Kapıkuledeki rüşvet davasında tahliye çıkmadı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 21 Nisan 2006 20:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Edirne Emniyet Müdürlüğü'nün Kapıkule Sınır Kapısı'nda başlattığı operasyonda, rüşvet aldıkları iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 58'i tutuklu, 60 gümrük ve gümrük muhafaza memurunun yargılanması 5 gün sürdü. Edirne Ticaret Borsası'nda görülen davada tahliye kararı çıkmadı.

Kapıkule'de rüşvet ve irtikap suçu işledikleri gerekçesiyle haklarında dava açılan 58'i tutuklu, toplam 60 sanığın sorgusu tamamlandı. Savunma için söz alan sanık avukatları, görüntülerin hiçbir mahkeme izni olmadan çekildiğini ve Anayasa hükümlerinin çiğnendiğini ileri sürdü. Avukat Rifat Çulha, "Bu dava soruşturma açısından tüm üniversitelerde hukuksuzluk örneği olarak gösterilecek çok güzel bir örnektir. Burada 'tak fişi, gözetle işi' yoluna gidilmiştir" dedi.

Önceki gün mahkeme heyetindeki hakim Murat Çırakoğlu'nun rahatsızlanması sonucu ertelenen duruşmanın dün sabahki celsesinde sorgusu yapılmamış 2 tutuksuz sanık dinlendi. Kapıkule Kaçakçılık İstihbarat Müdürlüğü'nde görevliyken görüntülere takılan Hilmi Şarlayan, iddianameye göre, "Açıkta para almayın, alacaksanız şahsı buraya çağırın, burada alın. Kameralar elinizi görüyor" diyerek arkadaşlarını, saha içine konmuş kameralardan sakınmaları yönünde uyarmıştı. Şarlayan bununla ilgili savunmasında "Ben arkadaşlarımı, yemek parası alışverişini etraftan geçenlerin yanlış anlamaması için uyarmıştım" deyince mahkeme başkanı Halil Uçar tarafından "Bırak o işleri" şeklinde uyarıldı.

Diğer tutuksuz sanık Turan Doğan ise, o tarihlerde stajyer memur olduğunu ve pasaportların içinde para alındığını, ancak bunun ne için alındığını bilmediğini söyledi. Doğan, hakimin sorusu karşısında "Bir keresinde bana, 'biz yokken gelen olursa parayı al şuraya bırak' demişlerdi, ben de öyle yaptım" dedi.

Duruşmada tanık olarak dinlenen hizmetli Ziya Yılmaz ise Cumhuriyet Savcılığı'nda, "Para alışverişini gördüğünü" söylemesine karşın mahkemede "Stres altındaydım. Savcılık ifademi okumadan imzaladım. Burada söylediklerim doğrudur. Ben kimseyi para alıp verirken görmedim" diye konuştu.

Sanık sorgularının tamamlanmasından sonra 17 sanığın avukatı olarak söz alan Özgen Demir, operasyonun Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın şovundan öteye giden bir olay olmadığını, yasadışı yollarla toplanmış delillerle açılmış davanın hukuka aykırı olduğunu, davayla Anayasa suçu işlendiğini iddia etti. Demir, avukatlığını yaptığı sanıkların psikolojisinin bozuk olduğunu öne sürerek, "Onlara cezaevinde ilaç götürüyorum" deyince, duruşma hakiminden "Avukat Bey biz bunlara bakmıyoruz. Burası hastane değil" karşılığını aldı.

Müvekkilleri adına söz alan Avukat Rifat Çulha, polisin yasaklanmış yollarla toplamış olduğu delillerle açılan bu davanın hukukla bağdaşmadığını öne sürerek, "Bu dosya soruşturma açısından hukuksuzluğun tüm hukuk fakültelerinde okutulacak çok güzel bir örneğidir. Burada 'tak fişi, gözetle kişiyi' yoluna gidilmiştir. Geçmişte polis yasak sorgu yöntemleriyle aldığı ifadelerle delil elde ediyordu. Kolluk, son yasa değişikliğiyle bu kez çok tehlikeli bir şekilde izinsiz teknik takip yöntemleriyle delil topluyor. Bunun önüne Cumhuriyet Savcıları, siz yargı makamı ve biz savunma makamı olarak geçmezsek hukuk devleti olmayız. Deyim yerindeyse 'guguk devleti' oluruz. Kapıkule Operasyonu sırasında gazeteler, 'şu kadar kişi gözaltında, bu kadar kişi tutuklandı' diye yazdı. Fotoğraf çekmek için bin bir türlü takla attılar. Manşetler attılar. Ben isterdim ki, savunmayı dinledikten sonra dava delillerinin nasıl hukuksuz bir şekilde elde edildiğini de yazsınlar" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber