Koskoca Türkiye'de 10 emniyet müdürü yok mu?

Haber Giriş : 06 Nisan 2006 08:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Hükümet Merkez Bankası Başkanı'nı bir türlü atamıyor. Bazı bakanlıklarda müsteşarlıklar, daire başkanlıkları, genel müdürlükler vekaletle yönetiliyor.

En son açıklanan sayılara göre devlet mekanizmasındaki 1.800 üst düzey görev, "vekâletle" yürütülüyor.

Hükümetin bu duruma mazereti hazır:

"Asaleten atama kararnamelerimiz Cumhurbaşkanı'ndan geri dönüyor."

Cumhurbaşkanı'nın gerekçesi ise belli:

"Atamalar liyakat ilkesine göre değil, partizanca yapılıyor..."

Tüm bunları biliyorsunuz...

Peki; şu anda ülkemizde tam 10 ilin emniyet müdürlüğünün, 2 ilin de valiliğinin vekaleten yönetildiğini biliyor musunuz?

İzmir Emniyet Müdürü'nün koltuğu 63 gündür boş...

Bu ille beraber Kırıkkale ve Uşak'ta Emniyet Müdürlüğü görevini yardımcıları sürdürüyor.

Mersin'in, Sinop'un, Bartın'ın, Ordu'nun, Edirne'nin, Gaziantep'in ve Iğdır'ın Emniyet Müdürlüğü koltuklarını ise "daha önce başka illerin emniyet müdürlüğünü yapmış" olan "vekiller" dolduruyor...

Bu kadar mı?

Samsun ve Ordu'da "asil" vali yok, görev vekillerde!

Terör ve şiddet olaylarının bu kadar tırmandığı, bombaların mısır gibi patlatıldığı, polisin görevini sokak çetelerinin üstlendiği bir dönemde 11 kentimiz (Ordu'nun hem valisi, hem de emniyet müdürü vekil) vekillere emanet edilmiş durumda...

Peki, neden?

172 bin polislik koca bir teşkilatta, yüzlerce "emniyet müdürü", yüzlerce merkez valisi kızakta bekletilirken, İçişleri Bakanlığı'nın ve Cumhurbaşkanı'nın üzerinde anlaşacağı 12 isim bulmak bu kadar mı zor?

***
Sakın yanlış anlaşılmasın; "vekil"lerin yetersiz olduğunu söylemek istemiyorum...

Ama bilirsiniz ki bir işi vekaleten yapmak, asaleten yapmaya benzemez...

Bugün varsındır, yarın yok...

O yüzden de bu dönemi, "Ne şiş yansın, ne kebap mantığı"yla geçiştirmeye çalışırsın.

Bu nedenle "vekâlet sistemi"ni, özellikle güvenlik ve ekonomiyle ilgili koltuklar için kabul edebilmek, hoş görebilmek mümkün değil...

Devleti yönetenler en azından bu görevlere yapılacak atamalarda inatlaşmaktan vazgeçmeli.

Allah göstermesin ama şiş de her an yanabilir kebap da!

Önce hayat hakkı!
Terör örgütü işi azıttı; tüm ülkeyi kanla boyuyor! Bu yetmiyor, Avrupa'daki temsilciliklerimize saldırıyor.

Başbakan Erdoğan ise bir meslektaşımızın Terörle Mücadele Yasası ile ilgili sorusunu, "Özgürlükler konusunda geri gidilmez, ancak özgürlükleri temine yönelik atılması gereken adımlar da atılır" diye yanıtlıyor.

Kabul; özgürlük için gerektiğinde can verilir!

Ama masum insanlar otobüslerde yakılırken, yurdun dört bir yanından cinayet listeleri yağarken bir Başbakan'ın önceliği "özgürlüklerin artırılması" değil, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak olmalıdır.

Çünkü en önemli hak ve özgürlük, yaşama hakkı ve özgürlüğüdür!

Bu tüm dünyada da böyledir...

Kimse; Londra Metrosu'nda patlayan bombalardan sonra Terörle Mücadele Yasası'nı değiştiren İngiltere'deki özgürlük hassasiyetinin bizden daha az olduğunu söyleyebilir mi?

Ama onlar güvenlik güçlerinin yetkisini artırmakta bir an bile tereddüt etmedi.

Biz ise teröre İngiltere'den binlerce kat fazla kurban veren bir ülke olduğumuz halde, hem de bölücü örgütün en yoğun mesai yaptığı günlerde "özgürlüğü" ön plana alıyoruz...

***
Sayın Başbakan...

Gabar Dağı'nda şehit düşen beş askerimizin, üç gün önce belediye otobüsünde yanarak can veren üç, dün partinizin Esenyurt ilçe binasına düzenlenen bombalı saldırıda yaralanan iki vatandaşımızın ailelerinin karşısına geçip, aynı sözleri tekrarlayabilir misiniz?

mustafa mutlu/vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber