis yetkilisi olarak görevlendirilecek personelin seçiminde hukuk servisinde avukat, sosyal güvenlik kontrol memurları servisinde sosyal güvenlik kontrol memuru, icra takip, haciz ve satış servisinde icra memuru, bilgi işlem servisinde bilgi teknolojileri alanında eğitimli/sertifikalı personel, sağlık hizmet sunucuları ödeme servisi, sağlık hizmet sunucuları sözleşme servisi, sağlık hizmet sunucuları eğitim ve denetim servisinde uzman tabip, tabip, diş tabibi ve eczacı kadrolarında çalışanlar öncelikle tercih edilir.

(2) Servis yetkilisi olarak görevlendirilen personel bu Yönetmelikte belirtilen esas görevlerinin yanında, 42 nci maddedeki görevleri de yapar." kuralına yer verilmiş, maddenin ikinci fıkrasının göndermede bulunduğu 42. maddede ise "şefin görev, yetki ve sorumluluğu" düzenlenmiştir.

Memurların unvan, görev ve sorumluluklarının temelinde yasalarla oluşturulan kadrolar bulunmakta ya da bunlar doğrudan yasalarla düzenlenmektedir.

"Şef" unvanlı personele ihtiyaç duyulması halinde, uygun kadro yok ise kadro ihdası sağlanarak, uygun kadro bulunması halinde de görevde yükselme mevzuatına uygun şekilde şef kadrosuna atama yapılması, görevde yükselme sonucu atama yapılıncaya kadar söz konusu görevin vekalet ile gördürülmesi mümkün ve hukuka uygun olan durum iken, dava konusu Yönetmelik kuralıyla, memur hukukumuzun sistemine uygun olmayan bir şekilde, kadroya bağlı olmayan ve yasalarda düzenlenmeyen "servis yetkilisi" görev unvanı ihdas edilmiş ve bu görevi yürütecek kişiye görevde yükselme mevzuatı kapsamında atanabilme imkanı bulunan "şef" kadrosunun görev ve yetkileri verilmiştir.

Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin servis yetkilisinin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen 68. maddesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Dava konusu Yönetmeliğin 68. maddesinin İPTALİNE,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam... TL yargılama giderlerinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, karar düzeltme aşamasında davalı idarece yapılan yargılama harç ve masraflarının üzerinde bırakılmasına,

3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara ayrı ayrı iadesine,

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca... TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine;

5. Posta giderleri avansından artan tutarın, kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,

6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber