Doktora mezunu işsizler olmak istemiyoruz

Haber Giriş : 24 Kasım 2004 14:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yorum Gönderen: Araştırma görevlisi
Kurumu: Dokuz Eylül Üniversitesi

DOKTORA MEZUNU İŞSİZLER OLMAK İSTEMİYORUZ!

Bizler Dokuz Eylül Üniversitesi'nde görev yapmakta olan araştırma görevlileriyiz. Eylül 2004 tarihinden bu yana üniversitemizde başlatılan bir uygulamayla kadrolarımızın niteliği değiştiriliyor. 2547 sayılı yasanın 33/a maddesine göre görev yapmakta olan araştırma görevlilerinin tümü, yalnızca lisansüstü eğitim döneminde maaş alınabilen ve burslu öğrenci kadrosu olan 50/d maddesine aktarılıyor. 50/d maddesinde görev yapan araştırma görevlileri, yüksek lisans ya da doktora öğrenimlerini tamamladıkları gün (eğer farklı bir kadroya atanmazlarsa) işsiz kalmaktadırlar. Tüm araştırma görevlilerinin 50/d maddesine göre atanmaları, üniversitelerdeki etik tartışmalarının daha da yoğunlaşması anlamına gelecektir. 50/d maddesinde görev yapan bir araştırma görevlisi yüksek lisans ya da doktora çalışmaları süresince gerek bağlı bulunduğu bölümdeki öğretim üyelerine gerekse daha yukarıdaki yönetim kademelerine karşı sınırsız bir itaat göstermek zorunda kalacaktır. Lisansüstü öğrenimin sonunda öğretim görevlisi ya da yardımcı doçent kadrosuna atanmayı bekleyen bir araştırmacının hangi ölçütlere göre atanabileceği konusunda tek bir nesnel ölçüt bulunmamaktadır. Kaldı ki, üniversitelerimizde atama ve yükselmelerle ilgili nesnellik dışı uygulamalar geçmişten beri tartışılmaktadır. Örneğin, üniversitemizde doktorasını tamamladığı halde kadro verilmeyen pek çok araştırma görevlisi varken yüksek lisans eğitimi bile olmayan çok sayıda kişi öğretim görevlisi kadrolarına atanmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki son uygulamalar, zaten tartışmalı alan nesnelliğin tam anlamıyla keyfiliğe dönüşmesi tehlikesini taşımaktadır. 50/d maddesinde görev yapan bir araştırma görevlisinin yapacağı araştırmanın; niteliği, bilimselliği, varacağı sonuçlar... ya da ilgilinin tüm geleceği yönetim kademesinde bulunan kişilerin iki dudağı arasına sıkıştırılmaktadır.

Dokuz Eylül Üniversitesi'nde başlatılan uygulamalar, Fırat Üniversitesi'nde Sayıştay denetçisinin 33/a maddesine ilişkin yorumuna dayandırılsa da ilgili üniversitedeki konuya ilişkin henüz kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamaktadır. 18 yıldır 33/a maddesini lehimizde yorumlayan Sayıştay'ın 2004 yılında aynı maddeyi aleyhimize yorumlaması, Sayıştay'ın 18 yıldır süregelen kendi yorumlarını inkar ettiği anlamına gelmektedir. Üniversitemizde, yukarıda yer alan uygulamalar ilk sonuçlarını vermeye başlamış, araştırma görevlileri, yönetimlere yakın olanlar (kadro sözü alanlar) ve yönetimlere yakın olmayanlar olarak ikiye ayrılmış ve dolayısıyla da iş barışı bozulmuştur. Ayrıca, 50/d kadrosuna aktarılan çok sayıda araştırma görevlisi, işsiz kalacağını düşünerek doktora tezini bitirmekten çekinmekte ve zaman kazanmak amacıyla bitmiş bir tezin süresini uzatma yoluna gitmektedir. Bilimsel verimi düşüren bu uygulamaya son verilmelidir.

Bizler, akademik merdivenlerin ilk basamaklarında yer alan araştırma görevlileri olarak; iş güvencemizin elimizden alınmasını, bilimsel özerkliğimizin zaten tartışmalı olan durumunun daha da kötüye çevrilmesini, kadro bulmak umuduyla yönetim kademelerine şirinlik gösterileri yapmayı, kadro kapmak amacıyla en yakınımızdaki arkadaşlarımızın üzerine basarak yükselmeyi istemiyoruz!

Bizler, işten çıkarılma kaygısı yaşamadan bilimsel çalışmalarımıza yoğunlaşmak, demokratik katılımcı bir üniversitenin bileşeni olmak, nesnel ölçütlere göre atamaların ve yükselmelerin olduğu bir üniversite ortamının hazırlanmasına katkı koymak istiyoruz. Yaptığımız çalışmaların, hazırladığımız tezlerin, ulusal ve uluslararası yayımlarımızın gücüne, ilkeli, bilimsel bir akademik yaşamın önemine inanıyoruz ve doktora mezunu işsizler olmak istemiyoruz!

Saygılarımızla...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber