Bakan Şener:Karım hediye gelen içkileri lavabo ya da tuvalete döker
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ve oğulları Bedirhan, Şamil Şener'le yaptığımız röportaja devam ediyoruz. Şener ve oğullarıyla son günlerde gündemden düşmeyen "içki" meselelerini, oğullarının flörte bakışlarını konuşuyoruz.
- Sosyal hayatlarınız açısından babanızla aranızda bir fark görüyor musunuz?
Mesela siz bara gidiyorsunuzdur da babanız gitmiyordur
- Bedirhan Şener: Yok babam da gider.
- Bara mı ? -
B.Ş: Gazeteciler iyi takip edememiş demek ki.
- Evet. Hiç yakalayamadık daha! (Gülüyoruz)
- B.Ş: Bara gidebilirim ama, bu önemli bir şey değil. Giderim, gitmem bu kendi
tercihimdir.
- Siz Şamil?
- Şamil Şener: Arkadaşlar gidelim derse giderim, otururum orada.
BARA GİDER AMA İÇMEYİZ
- İçki içer misiniz bara gittiğinizde? Sakıncası var mı bunları sormamın?
- B.Y: Yo yo, her şeyi sorabilirsiniz. Ben hiç içmedim mesela. Hiç kullanmadım.
Bir bira bile içmedim. Üniversitede okuyorum ve arkadaşlarımın çoğu içiyor,
ama ben kendim içmeyi tercih etmiyorum. Bu dini bakış açısıyla ilgili. O bakış
açısıyla baktığım zaman içmiyorum.
- İçmeyi tercih etseydiniz ailenizin bir tepkisi olur muydu?
- B.Ş: Kızmazlardı. Dışarıdan öyle mi görünüyor?
- Abdüllatif Şener: Bazen bana içki hediye ediyorlar gittiğim yerlerde ya da
eve gönderiyorlar, hanım onları ya lavaboya ya da tuvalete döküyor.
- Döküyor mu?
A.Ş: Evet. Yapma, diyorum yine döküyor. Geçenlerde bana bir şişe viski hediye
etmişlerdi. Baktım dökmüş. "Ben şarabın her şeyini bilirim, tadını bilmem"
deyince Kapadokya'dan iki şişe özel şarap göndermişler eve. Biri kırmızı, biri
beyaz. Hanım "ben bunları dökeceğim", dedi. Ben de "dökme, dursun,
ortalıkta görmek istemiyorsan kaldır bir dolaba", dedim. Tamam, dedi. Sonra
merak ettim, ne oldu şaraplar" diye sordum. "Dayanamayıp döktüm"
dedi. "Kendim içmediğim zararlı bir şeyi misafirlerime niye ikram edeyim"
diye düşünüyor. Bizim hanımın eline geçen içkiler ya lavaboya, ya tuvalete dökülüyor
anlayacağınız. Şimdi bir fotoğraf var, Bingöl Milletvekili Fevzi Berdibek hediye
etti bana. Eve asacağım. Milletvekili Süleyman Gündüz çekmiş. Bir kadeh fotoğrafı.
İçkileri döküyor, bakalım kadeh fotoğrafına ne diyecek bizim hanım. Herhalde
fotoğrafına bir şey demez. (Gülüyoruz)
- Babanızın içki konusundaki çıkışlarını nasıl buluyorsunuz? Belediyelerin içkili
yerleri tek bir bölgede toplama uğraşını eleştirdi. Zaman zaman da AKP'yle ters
düşen çıkışları oluyor.
- Ş.Ş: Yasaklara karşı olması güzel bir şey. Ben bunu destekliyorum. Güzel bir
şey.
- B.Ş: Hükümetle uyumlu değilmiş gibi görünmüş olabilir ama 14 yıldır siyasette
olan bir insanın uyumsuz olması mümkün değil. Zaten çok uyumlu olan biri de
bu kadar sürdüremez bu işi. Bunun dozajını ayarlamak gerek. Babam bunu iyi yapıyor.
ANARŞİZME YAKINIM
- Abdüllatif Bey bana bir röportajımızda üniversite yıllarında Marksizmle tanıştığını
ve bu süreçte İslamiyetle ateizm arasında gelgitler yaşadığını anlatmıştı. Sizin
de oldu mu böyle bir süreciniz?
- B.Ş: Üniversiteye başladıktan sonra benim düşünce tarzımda şöyle bir değişiklik
oldu: Lise yıllarında daha devletçi bir bakış açım vardı. Üniversiteye girip
ticaretle ilgilenmeye başladıktan sonra anti devletçi oldum. Hatta devletin
aldığı vergiyi gasp olarak görmeye başladım son dönemde. Devlet, asker ve polis
yoluyla güç kullanabiliyor, vergi alabiliyor, vermezsen yaptırım uygulayabiliyor.
Böyle bir otorite, hayatın her alanında kendini hissettiriyor. Devleti kutsallaştırırsanız,
buna saygı duyarsınız. Ama bu otoriteye karşı çıkarsanız anarşist olursunuz.
Bir tarafta kutsal devlet, bir tarafta anarşizm derseniz kendimi anarşizme daha
yakın görüyorum. Filmdeki gibi söylersek anarşikliğe yakınım!
- Peki ne oldu da böyle bir değişim yaşadınız?
- B.Ş: Bu bir süreç. Mesela anarşizmin teorisyenlerinden Bakunin'in "Tanrı
ve Devlet" kitabından etkilendim. "Gen Bencildir"den de etkilendim.
Bunlar iki kitap okumakla da olmuyor tabii. Eleştiriye açık olmaktır devlet
mekanizmasına karşı çıkmak.
- Ş.Ş: Benim düşüncelerimde keskin dönüşler olmadı. Kendim için bir tanımlama
yapılmasını istemiyorum. Solcudur, sağcıdır, şudur, budur bu kelimelerin benim
için kullanılmasını istemiyorum.
HÜKÜMET ELEŞTİRİSİ
- Hükümeti nasıl buluyorsunuz?
- B.Ş: Babamı işin dışında bırakırsam memnun olduğum ve olmadığım pek çok konu
var. Vergileri yüksek buluyorum, ekonomiyi kayıt altına alamadıklarını düşünüyorum.
Doğu sorununa yaklaşımlarını ise çok beğeniyorum. Alt kimlik üst kimlik tartışmasında
hükümetin aldığı tavrı da beğeniyorum.
- Oğullarınıza verdiğiniz bir baba nasihatı var mı ?
- A.Ş: Hayatta yapmaları ve yapmamaları gereken şeyleri gördüklerine inanıyorum.
Oğullarım 20'li yaşlarını aştılar. Şimdi nasihat vermeye kalksam bu yaşta dinlemezler.
Çünkü çocuklar belli yaşlarda, belki belli bir döneme kadar baba nasihatını
çok hoş karşılamazlar. Zaten her şeyi bildiklerini düşünürler.
- İki oğlunuz da, bende farklı izlenimler uyandırdı. Siz nasıl algılıyorsunuz?
- A.Ş: İkisinin de kendine özgü nitelikleri var. Bedirhan'ı filozofik görmüşümdür.
Entelektüel kimliğe daha yakın ve yatkın. Ama Şamil'de de benzer frekanslar
var aslında. Aynı yaştaki gençlerin ilgi duymadığı konularla ilgileniyorlar,
okuyorlar. Ben bunu önemli bir vasıf olarak görüyorum.
sabah