Danıştay'dan zamanaşımı dosyalarında, 'süregelen etki' kararı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Mayıs 2011 00:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

T.C.
DANIŞTAY
Onbirincî Daire

Esas No : 2008/14557 Karar No : 2009/8580

Özeti : Sandık iştirakçilerinin fiili hizmet süresi zammından yararlandırılması istemiyle; emekli oluncaya kadar, diğer bir ifade ile iştirakçilik statülerinin devamı süresince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesine göre idareye her zaman başvurabilecekleri ve istemin reddi yönünde tesis edilen işleme karşı da dava açma süresi içinde dava açabilecekleri hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...

Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili s Av. ...

İsteğin Özetî : ... İl Tarım Müdürü olarak görev yapan davacının, fiili hizmet süresi zammının eksik hesaplandığını ileri sürerek, 1979-1982, 1984 yıllarına ait 7 ay 5 gün, 1988 yılına ait 2. ay, 1997 yılına ait 5 gün olmak üzere toplam 9 ay 10 günlük sürenin daha fiili hizmet süresi zammına eklenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen Ankara 15 İdare Mahkemesinin 27.5,2008 günlü ve E:2007/2254, K:2008/773 sayılı kararının; davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Füsun Erkin

Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği

düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Mehmet Ali Samur

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MÎLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde ise ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, ... İl Tarım Müdürü olarak görev yapan davacının, fiili hizmet süresi zammının eksik hesaplandığını ileri sürerek, 1979-1982, 1984 yıllarına ait 7 ay 5 gün, 1988 yılına ait 2 ay, 1997 yılına ait 5 gün olmak üzere toplam 9 ay 10 günlük sürenin daha fiili hizmet süresi zammına eklenmesi için 2.3.2007 tarihinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığına başvurduğu, davacıya 13.9.2007 tarihinde tebliğ edilen 23.8.2007 günlü işlemle talebinin reddedildiğinin davacıya bildirilmesi üzerine 19.9.2007 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı, Ankara 15. İdare Mahkemesince davacıya 1979-1984 yılları arasında Erzurum-Tortum Hayvancılığı Geliştirme Bölge Proje Müdürlükleri Grup Şefliklerinde geçen hizmetlerinden dolayı fiili hizmet süresi zammından yararlanamayacağının kesin olarak bildirildiği 19.2.2003 tarihinden itibaren 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10. maddesinde öngörülen süreler içinde dava açılmadığı gerekçesiyle, davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 32. maddesinde düzenlenen fiili hizmet süresi zammı uygulamasıyla, anılan madde hükmünde belirtilen bazı ağır ve yıpratıcı görev ve hizmetlerde çalışan iştirakçilerin, daha kısa sürede emekli olabilmelerinin sağlanması amaçlanmıştır. Konuyla ilgili madde hükümleri incelendiğinde, fiili hizmet süresi zammının, iştirakçilerin fiili hizmet süresi zammı hesaplanmasını gerektiren görevlerdeki yıllık çalışma sürelerine her yıl sonu itibariyle eklenen, bu özelliğiyle emekli oluncaya kadar süregelen ve emekli olunacağı sırada yararlanılan bir hak olduğu anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, iştirakçinin fiilî hizmet süresi zammından yararlanmaması hali daha geç emekli olmasına yol açabileceği ve böyle bir durumun emeklilik tarihinde etkisini göstereceği olgusu dikkate alındığında, fiili hizmet süresi zammından yararlanma istemiyle emekli oluncaya kadar diğer bir ifade ile iştirakçilik statüsünün devamı süresince 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesine göre idareye her zaman başvurulabileceği ve istemin reddi yönünde tesis edilen işleme karşı dava açma süresi içinde dava açılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu itibarla, dava konusu işlemin süregelen etkisinin bulunması nedeniyle, davacının 2.3,2007 tarihli başvurusu sonucu tesis olunan 23.8.2007 günlü işlemin 13.9.2007 tarihinde davacıya tebliği üzerine 19.9.2007 tarihinde açılan davanın 2577 sayılı Yasanın 10, maddesinde öngörülen süre içinde açıldığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken davanın süre aşımı yönünden reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Ankara 15. İdare Mahkemesinin 27.5.2008 günlü, E:2007/2254, K:2008/773 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın bozma kararı üzerine yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 20.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber