3 Bakanlığın bütçesi Genel Kurul'da kabul edildi

Avrupa Birliği Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı kurumların bütçeleri TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Aralık 2013 17:30, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58
3 Bakanlığın bütçesi Genel Kurul'da kabul edildi

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, çözüm sürecinin getirdiği noktada, Güneydoğu Anadolu'ya ve Doğu Anadolu'ya yatırım konusunda çok büyük bir ilginin söz konusu olduğunu söyledi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Avrupa Birliği Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı kurumların bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor.

Bakanlığı'nın bütçesi üzerine söz alan Çelik, bir milletin ordusunun mağlup olabileceğini, sahip olduğu bazı toprakları kaybedebileceğini, sanayisinin tahrip edilebileceğini, ekonomisinin çökertilebileceğini, ancak tarih içinde varlığını sürdüren milletlerin, kültürü bir varoluş kodu olarak algılayarak bunu gelecek nesillere aktaran milletler olduğunu ifade etti.

Ömer Çelik, bugün dünyada kültür devleti olarak anılan devletlerin, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında, savaş başlar başlamaz ilk verdikleri emrin ordulara değil, milli kütüphane ve müze gibi kültür kurumlarına olduğunu, buraların korunmasının istendiğini kaydetti.

Türkiye'nin de siyasi coğrafyasının çok ötesine geçen bir kültür coğrafyasına sahip olduğunu belirten Çelik, bunun, Türkiye'nin büyüklüğünü, milletin derinliğini gösterdiğini söyledi. Çelik, bu coğrafyanın varlığının, bugün siyasi ve ekonomik olarak, Türkiye'nin hem bölgesinde hem bölgesinin ötesindeki bir takım olaylara müdahalesinde ve oradaki halklarla kaynaşmasında önemli bir rol oynadığını ifade etti.

-"Devlet sanat üretimi ilişkisi yeniden yapılandırılmalı"

Bakanlık olarak, Türkiye'de bütün kimliklerin varlığını milli miras olarak kabul ettiklerini belirten Çelik, bu nedenle kültürler arasında, kültürel mirasın korunması konusunda hiçbir ayrım gözetmediklerini kaydetti.

Türkiye'nin daha fazla ilerlemesi için özellikle kültür ve sanat alanlarında yüksek üretimlere imza atması gerektiğine işaret eden Çelik, şöyle devam etti:

"Bu yüksek üretimlere imza atılması için şimdiye kadar emek vermiş bundan sonra da emek verecek olan sanatçılarımızın kıymeti konusunda bir tartışma yoktur. Cumhuriyetin daha ilk kurulduğu yıllarda kültür ve sanat kurumlarına verilen destek, cumhuriyeti kuranların büyük vizyonunu göstermektedir. Bugün geldiğimiz nokta da bunların daha da büyütülmesi, bu ülkenin geleceği açısından vazgeçilmez bir durumdur.

'Kültür sanat kurumları kapatılıyor' gibi bir yaklaşım, bizim vizyonumuzun dışındadır. Bahsettiğimiz şey, Türkiye'de devlet sanat üretimi ilişkisi yeniden yapılandırılması ve çağdaşlaştırılmasıdır. Sanatçının memur olduğu, devletin bu kadar kültür ve sanat alanı içinde mali bir güce sahip olduğu kültür sanat ortamı, hiçbir şekilde çoğulcu ve özgürlükçü olmaz.

Kültür ve sanat, nihayetinde rekabetle kendisini yükselten ve rekabetle ayakta duran ve rekabetle geleceğe yürüyen alanlardır. Bu alan içerisinde hiçbir ideolojik, oligarşik yaklaşıma, hiçbir ideolojik önceliğe yer verilmemesi gerekir. Bu alan, bir kadrolaşma alanı değildir. Bu alanda, isimler üzerinden siyaset üretilmesi bu ülkeye yapılabilecek en büyük zarar olur. Şunu kabul etmek gerekir: Türkiye'nin yaptığı ve bugün geldiği noktada ürettiği pek çok reforma göre, kültür sanat alanı kısır kalmıştır ve devlet sanat üretimi ilişkisinin yeniden yapılandırılması gerekir. Burası rekabete açılmalıdır, daha yüksek sanatsal performanslarla ve kültürel aktivitelerle evrensel olanla yarışacak bir noktaya gelmelidir.

Size Avrupa Birliği içerisindeki büyük bir kültür devletinin değerlendirme ölçütleriyle ilgili birkaç şey okuyacağım: Örneğin, kültür sanat alanındaki kurum ve kuruluşların değerlendirilmesi, bunun ölçüleri. Sanat sektöründe yenilikçi olması, geniş kitlelere erişebilmesi, ilgili sanat dalında kaliteli hizmet sunulması, finansal yeterlilik ve sürdürülebilirliğe sahip olması, etkin yönetim yapısına sahip olması. Sanatsal altyapısının değerlendirilmesi. Farklı kültür ve topluluklara yönelik sunum kapasitesi, amatör ve yeni yetişen sanatçıların desteklenmesi, coğrafi yaygınlık, uygun raporlama.

Şimdi, bizim elimizdeki devlet-kültür sanat kurumu ilişkisi, hiçbir şekilde, bugün, kültür devleti olarak dünyada etkinlik gösteren modellere uymamaktadır. Elimizdeki ilişki Sovyetler Birliği'nde bile 1995'te terk edilmiş bir modeldir. Bahsettiğimiz şey şudur: Kültürel alanı genç insanlara, daha çoğulcu bir şekilde ve özgürlükçü bir biçimde açmaktır."

-"Külliyen yanlış bir bilgi"

Tiyatroların ödeneklerinin kesildiğine yönelik eleştirileri yanıtlayan Çelik, "Külliyen yanlış bir bilgidir. Anadolu'da, şimdiye kadar dışlanmış, fırsat verilmemiş genç tiyatrolara, hiç destek almamış tiyatrolara, sanat kurumlarına verilen destek bu sene yüzde 80 oranında artırılmıştır. Burası ideolojik bir alan değildir" diye konuştu.

Milli Kütüphane ile ilgili basında yer alan bazı haberleri anımsatan Çelik, kütüphanede envanterde olmayan eserlerin envantere geçirilmesi, korunmayan eserlerin korunması konusunda tam bir kararlılık gösterdiğini ifade etti. Çelik, "Ama bunun yapılması konusunda ihmali olan bürokratları görevden aldığım zaman, o zaman arkadaşlarımın buraya çıkıp da 'Siz tecrübeli bürokratları görevden aldınız' diye beni eleştirmesi, Milli Kütüphanede'ki o aksaklıkların devam ettirilmesine destek vermek anlamına gelir" dedi.

-"Büyük ilgi söz konusu"

Ömer Çelik, çözüm sürecinin getirdiği noktada, Güneydoğu Anadolu'ya ve Doğu Anadolu'ya yatırım konusunda çok büyük bir ilginin söz konusu olduğunu, bu nedenle özellikle tur operatörleriyle konuşarak buralara dönük yatırımların, yabancıların turistik ziyaretlerinin artması konusunda özel bir perspektif geliştirdiklerini ifade etti.

Kaleler ve diğer alanlarla ilgili restorasyon projelerine değinen Çelik, "Bunlara genel bir restorasyon projesi değil ama her birinin kendi kriteri içerisinde değerlendirildiği bir perspektifle yaklaşmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki dönem bunların hem kültürel varlık olarak korunması ama kültürel varlık olarak korunmasının ötesinde de buraların turizm alanına açılarak insani diplomasi açısından, oradaki hareketliliğin artırılması açısından da aynı zamanda kültürel varlıklarının dünyaya tanıtılması ve kıymetlendirilmesi bakımından çok önemli olacaktır" diye konuştu.

-"Bakanlığım müddetince bir kere uğradım"

Çelik, İkinci Meclis binasında kendisine ait makam odası yaptırdığı yönündeki iddialara da yanıt verdi. Bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Çelik, şunları söyledi:

"Yüce Meclis'e arz ederim ki benden önceki bakanlar hangi makam odalarını kullanıyorsa ben de onları kullanıyorum. Ama tam tersine, kültürel varlığımızı korumak için bir işlem yaptım ve burada tam tersi anlatılıyor. Üstelik bu, soru önergelerine konu oldu, bu kürsüde dile getirildi.

Ben bakan olduğumda orayı da gezdim. Atatürk'ün Meclis'i, bir kapıyı açarak seyrettiği locayı gördüm. O locanın karşısında bir oda var. 'Burası neydi?' dedim. 'Misafirleri geldiği zaman Atatürk buradan Meclisi gösterirdi. Şu anda burayı, o zamanki, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü kullanıyor' dediler.

Ben buranın bir bürokrat ya da siyasetçi tarafından makam odası olarak kullanılmasını kabul edemedim. 'Burası boşalacak, yeniden düzenlenecek ve devlet büyükleri ve yabancı ziyaretçiler ikinci Meclis'i ziyaret ettiği zaman burada ağırlanacak' dedim. Bakanlığım müddetince bir kere uğradım sonucu görmek için."

-MHP'li Belen: "50 yıllık AB yolculuğumuz gösteriyor ki bu iş iyice kilitlenmiş haldedir"

TBMM (AA) - MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Türkiye'de kaçakçılığın giderek arttığını ileri sürerek, "Şimdi Türkiye'de küçük başla büyük baş hayvanın da kaçakçılığı yapılıyor. Vallahi sizi tebrik etmek lazım hayvan kaçak giriyor, saman ithal ediliyor bir tek çiftçi yerli. Oldu olacak çiftçiyi de ithal edin" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Avrupa Birliği Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı kurumların bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor.

Bütçeler üzerine MHP Grubu adına söz alan Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin "nereden nereye" şeklinde değerlendirilebilecek bir süreç olduğunu söyledi.

AB Bakanlığı'nın, AB 2013 yılı ilerleme raporunu bir başarı gibi sunmasının anlamsız bir yaklaşım olduğunu ifade eden Belen, çünkü AB'nin temelinin malları ve emeğin serbest dolaşımı olduğunu, ancak Türkiye'nin bu aşamaya bir türlü gelemediğini söyledi. Belen, "50 yıllık AB yolculuğumuz gösteriyor ki bu iş iyice kilitlenmiş haldedir. Hükümet oturup, enine boyuna düşünüp yeni bir yol haritası çizmesi lazım. AB bizi oyalamaktadır. Samimi değildir. Tabiri caiz ise 50 yıllık nişanlılık sona ermelidir. MHP olarak evliliğe itirazımız yok. Sadece onurlu üyelik istedik. Onurumuzu kurtarmamız lazım" diye konuştu.

Hükümetin yapması gerekenin, AB Bakanlığı'nın adını Türk Dünyası Bakanlığı yaparak bu alanlara yönelinmesi, kendine yeni pazarlar ve ufuklar açması gerektiğine işaret eden Belen, AB'nin Türkiye'ye sürekli haksızlık yaptığını savundu.

-"Sanat alanları siyasi ve ticari malzeme haline getirilmektedir"

MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker de Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, kültür boyunun önemine değinerek, vatandaşın bilgilendirilmesi ve yatırım yoluyla bu alandaki potansiyelin etkin hale getirilebileceğini söyledi. Genç neslin ülkedeki kültürel zenginliklerin çoğunu farkında olmadığını belirten Şeker, öğrencilerin tarihi ve kültürel miraslarını yerinde görmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın ortak çalışma yapabileceğini söyledi.

İstanbul'ın tarih ve kültür bakımından önemine işaret eden Şeker, bu kentte çarpık kentleşme kültürel mirasın korunması, trafik ve can güvenliği gibi konularda çalışma yapılması gerektiğini belirtti.

Yurtdışında bulunan kültürel ve tarihi varlıklar ile sanat eserlerinin yeniden Türkiye'ye getirilmesi konusunda gösterilen çabalara da değinen ve katkıda bulunan herkese teşekkür eden Şeker, ancak ülkenin kültürel zenginlik yağmacılarından da korunması gerektiğini vurguladı.

Yeni yasal düzenlemeler ile sanatın üzerinde sansürcü bir vesayet anlayışı kurulmaya çalışıldığını ifade eden Şeker, "Sanat alanları siyasi ve ticari malzeme haline getirilmektedir. Muhalifte olsa sanattan ve sanatçıdan korkmamak gerekmektedir" diye konuştu.

-"Rekabet kurulu ne yapıyor, armut mu topluyor?"

MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ise Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada internetteki arama motorlarına, AK Parti, kaçakçılık, gümrük, terör, PKK kelimelerini farklı kombinasyonlarla yazdığınızda çok sayıda sonuç çıktığını, bunun dikkat çekici bir durum olduğunu söyledi. AK Parti iktidarı döneminde kaçakçılığın ayyuka çıktığını, iktidarın kaçakçılık ile özdeşleştiğini, kaçakçılıktan da en fazla terör örgütünün nemalandığını ileri sürdü.

Rekabet açısından medyada yaşanan durumun da kabul edilebilir olmadığını savunan Oğan, "TMSF el koyuyor bazı medya organlarına. Neden el konuluyor? AKP propagandası devlet eliyle yapılsın diye mi?" sorusunu yöneltti.

Oğan, Türkiye'de sınırların yol geçen hanına döndüğünü kaçakçılığın organize atlı şebekelerce yapılır hale geldiğini de ileri sürerek, "Kaçakçılık öyle organize hale gelmiş, PKK terör örgütü kaçakçılığı o derece ilerletmiş ki sınıra boru döşemiş, yanına da bir rafineri koymuş. Bu yıl bu iş bayağı verimli hale gelmiş zeytinyağının da borusunu döşemişler. Memlekette sayenizde boruyu döşeyen döşeyene. Zeytinyağının kaçakçılığını yapmak için sınıra boru döşemişler" dedi.

Türkiye'de her şeyin kaçakçılığının yapıldığını iddia eden Oğan, "Şimdi Türkiye'de küçük başla büyük baş hayvanın da kaçakçılığı yapılıyor. Vallahi sizi tebrik etmek lazım hayvan kaçak giriyor, saman ithal ediliyor bir tek çiftçi yerli. Oldu olacak çiftçiyi de ithal edin. Biraz daha ileriye götürelim hükümeti de ithal edin dışarıdan, bir kısmı kaçak zaten. Artık her şey kaçak" diye konuştu.

-"Derviş'i ithal eden sizler değil miydiniz?"

Oğan'ın konuşmasının ardından AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın sataşma olduğu gerekçesiyle söz aldı.

Oğan'ın arama motorlarına bazı kelimeleri yazarak çıkan sonuçlardan bir anlam çıkarmasının kabul edilebilir bir yanı olmadığını söyleyen Aydın, "Ben de Sinan Oğan ve PKK yazdım 140 bin sonuç çıktı. Siz PKK'lı mısınız? Bu mantıkla bu sonuca varabilir misin?" diye sordu.

Aydın, Oğan'ı hükümeti de ithal edin dediğini hatırlatarak, "Devri iktidarınız döneminde Kemal Derviş'i ithal eden sizler değil miydiniz? Bu konuşma baştan sona yanlış" dedi.

Oğan da tekrar söz alarak, ömrünün terör örgütüyle mücadele ederek geçtiğini, vatandaşın terazisinin en iyi terazi olduğunu bu terazinin herkesi ölçtüğünü söyledi.

-CHP'li Küçük:

-"İktidar güdümlü sanat yaratılmak isteniyor. Bu, ülke kültürüne yapılabilcek en büyük kötülük"

TBMM (AA) - CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, iktidarın din merkezli otokratik düzen inşasına giriştiğini, bunun da AB yolunda bir engel teşkil ettiğini ileri sürdü.

TBMM Genel Kurulu'nda, Avrupa Birliği Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı kurumların bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor.

Bütçeler üzerine söz alan CHP'li Oyan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarının giderek otokrasiye yöneldiğini, bu durumun batının göz yumma sınırını bile aştığını iddia etti. Oyan, "Gezi olayları bardağı taşıran son damla oldu. Maskeler düşüyor. Polis ve yargının nasıl baskılama aracı olarak kullanıldığını herkes görüyor. İktidarın din merkezli otokratik düzen inşasına girişmesinin ayen beyan ortaya çıkması AB yolunda bir engeldir. AKP'nin kendisi şu an AB yolunda bir engeldir" diye konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Tolga Çandar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muğla'ya ziyaretinden önce 4 gün boyunca, kentte adeta sıkıyönetim yaşatıldığını ileri sürdü.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bütçesine değinen Çandar, opera ve baleye devlet desteğinin gerekli olduğuna işaret etti. Opera ve bale sanatçılarının bir doktor kadar ağır eğitim aldığını anlatan Çandar, bu tür sanatların gişe kaygısıyla yaşatılamayacağını söyledi.

CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, turizm sektörünün içine düştüğü çıkmazın nedeninin iktidar ilgisizliğinden kaynaklandığını ileri sürdü. Sektörde sağlıksız bir gelişmenin söz konusu olduğunu belirten Sapan, halen otel yatırımlarının aynı bölgelerde yoğunlaştığını ifade etti.

Otellerde uygulanan her şey dahil sistemle ilgili yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Sapan, "Her şey dahil sistemi şehir merkezine uzak tesislerde uygulanmalı. Bu sistem kent merkezlerine yakın bölgelerdeki otellerde uygulanmamalı. Her şey dahil sistemi yüzünden esnaf yok olacak" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Sedef Küçük, devlet tiyatrolarının özelleştirilmesi fikrinin trajik bir durum olduğunu, kültür kurumlarının iş yeri olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.

İktidar güdümlü sanat yaratılmak istendiğini, bunun ülke kültürüne yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu savunan Küçük, ""İktidara karşı çıktı diye sanatçıları cezalandırırsanız, yalnızca o sanat dünyasına zarar vermezsiniz, geleceğe de kötü miras bırakırsınız" diye konuştu.

CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Sayıştay'ın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile ilgili hazırladığı 250 sayfalık raporun "uygulanan sansürden" sonra 19 sayfaya kadar düştüğünü savundu. Bakanlıkla ilgili hazırlanan asıl raporu bulduklarını belirten Kurt, "Eğer bu rapor Meclis'e gelseydi, gümrük kapılarının modernizasyonu amacıyla yap-işlet-devret sisteminin hukuka aykırı tarafını görecektik" dedi.

Bütçeler üzerine söz alan CHP milletvekilleri, Sayıştay raporlarının Meclis'e tam olarak gönderilmediğini savunarak, bu durumu kınadıklarını belirtti.

Bütçeler üzerindeki görüşme devam ediyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber