Ülkemizde uygulanmış olan seçim sistemleri

Türkiye’de hangi seçim sistemleri uygulandı, çoğunluk sistemi, nispi temsil sistemi nedir? Hangi sistem nasıl uygulanır, sonuçları nelerdir? Yazı dizisinin ilk bölümünde bu soruların yanıtlarını veriyoruz

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 29 Nisan 2014 09:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Ülkemizde uygulanmış olan seçim sistemleri

EROL TUNCER - ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SEÇİMLER VE SEÇİM SİTEMLERİ - 1

Demokratik sistem, seçim yasalarının da içinde bulunduğu 3 temel ayak üzerine oturmaktadır: Anayasa, Seçim Yasası, Siyasi Partiler Sistemi.

Demokrasilerde seçim yasalarının önemi ve siyasal sistem üzerindeki etkileri her türlü tartışmanın ötesindedir. Anayasayı ve yasaları yapacak ya da değiştirecek çoğunlukların bileşimi bu yasalarla belirlenmektedir. Bu açıdan seçim yasalarının anayasalar kadar önem taşıdığı söylenebilir.

Ülkeyi kimlerin yöneteceğini de belirleyen seçim yasaları, ülkedeki siyasal partiler sistemini ve hükümetlerin oluşum biçimlerini de etkilemektedir. Uygulanan seçim sistemi bazı hallerde seçmenlerin parti tercihleri üzerinde de yönlendirici etki yapabilmektedir.

İki ilke arasında denge

Seçim yasalarından, bir yandan toplumun eğilimlerini yasama meclislerine yansıtması bir yandan da ülkeyi yönetecek hükümetlerin kurulmasına olanak vermesi beklenmektedir.

Seçim sistemlerini bu işlevleri açısından belirleyen 2 temel özellik, 'Temsilde Adalet' ve 'Yönetimde İstikrar' ilkeleridir. Seçim sistemleri belirlenirken bu ilkelerden birisine öncelik verildiği ya da 2 ilke arasında bir denge kurulmaya çalışıldığı görülmektedir. Seçim sistemlerini birbirinden ayıran özellikleri, bu ilkelere verdikleri öncelik ve ağırlıktır.

'Temsilde Adalet' ilkesi, seçmen eğilimlerinin olabildiğince adaletli bir biçimde yasama meclislerine yansıtılmasını gözetir. 'Yönetimde İstikrar' ilkesi ise -büyük partilere avantaj sağlayarak- istikrarlı hükümetlerin kurulmasını kolaylaştırmayı amaçlar.

Özellikleri gereği, bir seçim sisteminde bu öğelerden birisi öne çıktığında diğeri ikinci planda kalmaktadır. Anayasamızın 67. maddesi, seçim yasalarında temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerinin bağdaştırılmasını öngörüyorsa da, bir sistemde bu dengenin sağlanması kolay değildir.

Temsilde adalet ilkesine öncelik veren sistemler Nispi Temsil, yönetimde istikrar ilkesini öne çıkaran sistem ise Çoğunluk Sistemleri'dir. Nispi sistem, partilerin güçleri oranında parlamentoda temsiline olanak sağlamayı esas alır. Çoğunluk sisteminde ise en çok oyu alan parti, o seçim çevresindeki temsilciliklerin tümünü kazanmaktadır.

'İstikrar'la birlikte farklar büyür

Hiçbir seçim sistemi -temsilde adaleti öne çıkaran sistemler dahil- seçimlerde kullanılan oyları yasama meclislerine aynı oranda yansıtmaz. Kimi partiler aldıkları oy oranlarının üzerinde, kimi partiler ise oy oranlarının altında temsil oranlarına sahip olur, kimi partiler de -aldıkları oy yeterli olmadığından- hiç temsilci çıkaramaz. Çıkarılan temsilci oranı oy oranından büyük olduğunda aşkın temsil, küçük olduğunda ise eksik temsil söz konusudur.

Aşkın ya da eksik temsil oranları, temsilde adalete öncelik veren sistemlerde daha küçüktür. Çoğunluğa prim veren yönetimde istikrar ilkesi öne çıktıkça bu farklar büyü-mektedir.

Ülkemizde uygulanmış olan seçim sistemleri

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde yapılmış olan seçimlerin tümünde, Cumhuriyet döneminde ise 1943 seçimlerine kadar 2 dereceli seçim sistemi uygulanmıştır.

Bu sistemde, kendisine müntehib-i evvel (ön seçmen) denilen seçmenler, müntehib-i sani olarak adlandırılan ikinci seçmenleri seçmekte, milletvekilleri bu ikinci seçmenler tarafından seçilmekteydi.

Çok partili dönemde yapılan ilk seçimler öncesinde çıkarılan 5 Haziran 1946 tarihli ve 4320 sayılı yasa ile ikinci seçmen uygulamasına son verilmiş, tek dereceli seçim sistemine geçilmiştir.

Demokratik koşullarda serbest seçimlerin yapılmasına olanak sağlayan ilk milletvekili seçim yasası ise 16 Şubat 1950'de çıkarılmıştır. Bu yasa -bir önceki 4320 sayılı yasada olduğu gibi- seçimlerin Liste Usulü Çoğunluk sistemiyle yapılmasını öngörmekteydi.

Doğurduğu adaletsiz sonuçların siyasal yaşamda yol açtığı tepkiler nedeniyle, çoğunluk sistemi 1961 yılından itibaren terk edilerek nispi temsil sistemine geçilmiştir. O tarihten bu yana, ülkemizde Nispi Sistem'in değişik biçimleri uygulanmaktadır.

1950'den günümüze kadar yapılmış olan 16 milletvekili seçiminde uygulanmış olan seçim yasalarının tarih ve sayıları ile bunların uygulandığı seçimlerin tarihleri aşağıda görülebilir.

Bu 3 temel yasada çok sayıda değişiklik yapılmıştır. Bunlardan bir bölümü ayrıntılara ilişkin düzenlemelerdir. Bir bölümü ise seçim sistemlerini doğrudan etkileyen değişikliklerdir. Seçim sistemini doğrudan etkileyen değişiklikler sonucunda, ülkemizde, temsilde adalet ile yönetimde istikrar uçları arasındaki geniş yelpazede yer alan 7 ayrı seçim sistemi uygulanmıştır.

Milletvekili sayısının hesabı

Partilerin ya da bağımsızların çıkaracakları milletvekili sayısının, d'Hondt sistemine göre hesaplanma biçimi seçim kanunlarımızda yer almıştır.

* 1961'de kabul edilen 306 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu'nun 32. maddesi bu usulün uygulanma biçimini tanımlamaktadır. 32. maddenin 1. ve 2. fıkrası aşağıya alınmıştır: "Siyasi partilerin ve bağımsız adayların elde ettikleri milletvekilliği sayısı, aşağıdaki şekilde hesaplanır: Seçime katılmış olan siyasi partilerin ve bağımsız adayların adları alt alta ve aldıkları muteber (geçerli) oy sayıları da hizalarına yazılır. Bu rakamlar, önce bire, sonra ikiye, sonra üçe... ila, o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar, parti ayırımı yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Milletvekillikleri, bu payların sahibi olan partilere ve bağımsız adaylara, rakamların büyüklük sırasına göre tahsis olunur."

* 1983'te çıkarılmış olan 2839 sayılı Milletvekili Kanunu'nun 34. maddesi de aynı tanımı içermektedir.

Çoğunluk ve nispi temsil sistemleri

Çoğunluk sistemi yönetimde istikrar boyutunu öne çıkaran sistemlerdir. Sistem Tek Adlı Çoğunluk (Dar Bölge) ya da Liste Usulü Çoğunluk olarak uygulanmaktadır.

Nispi temsil uygulamaları ise seçim sisteminin temsilde adalet boyutunu öne çıkarmaktadır. Bu sisteme bir ölçüde yönetimde istikrar boyutunu katmak üzere çeşitli baraj uygulamalarına da yer verilmiştir.

Gerilime neden oldu

1946, 1950, 1954 ve 1957 seçimlerinde uygulanmış olan çoğunluk sistemleri, milletvekillerinin ya birer milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde seçilmelerine ya da birden çok milletvekilinin aynı çevreden seçilmelerine göre Tek Adlı veya Çok Adlı Seçim Sistemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Yaygın terimlerle bu sistemlere Dar Bölgeli ya da Geniş Bölgeli Seçim Sistemleri de denilmektedir. Geniş bölgeli seçim sisteminde seçmene bir aday listesi sunulduğu için bu sistem, Liste Usulü Çoğunluk Sistemi olarak da adlandırılmaktadır.

Bir seçim çevresindeki milletvekilliklerinin tümü en fazla oy alan parti tarafından kazanılmakta, diğer partiler milletvekili çıkaramamaktadır.

Liste Usulü Çoğunluk, yönetimde istikrar ilkesini en çok öne çıkaran sistemdir. Birinci sırayı alan partilere büyük avantaj sağlayan sistem, bir partinin tek başına Meclis çoğunluğunu sağlayabilmesini, böylece tek parti çoğunluğuna dayalı hükümetlerin kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Sistemin sağladığı yararlardan birisi de seçmenlerin değişik partilerin adayları arasından tercih yapabilmesi, bir başka söyleyişle, partilerin sunduğu adaylarla bağımsız adaylardan oluşan karma listeler düzenleyebilmesidir. Ancak temsilde adalet boyutunun fazlaca ihmal edilmiş olması, bu sistemin temel sakıncası olarak ortaya çıkmaktadır. Sistem toplumdaki değişik görüşlerin Meclis'e yansımasını zorlaştırmakta, özellikle küçük partilerin tepkisini çekmektedir.

Çoğunluk uygulaması, partilerin meclislerde temsili açısından yarattığı büyük adaletsizlikler nedeniyle ülkede siyasal gerilimin yükselmesine ve yeni seçim sistemi arayışlarına yol açmıştır. 1950-1960 dönemi, bu konuda yoğun tartışmaların yaşandığı ve ülkede Nispi Temsil Sistemi'ne yönelik isteklerin yaygınlaştığı bir dönem olmuştur.

Adalet boyutu

1960 sonrasında yapılan bütün seçimlerde Nispi Temsil Sistemi'nin değişik biçimleri uygulanmıştır. Nispi Temsil Sistemi; siyasi partilerin, güçleri oranında meclislerde temsiline olanak vermekte, bu niteliğiyle temsilde adalet boyutunu öne çıkarmaktadır. Bu sistem TBMM'ye giren siyasi parti sayısının artmasına da yol açmaktadır.

Sistemin sakıncası, oyların çok sayıda parti arasında dağılması halinde, Meclis'te istikrarlı hükümetler kuracak çoğunlukların oluşmasını zorlaştırmasıdır. Sistemin bir başka sakıncası da seçmenlerin değişik partilerin adaylarından oluşan karma listeler yapamamasıdır. Yararı ise değişik görüşlerin parlamentoya yansımasına olanak vermesi nedeniyle toplumsal gerilimin düşürülmesini sağlamasıdır.

Ülkemizde Nispi Temsil Sistemi'nin kabulü ile birlikte, sistemin d'Hondt uygulaması tercih edilmiştir. Sistem ülkemizde, hem barajsız hem de barajlı olarak uygulanmıştır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber