Torba Kanun teklifine ek

AK Parti'li Yiğit ve arkadaşları tarafından geçici köy korucuları arasındaki maaş farkını ortadan kaldıran ve bazı ilan ve reklam vergisi tarifelerinin tespit yetkisini Bakanlar Kurulu'na veren kanun teklifi TBMM Başkanlığı'na sunuldu

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Şubat 2014 19:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Torba Kanun teklifine ek

AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit ve arkadaşları, geçici köy korucuları arasındaki maaş farkını ortadan kaldıran ve bazı ilan ve reklam vergisi tarifelerinin tespit yetkisini Bakanlar Kurulu'na aktaran kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, geçen hafta sunulan jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleriyle diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğini ve önemini tespit edecek kurul oluşturulmasını öngören "Torba Kanun" teklifiyle birleştirildi.

Teklif, Belediye Gelirleri Kanunu'nda yer alan ilan ve reklam vergisi, biletle girilmesi zorunlu olmayan eğlence yerlerinden alınacak miktarlar, işgal harcı, tatil günleri için alınacak çalışma ruhsatı harcı, kayıt ve suret harçları, imarla ilgili harçlar ile işyeri açma izni harcının tarifelerini, semtler arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıkları göz önünde tutarak, belediye meclislerinin önerisi, İçişleri Bakanlığı'nın görüşü ve Maliye Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nun tespit etmesini içeriyor.

Belediye meclislerince 2013 yılı için belirlenen bu vergi ve harç tarifelerinin, Bakanlar Kurulu'nca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilmesi öngörülüyor.

Teklif, 5673 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi kapsamında bulunan geçici köy korucularına ödenecek aylığa esas gösterge rakamının yükseltilmesine imkan tanıyor. Teklifin yasalaşması halinde, köy korucuları arasında maaş farkına neden olan ek gösterge rakamı artırılacak ve köy korucularının maaşları eşitlenecek.

Teklifle, Orman Kanunu'ndaki orman kadastro komisyonlarının kararlarına karşı itirazı düzenleyen hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği için yeniden düzenlemeye gidiliyor.

Buna göre, orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin tutanak ve haritalar, askı suretiyle 30 gün süreyle ilan edilecek. Bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmünde olacak. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açabilecek. İlan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin tutanak ve haritalar kesinleşecek. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritalara karşı, kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak, Hazine hariç itiraz edilemeyecek ve dava açılamayacak.

Hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım Orman Genel Müdürlüğü; orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü olacak. Orman Genel Müdürlüğü'nce açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler olacak.

Kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlete ait ormanlar "orman" vasfıyla, Orman Kanunu'nun 2. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler ise kaydında belirtme yapılarak "halihazır" vasfıyla, kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın Hazine adına tapu kütüklerine kaydedilecek.

Adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde nüfus nakilleri kalktığı için orman köyü nüfusuna kayıtlı olan, ancak başka orman köyünde oturanlar orman köylülerinin haklarından yararlanamıyordu. Teklifle, nüfusu orman köyünde olsa da başka orman köyüne yerleşen, ya da en az 5 yıldır kesintisiz orman köyünde oturanlar da orman köylülerinin haklarından yararlanacak.


TÜRKİYE BUYUK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçesi ilişikte sunulmuştur.

BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

MADDE 1 - 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 96 ncı maddesinin A fıkrasına aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.

"Ancak, bu Kanunun 15, 21/III, 56, 60 ve 84/3 üncü maddelerinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri, kanunda belirtilen en alt ve en üst sınırlan aşmamak şartıyla mahallin çeşitli semtleri arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıklar göz önünde tutularak ilgili belediye meclislerinin önerisi, İçişleri Bakanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tespit edilir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."

MADDE 2- 2464 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 7- 2013 yılında uygulanmak üzere belediye meclislerince belirlenmiş olan bu Kanunun 15, 21/III, 56, 60 ve 84/3 üncü maddelerinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri, Kanunun 96 ncı maddesinin (A) fıkrasının ikinci paragrafı gereğince Bakanlar Kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilir."

MADDE 3- 27/5/2007 tarihli ve 5673 sayılı Köy Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "5.000" ibaresi "1/10/2013-31/12./2013 tarihleri arasındaki dönemde 8.500, 1/1/2014 tarihinden itibaren 9.189" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 4 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orçnan Kanununun 11 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle 30 gün süre ile ilan edilir. Bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren 30 gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.

Hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım Orman Genel Müdürlüğü; 2 nci maddeye göre orman sınırlan dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalannda ise hasım Hazine ve Orman Genel Müdürlüğüdür.

Orman Genel Müdürlüğünce açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişilerdir.

Kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlete ait ormanlar orman vasfı ile, 2 nci maddeye göre orman sınırlan dışına çıkanlan yerler ise kaydında belirtme yapılarak halihazır vasfı ile; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle, en geç 3 ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın Hazine adına tapu kütüklerine kaydedilir."

MADDE 5- 6831 sayılı Kanunun 31 inci ve 32 nci maddelerinin birinci fıkralarında yer alan "devamlı oturan" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya burada oturmakta iken yerleşim adresini bu madde kapsamındaki başka bir köye taşıyan ya da nüfusa kayıtlı olmasa bile yerleşim adresi olarak kesintisiz en az beş yıl oturan" ibaresi eklenmiştir.

MADDE 6 - 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 4 üncü maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında mülki alanı bulunan köy tüzel kişiliği, belde belediyeleri, büyükşehirlere bağlı ilçe belediyeleri ile koruma hizmeti için işbirliği yapılabilir. Koruma hizmetinin alınmasına ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça belirlenir."

MADDE 7-4915 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi maksadıyla bu avlaklarda sahası bulunan, köy tüzel kişilikleri, belde belediyeleri, büyükşehirlere bağlı ilçe belediyeleri ve avcı kuruluşları ile koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi karşılığı işbirliği yapılabilir. İşbirliği yapılan avlaklardan sağlanan gelirden, köy tüzel kişiliklerine, belde belediyelerine ve büyükşehirlere bağlı ilçe belediyelerine verilecek miktar, sahaların özelliğine göre Bakanlıkça belirlenir."

MADDE 8- 2/3/2005 tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamındaki işleme lisansı sahipleri de piyasa faaliyetine konu etmemek ve münhasıran petrokimya üretiminde kullanmak kaydıyla LPG ithal edebilir."

MADDE 9- 10/11/2005 Tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 58 inci maddesinin başlığı "Yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak hükümler ile atıflar" olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Muhtelif mevzuata Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) ve Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmış olan atıflar, Kurumca hesaplanan yurt içi fiyat endeksine (Yİ-ÜFE) yapılmış sayılır."

MADDE 10- 3/6/2007 tarihli ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

"34) Kurul; Kalkınma Bakanının başkanlığında oluşturulan jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ile diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğini ve önemini tespit ederek karar veren Kurulu,"

MADDE 11 5686 sayılı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- (1) Kurul, Kalkınma Bakanının başkanlığında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, diğer yatırımcı kurum ya da kuruluşun bağlı olduğu bakan/bakanlar ve yatırım kararına onay veren kurumun ilgili olduğu bakan olmak üzere asgari beş kişiden oluşur. Kurul, Eneıji ve Tabii

Kaynaklar Bakanı veya ilgili kurul üyesi bakanlardan herhangi birinin daveti üzerine toplanır ve kararlarını toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla alır. Kurul tarafından alınan karar, kamu yaran karan yerine geçer. Kurulun sekretaryası, MİGEM tarafından yürütülür.

(2) Kaynak arama ve işletme ruhsatlannda jeotermal ruhsatlar ile maden ruhsatlarının çakışması halinde ülke ekonomisi ve kamu yaran doğrultusunda kaynağın önceliğine göre Kurul tarafından kamu yaran kararı alınır.

(3) Jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ile devlet ve il yolları, otoyollar, demir yollan, havaalanı, liman, baraj, enerji tesisleri, maden petrol doğalgaz işletmeleri, su isale hatları gibi kamu yararı niteliği taşıyan yatınmlann birbirlerini engellemesi, faaliyetin yapılamaz hale gelmesi durumunda jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme faaliyetleri ve yatırımla ilgili karar, Kurul tarafından verilir.

(4) Kurul tarafından gerekli görülmesi halinde hazırlatılan rapor, danışmanlık ücretleri, yolluk, gündelik ve benzeri tüm harcamalar yatırımcı tarafından karşılanır. Aynca, yatınmlar nedeniyle ikinci ve üçüncü fıkra kapsamında Kurul kararı ile faaliyeti engellenen ve/veya kısıtlanan tarafın yatırım giderleri, lehine karar verilen tarafça tazmin edilir."

(5) Turizm Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi dahilinde kalan yerlerde Kurul tarafından alınacak olan kamu yararı kararı gereği enerji üretimine öncelik tanınması halinde, ilgili Turizm Merkezi veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile bu alanlar için hazırlanmış onaylı imar planlan yeniden düzenlenir.

MADDE 12- 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkrnmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarrm Arazilerinin Satışı Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Başvuru ve ödeme sürelerinin uzatrmr

GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibari ile, Kanunun 6 ncı maddesinin;

a) Üçüncü fıkrasında belirtilen süreler içerisinde başvurmayanlara üç ay başvuru

süresi,

b) Sekizinci fıkrası gereğince yapılan tebligatta belirtilen bedeli üç aylık sürede ödemeyenlere üç ay ödeme süresi,

verilir.

(2) Birinci frkranın (a) bendi kapsamında kalanlar için satış bedeli; Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sürenin son gününü izleyen üç aylık sürenin bittiği günden, 6 ncı madde kapsamında ödeme yapmak amacıyla İdareye başvurulduğu güne kadar geçecek süre için Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fryatlarr endeksi aylık değişim oranları (TÜFE) toplamında artırılarak hesaplanır.

(3) Birinci fıkranın (b) bendi kapsamında kalanlar için satış bedeli; Kanunun 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrasında belirtilen ödeme süresinin son gününü izleyen günden, bu madde kapsammda ödeme yapmak amacryla İdareye başvurulduğu güne kadar geçecek süre için Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyatları endeksi aylık değişim oranlan (TÜFE) toplamında artırılarak hesaplanır.

(4) İkinci ve üçüncü fıkra uyarınca yapılacak hesaplamalarda ay kesirleri dikkate alınmaz."

MADDE 13- 21/2/2013 tarihli ve 6428 sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(9) Mücbir sebepler, olağanüstü haller veya sözleşme ve eklerinin uygulanmasını etkileyen bir durumun ortaya çıkması veya sözleşme ve eklerindeki hükümlerinin ihtilaf içermesi halinde sözleşmenin uygulanabilirliğini veya anlaşılabilirliğini sağlamak amacıyla, Bakan onayı ile sözleşme ve eklerinde değişiklik yapılabilir. Yapım işlerinde Yüksek Planlama Kurulunun kararından sonra, ihale dokümanında veya sözleşmede öngörülen sınırların üstünde maliyet artışı getiren fizibilite raporu veya proje değişiklikleri, ilgili diğer belgeler ile beraber Yüksek Planlama Kuruluna yeniden sunulur. Yüksek Planlama Kurulu kararı doğrultusunda sözleşme ve eklerinde gereken tadilat yapılır; sözleşmesi" henüz imzalanmamış işlerde ise sözleşme taslağında gerekli tadiller yapılarak sözleşme imzalanır. Sözleşmenin sona erdirilmesine veya sözleşme değişikliklerine ilişkin hususlar sözleşmede belirtilir. Sözleşmenin sona erdirilmesi halinde kesin teminat mektubu iade edilir ve sözleşme konusu işlerin hesabı genel hükümlere göre yapılır."

MADDE 14 - 6428 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra teselsül ettirilmiştir.

"Ancak bu Kanunun üst hakkı tesisine yönelik hükümleri ile 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası ve 4 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası süreci devam eden ihalelere ve sözleşmesi imzalanmış işlere de uygulanır."

"(3) Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önce 3359 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesi çerçevesinde yapılan ihalelere karşı açılan davalarda idari yargı mercilerince verilen kararların gerekleri mevcut ihale dokümanında ve sözleşmelerde gerekli düzenlemeler yapılarak yerine getirilir ve işler buna göre yürütülür."

MADDE 15- Bu Kanunun;

a) 3 üncü maddesi 1/10/2013 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 16- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

GEREKÇE

Teklif ile, uygulamada ortaya çıkan çeşitli ihtiyaçların karşılanması amacıyla bazı kanunlarda değişiklikler yapılması öngörülmüştür. Yapılması öngörülen değişikliklerle toplumsal ve kurumsal talepler karşılanacak, uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar giderilecektir.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 15, 21/III, 56, 60, 84/3 üncü maddelerinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri Kanunda belirtilen en alt ve en üst sınırları aşmamak şartıyla mahallin çeşitli semtleri arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıklar göz önünde tutularak ilgili belediye meclislerince önerilen, İçişleri Bakanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tespit edilmesi sağlanmaktadır. Ayrıca eklenen geçici madde ile Kanunun 96 ncı maddesindeki yapılan değişiklikler kapsamında Bakanlar Kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar 2013 yılındaki uygulamaya devam edilmesi sağlanmaktadır.

5673 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında bulunan geçici köy korucuları ile 442 sayılı Köy Kanunun ek 16 ncı maddesi kapsamında bulunan geçici köy korucuları "5.000" gösterge rakamı üzerinden aylık almakta iken, söz konusu ek 16 ncı madde kapsamında bulunan geçici köy korucularının aylıklarına esas gösterge rakamı; 12/7/2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanunun 75 inci maddesiyle 1/10/2013 tarihinden geçerli olmak üzere "8.500" rakamına, 6512 sayılı 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile de 1/1/2014 tarihinden geçerli olmak üzere "9.189" gösterge rakamına yükseltilmiştir. Yapılacak bu değişiklikle 5673 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında bulunan geçici köy korucularına ödenecek aylığa esas gösterge rakamının da yükseltilerek, 442 sayılı Kanunun ek 16 ncı maddesi kapsamında bulunanlarla aym tutarda aylık almalarının sağlanması amaçlanmaktadır.

6831 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında bulunan "Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararlan kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir." İbaresi Anayasa Mahkemesi tarafından; "6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 43. maddesine göre, itiraz konusu kural ilgisi nedeniyle, Anayasa'nın 36. maddesi yönünden incelenmiştir.

Anayasa'nın 35. maddesinde, Kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren mülkiyet hakkı, bir temel hak olarak güvence altına alınmış ve bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebileceği belirtilmiştir.

Anayasa'nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Anayasa'nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte, bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da, Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir. Dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu açıktır. Ancak, bu sınırlamalar Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz.

Anayasa'mn 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz.

Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşullan, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları gibi güvenceler hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Bu nedenle, temel hak ve özgürlükler, istisnai olarak ve ancak özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak kanunla sınırlandırılabilirler. Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez. Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.

Hak arama özgürlüğü demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olup tüm bireyler açısından mümkün olan en geniş şekilde güvence altına alınmalıdır. Diğer taraftan, hukuki işlem ve kuralların sürekli dava tehdidi altında bulunması hukuk devletinin unsurları olan hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu nedenle hak arama özgürlüğü ile hukuki istikrar ve hukuki güvenlik gerekleri arasında makul bir denge gözetilmelidir. Dava konusu kuralla getirilen süre sınırlamasının, kamu düzeniyle ilgili olan kadastro işlemlerinin hızlandırılmasını ve düzenli bir tapu sicilinin oluşmasını amaçladığı anlaşılmaktadır. Orman kadastro tutanaklarının her an dava tehdidi altında bulunması, tutanakların kesinleşmesine engel olarak kamu hizmetinin aksamasına neden olacağından, açılacak davalar için bir süre sınırlaması getirilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.

Tutanakların askı suretiyle ilan edilerek başlayan ve ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmünde olduğu kabul edilen bir aylık hak düşürücü süre, tapusuz gayrimenkul sahiplerinin kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açma hakkını ortadan kaldırdığından, kişilerin mülkiyet haklarının sona ermesine sebep olmaktadır. Bu niteliği ile itiraz konusu kural, kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak, hak arama özgürlüğünün ve mülkiyet hakkının ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına, hakkın özüne dokunarak kullanılamaz hale gelmesine yol açacak niteliktedir.

Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 10.3.2009 günlü, "Rimer ve diğerleri/Türkiye" kararında, Kanun'da orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanaklara karşı dava açmak için öngörülen sürenin ancak ilgili şahsın etkin ve yeterli bir şekilde bilgi sahibi olmasından sonra başlayabileceği, bu tutanakların köy kahvesinde ilan edilmesinin doğru ve gerektiği şekilde tebliğ için yeterli olmadığı, tabiat ve ormanların, daha genel anlamda çevrenin korunması amacıyla mülkiyet hakkı gibi bazı temel haklara müdahalede bulunulabileceği ancak mülkün gerçek değerine göre makul kabul edilebilecek bir tazminat ödemeden mülkiyetten mahrum bırakmanın 1 No'lu Ek Protokol'ün 1. maddesi bakımından aşın zarar oluşturduğu, dolayısıyla, mülk sahiplerine hiçbir tazminat ödenmemesinin, kamu yararı ile temel insan haklarının korunması arasında oluşturulması gereken doğru dengeyi başvuranlar aleyhine bozduğu sonucuna varmıştır.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.",

Gerekçeyle 22.05.2013 tarihli ve E. 2012/108, K. 2013/64 sayılı karar ile iptal edilmiş olması sebebiyle uygulamalarda oluşan boşluğun kapatılması, aym zamanda madde metninin birinci ve dördüncü fıkralarının 9/7/1987 günlü 3402 sayılı Kadastro Kanununun benzer hükümleri ile uyumluluk sağlanması ve 10/10/2011 tarihli ve 657 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 36 ncı maddesi ile 6831 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında- yapılan değişiklikten sonra orman kadastro komisyonu başkan ve üyelerini atama yetkisi Orman Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Madde ile bu değişikliğe paralel olarak, orman kadastro komisyonlarının işlemlerine karşı açılacak davaları ve taraflarını gösteren 6831 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında değişiklik yapılarak Orman Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlık hasım mevkiinden çıkarılmış ve davalarda usul ekonomisi yönünden kolaylık sağlanması amaçlanmıştır.

Ayrıca, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde nüfus nakilleri kalktığı için mülki hudutları içinde Devlet ormanı bulunan bir köy nüfusuna kayıtlı olan vatandaşlarımız herhangi bir sebeple ( Köy birleşmeleri, ayrılmaları, göç, vb. ) yine hudutları içinde Devlet ormanı bulunan bir başka köyde oturmaları halinde veya köy nüfusuna kayıtlı olmamakla birlikte, yerleşme niyetiyle uzun süre orman köyünde otursa bile mevcut haklardan yararlanamamakta ve mağdur olmaktadırlar. 6831 sayılı Kanunun 31 ve 32 nci maddelerinde yapılan düzenleme ile bu vatandaşlarımız oturdukları köyün haklarından faydalanmaları sağlanacak, mağduriyetleri giderilecektir

Teklif ile, 4915 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin yedinci fıkrası ile 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır. Yapılan düzenleme ile; 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 4 üncü maddesinin yedinci fıkrasına istinaden, ülkemizde bulunan yaban hayatı geliştirme sahalarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca mülki hudutları bulunan köy tüzel kişilikleri ile bedeli karşılığında koruma hizmeti için işbirliği yapılmaktadır. Köy tüzel kişiliği kaldırılan köylerle işbirliğinin yapılıp yapılamayacağı hususunda tereddütlerin izale edilmesi için mezkür Kanun hükmünde değişiklik yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Diğer taraftan 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından gerek kırsal kalkınmaya destek olmak gerekse av ve yabanıl kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak adına köy ve belde belediyeleri ile koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi konusunda işbirliği yaparak bu birimlere gelirden pay aktarılmakta olup, bu hususta da 6360 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında Büyükşehirlerde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalleye dönüştürülmesi neticesinde ortaya çıkacak sıkıntıların giderilebilmesi maksadıyla hazırlanmıştır.

5307 sayılı Kanunda değişiklik yapılarak; LPG'nin, akaryakıt olarak kullanımında gerek sektör gerekse kullanıcılar tarafından karşılaşılan sorunlara çözüm üretmek amacıyla, bazı hususların 5015 sayılı Kanun ile uyumlu hale getirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Madde ile LPG'yi üretimde girdi olarak kullanan petrokimya tesislerinin üretim maliyetlerinin düşürülebilmesi amacıyla piyasa faaliyetine konu etmemek kaydıyla yurtdışından LPG temin edebilmeleri hedeflenmektedir.

Ülke ekonomisinde üretimi yapılan mal ve hizmetlerin üretici düzeyinde oluşan fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak değişiklikleri ölçmek amacıyla üretici fiyat endeksi hesaplanmaktadır. Uluslararası karşılaştırılabilirliği olan ve Avrupa birliği müktesebatına uyumlu göstergeler üretebilmek amacıyla üretici fiyat endeksinin kapsamı, sınıflaması ve hesaplama yönteminde değişiklikler yapılmaktadır. Bu kapsamda 1981, 1987 ve 1994 Temel Yılı Toptan Eşya Fiyat Endeksleri farklı sınıflama ve sabit bazlı olarak üretilmiş, daha sonra 2003 yılı Temel Yılı Üretici Fiyat Endeksi NACE Rev.l sınıflamasına göre ve zincirleme

yöntemiyle üretilmiştir. Avrupa Birliği normlarına uyumlu üretici fiyat endekslerini üretebilmek amacıyla sadece sanayi sektörünün kapsandığı, tarım sektörünün hariç tutulduğu NACE Rev.2 sınıflamasına uygun yeni bir üretici fiyat endeksine ihtiyaç olmuştur. Bu endeks yurt içinde üretilen mal ve hizmetlerin kapsanması nedeniyle yurtiçi üretici fiyat endeksi ( Yİ- ÜFE) adlandırılmıştır. Farklı adlarda üretilen Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) . Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) üreticileri üretmiş oldukları mal ve hizmetlerin fiyat değişimini ölçmeyi amaçlamaktadır. Muhtelif mevzuatta bu endekslere zaman içerisinde günün koşullarına göre atıflar yapılmıştır. Çeşitli mevzuattaki bu karışıklığın giderilmesi ve yeni üretilen Yurt içi Fiyat Endeksini ( Yİ-ÜFE) bu göstergelere ikame olduğunu belirtilmesi amacıyla 5429 sayılı kanunda değişiklik yapılmaktadır.

5686 sayılı Kanunda değişiklik yapılarak; kanun hükümlerine Kurul tanımı eklenmekte ve kurulun hangi anlamda kullanılacağı ile görevinin hangi çerçevede olacağı konusu düzenlenmektedir. Ayrıca, Özellikle son yıllarda artan temiz eneıji ihtiyacı ve ısıtma amaçlı kaynak kullamm çeşitliliğine yönelik araştırmalar ve çevre kirliliği yaratmayacak enerji kaynaklarına yönelim, jeotermal kaynakların önemini daha da arttırmıştır. Aynı şekilde mineralli sularından yararlanılmasına yönelik artan kullanım ve uygulamalar, bu kaynağı da sağlık ve ekonomik açıdan önemli bir konuma getirmiştir. Bu kaynaklarla ilgili faaliyetlerin diğer kanunlara istinaden verilmiş olan hak ve faaliyetlerle birbirini engelleyecek düzeyde çakışma olması durumunda ilgili Bakanlardan teşekkül edecek Kurul tarafından kamu yaran doğrultusunda ülke ekonomisine katkıları da dikkate alınarak hangi kaynağın öncelik teşkil ettiğinin belirlenmesi ile bu sorunun ortadan kaldırılması ve önceliği olan kaynağın kullanıma sunulması açısından yararlı olacaktır. Tabii bir kaynak olan jeotermal kaynak ve doğal mineralli sularla ilgili kuruluş kanununda kendisine verilen görevi nedeniyle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ana hizmet birimi olan Maden İşleri Genel Müdürlüğünün bu Kurulun sekretarya görevini yürütmesi de uygun olacaktır.

Teklif ile, 6292 sayılı Kanunda değişiklik yapılarak; 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen başvuru ve ödeme süresini geçiren vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi ve uygulamada meydana gelebilecek hukuki ihtilafların önlenmesi amaçlanmıştır.

2003 yılından beri uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık hizmetlerinin kaliteli, etkili, verimli ve bütün vatandaşlarımızın erişimine açık bir şekilde sunumu sağlanmıştır.

Sağlık hizmetinin ertelenemez, bekletilemez, vazgeçilemez ve ikame edilemez niteliği ve yatırıma ayrılabilen kaynaklar göz önüne alındığında, sağlık hizmetlerinin kaliteli şekilde sürdürülebilmesi için finansman ihtiyaçlarının alternatif kaynaklardan karşılanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, alternatif yeni finansman modelleri geliştirilmektedir.

Kamu Özel İşbirliği modeli, kamu hizmetlerinin devletçe klasik yollardan temini ile tüm hizmet temininin özel sektör aracılığı ile yapılmasının arasındaki yelpazede yer alan, devlet ve özel sektörün birlikte katılımını içeren tüm mal ve hizmet temini modellerini içeren bir üst kavramdır. Daha çok İngiltere ve Fransa'da uygulama alanı bulan ve üzerinde değerlendirmeler yapılan model, Türkiye'de an itibarıyla Sağlık Bakanlığı tarafından yaptırılması planlanan Şehir Hastaneleri Projelerinde uygulanmaktadır.

Kamu Özel İşbirliği modelinin hayata geçmesi ve sorunsuz çalışabilmesi için oldukça karmaşık ve geniş kapsamlı sözleşmeler temeline oturtulması gerekmektedir. Model yapısı gereği uzun vadeye yayılmakta ve büyük finansman gerektirmektedir. Ülkemizde uygulanan Kamu Özel İşbirliği 6428 sayılı Kanun'a dayanmakta olup bu Kanun projelerin başlangıcından sonra yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun her ne kadar gerekli düzenlemeleri bünyesinde barındırıyor olsa dahi Kamu-Özel İşbirliği modeli sürekli değişen ve güncellenen bir yapıya sahiptir. Bu model Özel sektörü ve Kamuyu bir araya getirmekte olduğundan değişen piyasa koşullarından doğrudan etkilenmektedir. Dinamik bir yapıya sahip günümüz piyasa koşullarında projelerin hayata geçip sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi içinse, proje temelinde yatan ve yukarıda bahsedilen sözleşmelere gerekli esnekliğin sağlanması esastır. Sürekli yaşayan ve gelişen bir model olarak 6428 sayılı Kanun temelinde şekillenen bu projeler ve sözleşmeleri dayanağı doğal olarak 6428 sayılı Kanun'dan almaktadır. Dolayısıyla Kanun ile belirlenen sınırların salt sözleşmelerle esnetilemeyeceği aşikardır. Bu nedenlerle 6428 sayılı kanunda değişiklik yapılarak Sözleşmelerde gerekli esnekliğin sağlanması ve söz konusu kanuna istinaden hazırlanan projelerin olmazsa olmaz şartlarından birisi olan bağımsız ve sürekli üst hakkı konusunda yeni bir emredici düzenleme getirilmesi amaçlanmıştır.

Nihai olarak Kamu Özel İşbirliği projelerinin ülkemizde yeni uygulanmaya başlanması, yüksek bütçeli olup uzun vadeye dayanması sebebiyle projelerin temelini oluşturan karmaşık sözleşmelerin gelişen hal ve durumlar için gözden geçirilip güncellenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde projelerin kolaylıkla sona erdirilmesi gündeme gelecektir ki; bu durumda ortaya çıkacak zarar kamuya, hem hizmetlerin aksaması hem de maddi kayıp olarak yansıyacaktır. Ayrıca yapısı gereği uluslararası nitelikte ve büyük ölçekli olan bu projelerin sona erdirilmesi hizmetler ve maliyette ortaya çıkan zararın yanı sıra uluslararası piyasada; ülkemiz adına güven ve yatırımcı kaybına da sebebiyet verecektir.

Bu sebeplerden dolayı Teklif ile sözleşmelerde değişiklik yapılması ve bu değişikliklere ilişkin hükmün Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış sözleşmelere de uygulanması amaçlanmıştır. Ayrıca bu kapsamda yapılan işlerin önemi ve yüksek maliyeti dikkate alınarak idari yargı mercilerince verilecek kararlar çerçevesinde ihale tümüyle iptal edilmeksizin, ihale dokümanı ve sözleşmelerde kararların gerektirdiği düzenlemeler yapılarak işlerin yürütülmesi öngörülmüştür.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber